EMİRHAN' IN BOMBASI

4620 Kelimeler
Emirhan sabah iş başı yaptığından beri Asude’ yi aramıştı. Genç kız o kadar uzun süredir devamsızlık yapmamıştı ki gelmemiş olması ihtimalinden ziyade kendisinin gözünden kaçırdığını zannetmişti. Hiç bir yerde göremeyince bir de İbrahim’ e sordu ama onun da haberinin olmadığını öğrenince şaşırdı. Neden gelmediğini gerçekten merak etmişti çünkü geçen sefer kendi yüzünden olduğunu biliyordu ancak bu kez o bir şey yapmamıştı hatta dün hiç konuşmamışlardı bile. Yine Gizem’ e sormak istemişti lakin kız dünden beri sanki onu bulduğu yerde bir kaşık suda boğacakmış gibi bakıyordu. Asude yoktu, Gizem ona öldürecekmiş gibi bakıyordu, ne oluyordu bu kızlara Allah aşkına! Bakışlarından dolayı genç kıza yaklaşamayacağını anlayınca İbrahim’ den rica etti. Gerçi İbrahim de çok sıkıştırmış, ‘neden¿’ diye başının etini yemişti lakin bir türlü sadece merak ettiğini anlatamamıştı. Kendi bile anlamıyordu neden bu kadar merak ettiğini ki zaten. ‘sana ne¿!’ diyen beyniyle ‘neden gelmedi acaba¿’ diyen kalbi yine iç savaşa sürüklüyordu genç adamı. İbrahim gelip de Gizem’ in de bilmediğini söyleyince artık beyni de hata sinyalleri vermeye başlamıştı. Asude’ ye bir şey olacaktı ve Gizem bilmeyecek miydi yani¿! Böyle bir şey olabilmesi için dünyanın sonu gelmiş olması gerekirdi! Ertesi gün hiç biri için güzel başlamamıştı. Umut ameliyata gitmeden lavaboya girmem lazım diyerek odasındakilerden kurtulmuş içeri alınmadan son kez sevdiğinin sesini duymayı başarmıştı. Kendine gelince yine arayacağını ve onu çok sevdiğini söylerken Gizem’ in titreyen sesi kalbine hançer misali saplanmıştı. Ameliyat stresinin üzerine bir de kendisini kafaya takmaması için gayet neşeli konuşmaya çalışan genç kız sevdiği adamın ‘seni seviyorum.’ demesiyle kendisini tutamamıştı. Hemen kendini toparlayarak o da sevdiğini söylemiş aramasını bekleyeceğini de eklemişti ancak Umut gözlerinin dolmasına engel olamamıştı. Odaya geri döndüğünde bu kadar insanın içinde bile sadece sevdiği kadına ihtiyacı olduğunu hissediyordu. Ameliyata girerken tek düşüncesi iyileştikten sonra babasıyla her şeyi konuşmaktı lakin babasının planlarından haberi yoktu koca adamın. Emirhan Asude’ nin yine olmadığını fark ettiğinde artık birilerine sormaya karar verdi. Beyni hâlâ ‘sana ne¿!’ diye haykırsa da genç adamın merakı galip gelmişti ancak kime soracağına karar veremiyordu. Gizem’ in dünkü bakışlarından gerçekten irkilmişti o yüzden Özkan’ a sormanın daha sağlıklı olacağını düşündü lakin reyonu bir türlü boş denk getirememişti. ‘hay şansıma sıçayım!’ diye söylenerek Gizem’ in yanına gitti çünkü ondan başka alternatifi yoktu genç adamın. Gizem’ in dünkü sinirli halinden çok uzak hatta üzgün olduğunu görünce içinde şüphe tohumları yeşermeye başladı. Peki neden Asude’ ye bir şey olmuş olma düşüncesi bile onu bu kadar telaşlandırmıştı¿ Buna çok da kafa yormadan konuşmaya başladı. “ Hayırdır kız¿ Karadeniz’ de gemilerin mi battı¿” Gizem’ in günlerdir beklediği tepki sonunda gelince içindeki şeytan dans etmeye başlamıştı. Umut’ un ameliyatının nasıl geçtiğini bilememenin verdiği huzursuzluğun üzerine Asude’ nin gözyaşlarını da hatırlatan bu adam iyi bir dersi hak etmişti! ‘şimdi amına koydum pezevenk!’ diye içinden küfür ederken dışından gayet buz gibi bir surat ifadesiyle Emirhan’ a döndü. “ Sana ne!” Duyduğu kelimelerle kaşları çatıldı Emirhan’ ın. “ Ne oluyor lan¿” Gizem can dostunun söylediklerinin doğru olduğunu biliyordu elbette fakat bu bilmişlik Emirhan’ a sinir olmasına engel olamıyordu. “ Ne olduğunu sen bilmiyorsan ben nereden bilebilirim!” Tekrar işine dönen Gizem’ le sinirleri ayaklanmaya başlamıştı Emirhan’ ın. “ Kim sinirlerini zıplattıysa git ona hırla Gizem!” Genç adam cevap verirken Gizem’ in tek kaşı havalanmış gözlerinde tehlikeli pırıltılar yanmaya başlamıştı. “ Zaten öyle yapıyorum!” Gizem’ in söylediği sözler Emirhan’ da şok etkisi yaratırken nedenini şu anda düşünecek durumda değildi. “ Asude nerede¿” Genç kız Emirhan’ ın merakını irdelemeye karar verdi. “ Neden soruyorsun¿” Emirhan içindeki bilinmezliğin esiri olmuş Gizem’ in üzerine geldiğinin farkında bile değildi. “ Arkadaşımı merak etmek de mi suç oldu ya¿!” Gizem’ in kaşları “ Gerçekten mi¿” dercesine havalandı. “ Demek arkadaşını merak ettin...” Huzursuzca yerinde kıpırdanan Emirhan sadece kafasını sallamakla yetinmişti. “ O zaman numarasını vereyim de arayıp kendin sor!” Numarasını mı almak! ‘hayır ya, o nereden çıktı şimdi!’ diye kendi içinden hesaplaşmaya başlamıştı Emirhan. Numarasını alıp da ararsa bir ilişkiye başlaması kaçınılmazdı ve Emirhan böyle bir şey istemiyordu. O sadece masumca merak etmişti o kadar! Gelmeyen herkesi merak ederdi sonuçta. ‘iyi de gelmeyen herkesi de rahatça gidip birilerine sorabiliyorken, iş Asude’ ye gelince neden bu kadar kıvrandın¿’ diye soran iç sesiyle kafasını hızlıca sağa sola sallayarak Gizem’ e cevap verdi. “ Yok, gerek yok!” Gizem kaçarcasına uzaklaşan adamın arkasından ‘korkak şerefsiz!’ diye söylenirken, Emirhan ne düşüneceğini şaşırmış kendini sorgular vaziyetteydi! Öte yandan Umut ameliyattan çıkmış henüz narkozdan ayılamayan kafasıyla sürekli ‘çok seviyorum baba!’ diye mırıldanıyordu! Babası oğlunun söylediklerini duyduğunda, “ Tamam oğlum! Alacağız sevdiğini!” diye cevap verdi lakin Umut o an babasının Gizem’ i bilmediğini idrak edecek vaziyette olmadığı için sevdiği kızı kastettiğini zannederek kocaman gülümsemişti! Emirhan öyle bir girdabın içindeydi ki ne kapılabiliyordu ne de kendini dışarı atabiliyordu. Gizem’ in Asude’ nin numarasını vermek istemesiyle kendi davranışlarını sorgulamaya başlayınca karşılaştığı gerçekle panik olmuştu genç adam! Anlamadan kapılıyordu Asude’ ye, usul usul içine işliyordu genç kız ve o buna ‘dur!’ diyemiyordu. Bu panik yüzünden numarayı almayı reddetmişti ancak şimdi de Asude’ ye ne olduğunu bilmemenin deliliği sarmıştı benliğini. ‘madem kapılmak istemiyorsun, sana ne o zaman!’ diyen beynini onaylamayı yine tercih etmişti ama her gün ‘acaba bugün gelmiş midir¿’ diye kızın çalıştığı reyona bakmasına da engel olamıyordu. Eğer Asude’ ye karşılık verirse o da genç kız gibi hatta daha beter aşık olurdu ki şimdi böyle bir şey istemiyordu. Hem yaşadığı eğlencelerden memnundu hem de zaten yakın zamanda evleneceği için genç kıza bel bağlamak istemiyordu. Bu nişanı bozması demek babasıyla bütün köprülerini atması demekti ki böyle bir şeyi asla istemezdi. O rahatına düşkün bir adamdı, babasıyla arasının bozulmasından dolayı onun maddi desteğini de çekeceğini adı gibi biliyordu ve bu da şu an yaşadığı rahat hayata büyük bir darbe indirirdi. Kafası o kadar karışıktı ki neyle uğraşsa da dağıtsa bilemiyordu. O gün Asude’ yi sinir etmek için... Dur bir dakika... Ne düşünmüştü genç adam öyle¿! ‘tabii yaa!!!’ diye alnına vurduğunda tam da mağazanın orta yerindeydi! Asude’ nin gözlerindeki kırgınlık aklına dolunca Emirhan’ ın da kalbi bin parçaya bölünmüştü sanki. O yüzden yoktu genç kız! O kadar umurunda değildi ki Efsun, Asude’ nin onu bu kadar kafasına takacağı aklına gelmemişti. Bu kez ‘iyi oldu!senin nasıl sinirlendiğini anlasın!’ diyen beynine inat ‘sen yanına yaklaşan sineği kıskanırken kızın gözlerinin içine bakarak başka kadınla konuşmanı, onu yok saymanı nasıl kaldıracağını düşünüyordun salak!’ diyen kalbi kazanmış ve genç adamın keyfini kaçırmayı başarmıştı. Emirhan’ ı dakikalardır karşıdan izleyen Özkan adamın ne yapmaya çalıştığına bir türlü anlam verememişti çünkü tam arkasını dönüp gitmeye niyetlendiğinde kafasına vurarak durmuş sonra da kendi kendine homurdanmaya başlamıştı! “ Lan sıyırdın mı¿!” Özkan’ ın sesini duymasıyla irkilmesine mani olamamıştı Emirhan çünkü o kadar kendi alemine dalmıştı ki katın orta yerinde salak saçma davrandığının farkında değildi. “ Anlamadım abi!” Özkan soruşturan gözlerle genç adama bakmaya devam etti. “ Oğlum bir saattir seni izliyorum. Gidiyordun geri döndün. Sonra durdun kendi kendine ne konuşuyorsan suratın şekilden şekle girdi!” Emirhan kırdığı potu anlayarak çevirmeye çalıştı. “ Bir şey yapacaktım. Aklıma gelmedi bir türlü. Onu düşünüyordum! Sahi sen ne yapıyorsun buralarda¿” Özkan sıkkınca ellerini pantolonun cebine atıp çalıştığı reyona doğru dönmüştü. “ Canım sıkıldı be! Asude de yok! İyice alışmışım kara kıza arıyorum şimdi valla!” Asude mi demişti o¿! Evet, evet Asude demişti! Emirhan nihayet Asude hakkında bir şeyler duyabilecekti! ‘yalandan kim ölmüştü şimdiye kadar!’ diyerek sanki hiç farkında değilmiş gibi sordu. “ Yok mu o deli¿” Genç adama kısa bir bakış atan Özkan bildiğini söylemişti. “ Rapor almış, gelmeyecekmiş...” Özkan’ ın lafı ona seslenen bir müşteri tarafından kesilince Emirhan’ a “Eyvallah!” diyerek işinin başına döndü. Emirhan Asude’ yle ilgili duyduklarından sonra zaten adamın yanında kalıp kalmamasıyla ilgilenmemişti. ‘keşke ne zaman geleceğini de öğrenseydim!’ diyerek depoya doğru yol aldığı sırada reyonunda burnunu çeken Elâ’ yı gördü. İlk tanıştığı zamanlardan beri değişmeyen, işinde gücünde, kendi halinde ve bu özellikleri sebebiyle Emirhan’ ın (hızlı kadın hayatı düşünüldüğünde ilginç bir şekilde) kardeş olarak gördüğü sayılı bayanlardan biriydi Elâ. Çok sessiz sakin olan bu kız neredeyse her gördüğünde ağlıyordu son zamanlarda. Asude’ nin yokluğundaki kafa karışıklığını nasıl geçiştireceğini bulmuştu. Biraz Elâ ile ilgilenip abilik yapsa hiç fena olmazdı! “ Kız yine neden ağlıyorsun¿” Elâ yakalanmanın utancıyla gözlerini saklamaya uğraştı. “ Offf! Yok bir şey!” Emirhan ondan beklenmeyecek bir anaçlıkla yaklaştı kıza. “ Bir şey olmadığından mı böyle yüzün gözün birbirine girdi¿” Elâ yalnız kalmak istiyordu sadece. “ Emirhan hiç uğraşamam seninle!” Genç adam kızın keyfinin kaçık olduğunu anlayınca normal mizacına dönmeye karar vermişti. “ Neden kız¿! Ne güzel muhabbet ediyoruz şurada!” Elâ terslenerek baktı genç adama. “ Senin muhabbet edecek başka kimsen yok mu¿!” ‘var da kendi elleriyle itiyor salak!’ iç sesi yine iş başındaydı Emirhan’ ın! “ Ben seninle konuşmak istiyorum! Anlat neyse derdin bir çözüm bulalım!” Elâ Emirhan’ a kısa bir süre bakıp tekrar önüne döndü. Kafasındaki düşüncelerden o kadar bunalmıştı ki birine anlatması gerektiğinin farkındaydı lakin doğru kişi Emirhan mı onu bilmiyordu. Gerçi Emirhan tam konuşması gereken kişiydi ama... “ Mesut nerede¿” Elâ’ nın sorduğu kişiyle kaşları saçlarına karışacak kadar yukarı kalkmıştı Emirhan’ ın. “ Bizim Mesut mu¿” Başıyla onaylayan kıza tekrar cevap verdi genç adam. “ Nişan için alışverişe çıkacağım diye izin almış ama o yavşağın ne yaptığı belli olmaz!” Sözlerini tamamladıktan sonra gözlerini kısarak devam etti Emirhan. “ Ne yapacaksın Mesut’ u sen¿” Emirhan’ ın sorusuyla panik olan Elâ, yanakları pembeleşirken gözlerini kaçırarak aslında her şeyi belli ettiğinin farkında değildi. “ Hiç! Hiç bir şey yapmayacağım! Öylesine sordum!” Emirhan genç kızın daha fazla mahcup olmasını istemediğinden lafı fazla uzatmadı. “ Peki madem öyle olsun!” Elâ’ nın yanından ayrılan Emirhan’ ın aklında gerçekten de Asude kalmamıştı. Mesut’ u biliyordu, kendisinden halliceydi hatta daha da beteriydi. Peki Elâ’ yla ne işi vardı ki Mesut’ un¿ Aklına gelen ihtimali dillendirmek istemedi genç adam çünkü böyle bir şey oluyorsa Elâ’ nın hayatı boyunca yapacağı en büyük hata olurdu. Akşama kadar fırsat buldukça Elâ’ nın yanına uğrayarak kızı güldürmeye uğraşmıştı Emirhan. Elâ’ yı daha fazla utandırıp üzmemek için derdini anladığını da belli etmemişti genç adam. Gizem Umut ameliyata girdiğinden beri dilindeki dualar, aklındaki sevdiği adamla neredeyse hiç kimseyle konuşmadan geçiriyordu zamanını. Telefonu bir saniye elinden düşürmeden lavaboya giderken bile yanına alıyordu