Depoya girerken İbrahim’ i gören genç kız derin bir nefes aldı. Gizem’ den ayrılıp depoya gidene kadar iç seslerinin kavgasından başı uğuldamıştı resmen ‘ ya aşağıda kimse yoksa!’ ‘ ya yine beni öpmeye çalışırken biri görürse!’ ‘ salaklık sende! adamın her fırsatı değerlendirdiğini bildiğin halde hâlâ yalnız başına yanına gitmeye cesaret edebiliyorsun!’ ‘çünkü kendisi de öpülmek istiyor!’ ‘hayır!’ ‘eveettt!’ Seslerden kurtulmak için başını belli belirsiz sallayan genç kız gülümseyerek İbrahim ile konuşmaya başlarken bir yandan da alttan alta deponun içine doğru göz gezdirmeye çalışıyordu.
“ Hayırdır fıstık¿ Bir şey mi lazım¿” Genç kız bir an için ne uyduracağını bilememişti.
“ Eeee!! Şeyyy...” Asude’ nin niyetini anlamıştı İbrahim.
“ Neyse sen kendin halledersin nasıl olsa. Ben istenilen ürünleri hazırlayayım.” İbrahim’ in kendisini sorgulamamasına minnetle gülümsedi genç kız.
“ Kolay gelsin abi.” Asude içeri doğru bir kaç adım atınca Emirhan’ ın ilerde telefonuyla uğraştığını göründüğünde kaşları çatıldı. Aralarında kendisinin sevdiği adamın etkisine girmeyeceğine emin olduğu mesafeyi koruyarak konuşmaya başladı genç kız.
“ Kolay gelsin!” Asude’ nin sert sesini duymasıyla başını telefondan kaldıran genç adam gözlerindeki ışıltılara artık engel olamıyordu.
“ Sağ ol gülüm!” Asude hafif kaşlarını çatmıştı.
“ Meşgulsün galiba böldüysem...” Genç kızın neyi ima ettiğini anlayınca oturduğu sandalyeden kalkıp telefonunun ekranını ona doğru çevirerek açıklamaya uğraştı.
“ Yok be güzellik! Ortalık sakin diye öylesine video izliyordum!” Bir an olsun bakışlarını ekrana kaydırmayan Asude için sevdiği adamın gözlerindeki telaş içinde önüne geçilmez kelebekleri kanatlandırmaya yetmişti. O sırada sevkiyat kapısından giren Halit başıyla Asude’ ye selam verince Emirhan olası bir selamlaşma faslına girip genç kızı paylaşmak istememişti.
“ Sen neden gelmiştin¿” Emirhan genç kızı kendisine çevirdi. Asude cevap vereceği esnada depo girişinden İbrahim’ in sesi duyuldu.
“ Emirhan!” Emirhan karşısındaki kızdan gözlerini çekmeyip cevap verme tenezzülünde bulunmayınca biraz arkalarındaki Halit kahkahayla karışık cevap verdi.
“ Abi Emirhan iptal! Sen benden iste ne lazımsa!” Genç kız ve Emirhan bu diyalog üzerine gülümserken Emirhan bağırdı.
“ Siktirin gidin lan! Başka biriyle uğraşın!” Daha sonra Asude’ ye dönerek, “ Sen boş ver bu gevşekleri güzellik!” genç kızın kalbini titreten gülümsemesini takındı.
“ Biz yemeğe çıktık da. Haber ver demiştin ya!” Kafasını sallayan Emirhan genç kızı uzaklaştırmak için onu hem depo girişine doğru yönlendirip hem konuştu çünkü biliyordu ki birazdan bu iki yavşak kendisi ile uğraşmaya başlarlardı.
“ Tamam yavru kuş. Biz de birazdan mola alanına geliriz.” Asude’ nin gidişinden sonra depoya dönen Emirhan tam da tahmin ettiği gibi bir çift sırıtan suratla karşılaştı.
“ Hayırlısı olsun bilader!” Halit’ in temennisine İbrahim’ in uyarısı eşlik etti.
“ Bu sefer de sıçma orta yere bari!” uyarı tabii ki İbrahim’ den gelmişti! Arkadaşlarının söyledikleriyle yüzünde kocaman bir sırıtma beliren Emirhan sözleri karşısındaki adamlara olsa da aslında kendi içine söylüyordu sanki.
“ Bu kez bu mutluluğumu bozmayacağım!” Asude yemek salonuna geldiğinde yerde değil adeta gökte yürüyor gibiydi. Yüzündeki mutluluk o kadar bariz belliydi ki resmen ışıldıyordu genç kız. Bir şey yiyemeyeceğini bilse bile sabaha kadar dayanabilmek için bir kaç lokma atıştırmalık alıp can dostunun karşısında oturdu. Yemeğinin sonuna gelmiş olan Gizem dostunun da karnını doyurmasını bekledi. Mola alanına çıktıklarında sohbet edip şarkı dinleyen ikilinin konusu belliydi, yarın ki buluşma. Emirhanların geldiklerini görünce Gizem “ Ben birazcık kestireceğim, sen de tadını çıkart!” diyerek montunun kocaman şapkasını başına geçirerek gözlerine kadar çekti. Aslında niyeti uyumaktan ziyade hem sevdiği adamla yarınki buluşmalarını düşünmek hem de can dostunun karşısındaki adama hissettiği sevdayı tek başına yaşaması için fırsat tanımaktı çünkü biliyordu ki Asude yanında o olduğu zaman kendisiyle sohbeti bahane ederek sadece gözleriyle seviyordu Emirhan’ ı. Normal zamanda dik başı, fütursuz dili, fevri hareketleri ile bilinen can dostunun konu sevdası olunca dönüştüğü kadın her seferinde şaşırtıyordu Gizem’ i. Karşılıklı “afiyet olsun!” lar söylendikten sonra kısa bir hoş beş gerçekleşmiş herkes telefonlarına dalmıştı. Asude arada kafasını kaldırdığında kendisine bakan sevdiği adamla göz göze gelip beğeni dolu bakışlarını gördükçe heyecandan eli ayağı titriyordu.
