2. BÖLÜM

1242 Words
insanlar şaşkınlıkla olanları izlerken en çok Karen keyifli görünüyordu. Tek istediği onların bu rezil dünyasının yok olmasıydı. Pis işlerinden ve onlara şahit olmaktan iğreniyordu. Karen'in düşüncelerini tekrar konuşmaya başlayan Akın bozdu. "Bu bahçede tam sekiz tane daha dinamit var. Eğer şimdi itaat etmezseniz bir daha etme şansını size vermeyeceğim." Adamlardan birkaçı tutukluğu bırakıp onun yanına gitti ve elini öptü. Yavaş yavaş herkes onun yanına gidiyordu. Karen ise keşke patlatıp toptan bir temizlik yapsaydı diye düşünüyordu. Karen o sıra babasının yanında dimdik duran Seray'a baktı. Hayranlıkla Akın'a bakıyordu. Buradan anlaşılıyordu ki cenazenin üçüncü gecesi olmadan onun yatağına girecekti. Belki de koltuk savaşları yüzünden babası Pişmaniyeci Şevket kızını zaten ona yamayacaktı. Kellesini sağlama almak için bunu yapardı da. Zaten bu tarz şeyler yıllardır konuşuluyordu. Kendini buna hazırlayan baba kızları vardı. Şu an bir kendisi bir Seray bir de Çakal Faruk'un kızı buradaydı. Babası zorlamasa gelecek de değildi. Herkes görüşürken babası onu hafifçe kolundan tutarak Akın'a doğru yürümeye başladı. Vezir, Akın'ın elini öperken Karen nefretle Akın'ın gözlerine bakıyordu. Akın ise bunun farkında olmasına rağmen kafasını çevirip o yöne bakmıyordu. Vezir daha önceden babasının sağ koluydu, şu an Akın'ın gözünde ne olduğunu bilmiyordu. Doğrulduktan sonra yanında dikilmeyi sürdürdü. Ardından Karen'e konuş der gibi bir bakış attı. Karen yalancı bir üzüntüyü yüzüne yerleştirirken Akın'a baktı. Hafifçe ona doğru yaklaşıp kulağına eğildi ve "Benim de elini öpmemi bekliyorsan yanılıyorsun. Şimdilik sadece başın sağ olsun. Acarkan." dedi ve dostane bir şekilde elini sıktı ama asla o kendisinin dostu filan değildi. Babası ne yaptın der gibi yüzüne bakarken Seray yanlarına geldi. Akın ise onun hâlâ eskisi gibi asi ve çekilmez biri olduğunu düşünüyordu. Seray içten görünmeye çalışarak "Başın sağ olsun Akın." dedi ardından elini öptü. Karen onu aşağılayıcı bir şekilde izliyordu. Hangi kadın böyle aptalca bir şeyi yapardı ki? Akın ise tek kaşını havaya kaldırarak onu "Kral." diye düzeltti. O sıra babası Karen'i yanına çekerek Akın ile arasına aldı. Herkese gerekli mesajı veriyordu. Babası ölse de Kral şu an olmasa da verilen sözler vardı. Çakal Faruk'un kızı Nesrin de geldiğinde Seray, Karen'e ve Nesrin'e rakip gözüyle baktığını belli etti. Karen'i ilgilendirmezdi, Nesrin düşünsündü. "Başın sağ olsun." Nesrin, Seray'dan daha akıllıydı. Ne adını söylemiş ne de Kral demişti. Herkes görevini yaptıktan sonra cenaze arkada yanan eve aldırış etmeden kaldırıldı. Ardından Zincirli Kuyu mezarlığına doğru yola çıkarıldı. Akın ve Erol aynı araçta mezarlığa doğru giderken sessizliği ilk bozan Erol oldu. "Helal olsun sana Akın, bu kadarını beklemiyordum. Ne cevval olmuşsun, kimse buraya gelip babanın mirasına sahip çıkmanı beklemiyordu. Herkes Avrupa'da gününü gün edip yaşadığını düşünüyordu. Onlara aleni kim olduğunu gösterdin ama durmayacaklardır. Bir planın var mı? Evi de yerle bir ettin. Nerede kalacağız?" "Öncelikle artık tüm düzen değişti. O evde kalamazdık. Sekiz tane benim fark ettiğim dinleme cihazı vardı. Asla güvenli değildi. Yok olması, mantıklı olandı. Bütün adamların işine son ver. Kendi adamlarımla çalışacağım. Eskilerden bir tek sen olacaksın." "Adamlar diğerlerinin yanına gidecektir. Konuşurlar." "Onların konuşacağı hiçbir şeyim yok. Konuşacaklarını sanmıyorum, bugünkü evi patlatmamdan sonra cesaret edemezler. Kaldı ki ettiler, hakkımda bildikleri hiçbir şey yok. Nerede kalacağımıza gelince, sonuçta bir gün babamın öleceğini biliyorduk. Ben yıllardır bugün için hazırlanıyorum. Her şey hazır oraya geçeceğim. Bu arazi için ise farklı planlarım var." "Tamam." Yaşlı adam onu başıyla onaylarken Akın bakışlarını yola çevirdi. Cenaze aracının arkasından mezarlığa geldiklerinde mezarlık hızla, siyah giyen adamlarla doldu. İnsanlar kendi aralarında konuşurken Akın babası için açılan çukurun başına geçti. Soğuk kanlılıkla beyaz kefene sarılı olan babasını aşağı indirmelerini izledi. Ardından tahtalar koyuldu. Yaşlı kurdun eski dostları üzerine toprak atarken Akın sadece izledi. Eline kürek almadı, üzerine toprak atmadı. Ellerini önünde kavuşturdu ve sakince çevresinde olanları izledi. Pişmaniyeci Şevket yanına vardığında o hâlâ atılan toprakları izliyordu. Şevket elini çabuk tutmak için ve yanında olduğunu göstermek için hızlıca harekete geçmişti. Seray ise uzaktan babası ve Akın'ı izliyordu. Hemen arkasında Karen ve Nesrin duruyordu. Mafya babalarının eşleri birçok kadın da yakınlarındaydı. "Seninle görüşmemizin vaktidir. Acını yaşa sonra masaya oturalım." Akın ona cevap vermedi. Çakal Faruk da tıpkı Şevket gibi onun yanına geldi. Güç savaşları başlamıştı. Herkes genç Kral kimin tarafında olacak merak ediyordu. Kral evlenmek için kimin kızını seçecekti. Herkes kendi gücünü düşünüyordu. Güçsüz olan böyle bir teklifle Kral'ın yanına varmıyordu bile. Vezir ise bundan rahatsızdı. Eğer Akın Karen yerine bir başkasını seçerse tüm planları altüst olurdu. Karen Kral'ın yanında olmalıydı. Tüm çıkarları için bu şarttı. Şevket de sakince Akın'a yaklaştı ve "Babanı toprağa verdin, şimdi toparlanıp güçlenme vaktidir. Bu arada seninle konuşmak isterim." Akın ona da cevap vermedi. Koltuk savaşlarının başladığını görebiliyordu. İmam dualarını yapıp gittikten sonra kalabalık dağılmadı. Akın herkesin bir konuşma yapmak istediginin farkındaydı. "Görüşmek isteyen herkes bu gece Erol'un size vereceği adrese gelsin. Belli ki bir mevzu herkesin kafasını meşgul ediyor. Halledelim ve yolumuza bakalım." Herkes onu onaylarken Akın kadınların olduğu tarafa doğru yürüdü. Mezarlığın çıkışı hemen arkalarında kalıyordu. İlgili ve rahatsız edici bakışlardan hiç hoşlanmadı. Arabaların yanına vardığında Vezir ve Karen de hemen arkasında duruyordu. Kimse Vezir kadar Akın'a yakın değildi. Şu an onlar için en büyük rakip Vezir'di. Vezir ve Akın'ın güçlerini birleştirmesi demekti. Ve bu kimsenin işine gelmiyordu. Vezir, Akın arabaya binmeden kulağına doğru eğilip "Önceden bilmem gereken bir şey var mı? Biliyorsun ki babana en yakın adam bendim." dedi. "Bilhassa yanımda olacaksın Vezir. Şimdilik bir şey bilmene gerek yok." Akın net konuşmuştu. Karen de bunu duymuş, Akın'ın babası ile tepeden konuşmalarına fena hâlde sinir olmuştu. Hatta fazla ileri gitmiş Akın'ın da duyacağı şekilde "Dedi kendini dünyanın hâkimi sanan adam." diye söylendi. Bir yanda da gözlerini devirmişti. Akın ise sert bakışlarını imalı bir şekilde Karen'e çevirdi. Karen ise ondan hiç gözlerini kaçırmadı. Akın arabaya binip oradan uzaklaşırken Vezir, kızının kulağına doğru eğilip "O sivri dilini tutmayı ne zaman öğreneceksin acaba? Dua et de planlarım sekteye uğramasın. Yıllardır uğraştığım emeklerim boşa çıkacak diye zaten gerginim." dedi ve arabasına doğru yürümeye başladı. Karen ise onun dediklerini umursamadan arkasından yürümeye devam etti. *** Akşam, kendine yıllar önce yaptırdığı üst düzey korumalı olan malikanede taziyeye gelenleri ağırlayan Akın herkes gittikten sonra babasının beraber işlerini yürüttüğü mafya babalarını büyük toplantı odasına aldı. Neredeyse kırk kişinin oturabileceği büyüklükte olan masanın en başında genişçe bir taht koltuğu vardı. Akın masanın en başına geçip öz güvenle oturduktan sonra bütün babalar isimlerinin yazılı olduğu yerlere oturdu. Sandalyelerin birçoğu boştu. Bu gece sadece üst düzey adamlar vardı. Vezir hemen Akın'ın yanındaki sandalyedeydi. Hemen karşısında Çakal Faruk onun yanında Pişmaniyeci Şevket vardı. Vezir'in yanında ise hiç hazetmediği uyuşturucu baronu Keyifçi Sabri vardı. Hemen onun yanında ise Şanslı Hayri vardı. Hayri'nin karşısında Topal Bedri onun yanında da Karga Selim vardı. Akın sessiz bekleyiş sürerken "Belli ki kafanızda soru işaretleri var. Konuşalım ki, silinsinler. Konuşun." dedi. İlk söz her zaman Vezir'in olduğu için Vezir konuşmaya başladı. "Öncelikle, yeni makamın sana uzun yıllar zafer kazandırsın. Bilindiği üzere buradaki herkes güçlerini ve aile servetlerini garanti almak istiyor. Bu konular babanla çokça konuşuldu. Babanın veliahtı olarak açıklığa kavuşturman gerek. Çünkü herkes kiminle ortak olacağını bilmek istiyor." Vezir konuştuktan sonra derin bir nefes alan Akın "Bilmenizi isterim ki kimse benim ortağım değil. Ama mesele güç olunca bir karar vermem gerektiğini biliyorum. Herkes bilsin oğlu plan hiçbirinizin kızı ile evlenmeyeceğim." Oğulları olanlar hoşnutsuz ifadelerle birbirlerine baktılar. Akın ise devam etti. "Yerine bir varis tayin edenlerinizin kızları ile de evlenmeyeceğim." Bu şartlarda bir Vezir'in bir de Pişmaniyeci Şevket'in kızı kalmıştı. İki adam Akın ne diyecek diye ağzının içine bakıyordu. Akın ise kararını bugün değil yıllar önce vermişti. Kendisi ile duygusal bir ilişki istemeyecek olan biri. Aşk zırvalığı ile vakit kaybettirmeyecek, en önemlisi de güçlü duracak biri. Akın bakışlarını Vezir'e çevirdi. Ardından ifadesiz bir yüz ifadesiyle "Vezir, hazırlıklarını yap. Yanımda durmanı istediğim kişi sensin."
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD