3. BÖLÜM

1198 Kelimeler
Akın'ın son cümleleri biraz odadaki nabzı düşürdü. Vezir ise odadaki en hâlinden memnun kişiydi. Koltuğunu artık garantilemişti. Herkes sessiz kaldı, Akın'ın net oluşu daha ilk günden onları zaten bozguna uğratmıştı. Bir sorun istemiyorlardı. Akın net duruyordu, belki de bu işi güzel kıvıracaktı. Şimdilik sessiz kalmayı doğru buldular. Akın kısa bir sessizlikten sonra "Söylemek istediğiniz bir şey var mı?" diye sordu. Bunun üzerine Şanslı Hayri bakışları Akın'a çevirerek "Kumarhanede işler şu an sıkıntı da. Sadece İstanbul değil Ankara, Adana ve İzmir'de de devlet sıkıntı çıkarıyor. Bir yol bulmalıyız yoksa hem benim hem de sizin zararınız artıyor. Kazancın yüzde on beşini bırak beşini bile veremeyecek duruma düşeceğiz." dedi. "Biliyorum ve bunun için bir iki yapacağım şey var. Gelecek ay hallolur, görüşmelerimi yaptım." Hayri Akın'ın dediklerini dinledikten sonra gülümsedi. Bir yıldır kumar oynatamıyordu. İşleri de kötü değil rezaletti. Ve en önemlisi Akın'ın babası bu konu ile hiç ilgilenememişti. Akın "Başka bir şey var mı?" diye sordu. Topal Bedri söz isteyerek "Alkol satışları devletin yasaklamalarıyla daha fazla denetime tutuluyor. Burada bir sıkıntı yok ama kaçak getirdiğimiz ürünleri sokarken sıkıntı yaşıyoruz." dedi. Akın yine kendinden emin bir şekilde "Haberim var, gümrükte bunun için adamları ayarladım. İlk parti ürünleri on gün sonra alabilirsiniz." deyince Bedri tek kaşını kaldırıp başını 'Vay be.' der gibi salladı. Halinden memnun görünüyordu. Akın'ın dersine iyi çalışmış olması onu fazla tatmin etmişti. Akın tekrar bir şey demeden Şevket "Belli ki sen sırtımızı yere değdirmeyeceksin. Biz de sana saygı göstereceğiz, benim onayımı aldın. Yeni kafalara yer vermek akıllıca olacak." dedi. Diğerleri de onu onaylayınca toplantıya son verildi. Herkes giderken sona bir tek Vezir kaldı. Çıkmadan Akın'a "Düğün için nasıl bir yol izleyeceğiz." diye sordu. "Bu konuyu sana bırakıyorum Vezir. Neyin nasıl olacağına sen karar ver." "Önce Karen ile konuşmam lazım. Sonra seni ararım." Vezir Karen'e bu konuyu nasıl açacağını düşünürken Akın'ı başıyla onayladı. Vezir düşünceli bir şekilde evinin yolunu tutarken Akın biraz bekledi ve evden çıktı. *** Akın dinamitle patlatmaya çekinmediği babasının eski kalesine vardığında enkaz çalışmalarının başladığını gördü. Çok güvendiği üç adamı çalışmaların başındaydı. Sakince yanlarına geldiğinde onlar henüz kendisini fark etmemişti. Akın uzun boylu esmer ve arkası dönük adama "Picasso!" diye seslendi ve omzunu sıktı. Genç adam yüzünü ona dönerken erkeksi bir tavırla "Ooo, kralım. Hoş geldiniz." dedi ve omuzlarına vurarak sarıldı. Ardından diğer iki adam da sırasıyla ona sarılarak dövercesine sırtına vurdular. Akın içten bir gülümseme ile onlara bakarken "Ne yaptınız?" diye sordu. Akın'ın gülümsediği nadir görülürdü. Hayatı boyunca soğuk tavırları ile bilinirdi. Ama bu üç adam onun yalnızca yanında olan adamları değildi. Dost diyebileceği en üst noktadaydılar. Adı Samih olan "Arz ettiniz kralım biz gelir brifing verirdik." dedi. "Kes zırvalığı Horasanlı." Akın bunu dedikten sonra yalancı bir yumruğu onun yüzüne doğru savurdu. "Enkaz sabaha kadar kalkmış olur. Hazırlıkları tamamladık. Yeraltındaki tünelleri aktifleştirme çalışmaları bitmek üzere." Horasanlı bunu bir anda ciddileşerek söyledi. O sırada Tekin araya girerek "Şeytanın Ekspresi... görür gibi oluyorum." dedi ve ellerini o yönde bir şey görüyormuş gibi havaya kaldırdı. "İstanbul bundan daha fazlasına kendini hazırlasın. Kral doğdu ve şeytan oldu, herkes Şeytanın ekpresine binmek zorunda kalacak." Karşısındaki üç adam aynı anda onu destekleyerek "Helal, sana be Kral." dediler. *** Karen eve geldiğinden beri bir o yana bir bu yana dolaşan babasını izlemekten yorularak. Karşısına dikildi ve "Ne oldu, sıkkın gibi bir hâlin var?" dedi. Vezir ise bundan kaçışının olmadığını ve eninde sonunda konuşması gerektiğini biliyordu. Bir yerden başlamalıydı. İfadesiz bir şekilde Karen'in yüzüne bakan yaşlı kurt "Kral kararını verdi." dedi. Karen babasının bu söylediğine anında dikkat kesildi. Meraklı gözlerle ona baktı ardından "Çok önemli şahsiyet, kimde karar kılmış acaba?" diye sordu. Gerçekten merak ediyordu. Kendisine gelene kadar ona kur yapan bir sürü seksi ve dikkqt çekici kızlar vardı. Gönlü rahattı, belli ki babası sonuçtan memnun olmamıştı. İçi rahatladı ve koltuklardan birine oturdu. Tam yerine kurulunca Vezir konuşmaya başladı. "Güçlerini benimle birleştirmek istediğini söyledi." Karen oturduğu yerde diken varmış gibi fırlayarak kalktı ve hızla babasının karşısına dikildi. "O adam benden hiç hazzetmez. O kadar güzel kız varken, ben aklına bile gelmem. Delirmiş olmalı." Vezir cevap vermek yerine susmayı tercih etti. Bu da dediklerinin doğru olduğunun kanıtıydı. Vezir konuşmayınca Karen "Herhalde sen de biz istemiyoruz dedin. Yani böyle bir şeye ihtiyacımız yok." dedi. Vezir net olduğunu göstermek adına "Hayır, onay verdim. Hazırlıklara başlayacağız. Bizden bu konuda haber bekliyor." dedi. "Baba, ben şu an gerçekten nasıl bir tepki vereceğimi bilmiyorum. Sen nasıl kuru kuruya buna evet dersin?" "Kuru kuruya demedim. Karşılığında daha çok güçleneceğiz. Sen de bizim camianın kraliçesi olacaksın. İnsanlar senin önünde eğilecek." "Gören de dünyanın onay verdiği bir kralın karısı olacak sanır. Alt tarafı yeraltı dünyasının, birkaç pis işine hâkim olan insanların işi. Hayır diyemedin mi? Pardon zaten sen buna dünden razıydın." "Karar verildi. Emir büyük yerden, sakın işleri yokuşa sürmeye kalkma. Başımızı belaya koyarsın. Zaten ayağımı kaydırmak için kapıda yatıyorlar." Sus pus olup kaderine razı olmak Karen'in fıtratında yoktu. O lanet olası herif pazardan meyve alıyor gibi kendisini seçmişti. Bil eşya gibi birinin kendisini alması birinin de vermesi onu deli ediyordu. Hiçbir şey demeden odasına çıktı. Telefonunu eline alarak bir numara tuşladı. Birkaç kez çalmanın ardından telefon karşı taraftan açıldı. "Efendim." "Kral kararını vermiş. O çok büyük servetini babamın saltanatı ile birleştirmeye karar vermiş." Karen ondan bahsederken yüzüne küçümseyen bir ifade taşınmıştı. "Haberim var." "O kadar çabuk mu haber aldın?" "Evet, içeride adamım var. Şimdi sakin olmalısın, karar verilmiş başına iş açmanı istemiyorum. Bu işi kabullen ve gerekmedikçe konuşmayalım. Evinde sadece kendi önlemleri ile hareket ediyor. Dikkat et." "Sen de mi onunla evlenmem gerektiğini söylüyorsun?" "Evet." Adam bunu net bir şekilde söyleyince Karen zoraki bir kabulleniş içerisine girdi. Gerçekten emir büyük yerdendi, resmen çevresindeki negatif güçler tarafından Kral'a doğru itiliyordu. *** Gece saat on ikiye gelirken Karen evden sessizce çıktı. Korumaları aşıp evden çıkması hiç kolay olmayacaktı. Küçük bir sırt çantasına acil birkaç giysi koyarak kollarından geçirdi ve sakince nöbet değişimi yapılmasını bekledi. Adamlar yer değişirken ufak bir hareketlenme oldu. Karen bundan faydalanarak arka duvarı tırmandı ve diğer tarafa atladı. Yarım saat kadar çam ağaçlarının olduğu alanda yürüdü. Daha sonra ana yola doğru inip taksiye bindi. "Hava alanına lütfen." Taksici Karen'e şüpheli gözlerle baktı. Onu aracına aldığı yer pek de tekin bir yer sayılmazdı. Bu saatte burada ne aradığını merak etmeden edemedi. Arabayı öylece sürdü. Hava alanı istikametinde ilerlerken Karen arkadan yapılan selektör ışıklarını fark etti. Babasının adamları belli ki peşine düşmüştü. Bir araba önlerine geçti, biri arkada kaldı biri de tahrik edici bir şekilde yan şeritte duruyordu. Karen öndeki arabanın plakasını tanımadı. O sırada taksici "Bela istemiyorum. Kim bu adamlar? Polis ile başın belada mı?" diye sordu. "Polisle başım belada değil. Devam edin lütfen." "Böyle devam edersek zaten kaza yapacağız." Yolda genişleyen cep tarafına doğru sinyal veren adam sakince arabayı sürdü. Arabalar ardı ardına kenarda durunca Taksici "Sen otur, kardeşim." dedi ve arabadan dışarı çıktı. O sırada öndeki arabadan inen adam yanlarına geldi. Taksici kendinden emin bir şekilde "Hayırdır hemşehrim bir şey mi oldu?" diye kibar bir dille sordu. Kavga çıksın istemediği belliydi. Arabadan inen adam "Kızı alacağız." dedi. Açık ve netti. "Ne demek kızı alacağız?" O sırada bir adam daha arabadan indi telefonda konuşuyordu. Yanlarına geldi ve arabaya doğru bir adım attı. Taksici tam engelleyecekti arabadan ilk inen adam onun önüne geçti. Taksinin kapısını açan adam elindeki telefonu Karen'e uzattı. Karen anlamaya çalışırken telefonu alıp kulağına götürmeden ekrana baktı. Ekranda Kral yazıyordu.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE