"Gitmek istiyorsan git..." Dedi bana kapıyı göstererek "ama nasıl tek geldiysen öyle gidersin Dilşah" diye bağırdı.
Dolan gözlerim ile yutkundum. "Saçmalama iki çocuğumu sana bırakıp gidecek değilim"
"O zaman sineye çekip oturacaksın Dilşah" sinirle gözlerim döndü. Beynime kan hücum etti neredeyse "ne demek sineye çek. Senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu Bozgun. Senin yaptığını ben yapsam, ben aldatsam ne yapardın" diye benim sesim onu geçti. Yükseldim, hala hazmedemiyordum, zaten hazmedilecek bir şey değildi. Bir de sineye çek otur diyordu. Neyini sineye çekseydim.
Aldatmıştı ya aldatmış. Bundan ötesi yoktu. Ben herşeyim bellediğim adam benden başkasına gitmişti.
"Aldatmadım lan. Kendi kendine kurup durma"
"Kurmuyorum Bozgun. Olanı dillendiriyorum" diye bana ihanet eden gözyaşlarımı sertçe yüzümden sildim. Bana herkes ihanet ediyordu annem, babam, kocam... Nasıl yapabilirdi.
"Çocuklarımı da alıp gideceğim. Boşanacağım senden"
"Git boşa..." Dedi tekrar o indiği yerden yükselerek tekrar bağrışlarımız bizi esir aldı. "Bak ki hangi avukat seni benden boşuyor. Hiç kimse seni benden alamaz. Beni dinleyeceksin önce, Ha yine gitmek istiyorsan tek başına gidersin Dilşah"