13

909 Words

Sırtımdaki battaniyeyle yavaşça kalkıp yanına doğru yürüdüm. Koltuğun en köşesine omuzlarım dik bir şekilde oturdum. Ne söyleyecekse hiç biri zerre kadar umurumda olmasa bile şuan yapacak başka bir şeyim de yoktu. Dağ başında küçük bir kulübede baş başaydık. Düşüncesi bile berbat. Kollarını dizlerine sabitlemiş, ellerini ortasında birleştirmiş gözleri onlardayken, "Derdin ne?" diye sordu. İsteksizce çatılan kaşlarımla, "Derdim mi ne? Asıl senin ne be adam?!" dedim sinirle. Her şeyi yapıyor geçmiş karşıma derdin ne diye soruyor utanmadan. Bedenini bana doğru çevirip "Sakince konuşalım diye geldik buraya, benimle ne alıp veremediğin varsa anlat!" dedi. Beş karış açılan ağzımla, "Sen ve sakinlik mi?!" dedim şaşkınlıkla. Bu adam değil mi benim kıyafetlerimi atıp bana bağırıp çağıran, ben m

Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD