ASMÎN ÇELEBİ;
“Ne demek düğün” diyerek bir anda Didar hanım parladı. “Düğün nedir? Bu kıza mı?” Diyerek eliyle beni gösterdi. “Bu kapı hizmetçisi kıza kolumu dahi kıpırdatmam Ezman bilesin” diyerek ayağını sertçe yere vurdu. “Hem düğün nerden çıkmıştır, sen aklını mı yitirdin oğlum, önce lafını dahi ettirmediğin üst kat şimdi düğün?” Dedi bağırarak.
Kafasını iki yana sallayarak, “Olmaz, bu kıza resmî nikah kıydırtmam!”
“Sana sormadım” dedi dümdüz tok sesiyle. Didar hanım daha da delirdi, “Oğlum ne dediğini kulağın duyuyor mu senin ha! Sen ne dediğini biliyor musun ha? Sen koskoca Urfa’nın ağasısın, bu ailenin tek oğlusun. Bu hizmetçi mi soyumuzun devamını getirecek? İstemem, ben bundan torun falan istemem” diye beni gösterdi ve suratını buruşturdu.
“İster iste ister isteme ana, Asmî
