Ben Alparslan'ı istiyordum, hemde çok istiyordum. Yıllardır bu zamanı da beklemiştim, sabretmiştim. Babamın gözlerinin içine baktım, çok farklıydı, her zamankinden farklıydı. Bir şey duymuş ya da bir şeyden şüphe eder gibi bir halde baktı bana. O öylece bana dikkatle bakınca elim ayağıma girdi, kurumuş dudaklarımı yaladım. Ocağın üzerine koyduğum suyun kaynama sesiyle, yerimden nasıl kalktım bilemedim. Ocağın önüne geçip, babama sırtımı döndüm. Biraz da olsa zaman kazanmış sayılırdım. En azından ne cevap vereceğimi kafamda oturturdum. Kaynayan suyun altını kapatarak, taze çay demlemek için, küçük çaydanlığa bir miktar çay otu atıp, suyu döktüm. Çay kendi demini alıncaya kadar bende çekmeceden babam ve bana iki tane kulplu bardak çıkarıp, siyah renkli tepsiye koydum. Dakikalar, dakika