HASRET

4971 Words
Arkasından gelen hafif öksürük sesiyle o tarafa dönünce aklı başından gitti! Gizem saçlarının uçlarını lüle lüle yapmış, o güzelim bal rengi gözlerini iyice belirginleştirmiş bebek gibi ona bakıyordu. Zaten araları bozuk diye kaç gündür sadece burada görüştükleri için sevdiği kızı öpememişti bile bir de üzerine bugün bütün gün göremeyecek olmasının idraki eklenince kendine engel olamamıştı koca adam! İki adımda önünde bittiği kızın yüzünü avuçlarının içine alarak dudaklarına yapıştı! Gizem’ in ellerini kendi göğsünde hissedince o da ellerinin birini genç kızın ensesine koyarken diğer elini beline indirip aralarındaki mesafeyi sıfırladı. Bu yakıcı öpücükle yanakları kıpkırmızı kesilen Gizem zor da olsa kendini geri çekmeyi başarıp titrek bir iki nefes aldıktan sonra konuşmaya çalıştı. “ İş...İş yerinde...yiz” Sevdiği adamın burnuna dolan kokusu göz bebeklerini bile titretirken konuşabilmesi büyük bir mucizeydi. Gözleri kapalı, alnı sevdiği kızın alnında, melodi gibi gelen sesi kulaklarında olan Umut yandan bir gülümseme sundu genç kıza. “ Çok özlemişim.” Tekrar bir öpücük çaldıktan sonra hafifçe uzaklaşan koca adamla Gizem neredeyse bayılacaktı! “ Ben de!” Gizem’ in yumuşamasını gördüğünde içinden kıs kıs gülmeye başlayıp ‘seni yumuşatacağını bilseydim bu kadar beklemez daha önceden dudaklarına yapışırdım yavrum!’ diyerek de diğer yandan sessizce mırıldanmıştı koca adam. Bakışları tekrar sevdiği kızın dudaklarına kaydığında bembeyaz tenli kızın yanakları yine pembeleşmeye başlayınca yüzündeki gülümseme Umut daha engel olamadan genişledi ve bununla birlikte konuşmaya başladı çünkü bu andan sonra kırgın ayrılamazdı bu fıstıktan! “ Anla beni ne olur! Seni çok kıskanıyorum! Yoksa sana güvenmemekle alakası yoktu kıyafetinle ilgili söylediklerimin, ya da seni kısıtlamak gibi bir niyetim asla olmadı.” Gizem kabullenmişlikle başını eğdi. “ Ben de çok ani çıkıştım sana. Hiç düşünmeden konuştum.” Umut her şeyi unutmaya dünden hazırdı. “ Bir daha böyle uzak olmayalım!” Gizem muhteşem gülümsemesi ile baktı sevdiği kocaman adama. “ Olmayalım!” İki aşık birbirlerinin gözlerine bir süre daldıktan sonra Umut tekrar konuşmaya başladı. “ Bugün yokum. Mağaza dışında olacağım bütün gün. Hafta sonu bir şeyler yapalım mı¿” Genç kız hemen onaylamıştı Umut’ u. “ Tamam yapalım.” Koca adamın gözlerinden sevda taşıyordu adeta. “ Yarın ararım haberleşiriz.” Gizem hiç istemese bile mırıldandı. “ Benim artık reyona gitmem lâzım. Kolay gelsin sana.” Öpüşmelerinin ateşini daha atamadan yanından ayrılacakken Umut’ un avuç içine kondurduğu öpücükle bulutların üzerinde içeri girdi Gizem. Her daim duygularını ustalıkla kontrol edebilen genç kızın bu adamın yanında mantığı onu terk ediyor, sadece aşık gönlü bütün duyularına hükmetmeye başlıyordu. O öpücükten sonra bağıra bağıra şarkı söylemek istemesi çok mu saçmaydı ki¿! Bunları düşünürken Asude’ nin Emirhan’ a dokunamamasına karşın bir bakışıyla girdiği haller aklına gelince ‘ yok daha delirmedim, en azından ben dokunduktan sonra böyle oluyorum!’ diye kendine hâlâ aklının yerinde olduğuna inandırmaya çalıştı. Asude sabah işe geldiğinden beri Emirhan’ a nasıl söyleyeceğini düşünüp duruyordu. Reyonda gerekli toparlamalarını yaparken sevdiği adamın sesini duyan genç kız her zamanki heyecanının üzerine bir de nasıl söyleyeceğini bilmediği durumun tedirginliğiyle titreyerek Emirhan’ a doğru baktı. “ Günaydın güzellik.” Sevdiği adamın coşkulu sesine karşın Asude’ nin kelimeleri içine kaçmıştı. “ Günaydın.” Emirhan onun haline hiç dikkat etmemişti. “ Yarın sabah 9’ da evinin önünden alırım seni.” Asude söyleyeceği şeyin zorluğuyla sessizce fısıldadı. “ Emirhan¿” Efendim dercesine bakan adama boğazını temizleyerek cevap verdi Asude. “ Ben regl olmuşum!” “ NEEE!!!” Emirhan’ ın bağırışıyla başını yere eğen Asude kendine bildiği bütün küfürleri etmeye başlamıştı. Nasıl olur da böyle bir ihtimali atlardı kendisi de bilmiyordu. Asude’ nin düşen yüzüyle toparlanan Emirhan, “ Neyse güzellik biz de gezeriz.” diyerek oradan ayrılmıştı ama onun da kafası karışmıştı. O bu tatili gezmek için değil Asude’ yle birlikte olmak için istemişti. Genç kızın üzülen yüzüyle verdiği tepkiye pişman olmuştu çünkü Asude bu kadar yakınındayken ve de yalnızlarken imkânı yok kendini tutamazdı. Akşama doğru kızın tekrar yanına gidip içinden geçeni söyledi. “ Biz başka zaman gidelim ya. Sen şimdi yanımda olunca ben kendimi tutamam!” Emirhan’ ın daha büyük bir tepki vereceğini düşünürken bu kadarla kalması Asude’ nin içindeki aşkın belki de karşılık bulmaya başladığını düşündürtürken hafta başı mağazaya geldiğinde öğrendiği şeyle genç kızın umut filizleri tekrar acıya maruz kalmıştı... Asude hafta başı işe başladığında üzerinde hâlâ kaçırdığı hafta sonunun burukluğu vardı. Gizem’ in cıvıldamalarına ‘en azından birimiz mutlu.’ diye düşünerek katılmaya çalışıyordu. Geçen bir kaç saatten sonra hafta başı yoğunluğu azalmıştı ama bir gariplik vardı. Şimdiye kadar Emirhan’ ın çoktan yanına uğramış olması gerekirdi. Uğrayamayacak kadar yoğunsa bile en azından reyonun önünden geçerken seslenirdi mutlaka ancak hiç bir hareket olmamıştı bu saate kadar. İlk önce ‘belki ben fark etmemişimdir.’ diye içinden geçirerek Gizem’ in yanına gitti. “ Balım Emirhan’ ı gördün mü¿” Gizem kaşlarını çatarak gözlerini can dostuna çevirdi. “ Yok, görmedim. Ne oldu¿” Asude’ nin ise bakışları etrafta geziyordu hâlâ. “ Sabahtan beri yok ortalıklarda. Acaba bir şey mi oldu ki¿” Gizem dostunun kafasını neye taktığınıanlamıştı. “ Ne olacak balım. Ya gelmemiştir ya da depo yoğun olduğu için mağazaya çıkamamıştır henüz.” Gizem’ i daha fazla meşgul etmemek için, “ Belki de.” diyerek yanından ayrıldı Asude ancak hayır Gizem’ in dediklerinin hiç biri genç kızı tatmin etmemişti. Depo yoğun olsa bile mutlaka onu görmek için yukarı çıkardı. Araları kötü olsa dahi mutlaka onun gelip gelmediğini kontrol etmek için gelirdi çünkü Asude ilk defa rapor alıp 5 gün işe gelmediği zamandan beri böyle olduğunu genç adamın kendisi söylemişti. Emirhan’ ı tanıdığından beri devamsızlık yapmaması da işe gelmeme ihtimalinin genç kızı görmek istemeyeceği için mağazaya girmemesi ihtimalinden daha düşük geliyordu şu anda Asude’ ye. ‘Ya çok önemli bir şey olduysa¿’ sorusu içini kemirmeye başladığında Asude artık yerinde duramayacağını anladı. Birine sorması gerekiyordu ama kime gidip nasıl soracağına bir türlü karar veremiyordu. Öyle birine öyle bir şekilde sormalıydı ki ona ‘sana ne¿’ demeden ya da ‘hayırdır kız¿ sen niye Emirhan’ ı soruyorsun¿’ diyerek işi cıvıtmadan cevap vermeliydi. Asude bunları düşünürken karşıdan gelen Arif abiyi görmesiyle beyninde yanan ampulle şükretti. Arif abi de depo görevlisiydi ancak o haute couture reyonundan sorumluydu o yüzden normal mağaza içine girmez sadece o bölümle ilgilenirdi. “ Oooo!!! Arif abi hayırdır¿ Senin buralara yolun düşer miydi¿” Genç kızın sesini duyunca Arif de gülümseyerek yanına doğru yürüdü. Asude’ yi ilk işe girdiği zamanlarda tanımıştı. O zamanlardan beri denk geldiklerinde mutlaka selam verir, beraber geçirdikleri hafta sonu mesailerindeyse sohbet ederdi. Genç kızın temiz yüzü, hoş sohbeti, saygılı ve kadirşinas tavırları kendinden büyük herkeste olduğu gibi Arif’ in de gönlünde güzel bir yerde olmasına sebep olmuştu. “ Bizim şerle işimiz yok kızım.” Gülerek cevap veren Arif abiyle Asude bir soru daha sordu. “ Sen pek içeri girmezsin de görünce selam vereyim dedim abi.” Arif kızın ne kastettiğini bilmediği için olanı anlattı. “ Ya mal kabul deposuna eleman ihtiyacı olmuş. Buradan İzzet’ i çekmek istemişler ama o da kabul etmemiş, ‘bu yaştan sonra uğraşamam.’ diye.” Asude ‘ bana ne ya İzzet abi’ den! Emirhan nerede abi onu söylesen ya!’ diyerek içinden söylenirken dışı başka telden çalmıştı neyse ki. “ Sen İzzet abi’ nin yerine mi geldin şimdi¿” Arif başını salladı. “ Yok, Emirhan’ ın yerine geldim.” Asude’ nin yüreğine balyoz inmişti sanki! “ Emirhan¿” Orta yaşlı adam Asude’ nin hâlinden bîhaber anlatmaya devam etmişti. “ İzzet gitmeyince ‘Emirhan’ ı alın.’ demiş. Bizden Emirhan gitti, diğer taraftan da Mustafa.” Genç kız içinin sancısını belli etmemek için kırık dökük bir kaç kelime çıkartabilmişti nihayet. “ Hayırlısı olsun abi, kolay gelsin sana.” Hemen Arif’ in yanından ayrılan Asude reyonda işine devam ederken sessizce göz yaşı dökmeye başladı. İstemsizce döktüğü göz yaşları ile iç dünyasına gömüldü. Ona böyle bir şeyi neden söylemediğini bir türlü anlamlandıramıyordu. ‘Hiç mi değerim yok ya gözünde, hiç mi yok!’ diyerek kendine daha çok acı çektirip gözlerindeki yaşlarla çalışmaya devam etti ya da çalışmaya çalıştı demek daha doğruydu o an için. Asude o kadar özlemişti ki Emirhan’ ı burnunun direği sızlıyordu. Aşık olduğunu, duygularının yoğunluğunu elbette biliyordu genç kız ama sevdiği adamın bu derece her zerresine işlediğini hasretten yandıkça anlıyordu. Koskoca 3 hafta geçmişti Emirhan’ ı görmeden. 21 gün... İlk zamanlar sevdiği adamın bu değişikliği haber vermemesinin kızgınlığıyla gururuna yedirip kendine bile itiraf etmemişti özlemini ancak günler geçtikçe iyice içine çekilmişti genç kız. Öfkesinin yerini ‘ben onun hiç bir şeyi değilim bana haber vermek zorunda değil.’ düşüncesi alırken ne sevdası azalıyor ne de hasreti diniyordu. Önceden sorsalar ‘neden beni sevgilisi olarak görmüyor¿’ ya da kısaca ‘neden beni sevmiyor¿’ diye isyan ederdi muhtemelen oysa şimdi tek duası ‘Allah’ ım gelsin, sadece yüzünü göreyim, isterse benimle hiç konuşmasın ama burada olsun!’ du. Gizem’ de ne yapacağını bilemiyordu Asude için artık. Genç kız işe geliyor, çalışıyor ve eve gidiyordu yalnızca. Bir kaç kez ‘sen git yanına bu kadar özlediysen.’ dese de arkadaşı kesin bir dille reddediyor, ‘belki beni görmek istemediği için haber vermek istemedi.’ diyordu. Gizem itiraz etmek istemişti aslında ‘sana değer veriyor, yoksa bu kadar peşinde dolaşmazdı.’ demek gelmişti içinden ancak Emirhan’ dan emin olamıyordu ki o da. Evet Asude’ ye özel olan şeyler vardı aralarında lâkin genç adamın da huyunu biliyordu. Asude’ ye olan ilgisinin aşk mı, basit bir hoşlanma mı yoksa sadece heves mi olduğuna kendisi de karar verememişti ki arkadaşına nasıl yol gösterebilirdi bilmiyordu. Bu bilinmezlikle eli kolu bağlı yalnızca hasretten kavrulan can dostunun yanında olmaya çalışıyordu. Gizem’ in bütün gayretinin farkındaydı Asude ama o bile iyi gelmiyordu ona şu anda. Her derdinde gülen yüzü ve şefkatiyle onu sarıp sarmalayan Gizem dahi yaralarına merhem olmuyordu şimdi. Onun derdi Emirhan’ dı fakat devası da ondaydı ne yazık ki. Hasretin fırtınalı denizinde sevdasına tutunarak nefes almaya çalışan Asude için mağazada da işlerin pek yolunda gittiği söylenemezdi. Emirhan gittiğinden beri reyonuna geliyor, kulaklığını takıyor ve kendi kendine çalışmaya başlıyordu. İçi o kadar kararmıştı ki kimseyle doğru düzgün muhatap olmuyor, sadece işiyle ilgileniyordu lakin şu kulaklık mevzuu yüzünden Mehmet Bey’ le esaslı bir şekilde tartışmıştı. İşle ilgili her hangi bir yanlışının olmadığını bilmenin rahatlığıyla Mehmet Bey’ e çata çat cevap veren genç kız çalışkanlığı olsa bile adamın kara listesine girmişti artık! Çünkü Mehmet Bey işinde otoriter bir insandı ve bu otoritesini sarsacak en ufak bir pürüze dahi tahammülü yoktu. Tam da bu sıralarda Asude’ nin reyonundan sorumlu şefi değişmiş, yıllardır çalıştığı ve bir abi gibi gördüğü Erkan şef gitmiş yerine Onur şef gelmişti. Onunla çok fazla çalışmışlığı olmasa da çalışan arkadaşlarından duyduğu kadarıyla pek fazla şey bilmeyen buna rağmen sanki çok şey biliyormuşçasına sırf kendi şeflerine yaranmak için çalıştığı reyon görevlilerinin sürekli tepesinde gezen yine de reyonun hiç bir sorunuyla ilgilenmeyen gıcık bir adamdı. Eski şefi reyondaki en ufak sorunda kendi halleden yetişemediği yerde de Asude’ lerden yardım alan bu yüzden de çoğu şeyi kendi reyon elemanlarına öğretmiş pırlanta gibi biri olunca Asude yeni gelen bu adama ancak 10 gün dayanabilmişti! En son olayda reyondaki mankenin kollarından biri gevşemişti ve sıkmak için gerekli aletler ancak ya reyon şeflerinde ya da reyon tasarım görevlilerinde bulunurdu. Reyon tasarımdaki arkadaşlar sadece manken ilk kurulurken gelir dizaynı yaparlardı, böyle ufak sorunları reyon şefleri hallederdi. Erkan şef genelde malzemelerini sorumlu olduğu reyonlardan birinde bırakır ve böyle ufak pürüzleri reyon görevlileri kendi hallederdi ancak şimdi Onur beyi aramak zorundaydı Asude. 3. kez durumu haber vermesine rağmen gelmeyen adamla cinleri tepesine gelen genç kız soluğu Mehmet Bey’ in yanında aldı. “ Kolay gelsin Mehmet Bey!” Asude’ nin sesini duyunca ona bakan Mehmet Bey aslında Asude’ yi severdi. Çalışkanlığı, işindeki titizliği, öğretilen işi çabucak kavramasıyla kesinlikle onun personel tanımına cuk diye oturuyordu genç kız lakin dili başına belaydı! Hele de haklı olduğunu bildiği durumlarda asla susturamadığı kızı nasıl hizaya sokacağını bilemiyordu! “ Ne oldu Asude¿” Asude öyle sinirliydi ki adamın sert tavrını bile umursamamıştı. “ Abi kusura bakmayın kimseyi size şikayet etmek değil niyetim ama ben artık Onur şefle çalışamayacağım!” Mehmet Bey alacağı yanıtın merakıyla pür dikkat bekledi. “ Neden¿” Sorusunu cevapsız bırakan genç kızın hem gözlerinin içinde hem de tavırlarında gerekli cevabı görmüştü deneyimli sorumlu. Yıllardır burada çalıştığı için Onur’ un da Asude’ nin de çalışma şeklini biliyordu ve Asude’ nin neye kızdığını az çok tahmin etmişti. Ayrıca kızın açık açık şefini şikayet etmemesi de hoşuna gitmişti. “ Git eşyalarını toparla, vitrin reyonunda görevlisin!” Mehmet Bey’ in bağırmasını beklerken reyon değişikliği teklifini birden kabul etmesini yadırgasa da hemen kendisine söylenileni yaptı. Bu arada da Mehmet Bey’ in Onur şefi haşladığını duyduğunda keyfi birazcık olsun yerine gelmişti lakin sorumlu şefinin neden böyle bir şey yaptığını anlaması uzun sürmemişti. Vitrin reyonu denilen reyon mağazanın ilk girişinde bulunan, 7 katlı mağazada satışı yapılan bütün ürünlerin demo olarak sergilendiği normal reyonlara göre oldukça geniş alana sahip bir yerdi. İşi ve yoğunluğu çoktu. Güzellikleri de yok değildi bu reyonun. Bir kere beraber çalıştığı arkadaşı Özkan Kara yıllardır bu mağazada çalışan kafa dengi, muhabbeti sağlam, şeker gibi bir ‘abi’ydi. Reyon şefleri kendi halinde personeline karışmayan ancak işinde disiplinli çalışkan adamlardı. İşe girdiği 2 senedir Asude ilk defa çok rahat çalıştığını fark etmişti. Özkan abisi her konuda babacan bir şekilde yardım ediyor, hâl böyle olunca da birbirlerine mümkün mertebe bolca mola imkânı sağlamaya çalışıyorlardı. Her ne kadar yeni düzenine alışmaya çalışmak Asude’ nin kafasını meşgul etse de yüreği sevdasının hasretiyle hâlâ cehennem gibiydi. Bazen aklına Emirhan’ ın söylediği her hangi bir söz ya da gözleri aklına düşünce derinden bir ah çekiyor, gözleri buğulanıyordu. Özkan genç kızın hâlinin reyona geldiğinden beri farkındaydı ama üzerine gitmemek adına sesini çıkartmıyordu. Yılların kurdu olan adam sevda derdini gözünden anlamıştı kızın o yüzden böyle hüzünlendiği zamanlar mutlaka alakasız bir laf atıp o anlık bu yüreği yanık biçarenin yüzünü güldürmeye çalışıyordu. Asude’ nin özlemi o denli artmıştı ki artık eve gidip yatağa yatarken Rabbine dualar ediyordu bir kerecik rüyasında görebilmek için. İçten ettiği bu dualar kabul olmuş sevdiği adamı görmediği 3. haftanın sonunda rüyasında olsun görebilmişti. O kadar hasretin üzerine bu kadar gerçekçi bir rüya görmek ne kadar iyi gelmişti genç kıza tartışılırdı çünkü rüyasından sıçrayarak uyandıktan sonra evden çıkana kadar ağlamış ve reyona girdiğinde yüzü gözü kıpkırmızı işe başlamıştı. “ Günaydın kara kız!” Genç kız çalışma arkadaşına aynı şekilde karşılık verdi. “ Günaydın kara bey!” Asude’ nin reyona geldiği ilk zamanlar Özkan abisinin soyadından dolayı taktığı hitap Özkan’ ın hoşuna gidince o da kardeşi gibi gördüğü bu kıza aynı hitabı ona uyarlayarak kullanmaya başlamıştı. “ Hayırdır¿ Gece büyük ikramiyeyi kaçırdın galiba¿” Yüzünü kastettiğini anlayan Asude mahzunlaşarak cevap verdi. “ Ah be abi! Boş ver!” Özkan kızı biraz olsun kendine getirebilmek için işi dalgaya vurdu. “ Hadi ortalık coşmadan kalk iki kahve kap gel de şu ‘ah be!’ lerin şerefine içelim madem!” Genç kızın sözlerine çarpık bir gülümseme eşlik etmişti. “ Hemen abim!” Öğlen vakti kattaki kızların toplaşarak yemeğe gittiğini gören Özkan Asude’ nin yalnız kalmasını önlemek için genç kızı da onlarla beraber yemeğe gönderdi. Kızlarla beraber havadan sudan konuşarak bir şeyler yiyen Asude mola alanında da arkadaşlarından ayrılmamıştı. İçeri girme vakitleri gelince Nazlı’ nın, “ Hava çok güzel. Arka kapıdan girelim de biraz daha temiz hava alalım.” demesiyle herkes onayladı. Elleri ceplerinde önünde gülüşerek giden kız grubunu bir kaç adım arkadan sessizce takip eden Asude’ nin tekrar Nazlı’ nın sesini duymasıyla yüreği yerinden oynadı! “ Emirhan!” Emirhan’ ın adını duymasıyla başını yere eğen Asude derin nefesler alarak kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Gözlerine bakmak istese de kafasından gelen ses ‘ayrılırken sana haber bile vermedi, seni görmek istemiyor.’ diyerek bu isteğine karşı çıkıyordu. Yüreğinin gümbürtüsü kulaklarında yankılanırken o yine de şükür ediyordu. Haftalar sonra varlığını dahi olsa hissedebilmesi hasretine ilaç gibi gelmişti ama başka bir şey daha vardı, bir kaç metre öteden mırıltı gibi gelen sesten başka bir şey. Asude’ nin vücudu karıncalanmaya başlamıştı! Gözleriyle teyitlemesine gerek yoktu genç kızın şu anda Emirhan’ ın ona baktığına hayatındaki her şey üzerine bahse girebilirdi! Yüzündeki buruk gülümseme eşliğinde ‘o da beni özledi mi acaba¿’ sorusu yüreğinde dillenmeye başlayınca içindeki doğrucu Davut tekrar ortaya çıkarak, ‘şu anda sen değil başkası onunla rahatça konuşabiliyorken sen hala ‘beni özledi mi’ diye düşünebiliyor musun aptal¿!’ diye genç kızı en hassas yerinden vurup kıskançlığını körüklemeye çalışmıştı ancak şu anda Asude’ nin hasreti o kadar büyüktü ki bu sesi umursamadı bile! Sevdiği adamda durumlar daha karışıktı. Mal kabuldeki depoya alınacağını hafta sonu öğrenmiş, hafta başı işe direkt buradan başlamıştı. Asude’ ye neden haber vermediğini kendi de bilmiyordu. Sevgilisi değildi Asude, arkadaşı hiç değildi. Zaten Emirhan hesap vermekten de hoşlanmazdı ayrıca ‘senin için basit bir hevesten ibaret olan ucuz bir kaşara hesap vermek sana yakışmaz!’ diyen egosu da ilk zamanlar bol bol poh pohlamıştı genç adamı lakin zaman geçtikçe kızın varlığını arar olmuştu. Emirhan yıllardır mağazanın hareketli dünyasında özellikle bayan çalışanlarla kurduğu edepsiz sohbetlere alışmış biri olarak burada mesai içerisinde imalâttan gelen ürünleri iç depodaki arkadaşlarının daha hızlı reyonlara ulaştırabilmesi için ayrıştırarak depoya yerleştirme işinde, sadece erkeklerle olan bir dünyanın içinde sıkılmaya başlamıştı bile. Evet ilk günlerde kesinlikle bu dinginlik çok iyi gelmişti ancak bir kaç gün sonra Halit’ le beraber çalışmasına rağmen mağazanın o şaşaalı halini arar olmuştu genç adam. Zamanla fark ettiği detayla şaşkınlıklara düşen Emirhan ne düşüneceğine de karar veremedi. Son zamanlarda her yalnız kalışında mağazadan çok Asude’ yi düşünür olmuştu. Hele ki kokusu burnunda tütüyor dense az olmazdı kesinlikle. Şimdi kanlı canlı karşısında görünce iyice emin olmuştu genç adam, özlemişti Asude’ yi! Aralarındaki 3-4 metre mesafeye rağmen kokusunu almıştı! Onların kullandığı sevkiyat kapısını genelde mağaza personeli kullanmaz ancak havalar böyle sıcak olduğunda mola alanından dönerken gezme maksatlı mağazanın etrafını dolanırlarsa kullanırdı çalışanlar. Bugünde öyle bir gündü çünkü iş başı yaptıklarından beri mağaza içinden bir çok kişiyi görmüş hatta büyük bir kısmıyla bir kaç kelimelik sohbetler etmişti ancak beklediği kişi neredeyse umutları tükendiği anda karşısına çıkmıştı. Gülüşerek gelen kız grubunu fark etmesi uzun sürmemesine rağmen Asude’ yi görmesi bir saniyesini almamış, genç kızı grubun biraz gerisinde görünce yüzünde istemsizce bir gülümseme peydah olmuştu. Neredeyse gözlerini kapatarak bu kadar mesafeye karşın ona ulaşan kokusunu doya doya içine çekecekti! Oynak tavırlarıyla bir vakitler gözüne kestirdiği ancak sonradan çenesinden bezip olayı sadece yılışık muhabbet seviyesinde tuttuğu Nazlı’ nın ona seslenmesine sadece Asude’ yi biraz daha görebilmek maksadıyla cevap verip bir kaç dakika sohbet etti. Belki konuştuğu kişi Nazlı olabilirdi lâkin Emirhan’ ın gözleri yalnızca Asude’ yi görüyordu o an. Ama onun bu halinden genç kızın haberi yoktu çünkü sevdiği adamın ona baktığını hissetmesine rağmen kafasını kaldırıp bir kere bile gözlerine bakmamıştı. İç sesinin ‘seni umursamıyor!’ laflarını doğru çıkartmak istercesine genç adamın onun yanında Nazlı’ yla sohbetini kesmemesine daha fazla dayanamayan Asude kapıya doğru ilerlemeye başladı. Adım attıkça kalbinin burulması ve ‘belki yine göremeyeceksin, en azından gözlerine de bak ki özlemini biraz daha dindir!’ sesiyle başını hafifçe omzunun üzerinden çevirerek arkaya baktı. Gördüğü görüntüyle içindeki volkan patlamaya başlayıp dudaklarında hafif utangaç bir tebessüm oluşunca genç adamın bakışlarının dudaklarına kaydığını bu kadar mesafeden bile gören Asude kafasını önüne çevirip yürümeye başladı! Bu kez de kalçaları yanmaya başlamıştı, taa ki Emirhan’ ın görüş açısından çıkana kadar! ‘Arsız, edepsiz pislik! Kalçalarımı da dikizledi!’ diye kendi kendine söylense de şu an istediği tek şey deli gibi bağırmak, şarkı söylemek, dans etmek ya da en basitinden içindeki volkanın alevlerinin enerjisini bir şekilde dışarıya atmaktı! Aslında en mantıklı yol gidip Emirhan’ ın dudaklarına yapışmaktı ancak şu an bunun imkansız olduğunu hâlâ kalan birazcık aklıyla idrak edebiliyordu neyse ki! O yüzden genç kız da içindeki taşkın duyguları paylaşabileceği tek kişiye yüzündeki aptal gülümsemesiyle koşar adımlarla gitti! “ BALIMMMM!!!!!” Öyle bir kucağına atlamıştı ki Gizem’ in, onun neredeyse 2 katı olan arkadaşını devirecekti! Gizem’ e sarılınca kahkaha atmaya başlayan Asude’ yle arkadaşı da ona katılmıştı. “ Dur deli kız! Herkes bize bakıyor!” Gizem’ in sözleriyle biraz olsun sakinleşmeye çalışan Asude yüzündeki mutluluktan ışıl ışıl gülümsemesi eşliğinde arkadaşına baktı. Sanki mutluluğu içine sığmıyor gözlerinden Gizem’ e taşıyordu! “ Emirhan’ ı gördüm! Emirhan’ ı gördüm! Emirhan’ ı gördüm!” ilk deyişinden sonrakileri oynak bir ritimle bir yandan söylüyor bir yandan da oynuyordu Asude! Arkadaşının halleriyle afallayan Gizem ne yapacağını şaşırmıştı. Hasretten değil ama galiba mutluluktan tam da şu anda sıyırmıştı can dostu! “ Dur deli! Ay vallahi gerçekten delirdin Asude! Kızım bir sakinleş de anlat ne olduğunu¿!” Gizem’ in hafif azar kokulu sesinden birazcık ürken genç kız olanları tek bir an atlamadan anlattı! Gizem dinlerken bölmemek için zorlanmış, Asude’ nin sözünü bitirmesiyle hemen lafa dalmıştı! “ Ne yani¿ Hiç konuşmadığınız hâlde sen bu durumda mısın¿” Asude içinden geçenleri dile getirdi bir çırpıda. “ Bazen söze gerek kalmıyor balım! Gözleri yetiyor insanın! Maşallah Emirhan gözleriyle bile dövebilen bir adam olunca her şey daha kolay oluyor. Derya...” Gizem’in sert sesiyle sözünü kesmesinden dolayı mahcup olmuştu Asude. “ Kendi tertemiz aşkını Emirhan’ ın geçmişiyle kirletme sakın! Bunu kendine yapma!” Başını yere eğmişti genç kız. “ Peki!” Gizem can dostunun mahsunlaşmasıyla söylediklerini birax daha yumuşatma ihtiyacı hissetmişti. “ Balım sen bu adamı nasıl sevdiğini anlayamadın sanırım! Gülüm 1 aydır seni güldürebilmek için ne yapacağımı şaşırdım, bir hasretin insanı ne hâle sokacağını bizzat gösterdin bana ama şu haline bak! Adamı bir kaç dakika uzaktan, dokunmadan, konuşmadan sadece ve sadece görmek bile neye çevirdi seni! Mutluluğundan ışıldıyorsun resmen! Nasıl sevdalısın balım bu adama anla lütfen ve Derya’ nın varlığını kendi aşkın hatırına unut artık!” Gizem’ in söylediklerini çok düşünmüştü Asude. Çok seviyordu Emirhan’ ı. Onu görememek aşkını körelteceği yerde yüceltiyordu sanki. Görmeden, dokunmadan da birini sadece saf sevdayla sevilebileceğini o kadar güzel yaşıyordu ki canının yarısı bile anlamıştı duygularını. Derya yüreğindeki kıymıktı artık ama bu aşktaki varlığını unutsa bile arkadaşını hatırladıkça ince bir sızıyla kendini belli ediyordu hâlâ. Emirhan’ la karşılaşmalarının üzerinden geçen 2 haftaya karşın ilk gidişindeki gibi dağılmamıştı genç kız bu kez. O minicik bakış, varlığının hissi hâlâ gözlerindeki hayal olarak içini titretiyordu. İlk iki gün enerjisiyle etrafının neşe kaynağı olmuş, Özkan abisinin bile, “ Kız senin ‘ah be!’ler ‘oh be!’ olmuş galiba!” demesine sebep olmuştu. Bir hafta kadar sonra Gizem’ le yemek molasından dönerken mağazanın içinde alakasız bir müşteriyi Emirhan’ a benzetmesiyle Gizem’ den de sıkı bir fırça yemişti! “ Asude! Kendine gel artık gülüm! Bu aşkın beni korkutuyor, aklından olacaksın bu gidişle!” Asude “ amaaan!” dercesine elini sallarken dişlerini ortaya serecek kadar gülümsemişti. “ Zaten deli demiyorlar mı balım bana¿! İyice tescillenmiş olur işte!” Sözlerinin bitiminde kahkaha atarak can dostunun sinirini almayı başarmıştı ancak ondan sonra da biraz dizginlemeye çalışmaya başlamıştı kendisini. Emirhan’ da kendini sorgulamaya başlamıştı o karşılaşmadan sonra. Asude’ yi özlediğini anlamıştı anlamasına ancak bunun uzun zamandır sürekli birbirlerini görmelerinden dolayı oluşan bir alışkanlık mı yoksa gerçekten bir şeyler hissettiği için yokluğunun farkındalığı mı olduğunu ayırt edemiyordu. Alışkanlıksa eğer yokluğuna da kısa sürede alışmalıydı ama hele ki karşılaşmalarından sonra hemen hemen her anı kızı düşünmekle geçiyordu. Genç kızın en başından beri aklını başından alan kokusu, yandan gülümsemesindeki dudakları, giderken arkasından izlediği kalçaları... Şimdi bile aklına geldiğinde sertleşmeye yüz tutmuştu ki o gün akşam olmamıştı Emirhan’ a! Eve gider gitmez kendisini banyoya atmış uzun zamandan beri ihtiyaç duymadığı için yapmadığı bir şey yapmıştı ve Asude’ yi düşünerek kendini rahatlattıktan sonra mis gibi bir uyku çekmişti! Ne hissediyordu peki ona karşı¿ Aşk¿ Tutku¿ Şehvet¿ Heves¿ Bunlardan hangisiydi içindekiler¿ Asude ona aşıktı. Bunu hem davranışlarından hem de gözlerinden anlamıştı zaten ama o itiraftan sonra daha net bir şekilde görmüştü. Kadınlarla dalga geçercesine ilişki yaşayan onu bile içine sığamayacak kadar seven bir kadın erkeklik gururunu okşuyordu. Hafifmeşrep olarak beynine kodladığı kız ona asılmaya başladığı ilk andan itibaren etrafındaki erkekleri uzaklaştırmış, kızın aşkını gözlerinden okumaya başladıktan sonra da tamamen kendini çekmişti. Hayatında Asude’ nin aşkını kıyaslayabileceği ilişkisi hepi topu 3 taneydi. İlk gençlik yıllarında yaşadığı çocukluk aşkı, şimdiki nişanlısı Gönül ve Derya... Ama hiç birinin aşkı böyle hissettirmemişti ona, hiç birinin aşkını böyle somut görmemişti. Bütün kadınları eğlencelik olarak gören bir adam için içindekileri çözümlemesi ve Asude’ nin sevdasına güvenmesi çok zordu! O hafta sonu çalışma listesinin asılmasıyla Özkan abisiyle sıkı bir pazarlığa tutuştu Asude. “ Kara kız ben hafta sonu gelmeyeceğim. Gel işte şu abinin yerine de Mehmet puştuyla papaz etme beni!” Asude muzipçe gözlerine baktı abisi yerine koyduğu adamın. “ Neden gelmeyeceğini söylersen belki kabul edebilirim Kara bey!” Şiin bir gülümsemeyle soru soran meraklı kıza kahkaha atarak cevap vermişti Özkan. Bir şeyler olmuştu bu kıza ne olduğunu bilmiyor lakin tahmin ediyordu ama ne olduysa çok iyi olmuştu çünkü günlerden sonra Asude hem gülüyor hem de güldürüyordu. “ Dağ, bayır, mangal, bir de 70’ lik...” Asude hayal kırıklığını eğlenceyle ortaya sermişti. “ Of be abi! Tam hayalimdeki hafta sonu!” Özkan genç kızın tepkisiyle kocaman bir kahkaha savurdu. “ Kızım vallahi delisin sen! Dışın gayet hoş bir hanım, için tam bir belalı! ‘ hadi alemlere gidelim!’ desem benden önce çıkacaksın diye korkuyorum!” İkilinin kahkahaları birbirine karışırken ilk kendine gelen Asude oldu. “ Abi sanırım benim içeride bir karışıklık olmuş, o yüzden arada devreler şase yapıyor!” Özkan ciddileşmeye çalıştı yoksa bu kıza uyduğunda işin sonu gelmeyecekti. “ Hadi hadi cıvıma da söyle, geliyor musun¿” Asude içindeki küçük çocuğun şevkini kırmaya niyetli değildi henüz. “ Bir 70’ lik de bana söz verirsen uça koşa gelirim valla!” Çalışma arkadaşının isteğiyle bir kahkaha daha attı Özkan. “ 70’ likler sana feda olsun kız!” Son sözü söyleyen Özkan abisiyle anlaşma sağlanmıştı ancak Asude o mesainin nasıl geçeceğinden habersizdi... Asude mesaiye geldiğinde reyonda bir fotoğraf çekilip ‘olay mahalline gelindi.’ yazarak Özkan abisine yolladı. Gelen cevap tam bir Çin işkencesiydi Asude için çünkü Özkan bir duble rakıyı önündeki manzaraya karşı kaldırıp fotoğraf çekerek altına da ‘eyvallah kardeşim!’ yazmıştı. Genç kız fotoğrafı görünce ‘abi çok fenasın yaa!!’ diye cevap verip telefonunu bir kenara bıraktı ve işine döndü. Gelen müşterilerle ilgileniyor, istedikleri ürün hakkında bilgi verirken satıldıkları reyonları da tarif etmeyi ihmal etmiyordu. İş başı yaptığından beri yüreğinin ağzında atmasına anlam veremedi Asude. Saate bakmak için telefonunun ekranına baktığında iyice ürkmeye başlamıştı çünkü saat 20:20 idi. ‘ufak bir tesadüf sadece, abartma!’ diyerek kendini sakinleştirmeye çalışsa da zaman ilerledikçe hem kalbinin heyecanı geçmiyor hem de her saate baktığında çift görüyordu! Bütün gece boyunca hiç atlamamıştı, 21:21, 22:22, 23:23... ‘Emirhan buralarda olamaz değil mi¿’ diye düşünmeye başlamıştı artık çünkü böyle yoğun algılamasının başka hiç bir açıklaması yoktu. O bu durumuna alışmıştı lâkin tırsmıyor değildi. Evet, evet Asude kendi sevdasının büyüklüğünden korkuyordu maalesef ki... En sonunda dayanamayınca Gizem’ i aramaya karar verdi. “ Ne yapıyorsun bal köpüğüm¿” Gizem gerinerek yanıt verdi arkadaşına. “ İyi balım. Evde annemle pinekliyorum. Sen ne yapıyorsun¿” Asude saçma bulduğu şeyi dillendirmek istemedi ilk baştan. “ İyi ben de, geldim çalışıyorum.” Can dostunun bir derdi vardı ancak belki kendi anlatır diye üstelemek istemedi Gizem. “ Nasıl¿ Yoğun mu¿” Genç kız sesinin dalgalanmasına engel olamamıştı. “ Yani sayılır... Geldiğimde Özkan abiye yazdım, şerefsiz rakı kadehinin fotoğrafını atmış bana!” Gizem Asude’ nin sözlerine gülmüştü ancak arkadaşının bunu anlatmak için aramayacağını da biliyordu. “ Eee başka ne var ne yok¿” Gizem’ in sorusuyla döküldü Asude. “ Offf!!! Emirhan’ ın burada olma ihtimali sence nedir balım¿” Gizem yatarak konuşurken Asude’ nin sözleriyle toparlandı. “ O nereden çıktı yahu¿” Nasıl anlatılırdı ki bu yaşadıkları, Asude bilmiyordu... “ Geldiğimden beri kalbim boğazımda atıyor, saatler sürekli çift... Offf!!! Buralarda bir yerlerde galiba...” Asude’ nin bu hâllerine artık alışmış olmasına rağmen yine de her seferinde şaşırmaktan kendini alıkoyamıyordu Gizem. “Sevkiyat 7/24 çalıştığına göre mal kabulde çalışıyordur muhtemelen. Böyle kendini yiyeceğine gidip baksana balım ya.” Asude duyduğu soruyla aniden irkildi. “ Hayatta gitmem!” Gizem genç kızın bu tepkisine anlam verememişti. “ Haydaaa!!! O niye be¿” Asude panikten reyonun içinde dört dönmeye başlamıştı bile. “ Gideyim de peşinden koşuyormuş gibi mi olayım yani¿ Aşkımdan ölsem de yapamam öyle bir şey!” Gizem hafiften sinirlenmeye başlamıştı. “ Ulan gururuna sıçayım senin!” Asude telefondaki Gizem’ i ikna etmeye çalışıyordu ama asıl ikna etmeye çalıştığı kendi sevdalı yüreğiydi. “ Ya beni yine görmek istemiyorsa ve beni görmezden gelirse¿ O zaman ne olacak balım¿” Gizem genç kızın bahaneleriyle fenalık geçirecekti neredeyse. “ Ayhhh! Asude beynimi yedin gece gece! Bak birazdan yemeğe çıkacaksın, moladan dönüşte sevkiyat kapısından gir. Baktın seni görmezden geliyor, sen de umursamadan reyona gel. Yok gördü de ‘bana mı geldin¿’ diye dalga geçmeye çalıştı, ‘ben senin burada olduğunu nereden bilebilirim, hava almak için dolaşıyordum.’ de çık işin içinden!” Gizem konuştukça söyledikleri Asude’ ye mantıklı gelmeye başlamıştı. “ Aklını seveyim kız senin!” Gizem bilmiş bir ses tonuna büründü o sıra. “ Aklın yolu bir de işte... Bu adam işin içine girince senin ki nereye gidiyor onu bilemedim!” Bu sözlerden sonra kızlar vedalaşarak telefon görüşmesini sonlandırdılar. Asude ‘gitsem mi, gitmesem mi¿’ ikileminde karnını doyurmaya çalışırken nihayet patlamıştı. ‘ya ne olacak sanki! en fazla dalga geçer! göremediğim için de fazla koymaz! hadi kızım çaktırmadan o taraftan girersin sen!’ diye kendini gazlayarak mola alanından çıkarak sevkiyat alanına doğru yürüdü. Bir yandan ‘Allah’ ım o beni görmesin! ben onu göreyim yeter!’ diyorken diğer yandan da ‘acaba görse ne yapardı¿’ diyerek içi uğulduyordu resmen! Sevkiyat kısmının loş olmasından faydalanarak içlerinde ambalajlanmış ürünlerin bulunduğu streçlenmiş büyük koli balyalarının arasında hem gözlerini gezdiriyor, hem de ufak adımlarla kapıya ilerliyordu. Kapıya ulaşmasına az bir mesafe kala yan taraftaki hareketlenmeye doğru kafasını çevireceği sırada kolundan çekilerek iki büyük istifin arasına girdi! Çığlık atacağı an ağzı bir el tarafından kapanınca çırpınmaya başlayan kız, duyduğu fısıltıyla gözlerini fal taşı misali açıp şaşkınlıktan put kesildi! Emirhan o gece Halit’ in yerine gelmişti. Mesailerden hoşlanmasa bile arkadaşının ricasını kıramamış kabul etmişti genç adam. Gece mesailerinde işler gündüz olduğu kadar yoğun olmaz hele de hafta sonları mağazanın kalabalığına inat onlar genelde boş vakit geçirirlerdi. Bu gece vardiyası da pek farklı sayılmazdı aslında. Mola alanında oturmaktan canı sıkılınca yeni gelen ürün yığınlarının karanlık arasında biraz kestirmeye karar vermişti. Gece vardiyası bir de hafta sonu olduğundan dolayı kimsenin bu tarafa uğramayacağını düşündüğü esna da belli belirsiz adım seslerini duyunca toparlanarak bu vakitte kimin buralarda dolanabileceğine bakmaya çalışırken duyumsadığı kokuyla ‘yok artık!’ dedi...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD