5. BÖLÜM

1279 Words
Melodi üzerindeki korkuyu attıktan sonra arkasına dönmeye niyet etmişti ki Eslem onun kolunu bırakarak yanına doğru geldi. Daha sonra da genişçe gülümseyerek "Günaydın." dedi. Melodi, baş parmağını dişlerinin arasına alıp damağını kaldırdıktan sonra "Aman be, sen miydin? Aklım çıkıyordu az daha." dedi. "Lütfen kusura bakma önce seslenmem gerekirdi." "Tamam, sorun değil. Ama dua et ki kafam dalgındı. Ya kafana çantayı yerdin ya da iki seksen yere uzandığında asfalttaki karı." "Neyse ki dalgınmışsın." Birlikte konuşarak şirkete girdiler. Eslem çalıştığı bölüme çıkarken Melodi de arşive inerek bir yığın dosya aldı. Daha sonra da odasına çıktı. Çıkar çıkmaz da çalışmaya koyuldu. Bugün üç kişi hariç cam bölmedeki odalar doluydu. Onun yüzünün dönük olduğu tarafta otuzlu yaşlarda bir genç vardı. Emin olmasa da sabahtan beri adamın gözlerinin kendi üzerinde olduğunu düşünüyordu. Ufak bir mola vermek için odasından çıktı ve mutfak tarafına geçti. Eslem annesinin yanında kahve içiyordu. Melodi'yi görünce "Bir şey mi istedin?" diye sordu. "Varsa bir çay almak istiyorum." Asya Hanım raftan aldığı bir bardağa çay doldururken Melodi "Şu benim masamın tam karşısında oturan kim?" diye sordu. "Şu mu?" Eslem çaktırmadan başıyla kendi başına işi ile meşgul olan adamı işaret etti. Melodi onaylayınca da konuşmaya başladı. "Onun adı Alper, Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası Ticaret bölümü mezunu. Pek konuşmaz ama işinde iyidir." "Ben de o üniversiteden mezun oldum." Melodi bunu dedikten sonra başını o yöne çevirip Alper'i inceledi. Sabahtan beri sebebini bilmediği bir şekilde onun tarafından izlendiğini düşünüyordu. Bay bilinmeyen olabilir mi diye düşünmeden edemedi. Yakında kafayı yemese iyiydi. "Belki karşılaşmışsınızdır." "Kaç yılında mezun oldu acaba? Ben 2021'de mezun oldum." "O daha eski diye biliyorum." "Neyse boş ver." Melodi şimdilik bu konuyu kapattı. Ama içindeki şüpheyi de diri tutmaya karar verdi. Çevresindeki herkes XYZ olabilirdi. "İncelemen gereken çok dosya var mı?" "Neden sordun? Bir iki gün sürer sanırım. Zaten hafta sonu giriyor, tahminimce salı günü biter." "Tamam, arşivde işin bitince Ahmet Bey ile çalışmaya başlayacaksın. İşi sana o öğretecek. Kendisi şu an yurt dışında. Onun gelmesine sen de bitirirsin." "İnşallah, not almasam daha da çabuk biterdi. On gün dediler ama o kadar süreceğini tahmin etmiyorum. İnşallah on gün dediler diye o kadar tutmazlar beni." "On günden sonra yerine birini bakarlardı zaten bitirecek olman iyi olmuş." Eslem bunu derken alaylı bir gülümsemeyle Melodi'ye baktı. "Deniyorlar yani." Çayından bir yudum aldıktan sonra telefonunu karıştırmaya başladı. Gelen bir mesajı vardı. O mesaja bakarken Eslem de işlerinin başına döndü. XYZ; Geliyor musun? Melodi mesaja boş boş baktı. Bir yere çağırmıştı da Melodi'nin mi haberi yoktu. Hâlbuki en son attığı mesaja cevap dahi vermemişti. Bu yetmiyor adam bir şey yok gibi yeni bir konuyla devam ediyordu. MELODİ; Nereye acaba? XYZ; Güney Afrika'ya. Melodi onun dalga geçtiğini düşünüyordu. O yüzden onu ciddiye almayarak "Gitmişken, Kruger Ulusal Parkı'ndaki aslanlara kendini bırakıversen nasıl olur? Sen gideceksin de bakalım Afrika seni kabul edecek mi?" diye yazdı. XYZ; Dalga geçmiyorum yarın akşam saat gece on iki gibi uçacağım, gelmek istersen gelebilirsin. MELODİ; Delinin zırvalığına bak hele. Ben senin gibi hayal denizinde yüzmüyorum, sonra hayaller Afrika gerçekler Kartepe oluyor. XYZ; İşim var mecbur gideceğim. Bu zaten gerçek bir teklif değildi. Gerçek bir teklif olduğu gün nereye çağırırsam oraya benimle geleceksin. Unutmadan dokuz buçuk saat, sana yazamayacağım. Gerçi sen sabah uyandığında ben gideceğim yere varmış olurum. Seni günaydın mesajından mahrum bırakmayacağım. MELODİ; Aman benim için de ne büyük kayıp bilemezsin. Ayrıca seninle geleceğimi ancak hayallerinde görürsün. Unutmadan müsait bir ara üniversiteye gidip o yıllarda mezun olan herkesin ismini bulacağım. Yurt dışına iş için gittiğine göre kesin üniversiteden tanışıyoruz. XYZ; Ne terssin sen be! Az benimle ilgilensen, biraz hoş tutsan beni ben zaten çıkacağım karşına. Hayır yani, beni bulsan ne yapacaksın? Razı et beni, ben zaten dünden hazırım gelmeye. MELODİ; Sen bence oradan biraz hoşt! Öte git, hadi hoşt! XYZ; Sana hiç adap dersi vermediler mi? Ne bu Kasımpaşa ağızları? MELODİ; Ah, kusura bakmayın efendim. Sizi üzdüysem affedin beni. Mesaj görüldükten sonra çevrimdışı yazısı çıktı. Adam belli ki Melodi'ye verecek cevap bulamamıştı. Melodi bundan hoşnut ekranını kapadı ve odasına döndü. *** Öğle yemeği vakti geldiğinde Eslem, birlikte yemeğe inmek için Melodi'yi de çağırdı. Aşağıya indiklerinde restoran kısmı bir hayli kalabalıktı. Onlar yemeklerini alırken restoranın içinde ufak bir hareketlenme yaşandı. Bunu Melodi de fark etmişti ama sebebini anlamamıştı. Eslem "Aha, geliyor gelmekte olan." dedi. "Efendim?" Ne demek istediğini anlamayan Melodi onun baktığı yöne baktı. Esmer, kirli sakallı, uzun boylu ve oldukça yakışıklı olan bir genç restorandan içeri yanında birkaç adamla giriyordu. Etrafındaki insanlar ona selam verirken adam yalnızca onları başıyla onaylıyordu. Eslem, "Sedat Pars. Restoranda, çalışanlarıyla yemek yiyecek kadar alçak gönüllü. Başıyla asil bir şekilde selam verecek kadar da cool." dedi. Aynı anda yemeklerini aldılar. Sedat Pars ve yanında gelenlerden birkaç masa öteye oturdular. "Yanındakiler kim?" "Biri danışmanı, biri asistanı, biri de koordinatörü." "Her yere böyle koro hâlinde mi giderler. Hani halay başı? Bir tek davul zurna eksik." Eslem, Melodi'nin bu dediğine tatlı bir gülümseme gönderdi. Ardından "Tabii ki öyle olacak adamlar koca koca şirketleri yönetiyorlar. Sadece burası yok ki, niceleri var. Ama Sedat Pars şirketin beynidir. Kısacası zehir gibidir." dedi. "Neyse, dikkat edelim de bizi zehirlemesin." Melodi bunu dedikten sonra başını tabağına çevirip sakince yemeye başladı. Adamlar kimse kimdi, çok da ilgilenmiyordu doğrusu. *** Melodi eve geldiğinde etraf sakindi. Yemek masası kurulmuştu ama görünürde kimse yoktu. Mutfağa giderken "Anne!" diye seslendi. "Odamdayım gel." Annesinin sesini duyunca mutfaktan çıkıp yatak odasına geçti. Annesi ufakça bir valiz hazırlıyordu. Melodi onu görünce şaşkınlığını gizlemeyerek "Sen de mi geliyorsun?" diye sordu. "Nereye ben de mi geliyorum?" Annesi de şaşkındı. "Kartepe'ye." "Yok kızım ben Şermin teyzenle Doğu Ekspresi ile dört günlük seyahate gidiyorum. Bilet almış bana da haydi dedi." "Sen de durur musun? Aşk olsun, bensiz mi gidiyorsunuz?" "İşe başladın üzgünüm. Hem sen ne ara Kartepe'ye gitmeye karar verdin?" "Sabah babama söyledim. Sağ olsun kıyamadı. Ben de senin gibi evden çalışsaydım. Gelirdim simdi." "İş dedin de. Birkaç metin var, benim için onları çevirsen olur mu? Tatilde uğraşmayayım." "Bu akşam hallederim. Sabah çıkarım ben de. O değil de ufaktan Fransızca metinler de çevirmek istiyorum. Bu iş yerinde işime yarayacak." "Dert etme. Zaten kuralları ve birçok ayrıntısını öğrendin. Kelime ezberle iki hafta Fransa'da kalsan pekiştirirsin. Busuu'dan Fransız arkadaşlar edin o da işini görür." "Bu tavsiyeni babamın duymasını ikimiz de istemeyiz sanırım. En iyisi ben gideyim." Birbirlerine gülümsediler ardından Melodi odadan çıktı. *** Melodi Kartepe'ye geldiğinde her yer bembeyazdı. Kayak pisti ise oldukça kalabalıktı. Bir an önce otele yerleşip zirveye çıkmak sonra da özgürce kaymak istiyordu. Kayarken gerçekten mutlu hissediyordu. Zirveye çıkışın dahil olduğu paket aldığı için keyfi yerindeydi. Vakit kaybetmeden otele girişini yaptırıp odasına çıktı ve yerleşti. Odasının camından kayak pisti görünüyordu. Heyecanla büyük valizini yere yatırdı ve içinden kar giysilerini çıkarttı. Üzerini değiştirdi ve kızak takımlarını da alarak odadan çıktı. Telesiyej kartını boynuna takip terminale doğru ilerledi. Sırası gelince kızakları takıp tek başına koltuklardan birine oturdu. Telesiyej zirveye doğru tırmanmaya başladığında etrafını sakince izledi. İkili koltuklardaki insanlara baktı. Hepsi yanında biriyle gelmişti. Kendini gerçekten yalnız hissediyordu. Hadi, dediğinde beraberinde kaçıp bir yerlere gidebileceği arkadaşı yoktu. Bir tek Esra vardı o da artık işinden dolayı doğru dürüst arayamıyordu. Maalesef mesafeler de araya girince görüşemez olmuşlardı. Telefonunun mesaj sesi dikkatini dağıttığında şu lanet heriften başka hâlimi hatırımı soran yok diye düşündü ve eldivenini çıkarıp telefonunu cebinden aldı. Günaydın mesajının üzerinden neredeyse iki saat geçmişti. Melodi her zamanki gibi onun günaydın mesajına cevap vermemişti. Yeni gelen mesajda ise "Hava soğuk, yollar uzun, bugün de kaderimde seni izleyerek ısınmak varmış." yazıyordu. Melodi mesajı okuyunca Bay Bilinmezin, dün paylaştığı fotoğraf ve yazıya atıfta bulunduğunu düşünmüştü. MELODİ; Afrika sıcaktır. Gidince ısınırsın. Tabi eğer gerçekten gideceksen. XYZ; Evet gideceğim ama uzaktan da olsa seni gördükten sonra. MELODİ; Atı alan Üsküdarı geçti. Sen neredesin ben nerede? XYZ; Sen zirvedesin bense sen kayarken görebilecek bir yerde. Melodi şaşkınca ekrana baktı, bu deli gerçekten onu görebilecek bir yerde miydi? Yoksa dalga mı geçiyordu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD