6. BÖLÜM: SÖZLEŞMELİ EVLİLİK

1383 Kelimeler
ASMÎN ÇELEBİ: “Evlenmek mi?” Diyerek gözlerine baktım. Benimle oyun mu oynuyordu yoksa ciddi miydi anlamak için yüzünü taradım ama hiçbir şey anlaşılmıyordu. Yüzü buz gibiydi. Herhangi bir ifade, belirti yoktu. “Aynen” diyerek başını sallayarak etrafa baktı, gözlerini benden ayırmıştı. “Sende kabul edersen evlenelim.” “Sebep” diye sordum. Durduk yere Ezman Dirijan benim gibi biriyle evlenmek istiyorsa bunun altında bir şey vardı. “Sebebi yok, seni zorla evlendirecekler her şey ortada. Benim de evlenme yaşım geldi, sürekli birilerini önerip duruyorlar bu durumdan bıktım. Evlenelim” dedi buz gibi bir sesle. Öyle dümdüz evlenelim diyordu. Onun ailesi aşiretti beni kabul etmezlerdi. Kafam kaldırmıyordu, düşündükçe ince ince sızılar başıma giriyordu. Aslında en başından ben Ezman Dirijan’ı istemiştim. Ama şu an bir şüphe içime düşmüş ve nasıl tepki vereceğimi kendim bile kestiremiyorum. Doğruları dillendirmek için ağzımı aralayıp aralayıp kapattım. Ne diyeceğimi iyice düşündüm, “Ailen” diye söze girmemle Ezman’ın bakışları bir ok gibi benim kahve harelerime dikildi. “Ailemin benim üstümde söz hakkı yok Asmin, ben Urfa’da ağayım. Dirijan soyadını taşıyorum benim sözümün üstüne söz söyleme hakları yok. Ben istersem olur, istemezsem olmaz zaten” “Bu bi anlaşma mı?” Dedim. “Aynen” diyerek hızlı hızlı başını aşağı yukarı salladı. “Sözleşmeli evlilik mi yapacağız yani?” Diyerek şaşırdım. “Bir nevi” diyerek bakışlarını benden ayırıp etrafa baktı. Sertçe yutkundum. Ezman’dan başka çarem yoktu. O benim bu konaktan kurtuluşum tek seçeneğiydi. Hayır dersem babam bu hastaneden çıkar çıkmaz yaşlı bir adama kuma verecekti. Gözü dönmüştü, Arîn’e bile yapmıştı. “Evet mi hayır mı Asmin, kararını ver. Evet diyip iki gün sonra bana hayır deme. Anlaşıldı mı?” “Tamam” dedim uzatmadan. Düşünecek bir şey yoktu. Hayır dersem hayatımı kuma olarak sürdürecektim. Hayatım diye bir şey kalmayacaktı. Evet dersem Ezman Dirijan’ın karısı olacaktım. “Ne tamam” diye sordu. “Kabul ediyorum” dedim. “Şartları duymadın Asmin” diyerek başını iki yana sallayarak camın önünde duran tekli berjere oturarak bir bacağını diğerinin üzerine yatay şekilde atıp rahat bir pozisyon aldı. Tamam dedikten sonra sanki yüzünde ki o donuk ifade gitmiş yerini rahat ifadeye bırakmıştı. Şartlar deyince kaşlarım çatıldı, ne şartıydı. Kapının bir anda açılması ile Ezman yerinden doğruldu, “Abla..” diye ağlayarak içeriye giren Arîn ile kendime gelmiş oldum. Sanki nefes alamıyordum da Arîn’i görünce nefes almaya başladım. Kollarını sıkıca bedenime sardığın da bende ona sarıldım ve birlikte ağladık. Kardeşim gelmişti, kurtulmuştu. “Arin..” diyen Berzan Ağa gelip bizi ayırdı, burnumu çektim. Ona bir şey olacak diye çok korkmuştum. İyi ki Berzan Ağa vardı, onu koşulsuz şartsız seven bir adam vardı da kurtulmuştu. Yoksa sonu ne olurdu bilemiyordum. “Burada kalacağım ben ablamı bırakıp gitmem.” Diye hemen atıldı. Gözyaşlarımı silip gülümsedim, canım kardeşimdi benim. “Tamam kal, zaten seni göndermeyecektim.” Dedi ve hemen ardından “Yarın bu nikahı bozacağız” dediğin de Arîn’e döndüm. Tereddütle bir bana bir de Berzan’a baktı. “Bir sorun çıkmaz değil mi?” Diye sordu korkuyla, Arîn’i öyle bir korkutmuşlardı ki tereddüt ediyordu. “Babam…” demesiyle Berzan lafını böldü. “Baban umrumda bile değil artık Arin. O adam üç kuruş para için seni sattı bu saatten sonra da kimsenin iznine falan ihtiyacım yok.” Diye gürledi. “Arîn artık şunları düşünme, geldiğimiz hâli görmüyor musun?” Dedim sinirle, bu duygusal tavrı yüzünden hep yeniliyordu. Akıllı düşünmeliydi artık, onu bu hâle getiren insanları silmeliydi. “Sen anamın babamın izni olmadan olmaz diye tutturmasan bunlar olmazdı, bırak artık şunları.” Diye devam ettim kafasına vura vura anlatacaktım bunları fakat dudağımda ki patlak çok konuştuğumdan sebep ağrımıştı. Yüzümü buruşturup elimi dudağıma bastırdım. “Senin hayatını sattı. Berzan olmasaydı şu an burada değildin” diyerek cümlemi zorda olsa tamamladım. “Tamam” diye mırıldandı. “Anam seni sıkıştırır gözünü korkutursa sakın susma Arin” diye üstüne basa basa uyardım. Ben evlenip gittikten sonra Arîn anamdan ve babamdan daha çok çekecekti, ben olmadığım için onu koruyan kimse de olmayacaktı. Artık dik başlı olmanın zamanı gelmişti. “Aynen Arin” diyerek Berzan Ağa da beni onayladı. İçimin rahat bir şekilde evlenecek olmamın tek sebebi Arîn’in yanında Berzan Ağa’nın olmasıydı. Çok rahattım, koşulsuz şartsız onu koruyacaktı. “Bak bana” diyerek Arîn’in önünde diz çöken Berzan Ağa alttan alttan Arîn’e baktı. “Sadece iki gün, iki gün sonra ne olursa olsun seninle evleneceğim. Evleneceğiz” diye her cümlesini vurguladı. “İki gün daha…” derken eliyle iki işareti yaptı. Arin kafasını sallayarak “O adam boşar değil mi?” Diye sordu. Tedirgindi. Yaşını başını almış adam, genç kızı almıştı çünkü. Allah’ın belası diye geçirdim. Boşamazsa yemin olsun ben gider kafasına silah dayar yine boşatırdım. “Mecbur” dedi Berzan Ağa kendinden emin bir halde. “Başka şansı yok” diyerek başını iki yana salladı. “Sen düşünme şimdi bunları halledeceğim” diyerek elini sıkıca tuttu. Arîn’de ona güvenip elini tutarak kafasını salladı. ** “Abla..” diyen Arîn’in sesi ile gözlerimi araladım. “Berzan’la konağa geçeceğiz biz.” Dedi. Kaşlarımı çatıp etrafıma baktım, hastanedeydik hâla, dün gece yanımda kalmıştı Arîn. Öğrendiğim kadarıyla Ezman Ağa ve Berzan Ağa da ayrılmamıştı hastaneden. “Ben..” deyip yutkundum. Boğazım kurumuştu yine, ağdı kesicilerin etkisiyle sürekli uyumuştum gece boyu, şu an saat kaçtı ondan dahi haberim yoktu. Ama ağrılarım geçmişti en azından. Arîn elimi sıkıca tutarak “Bir şey mi istiyorsun abla” “Su” dedim kesik kesik o sırada odanın kapısı açıldı ve geri kapandı saniyeler içinde de Ezman karşımızda dikildi. “Arîn Berzan seni bekliyor” diyerek konuştu, “Konağa geçin siz, ben buradayım” dedi güven veren bir sesle. Arîn bir bana bir de Ezman Ağa’ya baktı, baktı, baktı. Tereddütte kaldı, gidip gitmemek arasında ikileme düştü gözlerinden anladım. “Git” dedim. Berzan’la konağa gitmesi gerekiyordu. Daha fazla beklesin istemiyordum. Bir an önce gidipte hal çaresini bulsunlardı. “Abla” dedi dolu dolu gözlerle, sertçe üst üste yutkundu. Ağlamamak için direndi, elini sıkıca tutarak gözlerimi uzunca kapatıp açarak “İyiyim” dedim kendimde bulduğum güç kırıntılarıyla. Kardeşimin aklı bende kalırsa bir adım bile gitmezdi. “Emin misin?” Diye mırıldandı. Bir Ezman Ağa’ya bir de bana baktı, “Eminim, git. Zaten ben de geleceğim.” Dedim. Gelecektim hem de Ezman Ağa ile gelecektim. Umarım vazgeçmemiştir diye geçirdim içimden, umarım beni yarı yolda bırakmazdı. Kafasını sallayıp elimi sıkıca tutarak kalktı, “Bekliyorum.” Gözlerimi uzunca kapatıp açarak “Geleceğim” dedim güven verircesine. Yüzüne buruk bir gülümseme kondurup hırkasını alarak odadan çıktı. “Kararını net olarak verdin mi Asmin?” Diyen Ezman Ağa ellerini pantolonun cebine yerleştirip sırtını bana dönerek camdan dışarıya baktı. “Ben söyledim” dedim “Kararım net, bir karar veripte geri dönecek bir insan değilim. Beni tanımıyorsunuz ama ben kendim bir söz verdiysem ne olursa olsun arkasında dururum” “Anladım” dedi. Daha fazla uzatmayacak sandım ama tekrar konuştu. “Söz verdiysen tutarsın o halde” derken sadece başını çevirip gözlerini kısarak yüzümü taradı. “Değil mi?” Dedi. “Evet tutarım” dedim, hala biraz endişeleri vardı. Benim de vardı, ama geri dönmeyecektim. O akşam kendime söz vermiştim, ben Ezman Dirijan’ın karısı olacaktım. Fazla bir şey yapmama gerek kalmadan o bana teklifle gelmişti. “O halde…” diyerek düşünür gibi birkaç saniye sustu devam etti. “Konağa gideceğiz, herkese söyleyeceğiz evleneceğimizi. Sende kabul edeceksin yanımda olduğunu herkes görecek, öğrenecek. Nikahımızı kıyacağız, evleneceğiz” “Tamam” dedim. Her şey kabülümdü. *** ”Gel..” diye uzattığı eline bir bakış atıp tuttum ve arabadan indim, ufak tefek sızılar dışında ağrım yoktu. İyiydim artık, hemde hiç olmadığım kadar. Hayal ettiğim hayatı artık iyi ya da kötü yaşayacaktım. Sonunda o fırsat bana da gelmişti. Konağın önünde duran korumaların şaşkın bakışlarını göz ardı edip kapıların açılmasını bekledim, o sırada da Ezman’ın elinden elimi çektim. Önce ben girecektim annemin gözlerinin içine bakmak istiyordum. Yanımda şaşkınlıkla yaşayıp boş eline bakarak yumruk yaptı ve çekti. Kapıların açılması ile ben birkaç adım attım içeriye konakta kıyamet kopmuş gibi soğuk hava rüzgarları esiyordu. Önce sedirlerde oturan kardeşime baktım, soğuk rüzgarları Arîn estirmişti şimdi sıra fırtınayı çıkarmaktaydı. Yanımda güçlü adımlarıyla biten iri adam az önce bıraktığım eli daha sert, daha sıkı kavradı. Herkes şok ile kalakaldı. Annem ortalarda yoktu fakat Didar hanım sarsak adımlarla ayaklanarak yanımıza geldi. “Ezman, oğlum!” Diyen Didar hanım oğlunun karşısına dikildi, “Bu ne?” Diye birleşmiş ellerimize baktı. “Evlen evlen dedin, evleniyorum işte Ana.” Diye tok sesiyle duyurdu.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE