bc

Holding Öküzü - Türkçe

book_age18+
1.4K
FOLLOW
7.0K
READ
badboy
billionairess
twisted
serious
mystery
virgin
love at the first sight
friends with benefits
gorgeous
passionate
like
intro-logo
Blurb

Bir dış ticaret uzmanı olan Mina'nın yanlışlıkla asistan olarak işe alınmasıyla başlayan hikâye onun patronu olan anlayışsız duygusuz Mücevher tasarımcısı ve üreticisi olan bir adam. Efe, Mina'yı dinlememekte kararlıyken Mina da kendini şirketten attırmanın peşindedir. Holding Öküzü niteliğinde olan Efe Mina'yı canından bezdirirken ona nasıl kapıldığını bir türlü anlamayacaktır.

chap-preview
Free preview
1. BÖLÜM
Mina aynada son kez kendine baktı, kötü duran bir görüntü var mı diye ama yoktu. Yeşil gözlerine sanki muhatabıymış gibi göz kırptı. Doğal kumral sıkıca tepeden topladığı saçları beline kadar değiyordu, saks mavisi yüksek bel eteğinin içine beyaz gömleğini sokmuştu...  Ve asansör ellinci katta durdu, çıkarken ciddi görünmek için yanına aldığı siyah çerçeveli gözlükleri taktı ardından görüşme yapacağı kapıya doğru ilerledi, kimse yoktu. Odadan bir adam çıktı suratı beş karıştı, seslere bakılacak olursa azar yemişti, bir an ürktü ama biriyle konuşmak zorundaydı. Sol tarafta bir oda vardı ve tamamen cam olduğu için içerisi görünüyordu, bir kadın ise odada ağlayarak eşyalarını topluyordu. Bekleme bölümüne geçerek oturdu içinde hâlâ büyük bir sıkıntı vardı. "Ops nereye geldim ben ya?" diye düşünürken kapı açıldı o an odadan çıkan adamla göz göze geldiler. Tedirgince ayağa kalktı, adam kabaca "Sen kimsin?" dedi. Tam bir yontulmamış öküzdü. Mina kekeleyerek "B... benn iş için gelmiştim." dedi. Adam kapıyı ardına kadar açıp içeri girmesi işaret etti. Mina'nın iç sesi bağıra bağıra kalas doyordu. Adamın tutumu karşısında korkak adımlarla yanından geçerek içeri doğru yürüdü. İçerideki yoğun parfüm kokusu ilk adımda hissediliyordu. Adam fırtına gibi geçip yerine oturdu Mina da karşısındaki koltuklardan birine geçti. Adam hiç düşünmeden konuşmaya girdi. "Seyehat engelin var mı?" "Hayır." "O zaman direk muhasebeye uğrayıp girişini yaptır," Mina'nın hiç susmayan iç sesi şoke olmuş gibi kulağına 'Oha bu neydi şimdi işe alındın mı yani? Hiç cv'ne bile bakmadı.' diye fısıldadı. Şüphelenmesi mi gerekiyordu? "Orada öyle dut gibi duracağına kalk ve git." Duru o an pişman olmuştu ama burası Türkiye'nin en prestijli firmalarından biriydi. Burada olması onun için çok iyi bir başlangıç olacaktı. Usulca, "Peki." dedi ve kalktı. O an göz ucuyla baktığı manzara Mina'yı büyüledi. Muhasebeye giderken onun nasıl bir adam olduğunu düşünüyordu. Resmen adam değil ayıydı. Insan biraz kibar olurdu, bir yerden de gözü ısırıyor ama çıkaramıyordu. Her neyse işe alınmıştı önemli olan da buydu... Hemen muhasebeye gidip işlemleri yaptırdı ve iş saatlerini öğrendi ardından eve gidip kişisel çalışma eşyalarıı düzenledi. Artık çalışmaya hazırdı. Ertesi sabah... İlk önce, pasaportunu istedikleri için muhasebeye bıraktı. Iyi ki on yıllık yapmıştı yoksa uğraşacaktı şimdi, saat sekizde büyük ofisin önündeki bekleme salonunda oturuyordu. Biri gelse de işe başlasam diye düşünürken büyük patron geldi. Herkese büyüklük tasladığı için ona bu ismi Mina takmıştı. Adam hiç düşünmeden, "Sen neredesin? diye sinirle sordu, 'Günaydın...' kelimesine de ne olmuştu. Adamın karşısında konuşmayı unutan Mina, "Şey, ben, burada, ahh lanet şeytan neden dilim tutuluyor bu adamın karşısında." dedi, son sözlerini öyle kısık söylemişti ki duymadığına emindi. "Şurası odan" diyerek dünkü kızın ağladığı odayı gösterdi.    Nebiçim bir yer burası hiç çalışan yok ya da en azından bu katta, diye düşünürken yavaş adımlarla gösterdiği odaya yürüyordu. Adam, "On beş dakikan var, yerleş ve odama gel, masadaki defteri de almayı unutma." diyerek odasına girdi. ÇAT!!! Sanki kapı başına yıkılmıştı, yok yok bu adam kesin geri zekâlı olmalıydı. Üstelik kendini de ne sanıyor bilmiyordu... Odaya girdiğinde odadan her yer görünüyordu. Sarışın bomba gibi bir kız büyük patronun odasının önündeki masaya elindeki dosyalarla oturdu. Muhtemelen sekreteri olmalıydı. O an kısa bir bakışmaları oldu. Mina odaya eşyalarını kendi düzeniyle yerleştirdi ve masadaki defteri alıp bağlantılı odadan büyük patronun yanına geçti. Adam oradan geldiğini görünce, "O kapı sizin kullanmanız için değil." dedi, Mina kendine hâkim olamayıp, "Neden yaptınız öyleyse?" diye sorduğunda adam ters ters suratına baktı. "Benim kullanmam için." Mina, "Doğru sen paşasın ya," diyerek ağzının içinden geveledi. Adam, "Ne dedin sen?" dedi ters bir şey söylediğini anlayarak. "Tabi haklısınız," Uzatmak istemeyen Mina içeri doğru tekrar yönelirken genç adam, "Evet haklıyım ve bu yüzden çık ve diğer kapıdan gel." dedi. Lanet pislik, ukala öküz, bir sürü iltifatları içinden ona saydırırken sessizce çıkıp diğer kapıdan odaya tekrar girdi ve karşısına geçip oturdu. Bu kez de "Oturmanı istemedim." dedi. Mina sinirlenmişti burada işler böyle mi yürüyordu. Demek ki insanlık gerçekten parayla alınmıyordu. Bu adam nasıl bir insandı? "Dilini mi yuttun o kahrolası defteri aç ve bugün ne yapacağımızın üstünden geçelim." "Nasıl yani?" "Kızım aptal mısın? Defteri açıp söyleyeceksin bu kadar." Mina açıklamak istercesine, "Ama..." dedi. Fakat genç adam onu tekrar susturdu. Gerçekten salak duruyordu bu onun işi değildi ki... Mecbur kalarak defteri açıp okumaya başladı, tüm programı dinledikten sonra "Çıkabilirsin." dedi ve çıkıp direk alt kata muhasebeye indi. Herkes vızır vızır çalışıyordu, ortalama yetmiş kişi filan vardı. Dün onunla ilgilenen adamı buldu, adam onu hemen tanıdı. Hiç düşünmeden konuya girerek, "İşimle alakalı bir yanlışlık var, ben asistanlık için başvuru yapmadım." dedi. "Üzgünüm, Efe Bey'in talimatıyla işe alındınız onun izni olmadan çıkışınızı veremem." "Nasıl saçmalık bu böyle?" "Başvurunuzu ona yapmışsınız." Adam öyle deyince o kata yanlışlıkla çıkmış olma ihtimalini düşündü. Katta gerçekten çok insan yoktu. Mina'nın sessizliği üzerine adam devam etti. "Burada başka işe girmekten daha zordur Efe Bey'in asistanı olmak. Mağaşı da iyidir." "Fikrinizi sormadım." "Sözleşmeyle eleman alıyoruz, burası bildiğin diğer işlere benzemez, okumadın mı imzanı atmadan, kafana göre çekip gidemezsin. Efe Bey aldığı için deneme süren de yok, bir ayı tamamlayıp yerine biri bulunana kadar çıkışını veremeyiz." "Bir yanlışlık var diyorum neden anlamıyorsunuz?" "Efe Bey'in katındasınız Mina Hanım ona danışın yapacak bir şeyim yok." Mina, "Peki," dedi ve tekrar üst kata çıktı ve ona verilen odaya geçti.  Gözü yan odaya kaydığında konuyu şu sersem salağa nasıl açacağım diye düşünmeye başladı. Adının Efe olduğunu öğrendiği patronu kravatını gevşetti ve elini başına götürdü, sıkıntılı bir hâli vardı. Ona ilk kez dikkatli bakıyordu, çok çekici ve yakışıklı görünüyordu, artık konuşmak için yanına gitmeliydi. Şu lanet sözleşme başına bir iş açmadan kibarca yerini değişmelerini söylemeliydi. Sonuçta yanlışlığı o yapmamıştı, anlayışlı olurdu herhalde. Kapıyı tıklayıp içeri girdiğinde bir şey demesine fırsat vermeden, "Tamam toplantı odasına geçebiliriz." dedi, toplantıyı hatırlatmak için geldiğini düşünmüştü. Aklından, 'Hödük, yine konuşmama izin vermedi.' diye geçirdi. Bir an bu aklımdan geçirdiklerimi bilse ne yapar diye düşündü, kesin onu şu binadan aşağı atardı. Agresif manyak! Bu tarz binaların içini her zaman merak ederdi, şimdi merak ettiği için kendine kızıyordu. Tam elli bir kat, bir kat yukarda ne vardı acaba? Daha büyük bir patron olabilirdi mesela. Mina yine kafasından kurmaya başlamıştı. Belli ki her şeyin sahibi bu odundu. Farkında olmadan kafasındaki sese hitaben, "Sus be lanet olası ses." diye yüksek sesle soylendi. İşte bunu yapmayacaktı. "Gerçekten bu kadar aptal mısın sen?" Evet aptaldı tabi, diyecek söz yok buna resmen aptallık ederek adama bu kozu kendi vermişti. Bunu tam kabul edip, "Sanırım a..." demesine kalmadan, "Tamam sus açıklama yapma!" dedi. Vayy su katılmamış öküz diye düşünürken kapıdaki sekreterin yardımıyla yedi kişi içeri girdi ve Mina da toplantıya odaklanmaya başladı. Adamlar Fransızdı. Mina dikkatlice tasarımlara bakmaya başladı. Tasarımlar müthişti, kimsenin hayır diyebileceğini düşünmüyordu ve adamlar da aynı fikirde olmalılardı ki hayranlıkla tasarımları inceliyorlardı. Toplantı slayt ve konuşmayla toplam bir saat sürdü. Onları bir hafta sonrasına Fransa'ya davet ettiler ve kararlarını orada bildireceklerini söyleyip gittiler. Şimdi odada üç kişiydiler, diğer adam Mina'ya yaklaştı ve centilmence elini öptü, "Kuzen beni bu tatlı kızla tanıştırmayacak mısın?"diye sordu. Ifadesiz bir suratla, "Asistanım," dedi ve duraksayıp adını sordu. Tam bir holding öküzüydü, diğer genç adam hâlâ tuttuğu elini çekerken, "Mina." dedi. "Güzel bir isim." "Teşekkürler," Hokding öküzü ikisinin konuşmasını bölmek istercesine, "Hadi gidiyoruz," diyerek kapıya yöneldi. Mina da arkasından koşar adımla ona yetişti ve birlikte odasına girdiler. Efe yerine geçip oturdu, Mina da ayakta duruyordu. Derin bir nefes alarak, "Yarınki program nedir?" dedi. Mina elindeki ajandayı açıp baktı ve okudu. "Yarın saat üçe fabrikaya gidileceğini not al, önümüzdeki hafta perşembe den cumartesiye kadar asla program alma Fransa'ya gideceğiz, şimdi çıkabilirsin..." Mina, "Ben," diyerek konuşmaya başladığında. Efe yine sözünü kesti ve "Anlaşılmayacak bir şey yok bu kadar saf olma, sana ne yapacağımı söylüyorum, not alıp hatırlatacaksın bu kadar." dedi. "Bir ş..." "Tamam çık şimdi, telefon görüşmelerim var Ezgiye söyle bir saat içeri kimseyi almasın!" Lafı yine ağzında kalmıştı. El mahkum "Peki." dedi ve çıktı. Pis holding öküzü, of ne yapacağım ben şimdi resmen asistan oldum bu adam beni hiç dinlemiyor. Belli ki canıma da okuyacak, diye düşünürken kendisini dinletmemin bir yöntemini mutlaka bulmak zorunda olduğunu anımsadı.    Saat dörde gelirken Efe, cam bölmeyi açıp, "Ben çıkıyorum bir saat sonra çıkabilirsin, arayan olursa iyice not al, asla hata kabul etmiyorum." dedi ve bölgedeki kapıyı kapadı. Adam hızla giderken Mina da aynı hızla peşinden koşarak, "Bir dakika." diye seslendi ve Efe'nin durmasını bekledi. Efe duralayarak, "Evet." dedi sesi soğuk bir buz dağını andırıyordu. "Tolga Bey ile bir görüşmeniz var saat dörtte," Bu söylediğinin üzerine Efe alaylı bir tavırla yüzüne bakarak "Onun için çıkıyorum." dedi. Mina, "Bir de," dedi ve sormasını bekledi. "Bir de ney?" "Ben bur...," demesiyle "Şu an şahsi hiç bir şeyle meşgul olamam sonra." dedi ve çıktı. Lanet pislik, bu adam onun lafını sürekli neden kesiyordu? Onun yüzünden hiçbir şey konuşamıyordu. Saygısız ayı! Mina, çok sinirlenmişti. O sinirle odasına geçti ve saatin dolmasını beklemeye başladı...  

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

Yasak Sevda

read
76.5K
bc

KIRIK ANILAR MAHZENİ

read
4.0K
bc

TYLER (Cherry 2)

read
5.8K
bc

Çobanaldatan

read
2.0K
bc

KAKTÜS| Texting

read
3.0K
bc

Zor Ajanlar

read
1.3K
bc

PRENSİN KORUMASI

read
11.9K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook