3. BÖLÜM

1756 Kelimeler
Kız Zafer kazanmış hissediyordu ki, Beril hiç olmadığı kadar kibar bir tavırla Affan'a dönerek: "Bir de ben izah edeyim, Affan bey!" dedi. "Gerek yok, çık!" Diyen kız konuşmasına izin vermek istemiyordu. "Sen bekle Ayşen!" Diyerek kıza ufak bir uyarıda bulunduğunda Beril onun adaletli biri olduğunu düşünmüştü. "Bu hanımefendi, Melisa hanımı tehdit etti." "Yalan söylüyor sevgilim!" "Yalan söylediğini düşünmüyorum! Sen devam et." Dediğinde insanları biraz tanıdıysa bu fütursuz kızın Yalan söylemeyeceğine emindi. "Ofisinize gelen herkesi ona bildirmesini istedi. Melisa hanım itiraz ettiğinde sizinle konuşup onu işten attıracağını söyledi. Bende haddini bildirdim, haksızlığa tahammül edemiyorum! Bunun için işten çıkacaksam giderim!" "Ayşen git! Bir daha da gelme!" Dediğinde Beril kulaklarına inanamamıştı. "Ama sevgilim!" "Artık sevgilin filan değilim! Arkamdan iş çeviren biriyle işim olmaz benim!" Diyerek keskin bir uyarıda bulunduktan sonra odadan çıktı. Beril şaşkınlığını koruyamazken beş dişi şeytana ne yaptığını düşünmeden edemedi. Adamın resmen kimseye eyvallahı yoktu, bu tavrıyla Beril'e kendini anımsatmıştı ve Beril bundan istemsizce rahatsız olmuştu. "Hepsi senin yüzünden! Yoksa onda gözün mü var?" Diye soran kıza küçümseyerek baktıktan sonra üzerine doğru yürüdü. "Ben istersem alırım! Ama biriyle berabersem ona güvenirim, senin gibi oyunlar yapmam! Unutmadan ben sadece asistanım." Diyerek kendi bölmesine geçti. Kız çaresiz kalarak ayağını süre süre odadan çıktı. ***   İlk yorucu günün sonunda eve geldiğinde beş dişi şeytanı evinin önünde görmeyi beklemiyordu. Bıkkınlıkla nefes alırken tek tek göz göze geldi onlarla ve kapıyı açıp geçmelerini bekledi. İçeri girdiklerinde kibirle evi süzmeleri gözünden kaçmamıştı. İçlerinden biri tam bir şey diyecek olmuştu ki, baş parmağını dudağına getirip sus işareti yaparak göz dağı verdi. Kız başlayamadan cümlesini böylelikle bitirmiş oldu. "Evet, neler oldu? Anlat!" Diyen Ecemdi, ters ters baktığında cümlesini yenilemek zorunda kaldı. "Günün nasıl geçti?" "Sıradandı, torpille geldiğim için biraz ters davrandı. Ama elimde olmayarak kavga etmiş olabilirim!" Diyerek yüzünü buruşturduğunda kızlar gülümsedi. "Ne yaptı?" Dediğinde Ayşen denilen kızla olanları anlattı. "Kızı kovdu demek! O zaman dikkatini çekmişsin, adaletli insanları sever." Diyen Nur sarı saçlarını geri itekledi. "Pek emin değilim, kim sivri dilli birini ister ki?" "Merak etme, eğer seni isterse sivri dilinle nasıl ilgileneceğini bilir!" Diyen Nur'a kuzgunca bakarak: "Onun ilgisi dağıtırım!" Dedi. "Tamam, kızlar artık gidelim!" Diyen Nisa'ydı.   Böylece toparlanıp gittiklerinde kendiyle baş başa kalan Beril kederli bir şekilde nefes alıp verdi. ***   Ertesi gün sabah erken kalkarak üzerini giyindikleri sonra ilk iş olarak annesinin yanına geldi ama annesi uyuyordu. Ameliyattan önce onu görmeyi ve konuşmayı çok istese de bu mümkün gibi görünmüyordu. Mecbur görüşmeden ayrılıp şirketin yolunu tuttu.   Girişte duran kız bu kez ona kendi yaka kartını verince gülümseyerek aldı kartı. Yarım da olsa o da artık XP ailesinin bir parçasıydı. Asansöre bindiğinde gözlüklerini hâlâ çıkarmadığını baktığı aynadan fark etti. Göbeği açık siyah bir triko Altına da yatay siyah beyaz çizgili etek giymişti.   Asansör kapanacağı sırada bir el kapının arasına girdi ve Affan tekrar açılan kapıdan içeri girdi. Beril Affan'ın girmesiyle arkasına havalı bir biçimde dönerken gözlüklerini çıkartıp başının üzerine taktı. "Günaydın Affan bey! Nasılsınız?" Diye sorarken Affan keyfinin yerinde olduğunu düşünüyordu. Dünkü asi hallerinden bir eser yoktu, bu da demek oluyordu ki sadece duruma göre hareket ediyordu. "Sana da günaydın, Beril! İyiyim, sen nasılsın?" Diyerek düşüncelerini sildi. "Mutlu!" Dedi derin bir nefes alıp başını yukarı kaldırarak. Affan yorum yapmadı fakat sakince ifadesini izledi. ***   Beril ofisine girer girmez yapılacakları gözden geçirdi. Dün ilk günü olduğu için bir çok şeye adapte olamadı. Akşam evde defteri incelediğinde "Affan beyin rutinleri..." başlığı adı altındaki sütunları incelediğinde dün adama hiç bir şey yapmadığını fark etti. En ilginç olanı Affan'ın bunu dile getirmemiş olmadıydı.   Saat dokuza gelirken Beril Affan'ın sade kahvesini yaparak diğer kapıyı tıkladı. "Gel!" Sesini duyduktan sonra içeri geçip, kahveyi masaya koydu. Sabah asistanın yapması gereken ilk iş bu olmalıymış diye düşünürken Affan kahvesinden bir yudum aldı. "Demek, işi öğrenmeye karar verdin! Dünkü gibi davransaydın on beş günü çıkaramayacaktık!" "Birincisi ben söylemem gerekirse söylerim! İkincisi asistanlık sadece yapılacakları söylemekle olmuyormuş, ayrıca ne kadar programlı yaşantınız var!" "Evet düzenli biriyimdir." "Düzenli mi? Biz ona sıkıcı diyoruz!" "Siz nasıl yaşıyorsunuz ki?" "Vallaha ben kimseyi bilmem ama ben hissettiğim gibi yaşarım! Bir şeyi yapmam gerekirse yaparım, olmam gereken yerde olur; istemediğim hiç bir yerde bulunmam! Neyse konu ben değilim bu gün birde tedarikçi firmayla toplantınız var. Öğle yemeğiniz biraz geçilebilir ama dilerseniz toplantının on dakika arasında size bir şeyler ayarlayabilirim. Akşam ON Personality'nin lansmanı var oraya gideceksiniz. O arada hazırlanmak için tam üç saat boşluğunuz." "Yemeğim biraz gecikebilir sorun yok! Akşam lansmana sende geleceksin, umarım r programın yoktur. Varsa bile iptal edebilirim önemli olan iş! Konu iş olunca taviz vermek pek bana göre bir şey değil!" "Güzel, o zaman şimdi çıkabilirsin!" "İyi çalışmalar." Diyerek çıktıktan sonra Melisa'nın yanına geçen Beril lansmanın yapılacağı yerin davetiyesini istedi. Davetiyeyi veren Melisa Beril'in gideceği sırada: "Dün için teşekkür ederim, ikimizde burada olduğumuza göre gereken cevabı içeride de vermişsin!" Dedi ve gülümsedi. "Sadece hak edene hak ettiği cevabı verdim!" "Nasıl bu kadar hazır cevap olabiliyorsun?" "Bir bilsem!" Diyerek gülümsedikten sonra odasına geçti. Affan bilgisayarında çalışırken Beril kendine has bir şekilde notları düzenliyordu.   Telefonun çalmasıyla masanın üzerindeki ahizeyi kaldırdı. "Efendim!" "Yarın saat üç için boşluğumuz var mı?" Sesini duyunca kafasını kaldırıp Affan'a baktı. O da kendisine bakıyordu. "Hemen bakıyorum!" Diyerek defteri karıştırdı fakat yarın oldukça yoğun bir gündü. "Boşluğu ne için yapacağız!" "Yeni bir girişimci firma bir fikir sunacaklar." "Öğle yemeğini saat ikide eğer yemeği onlarla yerseniz, saat üç buçuğa kadar uzatabilirsiniz! Ondan sonra dörtte KK ile randevunuz var." "Tamam, öyle yapalım!" Dedikten sonra kapattı. *** Öğle vakti yaklaşırken tedarikçi firmaya gitmek