Hare, Ahil'in kendini niye siper ettiğini anladığında İstanbul'daki hayatında ne kadar da özgür olduğunu anımsadı. Tutulmaz ruhu buna karşı koyarken, yaşadıkları bu yerde bu şekilde görünmenin doğru olmadığını haykırıyordu. Kendini camı penceresi olan bir hapishanede gibi hissediyordu. Açık pencereler ona her ne kadar özgürsün dese de uçacak kanatları kırılıp eline verilmiş gibiydi. Sahi bir daha eskisi kadar dokunulmaz olabilecek miydi? Kafasına estiğinde başını alıp gittikten sonra ruhunu dillendirdiği o günleri tekrar görebilecek miydi? "Ben bir bakayım, belki önemli bir şeydir." "Tamam ben aşağıda bekliyorum, üzerini değiştirirsen memnun olurum." diyerek vereceği cevabı beklemeden aşağıya doğru inmeye başladı. Hare'nin düsturu olmadığını ve bunu farkında olmadan yaptığına artık emin