Hastane odasın da bir sağa bir sola gitmekten başım dönmüştü ama ısrarla oturmamaya yemin etmiş gibiydim. Kızım, Gece gelene kadar da oturacak bir durumda değildim. Aktan kızımızı almaya gitmişti. Neredeyse yarım saat olacaktı. Ev uzakta olduğu için bir müddet daha beklemem gerektiğini biliyordum ama içim rahat değildi, bir an önce kızımın bebek kokusunu solumak ve sarılmak istiyordum. Onu bir daha göremeyeceğim korkusu yaşamıştım. Şimdi doya doya onu kollarımın arasın da öpüp koklamak benim hakkımdı. Kapının tıklanmasıyla Mustafa'nın sesi geldi. "Yenge iyi misin?" diyen koruma arık beni bezdirmişti. Aktan gitmiş gideli beş dakika da bir kapıya vurup Yenge iyi misin diye soruyordu. Bıkkınlıkla sesli bir nefes verip "İyiyim, iyiyim." diye geçiştirdim. Hiç korumalara laf anlatacak hava da