Almila, keyifsiz bir şekilde kendini eve attığında aklında İlham vardı. Hayatında kimseye eyvallahı olmayan, kendi hâlinde yaşayan bir kızdı. Şimdi biri çıkmış kendisi ile yukarıdan yukarıdan konuşuyordu. Kendi hayatını kurana kadar ailesi sayesinde, ünlü bir ressam olduktan sonra da yaşam tarzıyla bir saygınlığı vardı. Durmuş el alemin adamından azar yiyordu ve bu ciddi anlamda sinirlerine dokunuyordu. Kendisine resim çizdirecek o elektriği almamış olsaydı asla ona yazmaya devam etmezdi. Ama görmezden gelmek zorundaydı. İstediği atağı yakalamıştı.
Üst üste gelen mesaj sesleri ile düşünceleri bölünürken gülümsedi. Telefonunu eline aldı ve resim odasına geçti. Mesajlara bakmak için âdeta ekrana kitlendi.
İlham; Sen, gerçekten ne konuştuğunu bilmiyorsun. Haddini aştın. Seni kesinlikle çevremden biri başıma salmış olamaz. Bu kadarına hiçbir şartta tahammül edemeyeceğim bilinir. Söylemen gereken bir şey varsa şimdi söyle. Yoksa ben nasılsa karşına çıkarım.
İlham; Cevap ver!
ilham; Sana dedim.
İlham; İyice sabrım tükendi. Bak şu lanet telefona. Kimsin dedim, eğer cevap vermezsen seninle ciddi uğraşacağım.
İlham; Mahkemede görüşürüz.
Almila; Kendini bu kadar abartmasan mı? Alt tarafı bir iyilik istedik. Gören de seni Avrupa'da kral sanır.
İlham; Ne iyiliği? Benden bir şey istemedin.
Son gelen mesaj ile birlikte Bay İlham'ın profil resmi değişti.
Almila; Sanki fırsat verdin. İnsan gibi konuşmuyorsun ki.
Almila mesaj yazdıktan sonra profil resmine girdi. Fotoğraftaki adam köylük bir alanda derenin kenarında oturuyordu ve fotoğraf arkadan çekilmişti. Üstünde giysi yokken başında siyah bir kep vardı. Fotoğraftaki adamın baktığı yönde ise derede balık tutmaya çalışan iki çocuk vardı. Eğer fotoğraftaki Bay İlham ise evli ve halis muhlis Anadolu çocuğu olabilirdi.
İlham; Hesap numaranı gönder. Ne kadar istiyorsun?
Almila; Aptal.
Almila çevrim dışı olup sabah bıraktığı tuvalin başına geçti. Biraz önce baktığı profil resmini hafızasına çoktan kazımıştı. Gelen mesaj seslerine aldırış etmeden eline aldığı resim kalemi ile çizim yapmaya başladı. Eskizleri çıkardıktan sonra palete belirlediği boya renklerini sıktı. Dereden akan suyu kan akıyor gibi yaparken çizdiği insan figürünü de evden çıkmadan boyadığı kanlı bıçağın arkasına aldı. Resim bittiğinde geri çekilip gülümseyerek tabloya baktı. Efsane ötesi bir şey olmuştu. Sırtından bıçaklanan bir adam kanların aktığı bir dereye bakıyordu. Dere bıçaktan akan kan ile akıyordu. Saatine baktı sabah altı olmuştu. Belinin ağrısını ancak hissetmişti. Ayaklarının ise ayakta durmaya takati kalmamıştı. Gece boyunca ihtiyaç ve kahve molası dışında hiç durmadan resim çizmişti.
Telefonuna gelen iki iletiyi gördüğünde gülümsedi, lanet olası herif teşekkürü bile hak ediyordu.
İlham; Aptal kim ya? Rastgele numara çevirip yardım dilenen sen mi yoksa ben mi?
İlham; Derdin para değilse ne?
Almila; Ben dilenci değilim pislik herif! Paraya da ihtiyacım yok. Bu arada aptal tam olarak sensin.
Çevrim dışı yazısı Almila telefonu kapatacakken Çevrim içi oldu. Adam ya erken kalkıyordu ya da uykusu çok hafifti. Mesajı hemen görmüştü.
İlham; Sabahın köründe derdin ne? Ben mesaj göndereli on saat olmuş. Yarım saat daha uyumam lazımdı ve sen günümü rezil etmek için iki gecedir düzenimi altüst ettin.
Almila; Ben saatlerdir çalışıyorum. Henüz yatmadım bile. Sen en azından uyumuşsun.
İlham; Gece mesaisi mi? ? Yoksa ? ? ?
Almila; Kes sesini!
Almila telefonun ekranını kapatarak koltuğun üzerine attı. Ardından yatak odasına geçerek hiç düşünmeden direkt yatağa girdi ve gözlerini kapattı.
***
Almila uyandığında saat üçe geliyordu. Yataktan güçlü bir açlıkla kalkmıştı. Odasından çıktığında etrafı düzenli ve temiz olduğunu görmek hoşuna gitmişti. Adımlarını TV sesi gelen salona çevirdi. Yardımcısı çoktan gelip evi toparlanmış, TV'ye bakıyordu.
"Günaydın Melek abla, hoş geldin."
"Günaydın canım. Çay iyice demini aldı. Sen kalkmasaydın ben geliyordum kaldırmaya. Kahvaltıyı balkona kurdum."
"Çok iyi, geldiğin hemen anlaşılıyor. Aslı nasıl oldu?"
"Sonuçlar temiz çıktı. Başka bir derdi var sanırım. Sen balkona geç ben de çayı alıp geliyorum."
Almila önce banyoya gidip elini yüzünü yıkadı ardından balkona geçti. Melek ise çayları koymuş çaydanlığı mutfağa götürüyordu. Melek kırk iki yaşında kızını yalnız büyüten bir anneydi. Eşi askerde şehit olduğunda kızı daha iki aylık bir bebekti. Kızı rahat bir hayat yaşasın diye hâlâ çalışıyordu.
"Âşık olmuş olmasın abla."Almila, bunu Melek sandalyesine otururken söylemişti.
"Genç kız normal ama bilmiyorum."
"Belki de sınav stresidir."
"Allah bilir. Yeni tablonu çok beğendim. Diğerlerinden çok farklı."
"Sen de fark ettin demek. Artık yeni bir İlham kaynağım var." Genişçe gülümsedi.
"Geçen ki sergiden önce kendini beş ay bir dağ evine kapatmıştın. Himalayalarda kampa gitmezsin umarım."
"Yok gitmem. Bu sefer başka." Dedi ve çayından ufak bir yudum aldı. Hızlıca içeri gidip geldi. Bakalım İlham kaynağı ne yapıyordu. Mesajlara girip okumaya başladı.
İlham; Tamam be, sabah sabah, sana laf yetiştiremeyeceğim. Madem eskort değilsin, para da istemiyorsun derdin ne Küçük? Söyle ne istiyorsun?
İlham; Vallahi yapacağım, yeter ki yakamdan düş.
Mesajlar sabah altı da gönderilmişti. Bunlar Almila yatmadan önce gelen mesajlardı.
Almila; Günaydın, gerçekten ne istersem verecek misin?
İlham Çevrim dışıydı. Hemen dönmediğine göre işinin başında olmalıydı. Telefonu tam kenara koyacakken mesaj geldi.
İlham; Toplantıdayım, yazdığımda bu sefer hemen cevap ver. Konuşacağız.
Ardından hemen Çevrim dışı oldu. Almila mesaja bakıp gülümserken, ne konuşacaklar onu düşünüyordu.
Telefonu kenara koyup hoş sohbet eşliğinde kahvaltı yaptılar. Melek masayı toplarken Almila da manzarayı izlemeye koyuldu. Uzaklara dalmış giderken telefonundan gelen mesaj sesi ile bakışlarını o yöne çevirdi. Telefonu eline aldı ama mesaj bölümüne girmedi.