i********:: yazar editör Semra İmamoğlu
Takiplerinizi bekliyorum. Sizi sayfamda görmekten mutluluk duyuyorum.
Herkese kafa tutan Mina resmen kıpırdayamıyordu, Efe en nihayetinde bir tepki vermeye başladı. Mina'nın çenesini sıkıca kavrayıp gözlerine bakmaya zorlarken ciddi bir tavırla, "Demek kovulmak istiyorsun?" dedi.
Mina birbirine hapsolmuş dudaklarının arasından zorla, "Evet." demeyi başarabildi. Çenesini sıkıyordu ama canı yanmıyordu bunu böyle bir yapıyordu ki dokunuşları da bakışları da Mina'nın yanmasına sebep oluyordu. Adamın her hâli birer tutuya dönüşüyordu.
"İşte bu senin için artık bir hayal, ne yaparsan yap asla ama asla kovulmayacaksın!"
Pislik herif bunu sırf ona karşı çıktı diye yapıştı. Ne yani ona eziyet mi edecekti?
Mina bir anda hiddetlenerek, "Elinizi yüzümden hemen çekin!" diye bağırdı.
"Ya çekmezsem?" dedi ve sıktığı parmaklarını gevşetmeden parmaklarını Mina'nın dudaklarında gezdirdi. Mina güçlü durmaya çalışırken ne yapmaya çalıştığını düşünüyordu.
"Çekin lütfen."
"Evet böyle lütfet ve yemeğimi hemen getir," dedi daha sonra bıraktı yüzünü.
"Ahhhh, pislik holding öküzü, aptal sersem, kendini beğenmiş." diye söylene söylene aşağı indi ve onun ne yiyebileceğini araştırdı, sekreterin zoraki yardımıyla restorandan wrap spariş etti.
Yemek pakette gelmişti, sekreter yüz otuz lirayı bir wrapa verirken Mina onu hayretle seyretti. İçinden, "Oha bizim orada kırk lira bu..." diye düşündü, demek zenginlerin yediği wrap kol geçiren cinstendi.
Elindeki âdeta kıyafet alınmış kadar güzel olan karton çantayla tekrar yukarı çıktı, demek bu kadar parada çantanın da hakkı vardı.
Mina karton çantayı önüne koyduğunda Efe ona dik dik bakmaya başladı. Mina ne var der gibi yüzüne baktığında "Açıp önüme bırakmak için ne bekliyorsun?" diye sordu. Mina saate baktı bire on iki vardı "Bire on kalmasını." dedi.
"Senin o dilini..."
"Ne yaparsın?"
Mina fazla sınırı aşmıştı ama Efe ondan beklenmeyen bir tavırla, "Güzel konuş benimle." dedi. Konuyu kapatmış gibi duruyordu.
"Asla konuşmayacağım."
"Uğraşma kovmayacağım," dediğinde Mina arkasını dönüp koltuk tarafına geçti...
***
Holding öküzü öküzlüğünü bırakıp kibar ama sert tavırlarıyla toplantısını yaptı. Fakat çıktıklarında aynı sert sesiyle "Akşamki yemekte hazır ol, eresin otelde lasman gecesi var." dedi.
Mina, "Emredersiniz," dedi alayla ve yanından ayrıldı. Akşam saat kaçta diye sormak için arkasını döndüğünde. Boşluğa bakarken gülümsediğini fark etti.
'Pislik surat, ne kadar da yakışıyor gülmek.'
İç sesi konuşuyordu ve Mina yine o sesi susturamıyordu.
Akşam sekizde olacağını öğrendikten sonra ufak bir alışverişe çıktı ve şık bir elbise aldı ardından kuaföre gidip dağınık bir topuz yaptırdı.
Eve gittiğinde saat yediye geliyordu üzerini giyinip çıktı, son parasını verdiği kara kızı da burada olsaydı taksiyle gitmek zorunda kalmazdı ama neyseki iki gün sonra gelecekti...
Siyah, sırt dekoltesi çok cüretkar bir elbiseydi giydiği. Dağınık topuzu yüzüne vahşi bir hava katıyordu, gözlerin üzerinde olacağına emindi...
Otele geldiğinde lansman için konulan reklam panolarını takip ederek lansmanın olduğu salona geldi, ürünler spot ışıkların altında parıldıyordu fakat gözleri tek bir kişiyi görüyordu.
Efe...
Üç beş, son moda kaliteli giyinmiş taş gibi kadınların arasında sırıtarak duruyordu. Mina da olsa gülerdi...
Mina sessizce masasına yaklaştı hiç de holding öküzü gibi durmuyordu. Kadınlarla gayet güzel konuşuyordu.
Efe Mina'yı gördüğünde hafifçe kayarak ayakta durduğu yüksek masanın başında ona da yer açtı. Mina biraz dinledi, takılardan bahsediyorladı.
Kadınlardan birinin boynunu işaret ederek, "Bak Mina boynunda nasıl da güzel duruyor bir kadını taktığı takılar tamamlar." deyince Mina yalancı bir gülümseme takınıp "Ben şimdi tamamlanmamış mı oluyorum?" dedi.
Efe onu baştan aşağı süzdü, kulağına eğildi ve fısıldayarak "Hâlâ bir eksiğin var." dedi.
"Nedir o eksiklik?"
"Aklın."
Mina'nın canı sıkılmıştı bu kez kırgınca, "Bana bunu deme hakkınız yok!" dedi.
Efe o kırgınlığı hissederek, "İzin istemiyorum." dedi sesi yumuşacık çıkmıştı. Daha sonra çıplak olan sırtına elini koyarak arkadaki boş masaya doğru onu kibarca çekti.
Gece tüm hızıyla ilerlerken ateşler içinde yanan biri vardı ve onu yakmaya başlayan bir kadın...
Efe içten içe dikkatini çeken bu seksi kadına adım adım yaklaşıyordu hem de hiç tadını bilmediği duygularla çünkü daha önce onun gibi bir kadını hiç tanımamıştı.
Düşünceleri yanında yokken bile Mina'daydı bunun en kutsal örneği yanındaki adamı dinlemek yerine aklının bir masa ötede bıraktığı kadında olmasıydı.
Mücevher standlarına bakmak yerine ilgisizce etrafı süzüyordu bu nasıl bir kadındı böyle?
Efe, "Nasıl dikkatini çekerim." diye düşünürken onun yanına yaklaşan adamı fark etti, güzel bir kadın varsa kurtlar elbette vardır bunu çok iyi biliyordu ve etrafındaki tüm kurtlara kafa tutabileceğinden emindi...
Zar zor dinlediği adamın yanından kolay kurtulamadı, masaya döndüğündeyse o adam ile kahkahayla gülüyordu.
İşte şimdi sinirlenmişti kendisine nefretle bakan bu asi gözler başka bir erkeğe gülerek bakıyordu, bu düşünceyle masaya yaklaştığında hiç nefes almadan "Yürü gidiyoruz." dedi ve aynı asi gözlerle karşılaştı.
"İçinden acaba neler geçiriyorsun?" diye düşünürken Mina'yı çekerek yemek yenecek tarafa getirdi ve sahne tarafında kendisine rezerve yapılan yere oturdular.
Mina ise içinden Efe'ye aklına gelen en kötü kelimeleri sayıyordu, konuştuğu adama resmen rezil olmuştu sonunda dayanamayıp "Siz ne hakla beni utandırırsınız." dedi.
Efe bunun üzerine arkalarda bir masayı işaret ederek "Bak konuştuğun adama nerede oturuyor bir de kendine bak yanımda nerede oturuyorsun, ikinci sınıf biri için, rezil olduğunu düşünmeye değmez." deyince Mina daha fazla kendini tutamayıp "Ben insanları sınıflandırmam her insan birinci sınıftır bunu kavrayanayanların hiçbir sınıfa giremeyeceği benim gözümde kesindir." dedi ve masadan kalktı ne yaptığını anlamayan Efe gözleriyle onu takip ettiğinde arka masaya adamım yanına gittiğini gördü.
Efe onun sinirli hâlinden gıda alıyordu ve bunun için sinir etmişti onu ama bunu yaparken bu ateşe tutunmuş kadının oraya gidebileceğini hiç hesaba katmamıştı.
Bir müddet sonra yemek eşliğinde müzik başladı Efe dikkat çekmeden arka masaya bakıyordu, Mina ise adamın espirilerine kahkahayla gülüyordu ve bu durum onu sebebini bilmediği şekilde rahatsız ediyordu.
Saat gece on ikiye gelirken Mina Efe'nin yanına geldi ve "Ben artık kalkıyorum." deyip cevabını beklemeden çıkışa doğru yöneldi.
Mina, otelin kapısının önünde taksi beklerken Efe yanına geldi ama bir türlü taksi gelmiyordu.
Efe sinir bozucu bir şekilde "Bu saatte biraz zor taksi bulursun." dedi.
Mina, "Bu benim meselem siz işinize bakın şu an iş saatleri içerisinde değiliz ve ben size cevap vermek istemiyorum." dediğinde görevli tarafından Efe'nin arabası geldi.
Efe ön koltuğa oturup kemerini bağladı ve siyah içerisini göstermeyen camı indirip "Hadi bin." dedi ve sesi çok ciddiydi, başka şansı olmayan Mina zoraki bindi arabaya.
Bir müddet sessizlik hâkim oldu arabanın içerisinde ve bu sessizliği Efe "Ne tarafa gidiyoruz?" diyerek bozdu.
"Efendim?"
"Nerede evin diyorum, bir evin var değil mi?"
"Beşiktaş."
"İyi yolumun üstüymüş."
"Zahmet olacak, rahatınızı bozdum."
"Ona cesaret edemezsin."
"Eğer damarıma basarsanız bundan o kadar emin olmayın."
"Şu an sadece teşekkür etmen gerekiyor," dedikten sonra hiç cevap vermedi Mina ve yaklaştığında yolu tarif etti sadece.
Apartmanın önüne geldiklerinde ışıkların kapalı olduğunu fark etti Mina ve Melek annesinin uyuduğunu tahmin etti.
Mina teşekkür edip ineceği sırada Efe kibarca kolunu tutup inmesini engelledi, gözleri fal taşı gibi açılan Mina yaptığına anlam yüklemeye başladı, kolunu kurtarmaya çalışırken inanmayan bakışlarla Efe'ye bakıyordu.
İlk kez bu şekilde korku duyuyordu Mina çünkü bugüne kadar hiçbir erkeğe kendisine dokunma cesaretini vermemişti.
Mina Sağ koluyla kapının koluna açmak için uzanırken Efe otomatik kilide uzandı ve kapıların tümünü kilitledi.
Efe keyif alarak yüzündeki ifadeyi izliyordu ve ne düşündüğünü deli gibi merak ediyordu.
Sessiz çığlıklarla geçen bir iki dakikanın ardından Efe elinin tersini Mina'nın boynunda gezdirmeye başladı.