olur da koca adamı ararsa hemen açabilmek için. Bu ayrılık genç kıza büyük bir özlemle beraber bütün gerçekliği de getirmişti. Umut birlikte olmaya başladıkları ilk günden itibaren hep dürüst olmuş, her şeyi açık açık anlatmıştı Gizem’ e lakin aradan geçen 4 aya rağmen hala babasıyla konuşmak için hiç bir çaba sarf etmemişti. Bir kez sormuştu Gizem onda da ‘daha zamanı var.’ demişti sevdiği adam ama o zaman bir türlü gelememişti. O yüzden şimdi ne sevdiğinin yanında olabiliyordu ne de arayabiliyordu genç kız ve bu durum karşısında kalbinin kırılmasına engel olamıyordu maalesef ki. Koca adamının gözlerindeki aşkı görmese asla bu vaziyete katlanmazdı ancak hem seviyordu hem seviliyordu. Bu düşüncelerle beyni uğuldarken yanına gelen Orhan’ ı görmemişti. Orhan işe yeni başlamıştı. Eğitim reyonu olduğu için Gizem’ in yanında bir süre çalışması gereken genç adam Gizem’ le kafalarının uyuşmasından dolayı mağazadaki hemen hemen bütün vaktini onun yanında geçiriyordu. “ Ne haber¿” Gizem kendi alemine o kadar dalmıştı ki Orhan’ ın sesini duyunca irkildi. Yeni çalışma arkadaşını o da sevmiş, bir arkadaş olarak benimsemişti ama garip bir şey vardı sanki ya da ona öyle geliyordu. Sürekli yanında olmasından arada rahatsız olsa da fazla ses çıkartmıyordu çünkü rahatsız olmasına sebep gösterecek bir şey yoktu ortada. “ İyilik. Öyle takılıyorum.” Orhan yalnız yakaladığı kızla sohbet kurmak istiyordu. “ Canın sıkkın gibi.” Gizem geçiştirmeye çalıştı Orhan’ ı. “ Asude yok ya ondan keyfim yok.” Telefonu çaldı genç kızın. Hevesle efendim dediğinde karşıdan Asude’ nin sesini duyunca neredeyse ağlayacaktı. Akşam olmuş, işten çıkma vakitleri gelmişti ama hâlâ Umut’ tan haber yoktu. “ Umut’ tan haber yok balım ya!” Asude şaşırmıştı bu duruma. “ Aramadı mı daha¿” Gizem’ in dudakları titremeye başlamıştı. “ Hayır. Ben de arayamıyorum ki! Bir şey mi oldu acaba¿” Asude kafasından yaptığı hesaba göre şimdiye kadar Umut’ un kendisine gelmiş olması, hatta Gizem’ i bile araması gerekiyordu. Niye aramadığını o da merak etmişti şimdi. “ Müsait olmamıştır balım. Panik yapma sen!” Artık kendini tutamamıştı Gizem ve gözlerinden yaşlar akıyordu. “ Elimde değil. Bir arasa, ‘iyiyim!’ dese yeter!” Asude can dostunun titreyen sesiyle panik olmuştu. “ Dur! Tamam ağlama ben bir şekilde haber getireceğim sana! Yeter ki ağlama balım, lütfen!” Gizem bir umut diye Asude’ nin sözüne güvenmeye muhtaçtı. “ Nasıl olacak o dediğin¿” Asude de bilmiyordu nasıl olacağını ama canının yarısının üzülmesine dayanamamış, söyleyivermişti aniden. “ Bilmiyorum ama ayarlayacağım ben! Sen yeter ki ağlama!” Gizem içine su serpildiğini hissetmişti. “ Senden haber bekliyorum balım.” Telefonu kapattıklarında Asude hâlâ düşünüyordu ‘ne yapabilirim ki¿’ diye. Aklında yanan ampulle ayaklandı hemen! Umut narkozdan çıkıp da gözlerini açtığında odasında İlkay’ ı görmeyi beklemiyordu. Gözlerini etrafında gezdirdiğinde başındaki hafif ağrıyla dudaklarındaki kuruluğu hissetti. Biraz kıpırdanmaya çalışırken anladığı şeyle gözleri sonuna kadar açıldı! Üzerinde bir atlet vardı lakin altında sadece yeşil ameliyat örtülerinden seriliydi! O da muhtemelen yalnızca kasıklarını kapatıyordu çünkü alt taraftan gelen serinliği gayet net algılıyordu koca adam! Ona arkası dönük su içen kız döndüğünde Umut’ un gözlerini açık görmüştü. “ Uyandın mı¿!” Koca adam kızın sesini duyunca ellerini önüne koydu. ‘uyurken kim bilir ne halde gördü beni!’ içinden konuştuklarından ziyade dışından başka şeyler söyledi. “ Sen nereden çıktın¿!” İlkay başını önüne eğip bakışlarını kaçırdı yatan adamdan. “ Biz babamlarla akşam gelelim diyorduk ama sen ameliyattan çıktığında beni sayıklamışsın diye baban gelip beni erkenden aldı.” Ne diyordu bu kız¿! Umut kimseyi sayıklamamıştı ki! Ameliyata girmeden önce salona alınıp da uyuduğu ana kadar her şeyi gayet net hatırlıyorken odaya nasıl gelip de bu yatağa yattığını bilmiyordu. Biraz daha düşününce bir ara ‘çok seviyorum baba!’ diye mırıldandığını hatırladı koca adam! Babası da Gizem’ in varlığını bilmediği için İlkay zannetmişti herhalde! Anladığı detayla büyük bir ‘of!’ çeken Umut işlerin iyice çığırından çıktığını öğrenmek için çok de beklemeyecekti. “ Lavaboya gitmem lazım.” Ayaklanmaya çalışınca İlkay omuzlarına ellerini koydu. “ Hayır!” Bir hışım omuzlarını silkeleyip kızın dokunuşundan kurtulan Umut sonra ‘neden¿’ der gibi yüzüne baktı.“ Sondan çıkana kadar kalkmayacakmışsın! Doktor söyledi.” Bir ‘of!’ daha çıktı Umut’ tan. Sevdiği meraktan deliye dönmüş, ondan haber beklediğini biliyordu ama bir şey yapamıyordu. Gizem’ i düşünmesiyle boğazına bir yumru oturunca yutkunmaya çalıştı lakin yarım kaldı çünkü açılan kapıya bakınca daha ne kadar utanabileceğini bilmiyordu. Annesi, babası ve İlkay’ ın annesi ile babası içeri girerken en son amcasının oğlu Celil geldi. Koca adamın düştüğü durum yüz ifadesine nasıl yansımışsa Celil kocaman bir kahkaha attı ancak amcasının sert bakışlarını görünce hemen öksürüğe çevirdi! Umut artık bir delik arayıp bulunca da içine girecek kıvama gelmişti çünkü annesi maşallah sanki sünnet olmuş gibi en olmaması gereken kim varsa doldurmuştu odaya! İlkay’ın babasının ona devamlı damat demesiyle annesine ne olduğunu sorunca aldığı cevapla sadece ve sadece ağlamak istemişti koskocaman adam! “ Sen ameliyattan çıktığında o kadar sayıklayınca baban da konuştu. Sen iş başı yapmadan nişanı takacağız inşallah!” Asude etrafına bakınırken hastane koridorunda kimseye görünmeden yürüyerek arkadaşının odasını bulmaya çalışıyordu. Odanın birinin kapısı açılınca birden panik oldu çünkü olur da herhangi bir hastane görevlisi yabancı birini hemşire formasıyla görürse sonu fena olurdu lakin korktuğu değil iğrendiği bir görüntüyle karşılaşınca yüzünü buruşturup önüne döndü. ‘üroloji katında ne bekliyordun acaba¿!’ diyen iç sesiyle derin bir nefes alarak gelmeden telefonda öğrendiği odanın önünde biraz bekledikten sonra kapıyı çalıp içeri girdi. Şükür ki oda da sadece bir kişi vardı ve Umut uyuyordu. “ İyi akşamlar.” Celil odaya giren kadına saygıdan ayaklandı. “ İyi akşamlar bacım.” Asude önceden hazırladığı şırıngayı adama doğru gösterdi. “ Hastanın iğnesi vardı biraz müsaade eder misiniz¿” Celil başını sallarken kapıya doğru hareket etmişti çoktan. “ Ben de bir sigara içeyim bahçede, uyanınca söyler misiniz¿” Dışarı çıkan Celil’ le derin bir nefes daha alan genç kız bir kaç dakika bekledikten sonra Umut’ u uyandırdı. “Umut! Umut hadisene lan adam gelecek şimdi!” Umut’ un annesinin sözlerinden sonra canı o kadar sıkılmış, yüreği öyle yanmıştı ki beyni uyuşmuştu sanki. O babasıyla konuşmak için biraz daha zaman geçsin diye bekledikçe kaderi ondan bağımsız şekilleniyordu. Zaman geçsin istiyordu çünkü ayaklarının üzerine ne kadar sağlam basarsa babasının karşısında o kadar sağlam dururdu. Daha işe başladığı 2 sene ancak olmuştu, hem maddi gücünü toplayıp hem de kendine güvenini pekiştirmeliydi ki dik durabilsindi lakin olaylar onun istediği gibi gitmiyordu. Ameliyata girerken telefonunu ve cüzdanını annesine verdiğinden dolayı sevdiği kıza da ulaşamamıştı hâlâ. Şimdi istese babası ‘ne gerek var.’ diyecekti adı gibi biliyordu sonra da annesiyle konuşması ve akabinde gelen ruhsal çöküntü ve hemşirenin ağrı kesicisini vurmasıyla içi geçen Umut sarsıntıyla gözlerini açtı. Gördüğü kişiyle henüz uyanamadığını zannettiği için gözlerini kırpıştırınca arkadaşının sesini duymasıyla rüyada olmadığını idrak etmişti koca adam! “ Asude! Ne işin var burada¿!” Genç kız can dostunun hüzünlü sesinin kulaklarında anımsayınca öfkeyle tısladı Umut’ a. “ Önce geçmiş olsun! Sonra da ulan gavat! Kıza haber vereceğim demişsin, bir kere bile aramamışsın! Öldü öldü dirildi senden haber gelmedikçe ne yapaydım yani!” Asude’ nin ağzından çıkanlarla Umut’ un içi suçlulukla kavruldu. “ Uyandığımda oda panayır yeri gibiydi. Annemleri yollayana kadar akla karayı seçtim! Telefonda onlarla gidince... offf!!! Çok mu kötü Gizem¿” Asude cebinden çıkarttığı telefonu adamın kafasına çarparken sesini yükseltmemeye gayret göstermişti. “ Bir de soruyor musun lan! Ağlıyordu canımın yarısı! Al hadi ara da içi rahat uyusun en azından. Ben kapının önünde bekliyorum.” Asude telefonunu bırakıp odadan çıkınca koca adam hemen Gizem’ in numarasının üzerine tıklayıp kulağına yaklaştırdı. Gizem yatağında dört dönüyordu çünkü Asude ‘halledeceğim.’ dediyse mutlaka bir haber verir diye bekliyordu lakin o haber gecenin bu saati olmasına rağmen hâlâ gelmemişti. Tam kalkıp da kendine kahve yapmaya niyetlendiği sırada telefonun sesi odayı doldurdu. Işık hızıyla görüşmeyi cevapladı genç kız. “ Asude ne olur iyi de! Lütfen!” Sevdiği kızın sesini duymasıyla yüzündeki gülümsemeye engel olamamıştı koca adam. “ Asude yok. Umut versek yeter mi yavrum¿!” Kapanan telefona şaşkınlıkla bakakalan koca adam sevdiğinin görüntülü aramasıyla gür kahkahasını tutamamıştı ancak Gizem’ in Umut’ tan haber gelmedikçe ağladığı için kızaran gözlerini görünce gülüşü yarım kaldı. Gizem bir yandan ekranı öpüyor, bir yandan da,“ Oh! Çok şükür! Çok şükür Allah’ ım!” diyerek dua ediyordu. Onun bu haliyle daha çok içi kavruldu koca adamın. “ Özür dilerim gülüm.” Gizem kırgın bir sesle konuştu. “ Neden haber vermedin¿” Umut Gizem’in gülümsemesi için ömrünü vermeye razıydı. “ Yavrum inan ki fırsatım olmadı. Annemler az önce gittiler.” Gizem telaşla ekrandaki sevdiği adamın yüzünün her zerresine göz gezdirdi. “ İyi misin¿ Niye yalnız bıraktılar seni¿” Koca adam sevdiği kızın moralini düzeltmek için gülümsemişti. “ İyiyim gülüm, yalnız değilim ayrıca. Celil yani amcamın oğlu var yanımda.” Gizem’ in paniğini biraz olsun geçirmeye çalışan Umut fark ettiği detayla kaşlarını kaldırarak konuşmasına devam etmişti. “ Sen neden ekranı o kadar yakın tutuyorsun¿” Gizem sevdiği adamın sorusuna dudak bükerek cevap verirken telefonu kendinden uzaklaştırdı ancak Umut gördüğü görüntüyle dediğine demişine pişman oldu çünkü Gizem’ in yatarken giydiği askılı badi yataktaki huzursuzluğundan dolayı yorganla yaptığı savaş yüzünden kaymış ve askısı düşmüştü. Neredeyse göğüsleri görünecek kadar açılan badiden habersiz olan genç kız sevdiğiyle konuşmaya devam etti. “ Ne bileyim. Sanki ekranı yakın tutunca sen yanımda olacakmışsın gibi geldi galiba.” Umut içini basan ateşten kulaklarından dumanlar çıkartacaktı birazdan. “ Yavrum sizin orası soğuk değil mi¿” Gizem koca adamının konuşmasını anlayamadığı için kaşlarını çatarak kafasını önüne eğince hâlini fark etti ve boştaki eliyle önünü kapatmaya çalıştı. “ Yaaa!!!” Sevdiği kızın cilveli ses tonu, kızaran yanakları ve az önce gördüğü görüntüsü Umut’ un kan akışının yönünü değiştirmişti resmen! “ Bebeğim kapatalım mı artık¿ Yoksa benim dikişleri patlatacağız¿!” Daha fazla ne kadar kızarabilirdi bilmiyordu Gizem. “ Tamam! Seni seviyorum! Beni sakın habersiz bırakma!” Umut başını iki yana sallayıp gözleriyle odasının kapısını işaret etmişti. “ Yok gülüm bundan sonra bırakmam! Zira üzerime askerlerini salıyorsun!” Gizem kıkırtısını eliyle bastırmaya çalışırken Umut kendini sakinleştirme derdiyle hızlı hızlı konuşmaya devam etti. “ Yarın öğlene doğru hastaneden çıkacağım. Eve gidip yerleşmem akşam üzeri mutlaka ararım!” Gizem sevdiği adamı onaylamıştı. “ Peki!” Umut Gizem’ in yüreğini görmek istermişçesine bakıyordu genç kızın göz bebeklerine. “ Seni seviyorum!” Koca adamına dayanamayan genç kız öpücük yollayıp telefonu kapattı lakin Umut o öpücükte kalmış, ekrana şapşal şapşal bakarken kapı aniden açıldı. Asude Umut’ un ne yapmaya çalıştığına anlam veremeyerek bir hışım telefonu elinden alıp tısladı! “ Ne bakıyorsun lan mal mal telefona¿!” Umut silkinerek arkadaşına çevirdi bakışlarını. “ Ha¿” Asude gözlerini