için şirketten ayrıldıklarında Beril annesini düşünüyordu ameliyata girmesine ortalama bir saat vardı. Beril tam olarak nereye gittiklerini bilmediği için araba hastane yoluna girince ufacıkta olsa bir umut ışığı gördü. İçli bir nefes alıp verdiğinde buna kayıtsız kalamayan Affan: "Bu kadar sessiz olman normal mi? Biraz düşüncelisin sanki!" "Evet!" Deyip başka bir şey dememesi üzerine Affan üstelemedi. "Aslında yolumuzun üstünde bir hastane var ve vaktimiz de var. Öğle de izin kullanmasam on beş dakika bana izin verseniz bir yakınım ameliyata girecek!" "Asım, hastaneyi biliyor musun?" "Evet Efendim!" "Oraya uğrayalım!" Dedikten sonra Beril'e döndü. "Trafik durumu ne olur bilmiyorum, çok geç kalmazsan iyi olur!" "Teşekkür ederim, kalmam." Araba hastanenin önünde durduğunda Beril annesiyle biraz daha fazla görüşebilmek için hızla koştu. Affan'da arkasından kaybolana kadar baktı. Hayatında tanıdığı en ilginç kadınla karşı karşıyaydı. Annesinin odasına geldiğinde hemşireler yeşil ameliyat elbisesini giydirmiş çıkıyorlardı. "Annem!" Diyerek yanına geldi ve elini avuçlarının arasına alarak defalarca öptü. "Kuzum, geldin mi?" "Geldim tabi! Uyandığındada yanında olacağım." "Senin için uyanacağım canım!" "Sen güçlü bir kadınsın buna inanıyorum!" Dediğinde hemşireler sedyeyle odaya girdiler. Müsaade isteyerek yaşlı kadını sedyeye koydular. Beril annesi gidene kadar tuttuğu göz yaşlarını bir anda saldı ve birer sicim olup kaydılar göz pınarlarından. Kederli bir şekilde odadan çıktığında mahalleden Arkadaşı Ege kapıda bekliyordu. "Ege, lütfen bir an bile yanından ayrılma!" Diyerek kumral ela gözlü adama sarıldı. "Merak etme buradayım!" "Ben gideyim, bir toplantıya yetişeceğiz!" "Seni geçireyim!" Diyerek peşinden hastanenin önüne kadar gitti. "Bir şey olursa ban mutlaka haber ver olur mu?" "Tamam sen kafana takma güçlü ol!" Diyerek sarıldıktan sonra alnına sulu bir öpücük kondurdu. Kendilerini izleyen Affan'dan habersiz... Beril arabaya döndüğünde uzun süren kuru bir sessizlik oldu. "Ameliyata girecek olan yakının çok önemli olmalı!" Diyen Affan'a baktığında çözemediği bir ifade yakaladı yüzünde. "Evet, hem de çok önemli!" "Umarım iyileşir!" "Aksini düşünemiyorum bile!" Dedikten sonra firmaya gidene kadar konuşmadı. *** Beril akşam için hazırlandıktan sonra taksi çağırdı. Taksiye harcayacak bütçesi yoktu ama giydiği bu kıyafetle mahalleden çıkamazdı. Dedikodusu bitmeyen, herkesin birbirini tanıdığı mahallelerden biriydi oturdukları. Ege'yi aradığında annesinin ameliyatının başarılı olduğunu öğrendikten sonra içi daha rahattı. İki gün uyuttuktan sonra uyanmasını bekleyeceklerdi ve Beril annesi uyanırken yanında olacaktı. Lansmanın yapılacağı otele geldiğinde okları takip ederek salonu buldu. Garip şekilleri olan küçük robotlar her yerdeydi. İçlerinden bir tanesi kendi kendine evi süpürüyordu, şarjı bitince doldurup kaldığı yerden devam ediyordu. Bu alanda bir çok ürün görmüştü ama bu en iyisiydi. Affan Beril'i fark ettiğinde konuştuğu adamdan müsaade isteyerek onun yanına geldi. Etraftaki ürünlere hayranlıkla bakışı görülmeye değerdi. "Ne düşünüyorsun?" Diye sorduğunda robotlara bakarak: "Tasarımları düşünüyorum!" "Robotlara ilgi duyuyor musun?" "Hem de fazlasıyla!" "Sence nasıllar?" "Beni burada en çok etkileyen atractive oldu, diğer sekmenlerine göre baya geliştirilmiş. Süpüreceği alanı algılayıp sistemli bir sıralama yapması yazılımların doğru düşünüldüğünün kanıtı!" Dediğinde onu ilgiyle dinleyen Affan bu kadar detayı bilmesinden etkilenmişti. Genelde kadınlar süpürmesiyle ilgilenirlerdi. "Teknik bilgilere meraklısın Demek!" "Evet meraklıyım! Ama daha çok yolun başındayız, inanıyorum ki çok daha iyilerini yapacağız ülke olarak! "Sen olsan ne yapardın!" Dediğinde içten bir gülümseme gönderdi Beril Affan'ın gözlerine. "Mesela üç yüz atmış derece görüş alanına sahip, en az yüz kelimeyi algılayabilen ve verilen en az on komutu yapabilen bir yapay zeka geliştirirdim!" "Çok mantıklı ama bunu yazabilecek yazılımcılar bulmamız lazım!" "Kim bilir belki vardır!" "Böyle dediğine göre mutlaka bir fikrin vardır." "Elbetteki var." "Bilmek isterim!" Dediğinde projesini anlatacaktı belki bir şansı olabilirdi ve yaptığı robotu dünyaya kanıtlayabilirdi. "Bende paylaşmak isterim!" Derken yanlarına gelen bir adam konuşmalarını böldü. Beril etrafta dolanan robotlara bakarken kendi robotunu düşünüyordu. Onu yaparken harcadığı paraları belki İstanbul'da iyi bir ev alabilirdi ama o hayallerini kurmanın peşine koşmuştu. Bunun için kendisine burs veren aileye her gün dua ediyordu. Eğitim hayatı boyunca okul masrafları dışında verilen tüm paraları biriktirip bu yolda harcamıştı. Lansmanın sonuna gelindiğinde otelden insan akını boşalmıştı sanki. Taksilerin ve lüks araçların biri gidiyor biri geliyordu. Beril taksi bulmaya çalışırken durumu fark eden Affan evine bırakmayı teklif edince tereddüt etse de kabul etti. "Nereye gidiyoruz Efendim!" Diye sorunca Affan bakışlarını Beril'e çevirince adama cevap veren Beril oldu. "Kasımpaşa!" Affan karşısındaki hiçte boş olmayan bu kızı düşünürken giydiği kıyafetlerle oturduğu semti bağdaştırmaya çalıştı ama bir bağlantı kuramadı. Başka bir dünyaya ait gibiydi. Evinin önüne geldiklerinde Beril hareketlendi ve açılan kapıdan yavaşça aşağıya indi. "Burası mı?" Diye soran Affan sol tarafta ki eski ama bakımlı evi işaret ediyordu. "Evet! Bir kahve içer misiniz? Diye sormak isterdim ama bizim buralarda böyle şeyler doğru karşılanmaz!" "Sorun değil, gelmezdim zaten!" "Merak etmeyin ben de kibarlık olsun diye söylemiştim! Yeterince karşılaşıyoruz zaten bir de evimde görmek yeterince fazla olurdu!" Diyerek evine gidişini ardından gülümseyerek bekleyen Affan Beril eve girdiğinde "gidelim!" Dedi. Affan artık emindi Beril yapılan muameleye göre davranıyor ve söyleyeceği hiç bir şeyin sonuçlarından korkmayarak konuşuyordu. *** Ertesi gün... Şirket içindeki tasarım ve donanım toplantısı sürerken Beril artık dayanamıyordu. İçlerinden hiç biri sorunun nerede olduğunu bulamıyordu. "Yeterince vakit kaybettiniz arkadaşlar ve ben bu durumdan iyice rahatsız oluyorum!" Diyen Affan bıkkın bir şekilde nefes alıp verdi. "Bende zaten anlamıyorum sorunun YD bölümünden kaynaklandığını anlamak bu kadar zor mu? Hareket kabiliyetini sağlayabilmesi için yazılımın YD bölümünün y14662zpd ar10gh şeklinde değiştirilmesi gerek!" Deyip sustuğunda tüm gözler ona çevrilmişti. Hiç kimse yorum yapamazken Affan kaşlarını çatarak "Ne dedin sen?" Diye sordu. Onun boş olmadığını anlamıştı ama sıradan bir asistan olmadığı da açıktı.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE