ERVA:
Hayat işte bir varız bir yokuz bir saat önce nefes alıyorken bir saat sonra tabutumuz kalkıyor.
Bunca yıl kimseye bir kötülüğüm kimseyle bir kavgam bir gürültüm olmamıştı.
Ama yine
Ben...
Her zaman sorguladım bu soruyu neden ben?
Neden hayatım altüst oldu bir anda..
Daha 6 yaşındayken annemi ve babamı bir suikastta kaybettim.
Yakınlarım benim sorumluluğumu almak istemedi.
Yurda verdiklerinde ses çıkarmadım.
Çıkaramadım...
Ne diyebilirdim?
Beni bırakmayın diyemedim...
Sol yanım bir buruk bu yaşıma kadar geldim..
Beni hep hor gördüler kimseyle konuşmadığım için...
Kimseyle konuşmadım çünkü bana güzel anılarımı hatırlatacaklardı dayanamayacak ve ağlayayacaktım kimseye anlatmazdım güzel anılarımı benden çalarlar diye.
Annem ve babamdan kalan tek şey hastane ve bir özel üniversite.
Annem ve babam öldükten sonra onlarıda elimden almaya kalktılar ama başaramdılar çünkü her şeyin farkındaydım.
Amcam ve yengem bunu nasıl bana yaparlardı bilmiyorum ben onların kanından canından biriydim ama onun gözü hep parada hep yüksekte.
Ve bu yaşıma geldim şimdi de bi kaçırılmam eksikti ve
Ölüyordum
Öldürülüyordum...
Özledim annem seni özledim senide baba geliyorum yanınıza.
Soğuk yetmezmiş gibi bir de soğutucu açmışlardı.
Ellerimi ve ayaklarımı hissetmiyordum artık.
Gözlerim yavaş yavaş kararıyordu..
Daha benim yapacaklarım vardı annem ve babamın intikamını alacaktım...
Olmadı
Özür dilerim anne
Özür dilerim baba
Affedin beni sözümde duramadım...
Geliyorum yanınıza karşılayın beni...
AKTAN ENER :
Geliyorum erva bunun hesabını herkes tek tek verecek.
Bunları o itlerin yanına bırakmayacaktım..
Kaç saattir oradasın şuan nasılsın bilmiyorum aklımı yemek üzereyim
"abi geldik sayılır" kafamı sallayıp biraz daha gaza bastım o it kenan hesabını daha sonra verecekti.
Önümde depo belirince gözlerim parladı artık gelmiştik arkamıza koruma göndermişti oğuz.
Biz oraya elimizi kolumuzu sallayarak girebileceğiz demek oluyor bu o itin korumaları zaten kendine benziyor... Bizi görseler kaçacak delik arayacaklardı.
Arabayı deponun önüne çektiğimde gözle görülür hiç kimse yoktu ve deponun kapısı açıktı.
Atakana dönüp "ne oluyor burda" diyerek elimle gösterdim.
Deponun kapısı aralıktı kapıya doğru ilerleyip atakana göz ettiğimde atakan kapıya tekme vurup açtığında kimse yoktu.
"abi burda ipler var erva kaçmış ya da kaçırılmış" Allahım aklımı koru sen.
Nasıl kim kaçırır kaçtıysa nerede bu kız tek başına dağda başına neler gelir.
Telefonum çalınca cebimden çıkarıp baktığımda Özel Numara aranıyor çıktı.
Siktir kesin Kenanın işi bu bilerek bize oyun oynadı.
" abi açmayacak mısın" diye atakanın sesi kulağıma gelince kendimi toparlayıp cevaplama tuşuna basıp karşıdan gelen sese odaklandım.
"alo Aktan bey nasılsınız aldınız mı cenazeyi" iki kez yutkunup "kenan burda ne cenaze nede erva var oyunu bırak erva nerede çabuk cev.." sözümü tamamlayamadan kenan konuşmaya başladı "nasıl yok asıl sen benimle oyun oynama aktan orada en az 50 tane koruma vardı"
Aklımı yitirmek üzereydim erva kendi kendine kaçmış olamazdı o kadar korumayı atlatmaya onun gücü yetmezdi.
"kenan kız nerede" kesin bir oyun dönüyordu ya da bu itte bilmiyordu "aktan ben... Ben gerçekten bilmiyorum eminim oradaydı adamlarım nerede" hala adamlarını soruyor "adamın falan yok burada bana Ervanın yerini söyle boş konuşup vakit kaybettirme bana"
Kenanın öksürme sesi gelince artık iyice telaşlanmıştım kim buradan kaçırdı bu kızı "aktan son 1 dakika" dıt dıt diye ses gelince telefona bakıp atakanın yüzüne baktım ne 1 dakikası.
Siktir patlayacaktı bomba vardı "bomba... Bomba var kaç atakan"
Atakan aptal aptal yüzüme bakmayı sürdürünce kolundan tutup kapıya doğru koşmaya başladım "erva erva abi erva nolacak"
"yok burada, birisi kaçırmış yürü atakan" der demez gürültü koptu...
Hayatımda bir sürü olay bir sürü aksiyon yaşadım.
Hepsini yendim başarıyla çıktım.
Çünkü babam bana böyle öğretmişti.
Ben 7 yaşındayken babam elime silah tutturmuştu.
Babam mafya olduğu için benimde o yoldan gitmemi istemişti.
Ama ben okumak önüme bakmak ve doktor olmak çok istedim annem gibi
Kabul etmeyip okulumu bitirdim.
Ama olmadı sürekli engeller çıktı önüme.
Bu sefer başaramadım
Masum bir kızı kurtarmam lazımdı
Ama onuda kurtaramadım
YEKTA:
Ahh dede neden böyle bir şey yaptın kızı nerden tanıyorsun ben bile daha tanımadım.
Sadece dikkatimi çekmişti. Düşmanımın aktanın apartmanına taşınmıştı. Tek bildiğim oydu.
Arka koltuğa tekrar göz attığımda yüzü morarmıştı soğuktan ve titriyordu.
Arabayı yavaşlatıp üstümdeki ceketi çıkarıp üzerine örtüp yola son hız devam ettim biraz daha gecikseydim ölmüş olacaktı.
"Ahh ahh" diye ses gelince dönüp baktım kabus gördüğü veya şuan ateşi olduğundan rahatsızdı.
"erva erva burdayım iyisin" dedim.
Bi bomba sesi duyunca arkamı dönüp baktım buda neydi.
Dedem kız içerideyken depoyu mu patlatacaktı.
Bunun hesabını vereceksin bana dede bu konu burada kapanmadı.
Dayan erva geldik sayılır.
ATAKAN:
Gözlerimi araladığımda ayağımı hissetmiyordum ve başım feci şekilde ağırıyordu.
Az önce ne olmuştu ne zamandır böyleydim.
Kıpırdamaya çalıştığımda boynuma ağrı girdi ahhh diye inledim.
Etrafıma baktığımda aktan gözüme çarptı kanlar içinde yatıyordu "abi abi kendine gel" dedim.
Telefonum çalınca bi titreme geldi vücuduma allah kahretsin telefonum pantolonumun cebindeydi.
Telefonum susunca dışardaki seslere odak kesildim bu oğuzun sesiydi bizi arıyordu ben eğer ses çıkarmazsam bizi burada unutup gideceklerdi çünkü bu harebede kimseyi aramazlardı.
"oğuz kardeşim buradayız oğuz içeriye gir" ses tekrar gelince bütün gücümü kullanıp bağırdım "oğuz içeriye gel buradayız"
"atakan nerdesiniz" boğazım ağrıyordu ama sesimi duyurmak zorundayız "oğuz içeriye gir"
"gelin buraya emre içerdeler atakanın sesi geliyor" sonunda sesimi duyurabilmiştim.
Kurtulacaktık biz bu yola beraber girdik söz verdik aktanda iyi olacaktı.
Oğuzu görünce rahat bir nefes aldım "oğuz önce aktana bak kötü gözüküyor"
Kafasını sallayıp aktana doğru gitti "nasıl iyimi yaşıyormu"
"oğuz sana diyorum iyi mi o" başını eğince kötü bir şey olduğunu anladım.
Hadi ama aktan söz vermişti bu yola çıkarken birbirimize söz vermiştik biz ne kötü yollar görmüştük bunda pes edemezdi.
Aktan bizi bırakmazdı
Bırakamazdı
Daha ne sözler vermiştik birbirimize
Şimdi her şey bir hayalden ibaret