Kitaplarımı siz değerli okuyucularım ile buluşturmak için inanın çok şeyden ödün veriyorum. Sizler de değerli vaktinizi ayırıp i********: üzerinden takipte bulunursanız çok memnun olurum. Sevgilerimle...
Instagram: yazar editör Semra İmamoğlu
Medusa'nın boynu tüm çıplaklığıyla dudaklarının altında duruyordu, hissettiği şey biraz sonra nefesinin kesilebilme ihtimaliydi ancak ona baktığında gördüğü ifade Mirza'yı deliye çevirmişti. Resmen nefret ve iğrenerek karşılık veriyordu dokunuşlarına.
Bu ilkti hayatı da ilk kez bir kadın ona kayıtsız kalıp karşılık vermiyordu ve bu durum onu deliye çeviriyordu. İlk defa hayatında bir kadın ondan kaçıyordu. Daha önce tanıdığı hiçbir kadına benzemiyordu.
Böyle bir durumda ne yapacağını bilmemek berbat hissetmesine sebep olmuştu. Medusa'ın belinde olan elini omzuna getirdi ve diğer eliyle de yavaşça duvara doğru itekledi ardından yüzünü avuçlarının arasına aldı ve tutkuyla öpmeye başladı.
Neden bu kadar heyecanlanmıştı? Neredeyse kabı duracaktı. Ergenliğe girmiş bir çocuk gibi hissediyordu ama Medusa onun dokunuşlarına bir gram karşılık vermiyordu. Bu gerçekten berbat bir şeydi. Sakince uzaklaştı ve gözlerine baktı, ilk kez böyle görüyordu bu gözleri, maalesef ürkmüştü...
O gözleri gördüğü an durmaya karar verdi, deli gibi onun olsun istiyordu ama o ateş saçan gözlerde tek bir kıvılcım yokken bunu yapamazdı.
Medusa'yı kollarının arasına alıp sıkıca sarmak istedi onu ve sabahlara kadar sakinleştirmek...
Her zaman ki gibi mağrurdu bunu ona asla hissettirmemeliydi böyle bir duygu kadınları bağlardı ve Mirza bağlanan bir kadınla asla uğraşamazdı.
Uzaklaşarak , oturma bölümünü işaret edip ''Kahvemi getir.'' dedi, bir müddet kayıtsız kalıp kendini toparladı ardından çözemediği bir ifadeyle Mirza'nın yüzüne bakıp ''Getirmiyorum.'' dedi
Mirza, daha farklı bir cevap beklemiyordu zaten verdiği her ters cevaba alışmıştı. ''Hadi git o zaman işlerine bak.'' dedi bu kez de ''Sen dediğin için değil kendim istediğim için gidiyorum.'' dedi ve çıktı Mirza da ardından bir müddet gülüp otelin müdürünü aradı ve ona Medusa ile ilgili birkaç komut verdi. Diğer müşterilerle ilgilenmesini istemiyordu, böyle bir şeyi yaptığını anlamaması için de bir iki müşteri için komut vermelerini söyledi.
Anladığı anda kavgaya tutuşacaktı bundan emindi...
O bilmeyecekti ama elindeki telsize formaliteden bir iki müşteri aktarılacaktı.
***
Medusa, odaya geldiğinde bir müddet kendine gelemedi, banyoya geçip soğuk suyla yüzünü yıkadı ve içeri geçip yatağa uzandı...
Öpmüştü onu evet yapmıştı bunu!
Bana hayatına damdan düşmek denirdi, daha önce kimsenin yaklaşmasına izin vermediği kadar yakındı Medusa'ya ve bunu sorgusuz sualsiz yapıyordu...
İlk öpüşmesiydi bu ve hiç böyle hayal etmemişti, hep duygusal bir an olacağını düşünmüştü; damdan düşer gibi , soğuk ve duygusuz kısacası aşksız olmasını hayal etmemişti...
Düşüncelerini tıklanan kapı bozdu, tedirgin bir şekilde yataktan kalktı ve kapıya doğru ilerledi ya geldiyse ne yapacaktı? Tokadı bastığı gibi kovacaktı ne olacaktı ki başka?
Sanki buna gücü yetecekmiş gibi konuşuyordu yine içinden, en son tokadı patlattığında güzelce dumur etmişti Medusa'yı, akıllı davranmak onu sinir etmemekti bundan sonra sakin olup onunla didişmeyecekti; tabi sinirlerine hâkim olabilirse!
Kapıda direk olmadan açsa iyi olacaktı nefesini tuttu ve tedirgin bir şekilde kapıyı açtı karşında Nilay'ı görünce usulca nefesini bıraktı ve şaşkın bir ifade ile yüzüne baktı o da konuşma gereği duyarak, "Bu akşam tekneyle açılacağım ve bir arkadaşım yok bana eşlik edebilir misin?" diye sordu.
Medusa, "Olabilir." dedi işi filan boş vererek 'Aman ne yapayım çağırırlarsa çağırsınlar gitsin o ukala pislik baksın değerli müşterilerine.' diye aklından geçirdi.
"O zaman yarım saat sonra lobide buluşalım olur mu?"
Medusa, "Tamam hazırlanıp iniyorum öyleyse." dedi oda gülümseyerek gitti ardından kapıyı kapatıp duşa doğru yönelmişti ki kapı tekrar tıklandı bir şey mi söyleyecek acaba diyerek hızlıca kapıyı açtı. Tanımadığı bir adam kapıda dikiliyordu ''Evet buyurun." dedi yüzüne neden geldiğini anlamaya çalışarak baktı.
"Merhaba Efendim beni Mirza Bey gönderdi ve bunu size vermemi istedi," deyip hat takılmış telefonu uzattı. Medusa, ''İstemiyorum." deyince adam mahcup bir şekilde, "Size vermeden gidemem Efendim, lütfen alın bunu, mecburum vermeye." deyince aldı.
Hattı boşta duruyordu çok arayan olduğunu sanmıyordu ama telefonsuz zorlanmıştı çünkü zorda kalınca e postalarını oradan atıyordu.
Neyse istemeyerek de olsa kabul etti, otelden ayrılırken bırakırdı hem kendi numarasını öğrenmemiş olurdu. Hızla hazırlanıp makyajını yaptı kıyafeti olmadığından bugünkü kıyafetleriyleydi ama teknede akşam sefası için hiç uygun değildi bundan utanmadım dese yalan olurdu.
On dakika sonra lobideydi Nilay'ın üzerinde şifon mavi bir elbise, altında da dolgu topuk bir ayakkabı vardı eline de ince bir hırka almıştı. Medusa yanında resmen sırıtıyordu o da bunu anlamış olacaktı ki "Gel bizden başka kimse olmayacak.'' dedi anlayışlı bir kızdı. Medusa sakin bir şekilde, "Henüz evimden eşyalarımı otele almadım bu gece halledeceğim diye umuyorum.'' dedi ve otelin yat limanına doğru yürümeye başladılar. Bu yürüyüş tam on beş dakika sürmüştü.
Otelin yatlarından biriydi bindikleri ve müşteriler tarafından kiralanabiliyordu. Tatile yalnız gelmiş birine göre yatla dolaşmak mükemmel bir fırsattı, kaptan limandan ayrılırken telefona mesaj geldi.
Kimden geldiğini tahmin etmek zor değildi ''Hey! Neredesin?'' yazıyordu mesajda.
Medusa denizi arkasına alarak bir fotoğraf çekti ve yatta olduğu anlaşılıyordu. Resmi gönderip altına da ''Bir müşterimiz için, yatta keyif yapıyorum.'' yazdı.
"Hangi müşteri özel olarak seni yatta yardıma çağırma cesaretini buluyor acaba kendinde?" diyen ikinci mesaj gelmişti ama Medusa cevap vermedi.
O sıra Nilay gelip masa hazır diyerek onu güverteye doğru çağırdı ve birlikte açıkta durmuş denizin tadını çıkarırken kahvelerini yudumluyorlardı, masa aperatif tabaklarla doluydu arada onlardan da alıyorlardı.
Telefon çalınca Medusa inadına bakmadı; üçüncü çalışında açtı ve ''Efendim.'' dedi, sesi bıkkın çıkmıştı.
"Ne yapıyorsun sen?"
"Şuan denizin ortasında manzaraya karşı kahve içiyorum, sen ne yapıyorsun?"
"Bana bak, yarım saatin var ya o tekneyi geriye döndürtürsün ya da ben yaparım bunu, müşteri filan da umurumda değil."
Medusa, "Neyse şuan meşgulüm." deyip cevap gelmeden telefonu yüzüne kapattı...
***
Mirza o sinirle Alp'i aradı, telefon açılır açılmaz, "Neredesin?" diye sordu.
"Oteldeyim Efendim."
"Peki Medusa nerede?"
"Otelin yatlarından birinde bir müşterimiz için açıldı."
Bir şey demeden kapadı telefonu ve odada volta atmaya başladı, niye bu kadar sinirleniyordu ki? Neden? Basit, verdiği işi yapıyordu. Şimdi sakin olmalıydı ama nasıl, bunun için en ufak bir fikri yoktu.
Aradan geçen iki saatin sonunda Alp'in aramasıyla önündeki dosyayı bıraktı ve telefonu açtı.
Adam direk konuşmaya girerek, "Valiziyle birlikte şimdi otele girdi Medusa Hanım." dedi.
Mirza, "Tamam." dedi ve telefonu kapattı ardından işlerini tamamlayıp bilgisayarı kapadı daha sonra da odadan çıktı. Üzerinde sporcu atleti ve bir şort vardı. Ne olduğunu önemsememişti.
Medusa'nın odasına gelip alelacele kapıyı çaldı, biraz geç açtı ve kapının arkasından, "Daha sonra Mirza şimdi değil." dedi ve onu içeri almadı.
'Neydi şimdi bu?' diye düşünerek kapıyı itekledi ve sormadan içeri girdi. Buna haneye tecavüz denirdi. Ama yaptığından utansa da yapmıştı bir kere.
Süper hatta muhteşem görünüyordu, minicik bir havluya sarılmış ıslak saçlarından vücuduna su damlıyordu ellerini göğsünde kenetleyerek ona bakarken, "Dışarı çık hemen!" diyerek söylendi ve sinirle Mirza'nın yüzüne baktı. Mirza gülerek, ''Ya çıkmazsam?" dedi âdeta yüzüne hırlayarak "Zorla çıkarırım.'' dedi ve eliyle kapıyı işaret edip "Şimdi dışarı çık.'' dedi.
Mirza onu kapıyı gösteren elinden tutup kendine çekti ve tutkuyla öpmeye başladı, belindeki elini bir müddet sonra poposuna indirdi 'Aman Allah'ım ne güzel bir şey bu.' İç sesi haykırırken havlunun altından durmadan biçimli poposunu okşuyordu. Medusa da kollarının arasında bir kuş gibi çırpınıyordu. Medusa bundan hoşlanmıştı ve karşılık vermek istiyordu ama gururu onu engelliyordu. Yapacak bir şey bulamayınca Mirza'nın dudağı ısırdı. Aynı anda Mirza havluyu açmak için iki ucunu bağladığı yere uzandı ama Medusa bunu yapacağını anlayıp aynı anda ellerini sıkıca kenetledi.
Bu oyun git gide keyifli bir hâl alıyordu ve Mirza'nın delice hoşuna gidiyordu!
Sonunda ellerini bıraktı mirza kendinden emin bir şekilde, "Sen de istiyorsun demek?'' dedi ve havluya uzandı. Ama anında pişman oldu çünkü Medusa uzattığı elini tuttu, Mirza heyecanlanmıştı. Medusa'nın yüzündeki ifadeyi çözemiyordu elini canı yanacak şekilde büküp Mirza'nın kendi arkasında burktu öyle bir nokta da tutuyordu ki kıpırdayınca canı yanıyordu. Mirza'nın yüzünü duvara değdirecek şekilde yasladı ve arkasında duruyordu. Mirza, Medusa'nın dizini beline değdirdiğini hissetti. Bunu önündeyken yapmasını ve her yerini görmeyi diledi.
Dizinden destek alarak Mirza'nın belini geriye büktü ve arkasından onun yüzüne eğilip, "Seni burada öyle benzetirim ki buna asla inanamazsın." dedi.
Lanet olsun çok seksiydi! Şimdi daha çok istiyordu onu. Daha çok kışkırtmaya karar vererek, "Hiçbir şey yapamazsın." dedi.
Medusa, "Öyle mi?" diyerek diz kapaklarının arkasına tekme attı. Medusa her şeyi bilinçli yapıyordu, Mirza sendeledi ve dizlerinin üstüne çöktü. Medusa, Mirza'nın arkasında kenetlediği elini hiç bırakmıyordu belli ki taktikti bu. Mirza resmen dayak yiyordu ve bundan delice bir haz alıyordu.
Karşısında bir adam olsaydı ve zaafından faydalanmasaydı iki seksen yere sermişti şimdi onu....
Medusa keyifli bir şekilde, "Artık gidersin sanırım." deyince Mirza pis pis gülerek, "Hayır." dedi.
Medusa bu kez onu saçından tutup geri çekti ve "Bir daha sakın bana dokunmayacaksın." diyerek keskin bir uyarıda bulundu.
Mirza, "Ne yaparsan yap bunu engelleyemeyeceksin." dedi ve bunun üzerine sinirlenip Mirza'yı bıraktı. Mirza ağrıyan kolunu tutarak ayağa kalktı, o sıra Medusa da mini dolaptan aldığı suyu sinirle içiyordu. Mirza yanına yaklaştı ve kulağına eğilip "Şu yaptığın şey var ya, bunun hesabını vereceksin." dedi ardından odadan çıktı.
Kim ne derse desin bu yaptığı ateşini körüklemekten başka hiçbir işe yaramamıştı ve onu bir kat daha istemesine sebep olmuştu.