Sevdiği kızın cevap vermesine fırsat vermeden dudaklarına kapandı koca adam. Gizem’ in verdiği karşılıklarla ortalık alev almış, cayır cayır yanmaya başlamıştı sevdalı bedenleri. Günlerdir sadece telefonla konuşmuşlar, yalnızca iki kez görüntülü konuşarak birbirlerini görebilmişlerdi. Şimdi yüreklerinin hasretini bedenleri ile dindirme zamanıydı onlar için. Umut’ un aç öpücüklerine yakıcı dokunuşları da eklenince Gizem’ in içi titremeye başlarken uzandığı yere iyice yerleşmişti. Umut sevdiği kızın bir yandan üzerine ağırlığını vermeden uzanırken diğer yandan ellerini hastası olduğu göğüslerde gezdiriyordu. Gizem’ in açılan dudaklarından içeri giren diliyle sevdiği kızın daha çok tadını alınca göğüslerini yoğurmaya başlamış, bu duruma dayanamayan genç kızın inlemesi koca adamın ağzının içinde kaybolmuştu. Koca adamının göğüslerine dokunmasıyla içindeki tedirginlik tuzla buz olup havaya karışan Gizem sevdiği adamın saçlarında olan ellerini ensesinden sırtına doğru okşayarak indirmeye başlamıştı. Gizem’ in ellerinin geçtiği yerler Umut’ u daha çok kavururken genç kızın dudaklarından ayrılarak uzaklaşmadan derince bir nefes alıp uğruna öldüğü kadının gözlerine baktı. Yaşadığı tutkudan kahverengiye dönmüş bal rengi gözler yaşamdı koca adam için.
“ Gözlerinle yaktığın ateşi dudaklarınla daha çok harlıyorsun! Nasıl bir mucizesin sen! Şükür sebebimsin kadın!” Sevdiği adamın sözcükleri Gizem’ in gözlerindeki ışığı açığa çıkartmıştı resmen.
“ Nefesim oldun adam! Hayatıma girdiğin güne bin şükür!” Umut’ un dudaklarından kelimeler bir dua gibi dökülmüştü.
“ Benimsin!” Gizem’ in de tek isteği buydu.
“ Ömrüm boyunca bir tek seninim!” Gizem’ den sonra bir daha konuşacak takati kalmamıştı Umut’ un. Nasıl bir gururdu duydukları sevdiği kıza anlatacak kelime yoktu onun sözlüğünde. Kelimelerle söyleyemediğini dudaklarıyla tenine anlatmaya başladı o da. Kısa bir öpüşmeden sonra dudaklarını genç kızın teninden ayırmadan önce kulağına doğru sürtmüş sonra da boynundan gerdanına doğru inmişti. Mırıltı halinde çıkan sesi Gizem’ in yüreğindeki sevdayı katlıyordu o esnada.
“ Sihir gibisin... Öylesine beyazsın ki sana dokundukça oluşan kırmızılıklar, benim tenindeki mühürüm...” Gizem’ in heyecandan ve yaşadığı tutkudan kalbi dört nala atıyordu. Kalp atışlarının üzerine konulan öpücükle gözünden akan tek damla yaşa engel olamamıştı. Çok güzel seviyordu koca adamı. Karşıdan kaba ve iriliği yüzünden korkutucu görünen adamının içindeki sevdaya hayrandı genç kız. Giydiği tişört yüzünden göğüslerine ulaşamadığı için sevdiği adamın üzerini çıkartmasına izin verdi. Bugün sevdiğinin olacaktı, yaşadıkları sevdayı tenlerine de işleyeceklerdi beraber. Bilmediği denizlerde koca adamıyla yüzeceklerdi. Tek yapabildiği Umut’ un dokunuşlarına karşılık vermeye çalışmaktı ancak çok da zorlanmıyordu çünkü aklı başından gitmiş sadece yaşadığı haz yüzünden tamamen içgüdüsel davranıyordu. Kendi tişörtü üzerinden çıktıktan sonra tekrar uzanmadan önce Umut’ un tişörtünü de üzerinden çekip aldı. Umut sevdiği kadının üzerini çıkartınca ortaya çıkan mor sutyenle neredeyse aklını kaçıracaktı. Sutyenin üzerinden taşmış dolgun göğüslere öpücükler kondurmaya başladığında Gizem’ in de elleri ensesinde ve sırtının ulaşabildiği bölümlerinde geziniyordu. Daha fazla kendine engel olamayarak sutyeni aşağı indirdiğinde gün yüzüne çıkan yuvarlaklarla nefesi yetmemeye başlamıştı koca adamın. Bembeyaz kadının göğüs uçları pespembeydi ve yaşadığı zevkten nohut büyüklüğünde şişmişti. Ellerini üzerlerinde gezdirip hafifçe sıkınca Gizem ilk defa sesli inledi.
“ Ah!” Gizem’ in sesi koca adam için öyle kışkırtıcıydı ki bir elini çekerek ağzını göğüs ucuna kapadı. Başının göğüse bastırılmasıyla genzinden gelen inlemesi eşliğinde ısırarak emmeye başladığında Gizem tekrar inledi.
“ Ah Umut!” Umut’ un göğsünü emmeye başladığında bacaklarını aralayan genç kızın bedenine kendini daha çok bastıran koca adamı hissetmesi Gizem’ in kasıklarından kadınlığına doğru titremesine sebep olmuştu. Sevdiği adam göğüsleri ile uğraştıkça istemsizce bedenini kaldırıyor kendisini adama bastırıyordu. Kadınlığının ıslaklığını hissettiğinde artık pantolonlarının fazla olduğunu düşünmeye başlamıştı ki Umut onu anlamış gibi kendini kaldırarak pantolonunun düğmesini açıp fermuarını aşağı indirdi. Adama yardımcı olmak için kalçalarını hafifçe yukarı kaldırdığında sabah zorla içine girdiği pantolonu Umut bir çırpıda üzerinden söktükten sonra kendi pantolonunu da hızla çıkartmıştı. Karşısında sadece boxerla kalan sevdiğiyle dudaklarını aralayarak derince bir nefesi içine çekerken yanaklarının ısınmasından kızardığını anlamıştı.
Umut sevdiği kızın göğüslerinden bir türlü kendini ayıramamıştı. Oyalandıkça kadının verdiği tepkiler öyle coşturmuştu ki onu hayran olduğu göğüslerden kopamamıştı. İnlemeleri melodi gibi kulaklarına doldukça erkekliği şahlanmış, artık canını yakmaya başlamıştı. Sevdiği kadının dokunduğu yerlerdeki teninin kızarıklığı gururunu okşuyordu. Gözlerine bakarak pantolonunu çıkartırken hiç bir itirazı olamamasına rağmen kendine dar gelen pantolondan kurtulduktan sonra kızarmaya başlamasıyla aklı biraz başına gelir gibi olmuştu çünkü karşısında sutyeni aşağı kaymış, bembeyaz göğüslerindeki dokunuşlarından ve ısırıklarından dolayı oluşan kızarıklığa rağmen dipdiri uçları dikkatini çekerken ve pantolonu çıkarttığı sıra gördüğü mor dantel külotun sakladığı hazinesini deli gibi merak ederken bu kadar kendine gelebilmesi bile mucizeydi.
“ Korkma! İstemediğin sürece ileri gitmem!” Söylemişti ama nasıl dayanacağını ya da ‘hadi artık!’ diye coşmuş erkekliğini nasıl durduracağını kendi de bilmiyordu Umut ancak Gizem’ in sözleri gözlerini parıldatmıştı.
“ Senden olan her şeye hazırım ben. Sadece utandım sanırım...” Sevdiği adamın gözlerindeki ışık her şeye değerdi. Şimdiye kadar istemiyor olsaydı bile şu an gördüğü bakışlar için kendini teslim ederdi kesinlikle. Aşık yüreğinin ‘hadi!’ demesiyle Umut’ un dudaklarına yapışarak ensesinden tutup üzerine doğru çekti. Bu saatten sonra kimse Umut’ u durduramazdı. Koca adam yaptığının yanlış olduğunu, evlenmeden birlikte olmamaları gerektiğini biliyordu. Hele ki babasıyla konuşamadan bunu yaşamamalıydı ancak kendinde durmak için zerre istek yoktu. Gizem’ in de durdurmaya niyetinin olmadığını anlamıştı. Sanki biraz önce öpüp sevmemiş gibi altında yatan kadının dudaklarında ve göğüslerinde saltanatını ilan etti. Daha da aşağılara ilerlemek için göbeğinde öpüşleriyle yolunu çizerken kadınının teninin tadına varmak istercesine dilini değdirmeyi de unutmuyordu. İç çamaşırının sınırına geldiğinde bir kez daha başını kaldırıp sevdiğinin gözlerine baktığında usulca açılıp kapanan göz kapaklarıyla iznini yinelemiş oldu. Bir yandan kokusunu içine çeke çeke kasıklarını öpüyor diğer yandan da aklını başından alan çamaşırı üzerinden çıkartıyordu. Gizem sevdiği adama verdiği izinle yine hafifçe kendini kaldırarak külotunun kendisini terk edişini buğulu gözlerle izlemişti. Genç kız için dünya durmuş, sadece koca adamı ve ona yaptıkları kalmıştı. Bu kadar tutkuya, bu kadar zevke nasıl bayılmadan durabiliyordu aklı almamıştı. Kadınlığında hissettiği dudaklarla tekrar sesli bir şekilde inledi.
“ Ah! Yapma!” Böyle demişti ancak eliyle adamı kadınlığına bastırmaya devam etmişti çünkü yapmamasını ya da durmasını asla istemiyordu. Umut sevdiği kadının mabedini gördükten sonra kendinden geçmişti. Dudakları istemsizce ona doğru çekilip buluştuğunda Gizem’ i duymamıştı bile. Zaten çok fazla seks deneyimi olmamıştı bugüne kadar. Genelde kısa bir ön sevişmeden sonra birlikte olacağı kadının ıslandığını anlamasıyla birleşirdi. İlk defa bir kadının tadına bakmak istemişti. Gördüğü görüntüden sonra sanki sevdiği kadının kadınlığında can suyu varmış da onun lezzetine varmazsa ölecekmişçesine bir yandan emiyor, bir yandan da üzerinde dilini gezdiriyordu. Gizem’ in baldırlarının titremeye başladığını fark ettiğinde sona yaklaştığını anlayarak dilini hızlandıran koca adamla genç kız çığlık atarak doyuma ulaştı. Sevdiği rahatlayınca ufak ufak öpücüklerle kadınlıktan uzaklaşırken dudaklarının yerini parmaklarına bırakmış olduğu yerde yükselerek kadının dudaklarına asılmıştı. Çıktığı bulutlardan tüy gibi hafifleyerek inen Gizem daha yaşadığı zevkin sarhoşluğunu atamadan koca adamının yakıcı öpücüğü ve kadınlığındaki parmaklarla içinin tekrar arzuyla dolduğunu hissedince çok şaşırdı. İtiraz edilmeyeceğini bilse bile Umut yine de sevdiğinin göz bebeklerine bakarak sordu.
“ Her şeyinle benim ol¿” Sevdiğinin verdiği değerle yüreği kanat takmıştı genç kızın. Ona dokunmaya başladığından beri kaçıncı izin isteyişiydi hatırlamıyordu. Onu incitmemek için o ne isterse onu yapıyordu koca adamı. Zaten onun değil miydi¿
“ Her şeyimle bir tek seninim!” Umut bu sözlerden sonra kendini kaybetmişti. Sevdiğinin üzerindeki parmaklarının yerini bu kez kendisi alırken erkekliğini yasladığı anda Gizem’ in dudaklarına yaklaşırken konuşmaya çalıştı.
“ Özür dilerim. Bir daha canını asla yakmayacağım bu ilk ve son olacak. Ne olur sıkma kendini, rahat bırak. Benimsin sevdiğim, sadece benim...” Koca adamın sözcükleri hareketleriyle beraber ağzından dökülmüştü. İlk itişinde Gizem’ in acıyla gözlerini yumduğunu görünce gözlerini açmasını beklemiş daha sonra tekrar denemişti. Bütün dünyası, kalbi, sevdası tamamen onundu artık... Genç kız kasıklarında hissettiği keskin acıyla gözlerini kapatmış ilk başlardaki yoğunluk geçip tekrar araladığında koca adamının gözlerinin onu beklediğini görmüştü. İçini titreten bu bakışlardan utansa bile bunu koca adamına belli etmeye niyeti yoktu. Başını Umut’ un boynuna gömüp daha önce yaşamadığı bu zevkin sonuna kadar tadını çıkartmaya çalıştı. Az önceki bulutlara bu kez sevdiği adamla beraber yükselmişlerdi. Genç kızın hızlı nefeslerinden, kadınlığındaki titremelerden yaklaştığını anlayan koca adam son kez dudaklarına kapandı.
Umut Gizem’ in üzerinden yana kayarak kadınını göğsüne yasladı.
“ Böyle olmamalıydı. Çok daha başka hayal etmiştim ben. Dayanamadım, ne olur affet!” Genç kız kaşlarını çatarak başını kaldırıp gözlerini buluşturdu sevdiği adamla. Ne yani¿! Pişman mıydı onunla birlikte olduğuna¿! İçindekileri tutamadan dilinden döküldü.
“ Pişman mısın yoksa¿” Umut şaşkınlıktan havalanan kaşlarıyla kendini yükselterek Gizem’ e baktı.
“ Ne¿! Ne pişmanlığı¿!” Genç kız az önce duyduğu kelimelerin doğruluğunu sorguluyordu o an için.
“ Böyle olmamalıydı dedin ya!” Sevdiği kızın sözleriyle kendini tekrar geri atan koca adam genç kızı da eski yerine, tam kalbinin üzerine yatırmayı ihmal etmemişti.
“ O güzel kafan nasıl işliyor çözebilmiş değilim gerçekten. Ben öyle mi demek istedim sence¿ Hadi dediklerimi kendine göre yorumluyorsun, kalbimin sesini de mi duymuyorsun kadın¿!” Yüzündeki gülümsemeyle sevdiği adamın kalp atışlarının üzerine bir öpücük koyan genç kız çalan telefonla kendini toparlamaya uğraştı. Umut çıplaklığından utanmadan az önce nereye savurduğunu bilmediği pantolonunu gelen ses sayesinde bularak aramayı cevapladı.
“ Efendim bilader!” Karşıdan gelen cevabı dinlerken kaşları hafif kavislenmişti koca adamın.
“ Eyvallah kardeşim. Sağ olasın. 1 saate gelirim.” Kapanan telefonla bakışlarını sevdiği kadına çevirdiğinde arkası dönük sutyenini giymeye uğraştığını görünce çapkın bir sırıtışla usulca yaklaşarak genç kızın ellerini çamaşırdan uzaklaştırdı. Gizem telefonu cevaplamaya kalkan adamı fırsat bilerek yattığı yerden hızla doğrulup kıyafetlerini giymeye başlamıştı çünkü sevdiği adamın buna izin vermeyeceğini anlamıştı. Külotunu ve pantolonunu giydikten sonra sutyenini takıp kopçasını geçirmeye uğraşırken sırtında hissettiği sıcak ellerle nefesi kesildi. Kendi ellerini usulca aşağı indirirken sevdiği adam sözde kopçayı takmakla uğraşıyordu. Umut’ un elleri arsızca sırtından okşayarak göbeğine doğru ilerlerken kalçasında hissettiği sertlikle aklı başından gitti. Koca adam sevdiği kadının omzundan boynuna doğru öpücükleriyle yol izlerken önündeki kızın almaya çalıştığı nefesle göğüslerinin hareketini görünce karnındaki ellerini oraya doğru yönlendirmişti ki Gizem ellerini üzerine koydu. Ne yapıyordu bu adam¿! Öldürecekti onu kesin! Umut’ un az önce birlikte olmamışlar gibi sertleşmiş olan erkekliğine mi şaşırsın yoksa kendisinin de onu istemesine mi şaşırsın bilememişti genç kız lakin engel olmaya çalıştı çünkü eğer sevdiğine uyarsa mümkünü yok buradan çıkamayacaklardı.
“Ki... Kim... Kimdi arayan¿” Gizem’ in sorusuyla gerçekliğe çakılan Umut bıkkınca bir nefes vererek sevdiği kadından hiç istemese bile uzaklaşıp bir yandan boxerını giyerken diğer yandan da cevap vermeye uğraştı.
“ Celil aradı. Babam beni soruyormuş.” Gizem eline aldığı tişörtünü bir hışım üzerine geçirip şaşkınlıkla Umut’ a döndü.
“ O da mı biliyor yoksa¿” Başını sallayan adam sözlerine devam ederken üzerini giyinip evi toparladıktan sonra arabaya doğru yine el ele gitmişlerdi.
“ Celil olmayan erkek kardeşim gibi. Beraber büyüdük desem yalan olmaz. Üniversiteye kadar hiç ayrılmadık. Ben okudum, o kalıp babasının işine yardım etti ama hiç kopmadık. Hastaneden çıktıktan sonra seninle görüşebilmek için bir, iki onun yanına gidiyorum diye evden çıkmıştım. Annem beni arayıp telefonun meşgul olduğunu anlayınca Celil’ i aramış bir gün. Sonra da beni sıkıştırdı “ Artık birbirimizden sır mı saklıyoruz kardeşim¿” diye.” Gülümseyerek dinlediği hikayenin gerisini merak etmişti Gizem.
“ Eee¿ Sonra¿” Umut yüzündeki gülümsemeyi silemiyordu çünkü hayatında hiç bu kadar mutlu olduğunu hatırlamıyordu.
“ Sonrası ne gülüm seni anlattım, sevdamı anlattım. Gerçi o gece biraz fazla kaçırmışız. Amcam görünce “ Siz adam olmazsınız!” deyip bizi 3 gün imalata attı ama olsun.” Arabanın içi kahkaha sesleriyle inliyordu. Biraz sakinleşen Gizem babasının Umut’ u neden aradığını sordu bu kez.
“ Baban seni neden aramış¿” Koca adam dudaklarını büktü.
“ Bilmiyorum. Dükkandaymış, Celil mal bırakmak için gittiğinde söylemiş “ İşi bitince buraya uğrasın.” diye.” Başını sallayan genç kızla yol bitmiş can dostunun evinin altında durmuşlardı. Umut etrafta kimse var mı diye kontrol ettikten sonra sevdiği kadının dudaklarına hem kendini hem de Gizem’ i kavuran bir öpücük kondurdu.
“ En kısa zamanda babamla konuşacağım. Sen de annene benden bahsetmeye başlasan iyi olur yavrum.” Gizem en güzel gülümsemesi ile teslimiyetini sundu sevdiği adama.
“ Sen ailenle konuş, ben annemle hemen konuşurum.” Tekrar öpüştükten sonra hiç istemeseler bile vedalaşarak ayrılan sevdalıların o an tek duaları vardı, bir an evvel kavuşmak.
Gizem’ in Umut’ la gidişinden sonra amaçsızca çarşıda dolanan Asude daha sonra evine geçmişti. Yüzündeki makyajı temizleyip duşunu aldıktan sonra evin içinde oyalanmaya başladı. Can dostunun ne zaman geleceğini bilse ona göre yiyecek bir şeyler hazırlayacaktı ancak arayıp da rahatsız etmek istemediği için kendine çay yapıp televizyon izlemeye karar verdi. Gündüz kuşağının saçma sapan programları arasında zaplarken içi geçen genç kız kapının ziliyle koltuktan sıçrayarak uyandı. Koşturarak kapıya bakarken hala gözlerini ovalıyordu.
“ Hoş geldin...” Asude’ nin uyku sersemi homurtusuna karşı Gizem cıvıldamıştı resmen!
“ Çok hoş buldum canımın içi!” Gizem’ in sarılışıyla kıkırtısına engel olamayan Asude de can paresine sarıldı.
“ Hadi sen duşunu al, ben de yiyecek bir şeyler hazırlayayım!” Dostunu banyoya yollayan genç kız mutfağa geçerken kendi kendine gülerek konuşuyordu ‘ben kavuşamadıkça sıyırıyorum, bu da kavuştukça sıyırıyor! Allah sonumuzu hayır etsin!’ . El çabukluğuyla bir şeyler hazırlayınca Gizem’ e seslenmek için odanın kapısına geldiğinde kızın üzerini giyindiğini gördü. Tişörtünü üzerine geçirirken fark ettiği detayla kıs kıs gülmeye başladı. Sofraya oturduklarında biraz yemek yiyince Gizem’ in bir şeyler anlatmasını bekledi ancak dostu sanki kıtlıktan çıkmış gibi yemeğe devam edince durumu ele aldı.
“ Eh! Acıkmışsındır yani!” Asude’ nin sırıta sırıta söylediği sözlere anlam veremeyen Gizem ağzı dolu olduğu için sadece “ Hı¿!” diye cevap verebilmişti. Bunun üzerine Asude kocaman bir kahkaha atarak konuşmaya devam etti.
“ Sevişmek diyorum, acıktırır. Haklısın!” Gizem duyduklarından sonra lokması boğazına kaçınca bir yandan öksürüyor, diğer yandan da Asude’ nin nasıl anladığını çözmeye çalışıyorken yanakları alev almıştı. Can dostundan saklamak gibi bir niyeti yoktu zaten de böyle imalı konuşunca da tuhaf olmuştu. Öksüren arkadaşına hemen bir bardak su getiren Asude de gülmekten konuşamıyordu.
“ Dur! Dur! Sakin ol! Bir şey demedim!” Can dostu utançla kelimeleri birleştirmişti.
“ Nasıl anladın ya¿!” Gizem’ i gözleriyle açık yakasını işaret ederek yanıtladı genç kız.
“ Balım gerdanın kıpkırmızı! Hatta bazı yerleri morarmış, az önce geldiğimde üstün çıplaktı ya o zaman gördüm. Bu gece gömleğini ümüğüne kadar ilikle bence!” Tekrar kahkaha atan can parçasıyla Gizem “ Yaaa!” diyerek ellerini yüzüne kapattı. Genç kız can dostuna yaşadıklarını üstü kapalı anlatırken Asude’ nin kahkaha ile karışık söylenmişti.
“ Desene bu kez koca oğlan kaleyi tutturmuş!” Can dostunun sözleri ile Gizem’de kendini tutamamış kahkaha atmıştı.
“ Delisin sen!” Asude kendini bilmenin erdemiyle muzipçe sırıttı.
“ Hiç bir zaman akıllı olduğumu iddia etmedim!” Biraz sakinleştikten sonra Gizem Asude’ nin gözlerinin içine bakarak sordu.
“ Gerçekten iyi misin¿” Genç kız ciddi gelen soruya aynı ciddiyetle karşılık verdi.
“ İyi miyim¿ Bilmiyorum ama kötü olmadığıma eminim. En azından Emirhan’ ın bana karşı ne düşündüğünü bilmek rahatlatıyor sanırım. Gerçi ben ondan daha çok korkuyorum ancak yüzleşecek kadar cesurum. Bu da inanılmaz bir güç veriyor bana.” Buruk bir tebessüm eşliğinde konuşmuştu genç kız. Aslına güçlü olmak istemiyordu. İstediği sadece sevdiği adamla mutlu olmaktı ama kader... Başını iki yana sallayarak düşüncelerinden sıyrılmaya çalışan genç kızı can dostu pür dikkat izliyordu çünkü aslında Asude’ nin dışından söyleyemediği, içine akıttığı daha nelerinin olduğunu tahmin edebiliyordu.
“ Ne olursa olsun ben senin yanındayım, her zaman...” Gizem’ in dilinden dökülenler sadece onun değil Asude’ nin de hisleriydi aslına bakarsanız. Öyle bir düğümdü ki bu sözler ömürleri boyunca alın yazıları hep birbirlerini takip edecek, kaderleri her zaman bir olacaktı bu iki can dostun... Asude ortamın ağır havasını dağıtmak için lafı değiştirdi hemen.
“ Eee! Ne zaman gelecekmiş senin Mecnun¿” Gizem’ in konunun yine sevdasına gelmesiyle gözleri ışıldamıştı.
“ Bu hafta son. Pazartesi iş başı yapacak inşallah! Çok özlemişim balım bugün daha iyi anladım. Bir de neyi anladım biliyor musun¿” Gizem’ in sorusuyla kaşları çatılan Asude başını iki yana sallayarak cevapladı can dostunu. Bu hareketinin üzerine Gizem elini tutup sıktı genç kızın. Gözlerinin içine bakarak konuşmasına devam etti.
“ Ben sana ne kadar güçsüzsün desem de aslında öyle güçlüymüşsün ki Emirhan’ a karşı! Bunca zamandır böyle sevip özlerken yine de yıkılmadın, hep dimdik ayakta kalabildin.” Asude buruk bir tebessümle cevapladı arkadaşını.
“ Çünkü ben onun sevdasından ümidimi kestim... Kendi sevdamla tek başıma yanıyorum...”
Umut sevdiği kızla beraber yüreğini de bırakmış, babasının yanına gitmişti. Dükkandan içeri girdiğinde kasada oturan babasının karşısına geçerek,
“ Buyur baba, beni aramışsın.” dedi. Bu yaşına kadar saygıda kusur etmemek için elinden gelen her şeyi yapmış, yeri geldiğinde boynunu bile bükmüştü koca adam. Babasından hiç bir zaman sevgi görmemiş hatta çoğu zaman kendini evlatlık gibi hissetmişti ama yetiştirilme tarzı, babasının da aynı muameleyle büyüdüğünü bildiği için hiç cevap vermemişti. Bugüne kadar...
“ Nereye kayboldun sen¿!” Umut sesinin tonunu yükseltmeden babasına baktı.
“ Hastanedeydim baba!” Babası sert sesiyle sıraladı hemen.
“ Pazar günü Seyitlere gideceğiz. Ona göre yap hazırlığını!” Kaşlarını çatarak babasının gözlerine bakan koca adam alacağı cevaptan korkarcasına sordu.
“ Ne hazırlığı yapacağım ben¿” Umut’ un babası sesini bir ton daha yükseltmişti.
“ ‘İş.’ dedin, çalışıyorsun. ‘Hastalık.’ dedin, iyileştin. Artık el âleme maskara olmadan yüzükleri takmanın vaktidir!” Koca adam duyduklarıyla içindeki volkanın patlamasına izin vermişti.
“ Ben başkasını seviyorum baba!” Umut’ un söyledikleriyle babası sertçe önündeki masaya vurarak bağırdı.
“ Ne diyorsun lan sen!” Umut çaresizce konuştu.
“ Duydun işte! Başkasını seviyorum! Hem sen demiyor muydun ‘başkasını seversen senin istediğini alırım.’ diye.” Yaşlı adamın gözlerinden ateşler çıkıyordu.
“ Ulan aylardır aklın neredeydi¿! İnsanların evine girdik çıktık, o kız hasta yatağında kaç defa yanına geldi! ‘Dünür!’ dedim lan ben o insanlara! Şimdi mi başkasına sevdalanacak zamanı buldun!” Umut inanmazca baktı babasına.
“ Sevdanın zamanı mı olur baba¿” Koca adamın babası zerre taviz vermiyordu bu duruma.
“ Olmaz! Hele şimdi hiç sırası olmaz! Çek git karşımdan elimden bir kaza çıkmasın! Hafta sonu gidilecek dedim, o kadar!” babasının gürlemesiyle dişlerini sıkmaya başlayan Umut’ un da cevap veren sesi hırlar gibi çıkmıştı.
“ Beni bir kere dinlemeyecek misin¿” Yaşlı adam eliyle çıkışı gösterirken bir komutan gibi dimdikti.
“ Babanım ben senin! Ya sözümü dinlersin ya da işte kapı!” Koca adam yıkılmıştı.
“ Son sözün bu mu baba¿” Babası cevap verme tenezzülünde bile bulunmazken Umut çıktığı kapıyı öyle bir çarpmıştı ki sanki yüreğinin çığlığı kırılan camın sesine karışmıştı.
Emirhan’ ın eve gelene kadar olan neşesi çalan telefonuyla duman olup uçmuştu. Aramayı cevaplayıp cevaplamamak arasında git gel yaşayınca aklına açmadığında annesini arayacağı geldiği zaman mecburen cevapladı. Gönül’ le en son evine geldiği gün baş başa kalmıştı. Hafta sonu ailesinin evinde düğün tarihi kararlaştırılırken babasının dikkatini çekmemek için ayak üstü ilgili davranmış ancak aklı sürekli Asude de olduğu için tutukluğuna engel olamamıştı. Emirhan’ daki garipliği bir tek elinde büyüdüğü babaannesi fark etmişti. Bir ara yanına oturduğunda yaşlı kadın sormuş fakat onu da geçiştirmişti.
“ Canım nasılsın¿” Emirhan duyduğu sesle yüzünü buruşturmadan edememişti.
“ İyi. Sen nasılsın¿” Genç kadının işveli sesi yanıt verdi Emirhan’ a.
“ İyiyim ben de. Çok özledim seni...” Gönül’ ün ses tonundan olayın başka yere gideceğini anlayan genç adam hemen sözünü kesti.
“ İşten geldim Gönül. Acilse söyle, yoksa ben seni sonra ararım.” Gönül hemen kabullenmişti.
“ 2 gündür konuşmadık ondan aramıştım. Başka bir şey yok.” Bu tavırla Emirhan aklına gelen şeyi sonunu düşünmeden ağzından çıkartıverdi.
“ Sen beni hiç kıskanıyor musun¿” Gönül şaşkınlıkla kalakalmıştı.
“ O nereden çıktı¿” Genç adam kıvırmıştı hemen.
“ Hiç kıskanıldığımı hissetmedim de aklıma geldi.” Gönül gayet rahat bir sesle karşılık verdi nişanlısına.
“ Aman Emirhan! Nereden çıkartıyorsun böyle şeyleri¿! Neredeyse 6 yıldır birlikteyiz, 7 ay sonra da düğünümüz olacak. Yeni yetme ergenler gibi seni kıskanmamı mı istiyorsun yani¿” Emirhan kafasındaki düşüncelerin yine cirit atmaya başladığını hissedince uzatmadı.
“ Yok, istemiyorum. Neyse annenlere selam söyle.” Telefonu kapatınca aklına dolan Asude’ nin sözleri bir balyoz gibi beynine inmişti genç adamın. “İlginç! Oysa derler ki kıskançlık karşındaki insana duyduğun güvenden çok içinde yaşadığın sevda ile ilgilidir.” İlgilendiği kadınları sadece seks partneri olarak gören bir adam için Asude’ nin sevdası iç dünyasında devrim niteliğindeydi Emirhan’ ın. Hayatını birleştirmeyi düşündüğü kadın bile onun kalbine değil yatağına oynuyordu sürekli çünkü libidosunu bildiği adamı elinde tutmanın tek yolunun seks olduğunu zannediyordu Gönül. Oysa Asude en baştan yatağından önce kalbini hedef almıştı. Başarmıştı da, değil mi¿ Bu düşünceyle kaşlarını çattı genç adam. Başarmış mıydı gerçekten¿ Aşık mıydı yani genç kıza¿ Ama içindeki hisler daha önce yaşadığı hiç bir duyguya benzemiyordu. ‘çünkü Asude diğer hiç bir kadına benzemiyor seni salak!’ diyen kalbiyle içi ürperdi genç adamın. Bugün ki görüntüsü aklına dolunca hak verdi içindeki sese. Hiç kimseye hissetmediği delicesine bir tutkuyla genç kıza saldırmamak için resmen kendiyle savaşmıştı Emirhan. Şimdi bile sadece düşünmesiyle pantolonu canını yakacak kadar sertleşmişti. Bedenine dokunmayı, kendine katmayı bu kadar çok istiyordu da neden hala bu isteğini yerine getirmiyordu¿ Neden korkuyordu¿ ‘çünkü onun aşkını kaybetmek istemiyorsun! çünkü şimdiye kadar kimse senin kalbini istemedi! daha sayayım mı kuş beyinli¿!’ düşünceleriyle kafasını hızla sağa sola salladı genç adam çünkü iç sesi bugün tam formunda onu yerden yere vurarak gerçekleri gösteriyordu sanki. İş çıkışı genç kızın dudaklarından dökülenler kulaklarına doldu bu kez, “ Elimde var olan seni kaybetmek pahasına seninle yaşayacağım tek bir günün, tek bir saatin hayaliyle yaşıyorum ben!” . Birinin hayallerini süslemek, dualarında yer almak nasıl bir gururdu... Genç adam ilk defa Asude’ yi düşünüp kendini rahatlatarak uykuya dalmak yerine genç kızın sevdasıyla gururunu okşayarak uyumayı tercih etmişti.
Gizem bulutların üstendeymişçesine geçirdiği günün akşamı işe geliyor olmaktan suratsızdı. Şu anda sevdiği adamla koyun koyuna olmak varken o burada nelerle uğraşıyordu. Bir de ayrıldıklarından beri hiç bir yaşam belirtisi göstermemiş sevdiği vardı ki genç kız buna daha çok kafa yoruyordu. Acaba pişman mıydı da hiç arayıp sormamıştı¿ ‘saçmalama istersen! bilip bilmeden günahına girme adamın!’ iç sesinin söylediklerinin haklılığıyla kafasındaki yersiz düşünceleri atmaya çalıştı lakin bir yerlerde canı sıkılıyordu nedensizce. ‘sadece böyle bir günde yalnız olduğun için! kendini doldurma!’ diye tekrar savuşturdu sıkıntısını. Alt raflardaki bozulan yerleri düzeltmek için eğildiğinde arkasından gelen sesle kaşlarını çatarak döndüğünde gördüğü alaycı suratla kafasından aşağı kaynar sula döküldü Gizem’ in!
“ Çok tehlikeli hareketler bunlar canııımmmm!!!” Tamamen takılmak için söylediği sözlerin nerelere varacağını bilmeyen Emirhan’ ın tek amacı laf atmaktı. Asude ile aralarının toparlanmaya başlamasıyla Gizem’ in kendine çıkarttığı tırnaklarının geri gittiği düşüncesiyle yapmıştı lakin yapmamış olmayı dileyecekti kısa bir süre sonra.
“ Ne diyorsun be sen!” Gizem’ in sinirlendiğini anlamayan Emirhan hâlâ dalga geçmeye devam ediyordu.
“ Ortalık yerde eğilme, diyorum! Görenlerin gözlerine yazık!” Genç kız öfkeden kanının damarlarında ısındığını düşünüyordu.
“ Emirhan git, belanı benden bulma!” Kaşları çatılan adam neden böyle bir tepkiyle karşılaştığını anlamamıştı.
“ Ne dedim ya! Şaka da mı yapmayalım arkadaşımıza¿!” Gizem bakışlarını kısarak tıslamıştı.
“ Şakanın ayarını bil o zaman! Bel altı muhabbetlerini benden uzak tut!” ‘hatta kimseye yapma!’ şeklindeki söylediklerinin devamını içine söylemişti ancak dışından söylemeyi çok isterdi. Can dostunun kesin talimatı üzerine Emirhan’ a kendisi ile ilgili en ufak bir imada bulunmamaya söz vermişti çünkü genç kız kimsenin iteklemesiyle değil kendi hissettikleriyle sevdiği adamın yanına gelmesini istiyordu. Kaldı ki böyle bir ima karşısında Emirhan’ ın verebileceği “ Onunla benim aramda hiç bir şey yok! Kendi kendine gelin güvey oluyor!” cevabı da oldukça korkutuyordu Asude’ yi.
“ Tamam, kızma! Gerçekten sadece şaka yapmıştım! Yoksa böyle muhabbetlerin herkese yapılmayacağını biliyorum. Mesela Nilgün’ e kalkıp bu şakayı yapsam üzerime kalır!” Emirhan’ ın kendini açıklama çabasıyla yüzünü buruşturan Gizem kendini tutamamıştı.
“ Bence sen bundan sonra kimseye böyle şakalar yapma!” Emirhan kaşlarını kaldırdı.
“ O ne demek¿” Resmen genç adamı kışkışlamıştı Gizem.
“ Öyle işte! Hadi işim var benim, lafa tutma boş yerdem Açıklama yapmadan kovaladığı Emirhan’ dan çok can dostuna az önce olan konuşmayı nasıl anlatması gerektiğini düşünüyordu. Anlatmasa olmazdı çünkü Umut’ la aralarında geçen en ufak bir diyaloğu Asude hemen gelip ona anlatıyordu ancak Gizem’ in çekincesi anlatmak ya da anlatmamak değil Asude’ nin tepkisiydi. Asude her zaman mantıklı, düşünmeden konuşmayan, her şeye ve herkese sonsuz saygıyla yaklaşan biriyken olay Emirhan olunca bambaşka bir insan oluyordu. Diğer bir yandan da Emirhan’ a güvenmiyordu, gerçi genç adamı tanıdığı yıllar boyunca hiç patavatsızlık yaptığını duymamış ya da görmemişti lakin bu yapmayacağı anlamına gelmezdi. Derin bir “of!” çekip reyonda yine kuyruk gibi peşinde dolanan Orhan’ a Asude’ ye gideceğini, arayan soran olursa oradan ulaşabileceğini söyleyerek can dostunun yanına giderken ne tepki alırsa alsın kırılmaması gerektiğini kendisine hatırlatıp durdu. Asude’ yi reyonda Özkan’ la sohbet ederken gören Gizem genç kızın gözlerinin içine bakarak derdini anlatmaya çalıştı. Asude can dostunun sürekli ona bakmasından yalnız kalmak istediğini anlayarak Özkan’ dan izin isteyip deneme kabinlerinin olduğu yere geçtiler.
“ Hayırdır balım¿ Ne oldu¿” Gizem’ in bir sıkıntısı vardı ve Asude ne olduğunu gerçekten çok merak etmişti çünkü can paresinin gözleri kırıktı.
“ Bak şimdi bir şey anlatacağım ama sonuna kadar dinlemeden sakın tepki verme, tamam mı¿” Asude can dostunun gözlerinde gördüklerinden sonra bacaklarının kendisini taşıyamayacağını anlayarak kabinin içindeki oturağa kendini bıraktı. Usulca başını aşağı yukarı sallarken kendisini toplamaya çalışarak kafasını can dostunun söylediklerine vermeye uğraştı. Kulaklarına dolan sözcüklerle beyni uğuldamaya başlamış, göz yaşları istemsiz kendilerini serbest bırakmışlardı. Gizem’ e değildi tepkisi ancak ses tonu can dostunun kalbine dokunmuştu.
“ Onun da stili bu demek ki! Eski sevgililerinin kankalarına askıntı olmak!” ‘ne olursa olsun kırılmayacağım!’ diye geldiği yerde dostunun sesi Gizem’ i tuzla buz etmişti. İnsan en çok sevdiğine kırılırmış sözünü bizzat deneyimlemişti şu saniye içinde.
“ Biraz ayıp olmuyor mu¿!” Asude’ nin benliğini öfke esir almıştı.
“ O gelip sana laf atınca ayıp olmuyor da ben söyleyince mi ayıp olacak! Yapma Gizem Allah aşkına! Bu adam benim nasıl kıskanç olduğumu bildiği halde sana gelip nasıl böyle yaklaşabilir¿!” Gizem bir kere daha yıkıldığını sandı. Karşısında konuşan sanki canının içi, biricik dostu, yosun gözlüsü değil de yedi kat eldi.
“ Benden de mi kıskanıyorsun¿"