devirerek kafasına hafifçe vurdu koca adamın. “ Refakatçin geliyor, ben kaçıyorum! Dikkat et kendine! Bir daha da habersiz bırakma kızı!” Umut’ un yüzündeki gülümseme huzurun somut haliydi. “ Adamın dibisin biliyorsun değil mi¿!” Asude göz kırpmıştı dostum dediği adama. “ Eyvallah kardeşim! Hadi Allah’ a emanet ol! Şu kızı da bir daha aramayı unutup üzme, canını yakarım!” Umut kahkahasının sesini kısarak serbest bırakmıştı. “ Ulan kalıbına bakmadan bana dikleniyorsun ya!!!” Kocadamın ameliyattan çıktığından beri hiç olmadığı kadar keyfi yerindeydi. Sevdiğini görmüştü, daha ne olsundu! Asude hastaneden koşar adım çıkınca yüzünde amansız bir gülümseme, yüreğinde ise müthiş bir huzur vardı. Evinin yoluna girdiğinde telefonunun çaldığını hissedince gördüğü isimle bu kez kahkaha atmıştı genç kız. “ Balımmm!!!” Can dostunun şakıyan sesiyle keyiflendi Asude. “ Söyle bal köpüğüm!!!” Gizem yanında olsa kemiklerini kıracak kadar sarılmak, hatta içine katmak istiyordu can paresini. “ Ya sen var ya böyle tam yemeliksin kızım!!” Asude içli bir nefes çekti ciğerlerine. “ Beni senin kadar seven yok biliyorsun değil mi¿” Gizem anın rehavetiyle coşmuştu. “ Seni sevmeyen ölsün balımmm!!!” Asude içinin bambaşka bir acıyla yandığını hissetti. “ Ölmesin ya, o yaşasın ki ben de nefes alayım!” Asude’ nin cevabından sonra kendini tutamamış homurdanmıştı Gizem. Hala o yavşağa laf söyletmiyordu ya nasıl bir aşk yaşıyordu Asude gerçekten anlayamıyordu! “ Senin aşkına sıçayım!” Sonra toparlanarak devam etti.“ Tamam bu şahane hareketinin hatırına sinirlenmeyeceğim sana. Nasıldı¿ İyiydi değil mi¿” Arkadaşının sözlerine kıkırtıyla cevap verdi Asude. “ Valla sünnetlik veletler gibi alt takımlarını havalandırıyordu paşa! Misss yani!” Bu kez karşılıklı kahkahalar çınladı telefonda! “ Seni çok, çookk, çoookkk seviyorummm!!! Ve ben yatıyorum artık. Malum yarın sabah işe gideceğim.” Asude telefonun mikrofonuna doğru öpücük yollayıp vedalaştı Gizem’ le. “ Tatlı rüyalar bal köpüğümmm!!!” Asude telefonu kapattıktan sonra duş alıp yatağına geçince ellerini yukarı doğru kaldırıp gözlerini kapattı. “ Rabbim benim aşkımı kalbime koyan da bu aşk ateşiyle yakan da senin suali olunmaz varlığındır. Derdi veren de sensin dermanımı verecek olan da sensin! Benim gönlüme düşürdüğün aşkı onun gönlüne de düşür ya Rabbe’l alemin! Ben nasıl onun özlemiyle yanıp her gece rüyamda görebilmek için dualarla yatıyorsam o da beni rüyalarında görsün!” Öylesine içten, öylesine yürekten dua etmişti ki genç kız, sanki yüreği dile gelmiş rabbiyle dertleşmişti. Sabah uyandığında içindeki hafifliğe anlam veremese de öğlene doğru yemek yaparken kendi kendine ‘bugün Emirhan’ ın keyfi yerinde galiba!’ demesiyle gözleri hayretle açıldı. Bu kadarı olamazdı değil mi¿! Ne yani Emirhan’ ın duygularını mı hissetmeye başlamıştı¿ Kaç gündür aklında, fikrinde bir tek genç adam vardı. Zaten hiç aklından çıkmıyordu da bu ayrılıkta bazen kendini dalmış gitmiş ya Emirhan’ ı düşünürken ya da onunla ilgili hayaller kurarken buluyordu ve irkilerek kendine geliyordu. Gizem kızacak diye ona da anlatamıyordu ama bu sabah iğnesini olmaya gittiğinde hastane bahçesinde yine bir adamı sevdiğine benzetmişti ve eve gelene kadar ‘Allah’ ım aklıma mukayyet ol!’ diye dualar ederek yolu zor bitirmişti. Çok özlemişti lakin bu kez başka bir şeyler oluyordu, sanki aşkı içinde daha çok büyümüştü. Artık bir karar almıştı Asude. Onun kendisini sevmesini beklemek yerine kendi aşkını yaşayacaktı genç kız! 3 gündür ne kadar düşündüyse bir türlü sevdiği adama kızamıyordu çünkü Emirhan’ a kendisine aşık olmadığı için kızmak saçma geliyordu. Tabii ki isterdi sevsin, aşık olsun, kendi kadar olmasa bile ona yakın sevilmeyi hele Emirhan tarafından sevilmeyi çok isterdi ancak olmuyorsa da zorlamayacaktı artık. Kendi aşkı içinden taşarken, özlemi yüreğini yakarken bir de Emirhan’ ın olmayan aşkının yükünü çekemeyecekti. Gizem sabah işe geldiğinde keyfi o kadar yerindeydi ki Emirhan’ a bile selam vermişti. Orhan’ la gülüşerek çalışan kız yine telefon elinde geziyordu. Sevdiğinin aramasına daha saatler olduğunun farkındaydı ama yine de ‘belki arada arayabilir.’ diye düşündüğünden ayırmıyordu yanından. Reyondaki dağılmış kıyafetleri toparlarken karşıdan Emirhan’ ın Asude’ nin reyonuna bakarak geçtiğini gördü. ‘şerefsiz puşt!’ iç sesi yine sinir kat sayılarıyla oynarken aklına bir şey geldi! ‘eh dinsizin hakkından imansız gelir diye boşuna dememişlerdir.’ diye kendi kendine söylenerek Asude’ nin giyinme odasındaki dolabına ilerledi genç kız. Arkadaşının Emirhan’ ın sevdiğini anladığından beri parfümüne olan bağımlılığını biliyordu. Asude artık kendini aşmış evinde, dolabında ve çantasında olmak üzere aynı parfümden her seferinde 3 şişe birden alıyordu. Gizem dolabı açıp birazcık kurcalayınca içindeki kehribar rengi sıvının yarısı bitmiş parfüm şişesini eline aldı. Bir yandan kendi kendine gülmüş, bir yandan da etrafını kontrol ederek tam reyonunun karşısındaki raflara yerleştirilecek ürünlerin bekletildiği alana arkadaşının parfümünü sıkmıştı. Eski yerine geçerek Emirhan’ ı gözetlemeye başlayan Gizem’ in çok da beklemesine gerek kalmamıştı. Emirhan her ne kadar kendini tutmaya çalışsa da Asude’ nin gelip gelmediğini kontrol etmekten gözlerini alamıyordu. Gizem’ in sabah ona selam vermesine şok olmuştu! En son kız onu sözleriyle dövmüştü neredeyse. O konuşmadan sonra aklına gelen detayla hem Asude’ nin neden ortadan kaybolduğunu hem de Gizem’ in her şeyi bildiğini anlamıştı. Demek bütün mağazanın gıpta ile baktığı arkadaşların arasında gerçekten gizli saklı yoktu. Emirhan kızması gerektiğini düşünüyordu ama o da Asude’ ye kızamıyordu çünkü onu anlamaya başlamıştı. Eğer genç kızın kendisine olan aşkı bir lafıyla bir bakışıyla kırılmasına sebep olacak kadar büyüdüyse bu duygularını içinde tutamayacağını tahmin etmek Emirhan için zor değildi. Bir yandan çalışmaya çalışıyor diğer yandan kâh Elâ ile ilgilenerek kâh arkadaşlarıyla sohbet ederek kızın yokluğunu kafasına takmamaya çalışıyordu lakin Asude yine yoktu. İşine geri dönerek mağazanın içerisine ilerlerken duyumsadığı kokuyla kaşları çatıldı! Ne yani şimdi de durduk yere burnuna Asude’ nin kokusu mu geliyordu¿! Olduğu yerde durup bir kaç nefes daha aldığında hissettiği kokunun hayal değil gerçek olduğunu idrak edebilecek kadar aklı başındaydı! Hemen kafasını kaldırıp sağa sola bakınmaya başladı genç adam çünkü eğer kokusu buralardaysa ve bu kadar netse kesinlikle o deli kız da buralarda bir yerlerdeydi! Gizem karşıdan Emirhan’ ın bakınmalarını gülmemek için kendini sıkarak izliyordu. Adam resmen Asude’ yi aranıyordu! ‘korkak ibne sen de boş değilsin bizim kıza ama dur bakalım ne zaman fark edeceksin!’ kendi kendine söylenirken Emirhan’ ın kendisine seslendiğini duydu. “ Gizem!” Genç kız sanki bu hareketi beklemiyormuş gibi davrandı. “ Efendim!” Emirhan duyduğu kokuya emindi. “ Asude geldi mi¿” Gizem biraz duymasa fena olmazdı. “ Kim¿!” Emirhan gözlerini kapatıp açtı. “ Asude diyorum geldi mi¿” Genç kız oyununa devam etmişti nedensizce. “ Ay Emirhan oradan bağıracağına buraya gelip söylesen ölür müsün¿! Anlayamadım!” Mağazada çalan hafif müzik, Emirhan’ ın hâlâ Asude’ nin kokusunu aldığı yerden ayrılmaması ve Gizem’ in reyonundaki müşterilerin uğultusu kızın genç adamın sesini algılamasını engellemişti. Birazcık da oyun oynamış olabilirdi ama Emirhan’ ın kimi sorduğundan da emin olması gerekiyordu canım! Emirhan 2 defa sormasına rağmen Gizem’ in duyamamasına sinir olduğu için bir hışım genç kızın ürünleri katladığı ada raflarda tam karşısına geçerek hafif sesini yükseltip sorusunu yineledi ama sinirden fark etmediği bir detayla beraber dilinden dökülmüştü cümleleri! “ Benim Asude nerede diyorum ya ikidir¿!”
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE