4.BÖLÜM

1133 Words
Karen ekrandan gözlerini çekip telefonu kulağına götürdü. Konuşmak için kısa bir süre bekledi. Akın onun telefonu alıp almadığını bilmediği için bir şey demiyordu. Karen sonunda aralarındaki sessizliğe son vermek için donuk bir sesle "Evet." dedi. Akın hiç uzatmadan "Seni almalarına müsaade et ve bana gel." dedi. Sesi öyle ifadesiz öyle soğuktu ki, Karen bu soğuklukla donabilirdi. "Ya gelmezsem?" Karen her şeye rağmen ona pisi pisine gelmeyeceğini göstermek istiyordu. "Eğer gelip, seni alan ben olursam..." "Evet sen olursan?" Karen onun sözünü tamamlamasına izin vermeden araya girdi. "Hiç de kibar olmam, bil isterim." "İşim var. İki gün sonra gelirim." "Bir yere kaçmıyordun yani?" "Ne kaçacağım be! Sen daha beni tanımamışsın. Felekten bir gün çalıp döneceğim." Kısa bir süre Akın'dan ses çıkmadı. Karen'in böyle bir şey demesini beklemiyordu. Kısa bir süre afalladı ama çabuk toparlandı. Felekten bir gün çalmak da ne demekti? "Gidemezsin! Şimdi o taksiden in ve gel." "Ben ne zaman istersem o zaman gelirim." Akın'ın bir şey demesine müsaade etmeden elindeki telefonu adama uzattı. Ardından da taksiciye gidelim dedi. Adam Akın'la ne konuştu bilmiyordu. Taksici arabaya bindi, adamlar ise müdahale etmediler. Taksici bayağı işkillenmişti, Karen onu rahatlatmak adına "Sevgilimle aramız biraz bozuk da. Gitmemi kaldıramadı. Önemli bir şey değil. Müsaadeniz olursa telefonunuzdan arkadaşıma mesaj yazabilir miyim?" diye sordu. "Ben de biraz tedirgin oldum. Neyse ki hırgür çıkarmadılar." Taksici ona telefonunu uzatınca Karen hızlıca mesaj bölümüne girerek bir numara yazdı. Ardından da numaraya "Plan iptal. Ben dönüyorum." yazdı. Ardından mesajı sildi. Evden çıkarken takip edilmediğine yemin edebilirdi. Bu da demek oluyordu ki Akın kesinlikle kendisine ulaşacak bir yöntem bulmuştu. Telefonuna sızmış bile olabilirdi. Belki de takip sinyali alıyordu. Temkinli olmak zorundaydı. Biraz sesinin tonunu ayarladı ardından sakince konuşmaya başladı. "Ben dönmeye karar verdim. Adamları takip edebilir misiniz?" "Onlar hâlâ arkamızdalar. İsterseniz onların arabasına geçin." Adam uygun bir yerde durunca arkadaki arabalar da durdu. Taksici bir an önce evine gidip dinlenmek istiyordu. Havaalanına müşteri çıktığına sevinememişti bile. Karen mustsuz bir ifade ile parayı uzatıp arabadan indi. Yolda hızla geçen arabalar dışında hiçbir şey yoktu. Taksi filan hayal sayılırdı. Araçların hepsi doluydu. Biraz önce kendisine telefonu uzatan adam tekrar arabadan inerek yanına geldi. "Buyur yenge, gideceğin yere biz bırakalım." Karen yenge lafını duyunca sinirleri tepesine çıktı. Hıncını ancak ondan çıkarırsa rahatlardı. Derin bir nefes alıp "Beni kralınıza götürün!" diye emretti. Bunu demesiyle aracın kapısı açıldı. Adamlar Karen'in etrafında dönüyordu. Karen babasının adamlarının dediğini yapmasına alışkındı ama bu adamlar resmen pervane gibiydi. Arabaya binerken sakin ama düşünceliydi. Akın ile yüzleşmeye hazır olup olmadığını bile bilmiyordu. *** Akın Karen ve adamlarının eve doğru geldiğini duyunca keyifli bir nefes alıp verdi. Karen'i dize getirip önüne bakması gerektiğini biliyordu. Karen, Akın'ın şartları karşısında makul olmayı öğrenecekti. Akın yalnızca onun babasının koltuğunu istiyordu. Bu düşüncelerle boğuşurken çalışma odasının kapısı tıklandı. İçeri Erol girdi. Akın'a bakarken "Geldiler efendim." dedi. "Buraya gelsin." Akın onu bir iş görüşmesi yapacakmış gibi çalışma odasına almalarını söyledi. Siyah tonlarda dizayn edilmiş odada geniş koltuğuna oturdu. Önünde odanın dekorlarına uyan büyük bir masa vardı. Karen başı yukarıda kendinden emin bir şekilde odaya girdiğinde Akın onu baştan aşağıya süzdü. Deri bir tayt üzerine deri bir ceket giymişti. Saçlarını ise tıpkı kendi gibi hoyratça etrafa saçılmıştı. Karen birkaç adım atmıştı ki odada gür bir köpek sesi duyuldu. Karen köpeğin havlamalarına büyük bir çığlık atarak geri çekildi. Köpeklerden nefret ederdi. Onun biraz önce odaya girerken ki hâlinden eser kalmadığını gören Akın keyifliydi. "Sakin ol Paşa!" Akın hemen yanında duran köpeğin başını okşadı. "Burada asıl sakinleştirilmesi gereken benim. O köpeğe mi sakin ol diyorsun?" Akın onun dediğini önemsemeden köpeğin başını okşamaya devam etti. Karen ise onu boğmak istedi. "Çıkar şu köpeği buradan yoksa giderim." Akın onun bu dediğine bıyık altı gülerken "Buraya bakın!" diye seslendi. Anında kapı açıldı ve kendisini almaya gelen adamlardan biri içeri girdi. "Paşayı alın." Adam hiç cevap vermeden Akın'ın yanına yaklaşıp sağında duran köpeği aldı. Köpek adamın peşine giderken hâlâ Karen'e bakıp havlıyordu. Karen hayvana ters ters bakıp Akın'ın karşısındaki koltuklardan birine oturdu. Bacak bacak üzerine attı ve geriye yaslandı. Tek kaşını havaya kaldırıp Akın'a bakarken "Ne konuşacaksın, konuş bakalım. Dinliyorum." dedi. Üstte kalan bacağını ritmik bir şekilde sallarken Akın ne diyecek diye bekliyordu. "Nereye gidiyordun?" "Öncelikle bana hesap soramazsın. Ve bu seni hiç ilgilendirmez. Daha sonrasında da ben kimseye hesap vermem. Bunu bileceksin Kral." Akın'ın sinirlenmişti, ona öyle bir karışırdı ki çözülecek bir yol dahi bulamazdı. Akın geriye yaşlanmış olduğu koltuktan doğrulup yavaşça masaya doğru eğilirken Karen'den gözlerini bir saniye dahi ayırmadı. "Ben öğrenmek istersem öğrenirim ama sen..." Biraz duraladı ardından devam etti. "Anlat diyorsam, soruyorsam cevap vereceksin." Akın başta bu konuşmayı sakince yapar bir sonuca vardırırlar diye düşünüyordu ama hiç de düşündüğü gibi olmadı. Karen'in asi tavırları iki dakikada onu sinir harbine sokmuştu. "Senin o yasaların dışarıdaki adamlarına söker. Bana değil. Yalnız benim söylediğim kadarını alırsın." Akın sakince yerinden kalktı ve yavaş adımlarla Karen'in karşısına geçip otururken "Yerinde olsam böyle asi davranmazdım Karen. Çünkü ben çok sabırlı bir adam değilim." dedi. Sakince söylemesine rağmen kendini tuttuğu her hâlinden belliydi. "Bırak Allah aşkına, kimsin ki sen?" Karen bunu derken başını sağ tarafa gözlerini devirerek söyledi. Akın ise avını yakalayan bir akbaba edası ile ona doğru hızlı bir hamle yapıp başını ensesinden kavrayarak tuttu ve Karen'i kendisine bakmaya zorladı. Karen şimdi koltukla Akın'ın arasına sıkışmış öylece bekliyordu. Böyle bir tepkiyi beklemediği için şaşkındı. Akın'ı yıllardır tanırdı ve kendisi ile doğru dürüst konuşmuş bile sayılmazdı. Çocukken belki ama lise yıllarından sonra neredeyse bayramlar dışında görmemişti bile. Kendisini bir avcının eline düşen av gibi hissediyordu. İşinin bu adamla hiç de kolay olmayacağının farkındaydı ama pes de edemezdi. "Sana kim olduğumu öğreteceğim ve sen de bana itaat edeceksin." Akın delici bakışlarını onun gözlerinden bir an bile çekmiyordu. Karen, Akın'ın nefesini tüm bedeninde hissetti hâlbuki ılık nefesi yalnızca yüzüne çarpmıştı. "Ben itaat etmem, sen de bunu öğreneceksin. İtaat eden birini istiyorsan git ve diğer kızlardan biri ile evlen. Ben sana göre değilim." Akın onun başını sertçe bırakıp hızla yerine oturdu. Hâlâ çatık kaşlarla ona bakıyordu. Derin bir nefes alıp "Tam da bana göresin. Gereksiz aşk hurafeleri ile ilgilenecek vaktim yok. Yalnızca cemiyette yanımda görüneceksin. Seninle yalnızca evleneceğim. Ayrıca karım da olmayacaksın. Kısacası ben ne dersem o." dedi. Karen ise onun dediklerini doğru anladım mı diye kendini tartıyordu. Onun dediğine bakarsa evcilik oynanacaklardı. "Babam veya diğer adamlar bunu duyarsa ne olur biliyorsun değil mi? Ayrıca bir veliaht isteyeceklerdir. Yoksa iktidarsız filan mısın?" "Çok konuşuyorsun Karen." "Kesin öylesin." Karen onun hakkında önemli bir sırrı keşfetmiş gibi kahkaha attı. "Kendine gel yok öyle bir şey." Akın sinirden deliye dönerken Karen hâlâ gülüyordu. Karen dalga geçer bir tonda "Vay be Kral'a da bak sen. Kuzu çıktı." dedi ama anında pişman oldu çünkü Akın biraz öncekinden de sinirli bir şekilde üzerine geliyordu. Akın iki eliyle Karen'in yüzünü kavradı ve sertçe kendi gözlerine bakması için yüzüne çevirdi. Karen resmen koltuğa mıhlanmış, dediği cümlede onu bu kadar sinir edecek ne var onu düşünüyordu. Gerçek değilse neden bu kadar sinirlenmişti ki?
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD