YENİ BİR BAŞLANGIÇ

4871 Words
Bir yandan elindeki işle uğraşan Asude bir yandan da kafasındaki düşünceleri düzene koymaya çalışıyordu. Aylardır iş aramıştı. Biriken borçlar, hâlâ bulamadığı ev canını sıkıyordu. Aylığını almasına daha 10 gün vardı ve elindeki para onu ancak idare ederdi. İlk önce bir ev bulmalıydı. Sonra borçlarını düzene sokmalıydı. Borçları düşünürken aklına eski kocası geldi. Onu düşünmesiyle gözünden akan bir damla yaşa mâni olamadı. Onun Asude ’den aldıkları yeri dolmayacak şeylerdi. Bir adam yüzünden kaybettiklerine ağlıyordu genç kız. “Hadi molaya gidelim!” Duyduğu sesle irkildi Asude. “Aklımı aldın Derya!” Derya yeni tanıştığı ancak içinin hemen ısındığı bu kızın bir derdi olduğunun farkındaydı. “Yine mi ağlıyorsun sen¿ Kuzum derdin neyse anlatsan ben de biraz yardımcı olsam ne olur sanki¿ Seni böyle gördükçe ben daha çok üzülüyorum.” Asude buruk bir şekilde gülümsedi hayatına yeni giren arkadaşına. “Boş ver gülüm. Geçmiş gitmiş şeyler. Konuşmaya değmez. Hadi sen git ben de elimdeki işi bitirip gelirim yanına.” Arkadaşı Asudenin kendisini geçiştirdiğini elbette ki anlamıştı. “Peki, öyle olsun bakalım. Gitmiş diyorsun ama gitmemiş belli. Ne zaman anlatmak istersen ben buradayım. Senin kahveyi de alıp gidiyorum, çabuk ol!!!” Deryanın arkasından bakarken hafifçe tebessüm etti Asude. İlk işe başladığında servis beklerken tesadüf eseri tanışmıştı bu kızla. Sonra sohbet sırasında kaldığı pansiyona çok yakın oturduğunu öğrenmiş, o günden beri servise beraber binmeye başlamışlardı. Konuşkan bir kızdı. Onunla bu alışmaya çalıştığı ortama daha kolay uyum sağlamıştı. Elindeki işi bitiren kız arkasını dönüp, gözleriyle mağaza içinde şefini aradı. Reyon arasında gördüğü adamın yanına gitti. “Abi gidecek ürünleri ayırdım. Defoluları ayrı, sağlamları ayrı istifledim. Var mı başka yapılacak bir şey¿” Reyon şefi Erkan duyduğu sesle o yöne döndü. “Tamam kızım. Defoluları belirttin mi¿” Asude başıyla şefini onaylarken bir yandan da hızlı hızlı konuşmuştu. “Etiketini yapıştırdım. Abi Derya molaya çıktı. Ben de beş dakika yanına gitsem¿” Erkan şef amirliğin düsturuyla hafif sert söylendi. “Tamam ama abartmayın. On dakikada içerde olun. Bak akşam üzeri müşteriler yoğunlaşmaya başlar.” Genç kız izini kapmanın heyecanıyla gülümsedi. “Peki abi geçmez söz.” Sözleri biter bitmez koşturarak mola alanına gitti Asude. Erkan şef kızın arkasından baktı. İlk işe girdiğinde o kadar çekingendi ki işi yapabileceğinden şüphe etmişti adam. Ama kız onun bu düşüncelerini yalancı çıkartabilecek bir hızda hem işleri öğrenmiş hem kabuğunu kırmıştı. Gerçi hala bir burukluğu olduğunu düşünüyordu ancak o da onun huyudur deyip üzerinde durmuyordu. Asude Deryanın yanına çıktığında telefonuyla uğraştığını gördü. Yanındaki sandalyeye oturup kahvesinden bir yudum aldı ve sigarasını yaktı. “Erkan abi 10 dakika verdi.” Derya arkadaşına bakarak mırıldandı. “Seni sevmiş. ‘Çalışkan kız’ dedi senin için bana.” Asude derin bir iç çekerek gözlerini elindeki kahve bardağına indirmişti. “Çalışmak zorundayım. İşe ihtiyacım var. O yüzden elimden gelenin en iyisini yapmam lazım. Bir daha o iş arama cenderesine sokamam kendimi. O lüksüm yok.” Bunları söylerken gözleri buğulanmıştı yine. Zor geliyordu yaşadıkları, atlatamamıştı hala ama böyle güçsüz olup göz yaşı dökmeyi de kendine yediremiyordu. Güçlü olmalıydı, bir daha yıkılmamalıydı. Kızın gözlerinin dolduğunu anlayan Derya hemen konuyu değiştirdi. “Bu akşam vardiya listesi asılacak. Bakalım bu hafta ne olacağız¿” Çalıştıkları yer hem 3 vardiya hem 2 vardiya çalışılan,24 saat açık olan ünlü bir markanın büyük bir mağazasıydı. Asude daha işe girerken maddi durumunu şefine anlatmış 2 vardiya çalışmak istediğini söylemişti. Çok şükür şefi onu reddetmemiş 2 haftadır mesaili çalıştırıyordu. Bunu yaparken de “2 hafta sonra abi ben yoruldum, kendime vakit kalmıyor deyip değiştirmeye gelme.” diye şaka yollu tehdit etmeyi de unutmamıştı. “Beni mesaiden çıkartmasın da gerisi beni ilgilendirmiyor zaten.” diye cevap verdi Derya’ ya Asude. Sonra da biten sigarasını söndürüp ayaklandı. “Hadi gidelim. Zaten 1 saat sonra vardiya teslim edeceğiz. Hem bakalım o çok merak ettiğin liste asılmış mı¿” Gülerek Deryanın kolundan tuttu. Kol kola içeri giren kızlar hemen reyonlarına geçtiler. Asude bir yandan gelen müşterilere yardımcı olmaya çalışırken bir yandan da vardiyasını teslim edebilmek için kalan işleri gözden geçiriyordu. Telefonu titrediğinde ne olduğuna bakmak için eline aldı. Derya’ dan mesaj geldiğini görünce açtı hemen. “Listeler asılmış. Fotoğrafını yollayayım mı¿” Asude telefon elinde yakalanmamak için ortalığa göz gezdirerek çarçabuk tuşlarda elini gezdirdi. “Gerek yok gülüm. Ben nerede yazıyorum bak söyle yeter.” Derya’ ya cevap verdikten sonra işinin başına geçti. Bir müşteriye elindeki ürünü tanıtırken karşıdan Gülşah’ın geldiğini gördü. Gülşah üzerini değiştirip yanına gelene kadar, Asude de işini bitirmişti. Önce yanağından makas alan Gülşah sonra arkadaşından vardiya ile ilgili bilgileri dinlemişti. Hızlıca soyunma odasına gittiğinde Deryanın giyindiğini gördü. Hemen o da dolabına gidip üzerini değişmeye başladı. “Seni haftaya yine gündüze yazmışlar.” Bunu duyan Asude dudaklarını bükerek söylenmeye başladı “Kimseyi tanımıyorum o vardiyada. Hem de bir hafta daha gündüz. Pufff! Niye böyle bir şey yaptılar ki¿” Derya da Asude gibi neden böyle bir şey olduğundan habersizdi. “Bilmiyorum kuzum. Eleman lazımdır belki. Hem Erkan şefi de o vardiyaya göndermişler. Belki o almıştır seni. Ayrıca kimseyi tanımıyorum deme. Sen böle cıvıl da orada da arkadaş bulursun. Ama benim yerim ayrı ona göre!” Son sözlerini kıskanç kıskanç söyleyen Deryanın yanağından öptü Asude. “Ben o kadar vefasız mıyım¿ Aşkolsun, tabii ki senin yerin ayrı. Neyse ben de tek tabanca takılırım artık.” Arkadaşının sözleriyle onun yalnız kalmasına gönlü razı olmayan Derya hemen sıralamaya başlamıştı bile. “Bak o vardiyada Gizem var. Ben bu vardiyaya gelmeden önce orada onunla takılırdık. Tam senin kafadan hem deli hem ağır başlı. Onunla iyi anlaşırsın. Derya’nın selamı var de. Bir de...” Deryanın duraksamasına Asude atıldı. “Bir de¿¿” Genç kız Asudenin meraklı ses tonuyla belli etmemeye çalıştı. “Bir de Emirhan var. Depoda durur genelde. İçeri malzeme lazım olmadıkça girmez, o da iyidir. Kafa çocuktur. Muhabbeti sarar. Ona da selamımı söyle.” Derya’nın Emirhan’dan bahsederken gözlerinin ışıldaması Asudenin gözünden kaçmamıştı. “Hımmm... Kimmiş bakalım bu Emirhan pek bir methettin. Merak ettim doğrusu.” Derya’ ya göz kırptı Asude. “İlk işe başladığımda, merkez şubeden yeni geldiğimde 6 ay kadar çıktık. Sonu yoktu zaten, bitmek zorundaydı, olmadı ama çok sevdim yalan değil. O da çok sevdi ya da ben öyle hissettim. Çok güzeldi.” Derya birden dökülünce Asude iyice merak etti. “Neden sonu yoktu¿ Madem o kadar çok seviyordunuz nasıl bitmek zorunda olur ki¿” Derya olanları anlatmak istiyordu lakin Asudenin tepkisinden emin olamıyordu. “Bak bu anlattığımı bir Gizem, bir de şimdi sen biliyorsun Asude. N’olur beni yargılama. Olmayacağını bile bile kabul ettim çünkü çok sevdim.” Asude iyice meraklanmıştı artık. “Tamam gülüm. Sakin ol. Niye yargılayayım seni¿ Herkes kendi yaşadığından mesuldür. Bu hayata bir kere geliyoruz ve sadece mutlu olmalıyız bence.” Derya derin bir nefes aldı. “Asude¿” Genç kız gözlerini arkadaşına dikerek bekledi. “Efendim¿” Nihayet konuşmaya karar verdi Derya, hem neden saklayacaktı ki bitmiş gitmiş bir aşkı. “Ben Emirhan’la birlikteyken nişanlıydı. Yani daha doğrusu yeni nişanlanmıştı. Ben ilk başta hiç o niyetle arkadaş olmadım ama o kadar çok üzerime düştü ki ona kapılmaktan kendimi alamadım. Bana hep ‘1 ay önce gelseydin şimdi senin yüzüğünü takıyor olurdum.’ Derdi. Ona aşık olduğum için pişman değilim ama nişanlı bir adamla birlikte olduğum için mahcubum.” Kafasını yere eğen arkadaşına sımsıkı sarıldı Asude. “Şu dünyada ‘Aşk’ı tatmadan ölen o kadar çok insan var ki. Sen doğru ya da yanlış bunu yaşamışsın. Kendini şanslı saymalısın bence.” Şaşkınca Asude’ ye bakıyordu Derya. “Ne yani¿ Ayıplamayacak mısın beni¿” Asude gördüğü acılarla olgunlaşmış ruhuyla karşılık verdi Derya’ ya. “Neden ayıplayayım hem ne haddime¿ Bu hayat senin doğruyu yanlışı ayırt edebilecek yaştasın. Ben sadece zor durumda sana destek olurum.” Derya gördüğü tevazuuyla yüreği ferahlamıştı. “İyi ki tanımışım seni. Çok farklı bir kızsın. Keşke sen de bana kendini açsan.” Servis duraklarına gelince Deryanın sorusuna cevap vermeden geçiştirdi Asude. Servisten inip pansiyona doğru beraber yürüdüler. Derya vardiya dönüşünde olduğu için iki gün evdeydi ama Asude yine aynı vardiyaya gideceği için sadece yarını boştu. O yüzden hemen odasına gidip çamaşırlarını yıkamayı planlıyordu. “Asude annem yemeğe çağırıyor gelecek misin¿” Asudenin aklındaki planları sekteye uğratma şansı yoktu. “Yok gülüm. Biliyorsun bir yarınım var. O yüzden bugün akşam çamaşır yıkamam lazım. Yarın da odamı toparlarım. Başka zaman inşallah. Selam söyle.” Derya arkadaşına hak verdiğinden sarılarak yoluna devam etti. Asude odasına çıktığında önce soyunup dökünüp çamaşırlarını ayarladı. Sonra çamaşır odasına inip makinaya attı. Geri odasına çıkıp karnını doyurup duş aldı. Makinayı kontrole indiğinde bittiğini fark edip çamaşırlarını aldı. Odasındaki çamaşırlığına ıslak çamaşırları serip artık yorulduğunu fark etti. Yatağına yattığında kafasında kendi dertlerinden ziyade Deryanın anlattığı aşk hikayesi vardı. Emirhan’ı merak etti. ‘Neyse pazartesi gidince tanışırız bakalım bu Emirhan Bey’le’ diyerek gözünü kapattı. Pazartesi sabah zorla kalktı Asude yataktan. Gündüz vardiyasını zaten hiç sevememişti, sabah insanı değildi. Söylene söylene odasındaki banyoya yollandı. İşlerini halledip çıktı. Dolabından aldığı kot ve tişörtü üzerine geçirdi. Tişörtüyle aynı renkte ayakkabılarını da ayağına giyince saçlarını şöyle bir toparlayıp pansiyondan çıktı. Durağa geldiğinde daha hava yeni aydınlanıyordu. Sabahın bu kör saatinde çalışmayı akıl eden şahısa da sevgilerini sunuyordu aynı zamanda. O ara servis geldi. Bindiği gibi gözlerini kapattı genç kız. Tüm istediği mağazaya gidene kadar biraz daha uyuyabilmekti. Servisin sarsıntısıyla gözlerini açtığında onun mağazasına 2 durak kaldığını gördü hemen toparlandı. Mağazaya gelmeden ayağa kalkıp servisin durmasını bekledi, durunca da indi. Saatine baktığında mesaisinin başlamasına daha yarım saat olduğunu gördü. Hemen karşı kaldırımdaki pastaneye gidip kendine çayla poğaça alıp karnını doyurmaya başladı. İyi olmuştu çünkü sabah kahvaltı yapamadığında öğlen yemeğine kadar çok acıkıyordu. Çayını bitirince dönüp bir kahve alıp sigarasını yaktı. Sanki işe yeni başlayacakmış gibi hissediyordu. Çünkü bu vardiyada kimseyi tanımıyordu. Yalnızlığı severdi ancak arkadaşlarından da güç alırdı. Kahve bardağıyla sigarasını atıp mağazaya doğru ilerledi bir yandan da kendi kendine akıl veriyordu, ’sen buraya çalışmaya geliyorsun arkadaş bulmaya değil, işini yap kafana uyan olursa takılırsın. ‘Diye. İçeri girdiğinde direkt soyunma odasına geçti. Çalıştığı firma bayan personeline hem etek hem pantolon veriyordu. O pantolon tercih etmişti. Hem hareket alanını kısıtlamıyordu hem de yaşadığı olaylardan sonra ne güzelliğine ne de kadınlığına dair inancı kalmamıştı. İçeri girdikten sonra ne yapacağını bilemedi. Diğer vardiyada sorumlu olduğu reyona mı gitmeli yoksa şefi mi beklemeliydi karar veremedi. Tam o sıra da Erkan şefi gördü. Ne yapabileceğini sorduğunda şefinin de bu vardiyada yeni olması yüzünden bilmediğini öğrenen genç kız etrafa göz gezdirirken yeri belli olana kadar öteki vardiyada çalıştığı bölümde yardımcı olmasını söylemişti Erkan şef. Bu vardiyada kendi reyonunda bir Gülşah bir de tanımadığı bir kız çalışıyordu. “Günaydın.” Gülşah Asude’yi görür görmez üzerine atlayıp sarıldı. “İsmini gördüğümde inşallah gelir demiştim. Hoş geldin.” Asude anlamsızca genç kıza baktı. “Hoş bulduk canım. Neden gelmeyeyim ki¿” Gülşah omuz silkerek yanıtladı Asudeyi. “Ne bileyim. O vardiyada her yere yetişiyordun buraya yollamazlar seni sanmıştım.” Asude kendisi için asıl önemli olan şeyi söyleyiverdi birden. “Gülüm iş, her yerde iş. Derya’dan ayrılmak zor geldi sadece.” Gülşah genç kızın ortama yabancılaşmaması için hemen işe koyuldu. “Biz varız burada. Hem ben seni kızlarla da tanıştırırım. Bak mesela bu Cennet. Bu reyonda beraber çalışıyoruz. Ben sabitim, onu arada erkek reyonuna da alıyorlar. Acaba seni ne yapacaklar¿” Asude omuzlarını kaldırdı. “Bilmiyorum ben de. Erkan abi yemeğe kadar buralarda takıl öğleden sonra Mehmet Bey yerini belirleyecekmiş dedi. Ben de buraya geldim.” Gülşah duyduklarından sonra hemen Asudeyi çekiştirdi. “İyi yapmışsın kuzum. Hadi ortalık hareketlenmeden bir kahve sigara yapalım yoksa Mehmet Bey kök söktürüyor valla.” Gülşah’ın sözlerine kafa sallayan Asude arkadaşının peşinden mola yerine çıktı. Kahveyle sigaralarını içen kızlar hemen reyona geri döndüler. Yemek saati gelene kadar gelen birkaç müşteriyle ilgilendiler. Gülşah’ la Cennet’i sırayla yemeğe yolladıktan sonra kendi yemeğe gitti. Karnını doyurup elinde çayla mola alanına vardığında ortalık kalabalıktı biraz. Telefonunun çaldığını fark edince elindeki kahveyle bir sandalyeye oturdu. Ekrana bakınca Erkan şefin aradığını gördü. Yanıtladığı aramayla yemek istirahati bitince gitmesi gereken bölümü öğrenen Asude telefonu kapatınca hemen sigarasını yakıp kahvesini yudumladı genç kız. Molasının bitimine birkaç dakika kala içeri geçti. Depoların oradan ilerleyip mağazaya doğru yürüdü. Kapıdan girince bir tane kızın paketlerin arasında hem şarkı söyleyip hem işini yaptığını gördü. Sesi çok güzeldi. “Bölmek istemezdim ama kolay gelsin.” dedi Asude gülümseyerek. Kız arkasını döndüğünde bütün yüzünü aydınlatan bir gülümseme sunmuştu. “Hoş geldin ve de iyi ki geldin! Sıkıntıdan çatlayacaktım biraz daha insan gelmese. Ben Gizem. Senin adın ne¿” Asude kızın adını duyunca hafifçe kıkırdadı “Gizem¿ Senin Deryanın bahsettiği Gizem olma ihtimalin nedir acaba¿” Gizem doğru anladığından emin olmak istemişti. “Sen de Asude ’sin o zaman. Derya taa cumartesi akşamı söyledi. Yalnız bırakma arkadaşımı diye tembihledi hatta ama Mehmet şerefsizi sabahtan beri beni buraya tıkınca seni bulamadım.” Çok güzel konuşan kızın sonlara doğru homurdanmasıyla amirle aralarının iyi olmadığını tahmin etti. “Mehmet Bey’le aranız pek iyi değil sanırım¿” Gizem’ in homurtusu artık alenen anlaşılır vaziyetteydi. “Onun kimseyle arası iyi değildir. Çalışırsan iyi, biraz başını diktin mi fena haşlar. Benim de çenem pek susmaz o yüzden yıldızlarımız çok da barışık değildir.” Asude sırıtarak yanıtladı Gizem’ i. “O zaman fazla çene yapmayalım da bir an evvel işe başlayalım. Çünkü benim de çenem pek durmaz.” Bunu duyan Gizem’in yüzünde güller açmıştı resmen. “Derya demişti zaten ‘tam senin kafadan’ diye. Hakikatten öyleymişsin. Bak şimdi ilk önce reyonlarına göre ürünleri ayıracağız sonra bayan erkek olarak ayıracağız. Kepiş¿” Göz kırparak baktı kıza. İki kız hemen işe koyuldular. Kâh gülüşerek, kâh şakalaşarak bayağı ürün ayrıştırmışlardı. Bol bol sohbet etmişlerdi. Gizem’in Betül ve Tuğçe isminde iki tane dostunun olduğunu, annesiyle beraber yaşadığını öğrendi. Konuşkan, sıcakkanlı bir kızdı. Saate baktıklarında epey ilerlemişti. Bir mola vermeye karar verdiler. Kahvelerini alıp mola yerine geçtiklerinde sohbet de kendiliğinden başladı. “Deryayla nasıl tanıştınız¿” Asude arkadaşının adı geçince ufacık gülümsemişti. “Aynı duraktan biniyormuşuz servise. Tesadüf oldu.” Onu dinleyen Gizem kahvesinden bir yudum alırken başını salladı. “Çok iyi kızdır. Oraya gitti ama hala arayıp konuşuruz.” Asude de hemen onaylayarak Deryayı anlatmaya başladı. “Evet. Ben de çok seviyorum. İşe alışmama çok yardımcı oldu. Baksana bu vardiyaya geçtiğimde bile beni yalnız bırakmadı.” Gülüşerek kahvelerini bitirdiler. İçeri geçip ortalığı toparlamaya başladılar. İşlerini bitirince iki kız soyunma odalarına gidip üzerlerini değiştirmeye başladı. O ara Tuğçe’de gelmişti. O da bıcır bıcır, konuşkan bir kızdı ama Asudenin Gizem’e olduğu gibi içi ısınamamıştı kıza. Gizem’e ‘yarın görüşürüz’ diye seslenerek soyunma odalarından çıktı. Servise bindiğinde hemen gözlerini kapattı. Başı ağrıyordu. Pansiyona kadar uyuyup dinlenmek istedi. Tam gözlerini kapatıyordu ki telefonu çaldı. Deryanın aradığını görünce insanları rahatsız etmemek için hemen cevap verdi. “Efendim gülüm¿” Derya her zamanki heyecanıyla başlamıştı bile. “Servisten inince hemen bize gel. Annem şahane yemekler yapmış.” Asude bu teklifi yine geri çevirmek zorunda kalmıştı. “Ya benim çok uykum var. Sen bana gelsen. Söz bir dahakine ben geleceğim. Hem Gizem’le de tanıştım onu anlatırım.” Derya Gizem’ in adını duymasıyla balıklama atladı. “Tamam tamam geliyorum. Ne kadar yolun kaldı¿” Gözleri kapanan genç kız mırıldanmıştı. “İnince ararım seni.” Telefonu kapattıktan sonra camdan dışarı baktı kız. Yolu yarılamışlardı, bu saatten sonra uyursa uyanamaz en son durağa kadar giderdi. Sonra işi yoksa gerisin geri bu yorgunlukla pansiyona yürürdü. Kulaklığını telefonuna takıp müzik dinlemeye başladı. Birden Gizem’in bugün söylediği şarkı kulaklarına doldu. “Olsun mu olmasın Dert sana uğramasın...” Gizem’i düşündü, daha ilk gördüğünde kanı kaynamıştı. Derya duymasın ama ondan daha samimi bulmuştu. Sonra Tuğçe geldi aklına. Biraz soğuk bir kızdı. Gizem gibi sıcakkanlı bir kızın onunla nasıl bu kadar iyi anlaşabildiğini çözemedi. Sanki evladını anlatır gibi bahsediyordu Tuğçe’den Gizem. Bu düşünceler eşliğinde servisten indi. Pansiyona gidene kadar Derya’ ya mesaj attı. Odasına girmesiyle Deryanın gelmesi bir oldu. “Hadi soğutmadan ye sen. Ben de hazırlanayım.” Gece vardiyasına gidecek arkadaşının hazırlanmasını izleyen Asude bir yandan da yemekleri afiyetle midesine göndermekle meşguldü. “Hülya teyzenin ellerine sağlık. Nefis olmuş yemekler.” Derya eliyle sinek kovalar gibi bir hareket yaparak asıl merak ettiği konuya yöneldi. “Boş ver şimdi yemekleri. Sen işi anlat. Nasıl diğer vardiya¿ Gizem’i nasıl buldun¿ Başka kiminle tanıştın¿” Asude hem yemeğini yiyor hem arkadaşının sorularına gülüyordu. “Kızım az nefes al. İş aynı. Yalnız Mehmet Bey’i çok sert anlatıyorlar. Adam tam bir Ali Kıran Başkesen imiş. Gizem’i de sevdim. Cana yakın, tatlı bir kız. Onun haricinde Tuğçe ve Cennet’ le tanıştım.” Derya arkadaşının anlattığı kişileri kendi anılarından biliyordu. “Cennet iyi kızdır. Gerçi benim Emirhan’la olan ilişkimi fark ettiğinde bana küsüp tavır almıştı ama iyidir yani. Tuğçe’ ye gelince... O da kendi çapında iyidir. Ama Gizem’i paylaşamaz. Biz iyi anlaşıyoruz diye beni bile kıskanmıştı. Hâlâ çok samimi olduğumuzu söyleyemeyeceğim ama Gizem’i kırmamak için birbirimize katlanıyoruz.” Asude kendi tespitini dile getirdi bu arada. “Tuğçe’ ye ben de pek ısınamadım. Aman! Hem bana ne!” Derya gözlerini kısarak sordu. “Eee başka¿” Asude anlamamıştı. “Başka¿” Derya bıkkınca başını yukarı kaldırıp söylendi. “Aman Asudeee!!!Emirhan’ı gördün mü¿ İllâ sorduracaksın yani!!” Onun bu haline Asude kıkırdamıştı “Hayır, henüz Emirhan Paşa’yla tanışamadım ama söz tanıştığımda ilk fırsatta senin hakkındaki düşüncelerini öğreneceğim. Artık ben de iyice merak etmeye başladım bu adamı.” Derya burnunu kıvırıp umursamazları oynamıştı. “Benim hakkımda ne düşündüğü umurumda değil. Sadece bana gerçekten bireyler hissedip hissetmediğini merak ediyorum. Çünkü o dokunuşları sözleri yalan olamaz gibi geliyor.” Asude bu aşkta neler yaşandığını öğrenmek istemişti sebepsizce. “Madem bu kadar çok sevdin neden vazgeçtin gülüm¿ Belki beraber olmanız için bir yol vardı¿ Neden hemen vazgeçtin¿” Derya o günleri anımsarken buruk bir tebessüm eşlik etmişti genç kızın yüzüne. “Olmazdık Asude. Babası çok katı. Askerden döndükten sonra sırf yeri yurdu belli olsun, askerden önceki gibi nerede akşam orada sabah alemlerde olmasın diye buraya işe sokmuş. Sonra da hayatı düzene girsin diye bu kızla nişanlamış.” Asudenin mantığı almamıştı dinlediklerini. “Atıverseydi canım nişanı o da. Ben bu kızı sevmiyorum başka bir kıza aşığım deseydi.” Derya arkadaşının anlamasını ister gibi ısrar etti. “Anlamıyorsun. Yapamazdı Asude. Kaldı ki o nişanı atsa benim ailem vermezdi ona, nişan attığı için. O zaman benim akrabam bizi el ele gezerken görünce ben eve gelmeden annemlere söylemiş. Eve bir geldim ev bayram yeri. Annem bir koltukta ağlaşıyor. Babam sinirden orta yerde dört dönüyor. Öyle bir şey olmadığına ikna edene kadar akla karayı seçtim.” İş giderek ilginçleşiyordu Asude için. “Eee sonra¿” Derya uzun zamandır dillendirmediği hikayesini özlediğini hissetmişti. “Ben olanları Emirhan’a anlattım. ‘Seni çok seviyorum ama benim de durumum bu.’ Dedi bana. İster kız ister sana tuhaf gelsin ama bırakamadım Asude. Onun aşkı, onu sevmem o kadar güzeldi ki o zaman arkamı dönemedim.” Kaşlarını çattı Asude. “Neden bitti peki¿” Derya ufak bir kıkırtı koy vermişti. “Kıskançlık...” Deryanın verdiği cevapla şok olmuştu Asude, “Nasıl yani¿” Genç kız omuz silkerek devam etti. “Yanıma erkek sinek gelse ortalığı yıkıyordu zaten. Ailemle olan bu durumları anlattıktan sonra biraz soğumaya da başlamıştık. En son reyonda bir müşteriye pantolon gösterirken görmüş beni. Çok yakınmışız. Mağazanın içinde bağırmaya başladı bana. Ne orospuluğum kaldı ağzına almadığı ne kahpeliğim. O kavgadan sonra bitirdim ben de.” Derya telefonu çalınca susmak zorunda kalmıştı. “Annem arıyor. Gitmem lazım. Bitirdiysen kapları da götüreyim¿” Hemen ayaklandı Asude. Hem kapları sudan geçirdi hem de ellerini yıkadı. “Hülya Teyze’ye çok selam söyle.” Kapları uzatan kıza bakarak söylendi Derya. “Valla bir dahakine de gelmezsen annem seni aforoz edecek haberin olsun.” Kıkırdayarak arkadaşına sarıldı kız. “Tamam tamam. Geleceğim.” Derya bir yandan merdivenlere giderken bir yandan Asude’ ye seslendi. “Gizem’e selam söyle.” Asude’ de de sesini duyurabilmek için yüksek perdeden bağırdı. “Söylerim canım. Sana da kolay gelsin. Sabah uğrarım yanına.” Arkadaşı gittiğinde o da kapısını kapattı. Üzerini değiştirip pijamalarını giydi. Aklı hâlâ Deryanın anlattıklarıyla doluydu. ‘ulan gül gibi kıza etmediğini bırakmamış şerefsiz herif. Ne biçim bir dallamaymışsın sen arkadaş¿ Derya’da da hiç akıl yok yani. Gitmiş de böyle bir adama âşık olmuş.’ Kendi kendine konuşarak yattı. Oysa Asude başına gelecekleri bilse arkadaşının arkasından böyle diyebilir miydi acaba ya da bu sözlerinin ilerde boğazında koca bir yumru oluşturacağını tahmin edebilir miydi¿ Geleceğinden haberi olmayan genç kız arkadaşı için içi burularak uykuya daldı sadece... Sabah yine homurdanarak uyandı Asude. ‘Az kaldı kızım. Yarın son. Bitirdin bu haftayı da.’ Diye hem kendine gaz veriyor hem de hazırlanıyordu. İşlerini halledip durağa çıktı. Servise bindiğinde kulaklıklarını takıp gözlerini kapadı. Yine aynı sarsıntıyla uyandı. Mağazasına iki durak kala yolda bulunan tümsekten geçerken uyanıyordu Asude. Vücudu alışmıştı her halde artık. İndikten sonra kahvaltısını yapıp mağazaya girdi. Derya’yı görmek için reyona gidince reyon tasarımında görevli olan bir çocukla sohbet ettiğini gördü. Arkadaşı onu fark etmeden sessizce soyunma dolaplarına geçti. Son görüştüklerinden sonra Derya bir daha Emirhan’ı sormamıştı Asudeye. Asude de yeni vardiyaya alışma çabasından Emirhan’ı araştırma işini unutup gitmişti. “Günaydın güzellik!!!” diye şakıdı Gizem. “Aman ne güzellik ne güzellik!” Homurdanarak terslendi Asude de. “Ya kızım sabah sabah bu ne surat¿ Valla kocan olsam bir dakika durmaz kaçardım senden.” Gizem’ in şakayla söylediği sözlere Asude mırıldanarak yanıt vermişti. “Belki de o yüzden durmamıştır olabilir.” Gizem yaptığı gafın farkına vardığında utançtan yerin dibine girmek istiyordu. “Özür dilerim. Öyle demek istememiştim.” Biraz zorla biraz anlattıklarından yola çıkarak Asudenin geçmişini öğrenmişti. Onun adına yaşadıklarına çok üzülmüştü. Yine de böyle ayakta kalabilmesine hayran olmuştu. Arkadaşının gerçekten üzüldüğünü anlayan Asude işi şakaya vurdu. “Olsun ya belki benim yıllardır çözemediğim şeyi sen çözmüşsündür balım. Hadi şu kulaklığımı geçir de içeri gidelim. Hem Tuğçe yine mi yok¿” Asude sırtını döndüğü Gizem’e kulaklığını uzattı. “Bak bu kulaklık yüzünden laf yiyeceksin Mehmet Bey’den. Söylemedi deme sonra bana. Tuğçe yok başına bela kaldım yine anlayacağın.” Gizem bir yandan Asudeye cevap verirken bir yandan da kulaklığın kablosunu kızın arkasından gömleğinin içerisine geçiriyordu. “Ne yapayım ya! Koca gün reyon da bir başıma bekliyorum. Canım sıkılıyor bütün gün. Hasbelkader bir kişi gelirse ne âlâ. O da genel de yol sormak için oluyor. Hem senin gibi belaya can kurban fıstık.” Gizem arkadaşının sözleriyle kendi aklından geçenleri söyledi. “Gerçekten Mehmet Bey seni niye o reyona verdi hâlâ anlayabilmiş değilim. Belli uğraşıyor seninle ama niye¿” diyen Gizem’e sırıtarak cevap verdi Asude. “Ben de bilmiyorum ki gülüm. Vardır bir sebebi. Ama onun da bilmediği bir şey var o da benim inadım. İstediği kadar uğraşsın benimle. O uğraşınca beni yıldırabileceğini düşünüyor. Ben değil o yılıp pes edecek ve benimle uğraşmaktan vazgeçecek.” İki kız konuşa konuşa mağazanın içerisine girdi. Gizem erkek giyim reyonuna giderken, Asude yürüyen merdivenlerle 2 kat üste çıktı. Burada sezonu geçmiş ürünler bulunuyordu. Allah aşkına ağustos ayının ortasında kim kaşe kaban sorardı ki¿ ilk önce yerleri paspasladı Asude. Sonra dün ki vardiyadan kalan kıyafetleri yerine astı. Aradan 10 dakika geçmişti ki katın personel telefonu çaldı. “Asude erkek spor giyim reyonuna depodan mal geldi, yerleştirmeye yardıma git.” Asudenin cevap vermesini beklemeden konuşmayı sonlandıran adama genç kız aşağı inerken içinden homurdanmıştı. ‘Bu adamı neden sevmedikleri belli. İnsan bir günaydın der önce ya da kolay gelsin de öyle kapat telefonu değil mi¿’. Reyona geldiğinde hemen Gizem’in yanına gitti. “Yardıma geldim.” Gizem Asudeyi gördüğüne sevinerek sıkıntısını dile getirdi. “Hoş geldin de Emirhan Bey malları getirebilirse yardım da edebileceksin gülüm.” Asude ‘Nihayet Emirhan Bey’le tanışabileceğiz.’ diye mırıldanırken Gizem onu duyamadan arkalarından bir ses geldi. “Yine beni mi çekiştiriyorsun Gizem¿!” diyen ses aynı anda Asude’ ye de laf attı. “Oooo! Sen yeni misin bakalım¿” Asude elleri cebinde arkasını döndü. Kendinden biraz uzun, hafif göbekli, siyah saçlı, elâ gözlü bir adamla karşılaştı. Deryanın yana yakıla anlattığı Emirhan bu muydu yani¿! “Şimdi Mehmet Bey gelirse sana değil bize söylenecek neden hâlâ başlamadınız diye.” Çemkirdi Gizem Emirhan’a. “Ben söylerim Mehmet Abi’ye ben geç kaldım diye sen rahat ol.” Gizem’e göz kırpan Emirhan tekrar Asude ’ye döndü. “Ben Asude. Öteki vardiyadan geldim. Yani yeni değilim. Sen de Derya’nın bahsettiği şu Emirhan olmalısın.” Şaşkınlıkla gözleri büyüdü Emirhan’ın. “Derya benden mi bahsetti¿” Asude verdiği yanıttan sonra gözlerini dikip Emirhan’ın vereceği tepkiyi bekledi. “Bu vardiyaya geldiğim belli olunca kimseyi tanımadığım için bir Gizem’den bir de senden bahsetti. Hatta sana selam söyledi. ‘Kafa çocuktur, yardımcı olur sana’ dedi.” Emirhan hafif şaşkın konuştu. “Sağ olsun. Sen de görürsen benden selam söyle. İyi kızdır, severim ben onu. Gerçi onlar beni pek hazzetmezler ama.” Yarı alay yarı ciddi söylediği sözlerden sonra gitmişti Emirhan. O gittikten sonra kızlar bir yandan gelen ürünleri yerleştiriyorlar bir yandan da konuşuyorlardı. “Ben sadece Derya’dan bahsetmiştim ama Emirhan çoğul konuştu. Manyak mı ne¿” Asudenin sorusunu duyan Gizem elindeki işle uğraşırken anlatmaya başladı. “Benden bahsetti.” Hatırlamaya çalışmak için biraz duraksadıktan sonra da devam etti. “Ayrıldıktan sonra Derya’nın ne kadar üzüldüğünü bizzat gördüm. Sırf onunla aynı vardiyada kalmamak için diğer vardiyaya geçti. Çok bilendim, itin götüne sokacaktım da Derya engel oldu. Gerçi hala kinim geçmiş değil ama işte arkadaş hatırı ne yaparsın.” diye ellerini iki yana açtı genç kız. “Aman bir şeye de benzese içim gam yemeyecek! Derya’nın o kadar bayıla bayıla aşkını anlattığı adama bak ya!” Asude Emirhan hakkındaki ilk izlenimini aktarırken Gizem başımı iki yana sallamıştı. “Öyle deme ağzı sıkı laf yapar, muhabbeti sağlamdır Emirhan’ın. Arkadaş olarak on numara ama öteki konularda tam bir yavşak! Derya da diline vurulmuştu zaten.” Arada Emirhan’ın gelip laf atmalarıyla, arada kahve molalarıyla akşamı etmişlerdi yine. Soyunma odalarına geldiklerinde artık yorgunluktan ölüyorlardı. Hemen soyunup dökünüp çıkışa doğru yürümeye başladılar. “Tuğçe gelmiş. Çıkışta bize gideceğiz. Sen de gelsene bizimle.” Kendisine seslenen Gizem’e bîtap bir şekilde baktı Asude. “Yok gülüm. Siz takılın. Ben hemen gidip zıbarma niyetindeyim. Bu iki hafta gündüz bitirdi beni.” Gizem asıl sebebi az çok tahmin ediyordu. “Tuğçe’yi pek sevemedin galiba. Aslında iyi kızdır ama tek çocuk olduğu için bütün ilginin onda olmasına alışkın haliyle.” Asude söyleyeceklerinin yeni tanıştığı ve hayatında çok önemli olacağını o zaman bilmese bile hissettiği arkadaşını kırmamasını diledi. “Bunları söylediğim için özür dilerim ama sana göre değil gibi geldi bana. Senin ruhun gözlerinden okunurken o çok kapalı bakıyor. Ben ‘neysem oyum’ dur, böyle insanlarla pek anlaşamıyorum.” Yüzüne yerleştirdiği yandan bir gülüş ile açıklama yapmıştı Gizem. “Burada ilk işe başladığımda ilk önce Tuğçe’yle tanıştım. Onu Betül’ le tanıştırdım. Beni paylaşamayıp arada hır gür çıkarsalar da anlaştılar sonunda. Sonra Derya katıldı bize. Derya daha içtendir bilirsin. Buket onu da kıskandı haliyle ama bana çaktırmamak için gayret gösteriyor.” Asude çok saçma bulmuştu bu olayı. “Ya insan arkadaşını niye kıskanır hiç anlamam¿ Herkesin yeri ayrı. Niye böyle çocukça davranıp zora sokuyorlar seni¿ Sen niye müsaade ediyorsun bunu sana yapmalarına¿” Gizem’ e de saçma geliyordu lakin elinden gelen bir şey yoktu. “Arkadaşım onlar benim. Hele Betül çocukluğumdan beri yanımda. Ben onları böyle kabul ettim.” Konuşa konuşa çıkış kapısına gelen kızlar servislerinin olduğu yerlere doğru ayrılmışlardı. Asude servise bindiğinde hemen Derya’ ya mesaj attı. Emirhan’ la nihayet tanıştığını ve gitmeden mutlaka ona uğramasını söylediği arkadaşının heyecanlı cevabıyla gülümseyerek telefonunu çantasına atmadan kulaklıklarını takıp müzik açtı. Serviste bir yandan müzik dinlerken bir yandan düşüncelere dalmıştı yine Asude. Derya’yı, Gizem’i, Emirhan’ ı... Derya’nın o kadar bayıla bayıla anlatmasına rağmen o beğenmemişti Emirhan’ı. ‘Aşkın gözü hakikatten körmüş demek ki.’ diye kendi kendine mırıldandı. Sonra Gizem’in anlattıklarına aklı kaydı. Asudeye göre bir tane gerçek dost yeterdi her zaman. Her şeyini paylaştığın, yanında sadece çırılçıplak kendin olabildiğin. Gizem’in anlattıklarından sonra bu düşüncesinin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha görmüş oldu. Fark etti ki kızlarla takılmaya başladığından beri kendi dertlerini çok fazla düşünmemeye başlamıştı. Bunu düşününce yine gülümsedi genç kız, ‘iyileşiyorum galiba.’. Servisten inince doğru pansiyona gitti. Lavaboda işlerini hallederken kapının çalındığını duydu. Geleni tahmin etmek zor değildi onun için. “Geldiiiimmmm!” diyerek seslendi lavabodan. Kapıyı açtığında bir adet meraklı Derya bulmuştu. Gülümseyerek arkadaşını içeri davet ederken diğer yandan Derya’ nın meraklı sorusuna gülüyordu. “Eee anlat bakalım öldüm meraktan gelene kadar!” Odasındaki sandalyelerine yerleştiklerinde Asude arkadaşının merakını tiye aldı. “Aman beee!!! Bu kadar ayılıp bayıldığına değecek biri olsa bari. Kızım nasıl bu kadar aşık oldun sen bu adama¿” Derya arkadaşının tepkisine kahkaha attı. “Gizem de ilk duyduğunda aynı tepkiyi vermişti. Öyle bir şeye benzemediğine bakma sen onun. Diliyle bağlar insanı. Çene yerinde yani. Bana bir mesaj yazardı çarşaf çarşaf. Sanki yanımdaymış gibi içim sıcacık olurdu. Bir de gözleri o kadar güzel bakar ki. Kaybolursun içinde.” Asude anlamak istercesine Derya’ ya bakıyordu. “Sen bu adamı unuttuğundan emin misin¿” Derya arkadaşının ne demek istediğini anlarken kendisi bir soru yöneltti. “Âşık olduğun insanı unutabilir misin¿” Asude net değildi bu konuda çünkü daha önce unutamayacağı kadar âşık olmuş muydu bilmiyordu. “Yaaani!” Derya içindeki duyguları dümdüz önüne serdi Asudenin. “Unutmak değil de. Ben gerçekten aşkın ne olduğunu Emirhan’la hissettim. Ondan önce de sevgililerim oldu yalan değil ama onunla birlikte olunca ne kadar çocukça şeyler olduğunu anladım. Ondan sonra gelenleri de hep onunla kıyasladım ister istemez. Emirhan’ın böyle hovarda durduğuna bakma, sevdi mi güzel sever.” Asude Deryanın yaşadığı aşka gıpta ettiğini düşünürken bugün olanlar aklına geldi. “Bugün Gizem’le beraber çalışırken tanıştık. Senin adını duyunca şaşkınlıktan gözleri açıldı. Hele selam söylediğini duyunca...”
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD