AKŞAM: Zor bela ikna etmiş bende arabaya binmiştim. Tabi yüzü beş karış bir şekilde arabayı kullanıyordu. Yandan yüzüne bakıp, "İyi misin?" dedim mırıldanarak. "Sence?" dedi. Dudak büküp "bilmem yüzün düşmüş, sinirli sinirli bakıyorsun" dedim onun surat ifadesini ona anlatarak. Kısa bir bakış atarak tekrar önüne döndü ve "neden acaba?" dedi. Gözlerimi devirip sesli bir şekilde nefes alıp vererek "bilmece konuşmalarını sonraya mı ertelesen Zamir" diye mırıldandım. Yani gerçekten beş karış suratını çekecek halim hiç yoktu. Ben de bu olaylardan sebep yorgundum, bitkindim ne yapabilirdim yani onun için. "Gözümün önünden bir saniye olsun ayrılmayacaksın duydun mu beni İpek. Bir saniye..." diye sonda sesini yükseltip baskıladı. "Sağır değilim duydum" dedim sinirle. "İyi. Bir şey yiyip