“ Yeminle 60’ lardan kalma aşk yaşıyorsunuz! Hadi bir şarkı aç bari de ortamda ses olsun!” Gizem’ in teşvikiyle telefonunu kurcalamaya başlayan genç kızın aklına sevdiği adamın Yıldız Tilbe hayranlığı gelince ondan bir şarkı seçti.
“ Sen bana gönlündeki bağdan bir çiçek veremedin
Seninmiş bu zalim kalbim kimseyi sevemedim
Aşk her mekanda haklıydı, zaman farklıydı
Gülmedim yüzünden zalim aşkın cezam mı¿”
Aşkın Cezam mı¿/ Yıldız TİLBE
Şarkı çalmaya başlayınca Gizem şapkasının altında usulca göz kırptı. Bu deli diliyle söyleyemediğini şarkılarla dile getirebiliyordu neyse ki. Emirhan duyduğu şarkının sözlerini ezbere biliyordu ve yüzündeki o Asude’ nin kalbine zarar gülümsemesi yine belirmişti. Yanına yaklaşınca kekeleyen kız yine şarkılarla aşkını haykırıyordu ona. Başını genç kıza çevirdiğinde Asude’ nin kâküllerinin yüzüne döküldüğünü görünce kaşları çatıldı. Telefonu tutmayan eliyle genç kızın gözlerinin içine bakarak kendi kafasındaki hayali saçları arkaya atarmış gibi yaparken dudaklarının hareketiyle “çek şunları!” demişti. Halit yanında kıpır kıpır yerinde duramayan arkadaşına kafasını çevirdiğinde ne yaptığına anlam verememişti.
“ Ne yapıyorsun lan¿! Sinek mi kovalıyorsun¿!” Asude ile beraber kapüşonunun altından onları izleyen Gizem ve mola alanına girdiklerinde genç kızın dudağındaki ruju fark edince Emirhan’ ın işi ilerlettiğini anlayan İbrahim de kahkahalarını serbest bırakmışlardı! Emirhan arkadaşının kafasına şakadan vurduktan sonra “ Sus lan!” dedi. İbrahim Halit’ i dürtükleyip kendisine bakmasını sağlayarak kulağına eğilip fısıldadı.
“ Ulan ne safsın ya!” Halit şaşkınlıkla İbrahim’ e gözlerini çevirdi.
“ Ne yaptım yine abi¿!” İbrahim gözlerini devirerek yeniden fısıldadı Halit’ e.
“ Kaldır şu telefondan kafanı da etrafına biraz bakın! Geldiğimizden beri Asude ile bakışıp işaretleşiyorlar, içine sıçtın şerefsiz!” Halit “ Doğru mu bu¿” dercesine gözlerini bir Asude’ ye bir de Emirhan’ a çevirmişti.
“ Harbiden mi¿ Ulan ben hiç fark etmedim!” Şaşkın şaşkın bir Emirhan’ a bir Asude’ ye bakan Halit’ i İbrahim tekrar dürtükledi.
“ Bakma lan öyle manda gibi! Var bir boklar da sus şimdi! Dikkat et anlarsın zaten!” İkili sessizliğe gömüldüğünde başka şarkı çalmaya başlamıştı.
“ Ne korkuyorsun aşık olmaktan mı söyle
Aşk seni bulunca hep kaçar mısın böyle (×2)”
Eline Düştüm/ Yıldız TİLBE
Şarkının ilk mısraları söylenirken Emirhan Asude ile göz göze gelerek başını sallamıştı. Genç kızın içine amansız bir ateş düşürmüştü sevdiği adamın bu hareketi çünkü anlamıştı bir araya gelmelerinin imkansızlığını. Usulca başını eğerken Emirhan’ ın korkularının aynısını kendisinin de yaşadığını biliyordu lakin Asude Emirhan’ ın aksine daha cesurdu bu sevda da zira korkularına rağmen tek bir duası vardı. “ Allah’ ım sevdiğimle geçireceğim tek bir geceye bile razıyım! Bütün hayatım boyunca yüreğimde saklayacağım bir tek günüm olsun yeter!” İnsan oğlu bazen ettiği duaların daha yüreğine düştüğü an kabul olduğunu bilse kesinlikle bin kez düşünür, bir kere dua ederdi ama herkes gibi Asude de bunu yaşayarak öğrenecekti. Biten şarkının yerine yenisini açmak için telefonunu eline aldığında sıradan gelen şarkıyla gülümsedi genç kız. Bu şarkıyı ilk dinlediğinden beri aklına hep sevdiği adam düşüyordu nedensizce! Şarkının nakarat kısmı geldiğinde Emirhan’ a bakışlarını çeviren genç kız sessizce sözlerini mırıldanmaya çalıştı.
“ Çok zor aşk bu
Yok ki karşılığı sen de
Çok zor aşk bu
Yok ki benzeri”
Çok Zor/ Yıldız TİLBE
Boğazındaki yumrunun yükselerek gözlerine ulaşacağını bilen genç kız Gizem’ e dönerek “ Hadi gidelim!” deyince kızlar yerlerinden kalktılar. Asude’ nin gözlerindeki can kırıkları Emirhan’ ın yüreğine batmıştı adeta. Neden hemen vazgeçiyordu ki¿ Neden anlamak istemiyordu kendisini¿ Asude’ nin sevdasının büyüklüğüne inandıktan sonra korkuları gün yüzüne çıkmıştı genç adamın ancak bunu anlatamıyordu bir türlü. Aralarındaki en baştan beri var olan tutkuyu en dibine kadar hissettiği için eğer genç kızla bir şeyler yaşamaya başlarsa asla uslu durmaz tenindeki yangını söndürmek için Asude’ yi de yakardı. Yanmak ya da yakmaktan da korkmuyordu lakin sadece dudaklarının tadını bilmesiyle bu derece kendini tutamaz hale geldiyse teninin lezzetini tattığında asla eski Emirhan olamazdı, biliyordu. Aralarındaki bu etkileşime bir isim koymamasının, yalnızca genç kızın sevdasının kendisine yaşattıklarını kabul ederek içindeki duygulara kulaklarını tıkamasının tek sebebi kendisini dizginleme isteğiydi. Duygularını da nereye koyacağını bilemiyordu ki Emirhan! Bugüne kadar hiç bir kadına karşı bu denli delicesine bir tutku hissetmemiş, hiç bir kadını rüyalarına girecek kadar arzulamamıştı! Bir kaç birliktelikten sonra içindeki duygular sönerse Asude’ ye yaşatacağı hayal kırıklığından da korkuyordu genç adam çünkü en son aşık olduğunu zannedip korkmadan elini tuttuğu Derya’ yı ilk yanlışında silebilmişti. Kendini tanıyordu Emirhan, eğer aşık olsaydı Derya’ dan bu kadar kolay vazgeçemezdi. Ya Asude’ de de aynı şey olursa diye aklı çıkıyordu ama genç kızın etrafında dolanmaktan da vazgeçemiyordu! Nasıl bir ikilemdi bu böyle!
Çıkış saati geldiğinde gitmeden Asude’ yi görmek istediği için İbrahim ile Halit’ e ayak üzeri veda edip hızla personel kapısına koşturdu genç adam. Üzerini henüz değiştiren genç kız Gizem’ e kapının önünde bekleyeceğini söyleyerek kendini açık havaya atmıştı. Moladan girdiğinden beri sevdasını unutmak, kalbine gömmek zorunda olduğunu bilmenin sıkıntısıyla nefesleri bile canını yakıyordu. Emirhan’ ı kapıda dikelirken görünce ilk önce üzerine alınmak istemedi ancak sevdiği adamın gözleri ile kaldırımı işaret etmesiyle arkasından o tarafa doğru ilerledi.
“ Asma yüzünü hemen! Korkuyorum derken ciddiydim ben neden anlamıyorsun¿!” Sevdiğinin sesindeki sıkıntıyı hissetmesine rağmen Asude içindekileri tutmayı uzun bir süre önce bırakmıştı.
“ Ben senden daha çok korkuyorum! Sana yetememekten, hiç bir şey bilmediğim için sana rezil olmaktan... Emin ol ben senden daha çok korkuyorum ama kahretsin ki yüreğim susmuyor işte. Elimde var olan seni kaybetmek pahasına seninle yaşayacağım tek bir günün, tek bir saatin hayaliyle yaşıyorum.” Asude’ nin dilinden adını bir dua gibi duymak oldukça sarsmıştı genç adamı.
“ Ben bir kere senin tadını aldıktan sonra bir daha bırakmam!” Sevdiği adamı yüzündeki kırık tebessümle yanıtladı genç kız.
“ Senin gibi deneyimleri olan biri için benimle yaşadığın şeyi emin ol hatırlamazsın bile. Bu kadar büyütme gözünde beni!” Sözlerini bitiren Asude karşıdan Gizem’ in geldiğini görünce o tarafa doğru giderken sevdiği adamla vedalaştı.
“ Neyse! Gizem geliyor, iyi istirahatler sana!” Tam arkasını dönecekken Emirhan koluna yapışınca hızını alamadan kendisini sevdiği adamın göğsünde buldu! ‘ Allah’ ım aklıma mukayyet ol!’ derken kalbinin maraton koşmuşçasına gümbürdemesini de bastırmaya çalışmıştı boş bir çabayla. Nefesi dahi içine kaçan kızın kalp atışlarını hisseden Emirhan kokusunu içine çekerek fısıldadı.
“ Bir daha benim yanıma gelmediğin sürece etek giymek yok! Daha önce de söyledim benim olanı başkası görmeyecek!” Sevdiği adamın elinin gevşemesini fırsat bilen Asude bir kaç adım geri gittikten sonra ancak konuşacak cesareti kendinde bulabilmişti.
“ Başka bir yerde görüşemediğimize göre senin için giydiğimi anlayabilmişsindir!” Kaçarcasına Gizem’ in yanına giden genç kız bir daha arkasına bakmadı. Baksaydı eğer Emirhan’ ın onu nasıl hayran gözlerle takip ettiğini görürdü lakin Asude az önce yaşadığı yakınlık ve sevdiği adama söylediği cesur sözler yüzünden kendisini sakinleştirmekle meşguldü.
Gizem’ le servise bindiklerinde ikisi de kendi sevdalarıyla baş başaydı. Gizem günler sonra koca adamına kavuşmanın heyecanıyla elini ayağını nereye koyacağını şaşırırken Asude Emirhan’ ın sözlerini düşünmeye başlamıştı. Yaptığı şeyi fark edince silkelenerek kendine geldi. Şu an kendi umutsuz sevdasındansa yanında aşkına kavuşmayı bekleyen can paresine destek olmalıydı. Umut’ u beklerken kahvaltı etmek için oturduğu yerdeki mekanları anlatmaya başlayan Asude hınzırca sırıtarak bir yerin üzerinde oldukça ısrar etti.
“ Bak bu pastanenin poğaçaları efsane balım! Buraya gidelim olur mu¿” Gizem bu isteği kabul etmişti.
“ Tamam gidelim çiçeğim! Zaten Umut evden çıktıktan sonra arayacaktı. ‘Nerede buluşacağımızı ben Asude’ ye tarif ederim.’ demişti.” Bu konuda anlaşma sağladıktan sonra Asude başını can dostunun omzuna yaslayarak uykuya daldı. Durağa geldiklerinde Gizem usulca Asude’ yi uyandırdıktan sonra genç kız bir kaç durak sonra ineceklerini açıklayarak uykusunu açmaya çalıştı. Servisten indiklerini sanki Umut hissetmiş gibi Gizem’ in telefonu çalmaya başlamıştı. Gizem bir kaç dakika sevdiği ile konuştuktan sonra telefonu Asude’ ye uzattı.
“ Ne yapıyorsun bilader¿” Genç kız yaptıklarını anlattı muzipçe.
“ Eyvallah koca oğlan. İndik servisten işte, Argun Pastanesi’ ne gidiyoruz kahvaltıya.” Umut kulaklarına dolanlarla gözlerini belertmişti!
“ Siktir! Gizem biliyor mu orasının neresi olduğunu¿” Asude kıs kıs gülerken can dostuna yandan bir bakış attı.
“ Eğer sen söylemediysen gidince öğrenecek!” Genç kız arkadaşının görmediğini bilse bile yüzündeki sırıtmayla cevap vermişti. Gizem sevgilisi ve dostunun konuşmalarından hiç bir şey anlamamıştı, yalnızca dinlemeye devam etmişti.
“ Sevgilim sana emanet! Benim kontrolüm yarım saat sonra 2 saate yanınıza gelirim.” Asude işi iyice gırgıra aldı.
“ İstersen oraya getireyim Gizem’ i¿ Doktordan çıktığın gibi senin olur sevdiceğin.” Asude’ nin sözlerinden sonra Umut hırlayarak konuşmuştu.
“ Lan it! Gizem’ in ne işi var üroloji polikliniğinde¿!” Kahkaha atmaya başlayan Asude zar zor sakinleşerek söylenmeye başladı.
“ Ne yavşaksın ha! Ben de varım ya yanında! Bir ona mı bakacaklar sanki¿!” Genç kız alınmış gibi sesini alçalttı koca adama karşı.
“ Sana bir bok olmaz hacı! Daha çok neden parçan eksik diye araştırmaya alırlar!” Umut’ un esprisiyle bir kahkaha tufanıyla daha telefon görüşmesi sonlanmıştı. Merakla can dostuna dönen Gizem neler olduğunu öğrenmeye girişti.
“ Neye güldünüz ya öyle¿!” Asude kıkırdayarak anlatmaya başladı.
“ ‘Neden seni hastanede beklemiyoruz¿’ dedim ya...” Gizem can paresinin nefes molasıyla bile merakının katlandığını hissederek atıldı.
“ Eee...” Genç kız sesini kalınlaştırarak koca arkadaşını taklit etmişti.
“ Senin ne işin varmış ürolojide¿! ‘Ulan ben de varım yanında!’ dedim ‘ Sana bir bok olmaz, daha çok eksik parçanın nerede olduğunu araştırırlar!’ diye cevap verdi puşt!” Olayı öğrenen Gizem de gülmeye başlamıştı. Sonra ilk baştaki konuşma aklına gelince sıkılarak tekrar konuşmaya başladı.
“ Kahvaltıya gideceğimiz yere bir şey mi dedi Umut¿” Asude konuyu kapatmak için önüne geldikleri pastaneyi bahane olarak kullanmıştı hemen.
“ Yok balım ya... Hem geldik bak! Hadi girelim! Balkonu muhteşem!” Dostunun kolundan çekiştirerek girişin üst katında bulunan teras kısmına getirip bir masaya oturttu. Karşısına geçtikten sonra garson aranmaya başladığında karşıdan gelen kişiyle sessizce ‘siktir!’ çekti lakin Gizem duymuştu.
“ Ne oluyor gülüm¿” Asude can dostunu geçiştirmişti.
“ Anlatırım...” Sözünü bitirmesi ile Celil’ in masalarına gelmesi bir olmuştu.
“ Günaydın hemşire hanım!” Asude ciddiyetle selamladı gelen adamı.
“ Günaydın!” Celil genç kızı tanıdığı için siparişlerini de kendisi almak istemişti.
“ Ne istersiniz¿” Asude Gizem’ e bırakmadan hemen istediklerini sıralamıştı.
“ Biz iki kişilik serpme kahvaltı alalım. Ekmeğin yanında sizin poğaçalardan da olsun lütfen. Çayı termosla rica edelim.” Giden Celil’ in kendisini nasıl tanıdığına hayret etti Asude. Celil de şaşkındı. Gözlerini görmese kesinlikle o akşam hastane odasında gördüğü kız demezdi. Bir makyaj bu kadar mı değiştirirdi insanı şaşırmıştı.
“ Ne hemşiresi¿! Ne haltlar karıştırıyorsun sen ya¿!” Genç kız can paresini daha fzla telaşlandırmamak için açıklamaya başlamıştı.
“ Dur hemen celallenme yahu¿! Bu çocuk Umut’ un amcasının oğlu! Burası da amcalarının zaten. Çarşı içinde küçük pastanede babasının ama oraya daha çok esnaf gittiği için seni buraya getirdim.” Asude’ nin dedikler neydi öyle¿! Gizem’ in duydukları karşısında yüzü kırmızıdan bordoya doğru yol alırken can arkadaşının bir de marifetmiş gibi ‘buraya getirdim!’ demesi üzerine masanın üzerine doğru abanarak resmen tısladı!
“ Ne kadar rahatsın ya¿! Nasıl getirirsin beni buraya¿! Umut’ un haberi var mı¿!” Asude Gizem’ i rahatlatmaya çalışırken biraz da eğlenmeye karar verdi.
“ Telefonda söyledim ya! Ayrıca sen neden bu kadar panik yapıyorsun balım¿ Gören de kaynanana habersiz el öpmeye götürdüm sanacak¿!” Gizem geri dönemeyeceği durum karşısında kabul etmeye mecbur kalmıştı.
“ Senin de bu rahatlığın beni öldürecek gülüm! Şu gevşekliğini biraz da Emirhan’ a karşı kullansan fena olmayacak¿!” Asude suratını büzüştürdü istemsizce.
“ Emirhan demeyeydin iyiydi. Nereden karıştırıyorsun şimdi onu¿!” Gizem konuyu dağıtmamak için can paresinin sözlerine kula verdi.
“ Tamam haydi şu hemşire muhabbetini anlat o zaman.” Asude sevdiği adamın saf dışı kalmasıyla derin bir nefes almıştı.
“ Ameliyat olduğu gün seni aramayınca hastaneye gittim ya ben... Refakatçisi olan amca oğlu buydu işte. Zınk diye odaya girebilmek için kendimi hemşire olarak tanıtmıştım! İyi de bu adam bu kadar makyaja nasıl tanıdı beni¿!” Asude’ nin şaşkın sorusunu Gizem tebessümle karşıladı.
“ Ah be gülüm! Çok doğal duruyor yüzün, ayrıca gözlerin aynı ya!” Kahvaltıları gelince susan kızlar servislerin masaya dizilmesiyle acıktıklarını iyice anlamışlardı. Gizem hızlı hızlı yemeğe çalışırken “ Şimdi yiyeyim de Umut’ la buluşunca yiyemiyorum yoksa!” diye söyleniyordu. Can dostunun sözleri üzerine Asude kıkırdayarak konuştu.
“ Ben zamanında ‘Emirhan yüzünden yiyemiyorum!’ derken bana ‘Allah akıl fikir versin!’ diyordun balım!” Gizem can dostunun alayını duymazdan gelirken kendi kendine vardığı sonucu söylemişti.
“ Zaten sana ne dediysem aynısını ben yaşıyorum, o yüzden sus ve yemeğini ye bence!” Ortamın rahatlığı ve artık bir parçası hâline gelmiş, kabullendiği aşkıyla yaşamayı öğrenmiş genç kız döküldü.
“ Hissettiğim sevdadan hiç bir zaman pişman olmadım. Derya’ nın varlığı bile buna sebep olamadı. Çok saçma, çok yanlış ama hissettiklerim o kadar doğru geliyor ki... O yüzden bu yaşadığın duyguların kıymetini bil balım! Senin gibi sevdiğimle bir tek gün birlikte olabilmek için ömrümün yarısını vermeye razıyım ben!” Sözlerinin geri kalanını söyleyebilmek için derin bir nefes almak zorunda kalmıştı Asude çünkü boğazı düğümlenmiş, gözleri dolan yaşları sayesinde yine yeşile çalmıştı.
“ Kalan yarısını da o tek günün hatırasını anarak yaşardım...” Asude kendini tutmayı başarmıştı ama Gizem’ in gözlerinden damlalar dökülmeye başlamıştı.
“ Senin yaşadığın sevdanın yanından bile geçmez benim hissettiklerim ama anlayabiliyorum seni.” Genç kız can paresinin göz yaşlarına dayanamamıştı.
“ Öyle deme bal köpüğüm¿! Karşıdan o kadar güzel duruyorsunuz ki!” Yanakları yine pembeleşmeye başlayan Gizem heyecanla sordu.
“ Gerçekten mi¿!” Can dostunun heyecanına gülümseyerek yanıt verdi Asude.
“ Gerçekten...” Gizem içindeki duayı mırıldandı yavaşça.
“ Sen de bir gün benim yaşadıklarımı, hatta daha güzellerini yaşayacaksın; ben inanıyorum. O it de sana karşı boş değil...” Asude bunları önemsemiyordu ki.
“ Bana bir şeyler hissetmesi önemli değil ki balım. Ben ona yetemem. Bir gün, bir hafta, bilemedin bir ay sonra bıkar, sıkılır benden.” Kaşları hızla çatılan Gizem’ in sesi öfkesinden alev alevdi.
“ Şu huyundan nefret ediyorum! Nerede o kendine güvenen, dik duran Asude¿!” Genç kız kendisinin gördüğü ama can dostunun ona olan sevgisinden ret ettiği gerçeğin farkındaydı.
“ Gerçekleri söylüyorum gülüm, hemen harlama! Birlikte olduktan sonra Emirhan’ ın yüzünde belirecek küçümseyici bakış bu yaşadığım sevdanın yükünden daha çok paramparça eder beni!” Can dostu onu rahatlatmaya çalıştı.
“ Bu kadar karamsar olma çiçeğim...” Gizem’ in sesi aşağıdan gelen korna sesi ile karışmıştı. Merakla aşağı bakan kızlar Umut’ un egzoz gürültünü de duyunca Asude az önceki haline inat kahkaha atmaya başlamıştı.
“ Beni boş ver! Seninki kudurmuş!” Gizem’ in, “ Allah’ ım millet deliye hasret, ben akıllıya! Hiç mi normal insan olmaz bir insanın etrafında yahu¿!” Söylenmeleri eşliğinde hesabı ödeyip pastaneden ayrılarak pastanenin karşısındaki ara sokakta onları bekleyen Umut’ a doğru ilerlediler. Asude Umut’ u görünce bir kahkaha daha attı çünkü koca adam evde sıkıntıdan nereye saracağını bilemediği için saçlarını ve sakallarını kesmişti. Tanıştığından beri neredeyse göbeğine kadar sakallarıyla gördüğü arkadaşını birden böyle gören genç kız şaşkınlığını gizleyemedi.
“ Lan ne yaptın kendine oğlum sen¿! Suratın küçücük kalmış!” Asude konuşmuştu ama onu duyan ya da takan yoktu. Sevdiği kızı günler sonra kanlı canlı karşısında gören Umut Asude’ yi hiçe sayarak Gizem’ i hemen arabaya bindirdi.
“ Hadi hadi lafa tutma beni! Ben Gizem’ i sana bırakırım!” Arabaya binerek gaza basan Umut tozu dumana katarak oradan uzaklaşırken Asude kendi kendine gülümseyerek konuşuyordu ‘ Allah bal köpüğümün yardımcısı olsun!’...
“ Sanki yangından mal kaçırıyorsun Umut! Bir vedalaşmama bile izin vermedin kızla!” Koca adam özlemle yürek yangının gözlerine baktı.
“ Yavrum ne vedalaşması Allah aşkına! Bir kaç saat sonra yine onun yanına döneceksin. Ayrıca yangından kaçmıyoruz gülüm yanmaya gidiyoruz!” Umut’ un göz kırparak söylediği son sözler Gizem’ in kelimelerini yarıda keserken genç kızın bembeyaz teni kızarmaya yüz tutmuştu.
“ Böyle kızarıyorsun ya... Öldürüyorsun beni bebeğim...” Koca adam hasretinden kül olduğu kızla bir an evvel yalnız kalabilmek için gaza yüklendi. Gizem biraz daha heyecanlanırsa titremekten iç organlarının yerinin değişeceğinden korkmaya başlamıştı. Bu kadar özlemle buluşmalarının çok özel olacağını tahmin edebiliyordu lakin nereye gittiklerini kestirememişti. Heyecanını yenebilmek için laf olsun diye konuşmaya çalıştı.
“ Nereye gidiyoruz¿” Umut sürpriz yapacaktı ancak sevdiği kadın yanında olunca tepkilerine söz geçiremiyordu.
“ Bir arkadaşımın evine...” Koca adamının söyledikleriyle bedeninin gerilmesine mani olamamıştı Gizem. ‘hem özel olacak diye düşünüp hem de yalnız kalabileceğiniz bir yere gideceğinizi duyunca gerilmek de senin saflığın!’ genç kız heyecanı geçsin diye konu açmıştı güya ama daha çok heyecanlanmıştı. Umut sevdiği kızın duyduklarından sonra sessizleşmesini tamamen yanlış anlamış, istemediğine yormuştu.
“ Burası küçük bir yer. Burada doğup büyüdüm, babam da esnaf olunca herkes beni, ailemi tanıyor. Herhangi bir yere gidersek hem babama laf gider, hem de çok özledim yavrum rahat edemeyiz diye böyle bir şey yaptım. Özür dilerim! Hemen başka bir yere gideriz, geri dönmemiz biraz geç olur ama olsun! Yeter ki senin yüzün solmasın!” Umut’ un telaşla kendini anlatma girişimine gülümseyerek karşılık verdi genç kız. O da istiyordu sevdiği adamla rahat olmayı, o da çok özlemişti lakin içindeki tedirginlik de gayet normaldi değil mi¿ Daha önce kimseyle yakınlaşmadığı kadar yakınlaşacakları kesinken her gün bu şekilde yaşayan birinin rahatlığı da beklenemezdi doğal olarak... Elini kaldırıp arabayı süren koca adamının uzun sakallarının gizlediği şimdi kirli sakallarıyla meydana çıkan yanağını okşayarak konuştu.
“ Dönmemize gerek yok, ben de çok özledim seni...” Sevdiği kızın yanağındaki elini omzuyla sıkıştırıp avuç içini öpen adam anlık gözlerini birleştirip tekrar yola döndü.
“ Hayır! Sen böyle tedirginken olmaz!” Gizem utançla başını önüne eğmişti.
“ Tedirgin değilim, sadece çok heyecanlıyım!” Emin olmak istercesine gözlerin bakan adamla gülümseyerek tekrar konuştu genç kız.
“ Bakma öyle! Günler sonra ilk defa görüşüyoruz, sen hiç heyecanlı değilsin galiba! Bu kadar şaşırdığına göre!” Umut şaşkınlıkla kaşlarını kaldırarak yine anlık bakışlarını yanındaki kıza çevirdi. Nasıl bir anda çemkirme moduna geçip kendisini suçlu duruma düşürmüştü aklı almadı!
“ Ne diyorsun yavrum¿! Halimi de mi görmüyorsun¿!” Koca adamının şaşkınlık nidasıyla kıkırtısına engel olamayan Gizem hemen başka bir şey sordu.
“ Madem babana yakalanmaktan bu kadar korkuyorsun, ya arkadaşın bir şey çıtlatırsa¿” Umut Gizem’ in merakıyla bütün yüzünü kaplayan bir gülümsemeye engel olamamıştı.
“ Yok, ağzı sıkı güvenilir adamdır. Çocukluğumuz beraber geçti keratayla. Ben de onu az idare etmedim zamanında, o yüzden şimdi borçlarımı tahsil ediyorum diyelim.” İki aşık karşılıklı gülüşürken Umut’ un bahsettiği eve de gelmiş bulundular. Yaşadıkları ilçeye biraz uzaklıkta zeytin ağaçlarının içinde tek katlı köy eviydi geldikleri yer. Hava o kadar şahaneydi ki Gizem arabadan indikten sonra bir kaç adım atıp gözlerini kapatarak temiz havayı ciğerlerine doldurdu.
“ Hava çok güzelmiş...” Umut arabayı durdurduktan sonra Gizem’ in havayı koklayışına gülümseyerek arkasından sarıldı ve hasret kaldığı kokusunu ciğerlerine hapsetmek istercesine en kocamanından bir nefes çekerek boynuna bir öpücük kondurdu.
“ Kokun daha güzel...” Sevdiği adamın içli öpücüğüyle eli ayağına dolanan Gizem kendisini koca adamına döndürerek kollarını boynuna doladı. Öyle çok sıkıyordu ki sanki canına katmak, içine sokmak istiyordu sevdiğini.
“ Çok özledim...” Sevdiği adamın sözleriyle kollarını biraz gevşeterek gözlerine bakan genç kız kıkırdayarak omuz silkti.
“ Bunu tartışmayalım, bence.” Umut’un daha fazla dayanacak gücü kalmamıştı. Özlemden kavrulan kalbi bedenine dar gelmeye başlamış, biraz daha sevdiğinin tadına bakmazsa ölecek gibi olmuştu. Dudaklarını hissetmesi lazımdı, nefesini içine çekmesi gerekiyordu! Belki o zaman bu özlem son bulabilirdi.
“ Bence de!” diyerek hızla sevdiği kızın dudaklarına kapandı. Öylesine hızla öpüyordu ki sanki birazdan birileri gelip Gizem’ i elinden alacaklarmış gibi acele ediyordu. Gizem’ in nefes alamadığını anlayınca dudaklarından ayrılıp genç kızın bütün yüzünü öpücüklere boğduktan sonra yeterince uzak kaldığına kanaat getirip tekrar dudaklarına saldırdı. Gizem gözlerini kapatmış sadece sevdiği adamın ona hissettirdiklerini yaşıyordu o anlarda. Yavaşça kendini çeken koca adamıyla usulca gözlerini araladığında gördüğü aşk dolu bakışlarla yüreği coşmuştu. Bu kez kendisi saldırdı sevdiğine. Uzunca bir öpüşmeden sonra eve doğru yönelen çift el ele vermişti. İkisinin de içinden geçen sonsuza kadar ellerinin böyle kalmasıydı ancak geleceğin ne getireceğini bilmiyorlardı.
Kapının hemen yanında gördüğü sandalyeye kendisini attı Gizem.
“ Hava mis gibi! Biraz dışarda otursak olmaz mı¿” Umut sevdiği kızın isteğiyle adımlarını eve yönlendirirken başını arkaya çevirip ona bakmıştı.
“ Oturalım yavrum ama önce ben bir çay demleyeyim.” Umut kapıyı açıp içeri girdikten sonra Gizem derince bir nefes daha çekti ciğerlerine. Sanki koca adamını görmediği şu son iki hafta ciğerleri oksijene hasret kalmış gibiydi. İçi öylesine hafiflemişti ki “ Allah’ ım ne olur bozulmasın!” diye dua ederken bulmuştu kendisini. Bu sevda sarhoşluğu içinde aklına nedensizce can dostu düşmüştü. Bugün kahvaltı ederken “ seni anlayabiliyorum.” demişti ancak şu anda anladığını düşünmüyordu çünkü Umut’ u bu kadar severken uzak kalma düşüncesi bile paramparça etmişti aşık yüreğini. Eğer ki o öyle bir durumda olsa Asude kadar güçlü olup ayakta kalamazdı. Bir kez daha can paresinin sevdasının büyüklüğüne rağmen gücüne hayran oldu. Umut elinde tepsi ile geldiğinde gözleri buğulanmış sevdiğini gördüğünde ellerinin titremesini kontrol edememişti. Az önce kendini tutamamış, resmen saldırmıştı kıza! O anlar aklına gelince kendine sövmeye başladı ‘hayvanın oğlu! ulan azmış köpekler gibi bok mu var da saldırdın kıza!’! Böyle olacağını bildiği için bir kafe ya da restorana veya bir çay bahçesine gitmek istememişti. Bu kadar hasretten sonra sevdiğinden bir adım ayrılamayacağını, ona dokunmadan bir saniye duramayacağını bildiği için öyle yerlerde kendilerini kasacaklarına böyle bir yere getirmeyi tercih etmişti sevdiği kızı ancak daha dakika bir, gol bir şeklinde de üzerine çullanmamalıydı! Aklı başına daha yeni gelirken sessizce Gizem’ in karşısına oturan koca adam sevdiği kızın görüş açısına girdiğinde genç kızın yüzünde açan güllere karşı Umut’ un kaşları çatılmıştı. ‘az önce yüzü düşük değil miydi bu kızın¿ eee! şimdi beni görünce güldüğüne göre benimle ilgili değil! ulan o zaman benim yanımda kimi düşünüyor bu kız¿!’
“ Ne düşünüyordun öyle¿!” Kocaman adam karşısında huysuz küçük bir çocuk gibi homurdanınca genç kız kendini tutamayıp yine kıkırdamıştı.
“ Birini düşünüyordum sevgilim...” Gizem’in aklını karıştırmak için kullandığı hitabı duyamayacak kadar öfkesi kabarmıştı koca adamın.
“ Birini¿!” Başını aşağı yukarı sallayarak onayladı sevdiğini genç kız.
“ Hı... hı... Birini...” Umut kuduruyordu oturduğu yerde. Sevdiği kıza doğru eğilerek dişlerinin arasından tısladı resmen!
“ Kimmiş bu “biri” öğrenebilir miyim acaba¿!” Umut’ un sinirden köpürmüş haliyle iyice keyfi yerine gelen Gizem kahkaha atarak sandalyesinde iyice geriye yaslanıp ellerini iki yana açtı ve sanki dünyanın en mükemmel şeyinden bahsediyormuş gibi gözlerini açtı.
“ Benim için çok özel, çok önemli, varlığına şükrettiğim ve bana nefesimi hediye eden biri...” Sevdiği kızın son sözleri ile derin bir nefes alan koca adam rahatlayarak sandalyesine yaslanırken konuştu.
“ Annen...” Gizem sevdiği adamın rahatlığıyla tekrar kahkaha atarak kafasını iki yana sallayıp itiraz edince Umut ayağa fırlayarak sinirden hırladı.
“ Kim lan¿! Kimi düşünüyorsun¿! Delirtme beni!” Ayaklanan sevdiğiyle Gizem de sandalyesinden kalktı. Koca adamına göz kırparak geri geri eve girerken Umut da sevdiği kıza doğru ilerlemeye başlamıştı.
“ Neden kaçıyorsun¿! Söylesene kadın!” Gizem sevdiği adamın kendisini kıskanmasının hazzıyla gülümsemişti.
“ Sana şaka da yapmaya gelmiyor! Asude’ yi düşünüyordum aşkım! Aklıma gelmişti öylesine! Senin yanında başka kimi düşünebilirim yoksa¿” Yüzü sevdiği adama dönük laf anlatmaya çalışan Gizem arkasında göremediği sedire boylu boyunca devrildi. Dirseklerinin üzerinde düştüğü yerden yükseldiğinde koca adamının kararmış gözleri ile üzerine doğru eğildiğini görünce,
“ Ya vallahi şaka yaptım!” dedi. Umut çapkın bir gülüşle gözlerini genç kızın yüzünde gezdirdikten sonra bakışlarını dudaklarında sabitleyerek konuşurken aralarındaki mesafeyi de sıfırlamayı ihmal etmemişti.
“ Demek sen bana şaka yaptın...”