8. BÖLÜM

1080 Kelimeler
Almila korkuyla bir iz ararken bir mesaj sesi daha duyuldu. İlham; Böyle korku ile bakınca üzülüyorum. Amacım seni korkutmak değil bebeğim. Biraz olsun seni yakından hissetmek istedim. Varlığını bilmek güzel. Bir Hayal ürünü olmadığını görmek iyi hissettirdi. Almila; Neredesin şu an? İlham; Neden sordun, yanıma mı geleceksin? Almila; Yalnızca merak ettim. Hem unutmadan sen bu kadar yakınlarımdayken kendimi daha güvende hissetmem için bir önlem almam gerekecek mi? Yanımda biri olmadan dışarı bile çıkmamalı mıyım? İlham; Hiçbir önlem almana gerek yok, birincisi karşına çıkmayacağım ikincisi yalnızca sen gelmek istersen bana geleceksin. Almila; Yok daha neler bir de ayağına mı geleceğim? ??? İlham; Sen gelmek iste gerekirse ben senin ayağına limuzin gönderirim. ? Almila; Yok canım o az gelir. Sen iyisi mi helikopter gönder. İlham; İnşallah. Almila; İnşallah diyor ya.?????? Gerçekten kötü biri değilsin değil mi? ? İlham; Allah nasip etmeyeceği şeyin hayalini kurdurmazmış. Sen gül bakalım. Kötü olduğumu ben değil sen söyledin. Almila; Neredesin? İlham; Evin kapısını aç. Almila; Kahveye geldim de tam olsun. İlham; Henüz hazır değilim. Almila'nın korkusu tamamen gitmişti. Bay İlham her şeyi bilmesine rağmen kendisine bir kötülük yapma girişiminde bulunmamıştı. Bulunacak gibi de durmuyordu. Kapıya gitti, delikten baktı ama kimse yoktu. Sakince kapıyı açtı. Yerde kocaman bir gül buketi yanında da orta büyüklükte bir kutu vardı. Almila; Sanki kamera kayıtlarından seni göremeyeceğim. Bir de oyun oynaman yok mu ilahi sen. İlham; Tabi ki göremeyeceksin Mila, çünkü kameranın ID'sine ulaşmak benim için hiç de zor olmadı. Almila elindeki çiçekleri koltuğa bıraktı. Kutuda ne var merak ediyordu. Ama hemen açmadı. Almila; Pes doğrusu. Hiç faka basmıyorsun. İlham; Nereye varacağını bilmediğim büyük adımlar atmam. Hayatımdaki en kontrolsüz olduğum anları seninle yaşıyorum. Almila; Harbi delisin he. Kutuda bomba filan yok değil mi? Açınca patlayacak mı? İlham; Yazmaya başladın yine. Hadi ben çıkıyorum. İşlerim var. İlham Çevrim dışı... Almila 'Pislik.' derken gülümsemiş ardından da kutuyu açmıştı. Kutunun içinde her markadan çikolata vardı. Adam resmen atıştırmalık sevdiğini bile biliyordu. Bilmediği şey boyna boyna yemediğiydi. Sanki bir gorildi Almila bunları yiyecekti. *** Almila sabah uyandığında güneş yeni doğuyordu. Pırıltıları ise denizin üzerine öyle güzel yayılmıştı ki manzaranın tadına doyum olmuyordu. Fotoğraf makinesini alıp birkaç fotoğraf çekti. Ardından eşofmanlarını giyerek kendini dışarı attı. Sahil boyu koşmayı kafasına koymuştu. Ruhu bugün bunu gerçekten istiyordu. Koşarken de bir yandan düşünecekti. Bu ona gerçekten iyi hissettiriyordu. Bay İlham'ı düşündü önce hayatına nasıl bu kadar sızdığını. Nedensizce onu tanımak istediğini hissediyordu. Onunla ilgili korkuları yok değildi. Şu an her şey normal ve konuşuyorlardı. Almila'nın asıl korkusu Almila onunla görüşmek istemediğinde ne olacağıydı. Adam gerçek bir psikopatsa peşini kesin bırakmazdı. Hiçbir şey bilmiyordu. Şu an sadece bildiği bir şey vardı onunla konuşmak. Belki dost kalmayı başarabilirse bir sıkıntı olmazdı. Sahilin sonuna geldiğinde duraladı. Boş bir banka oturdu. Cebinden telefonu çıkardı, akşamdan beri Bay İlham'dan ses seda yoktu. En azından sürekli rahatsız etmeyen bir sapıktı. Bunu düşünürken sakince gülümsedi. Ekranı açtı. Duymadığı bir ileti gelmişti. Muhtemelen koşarken gelmiş olmalıydı. İlham; Günaydın. Mesaj sabah altı buçukta gelmişti. Bay İlham belli ki uyanır uyanmaz kendisine mesaj atmıştı. artık onun saat kaçta kalktığını biliyordu. Almila; Sana da günaydın. İlham yazıyor... İlham; Hava çok güzel değil mi? Almila; Evet gerçekten öyle. İlham; Acaba buluşsak mı? Almila; He, sahildeyim gel. İlham; Bekle geliyorum. Almila sıkıntıyla yerinde kıpırdandı ve etrafına bakındı. Daha sonra arkasına döndü ama kimse yoktu. Bir an takip edildiğini düşünmüştü. Almila; Yakınlardayım deme! İlham; Ah Mila... Sanki tek sen varsın hayatımda. Almila; Başka kadınlar da mı var? İlham; Yok daha neler. Şaşkın mısın sen, çalışıyorum ve çoktan işe geldim. Ayrıca bugün en müsait olduğum saat şu dakikalar akşama değin müsait olamayacağım. Almila; Sensin şaşkın. Ne iş yapıyorsun? İlham; Söyleyemem. Almila; Neden söyleyemezsin? Yoksa mafya mısın? İlham; Bence sen resim bölümü ile değil de edebiyat bölümüyle ilgilenmeliymişsin. Çok güzel roman yazardın. Aileden kalan işleri büyütmekle meşgulüm. O yönde eğitim aldım. Almila; Oooo, eğitimli sapık. Demek zengin olmak için bu kadar çok çalışıyorsun. İlham; Sapık demesen mi? Almila; Evimi dikizle, kapıma çiçekler bırak. Sonra da sapık değilim de. İlham; Gören de numaramı sana ben verdim sanacak. Asıl sapık sensin. Oyunu sen başlattın. Almila; Oyun oynuyoruz yani. Bakalım kim kazanacak? İlham; Kazananı belli, ikimiz de kazanacağız. Sonunda üç çocuk isterim bir erkek iki de kız. Bence iyi bir final olur. Almila çevrim dışı. Almila okudukları ile bir anlık dehşete kapıldı. Durumun o noktaya gelebilecek olma ihtimali bile çok saçmaydı. Telefonunu cebine attı. Hızlıca koşarak evinin yolunu tuttu. Koşmak onu nasılsa yatıştıracaktı. Eve girmeden iki simit aldı. Eve geldiğinde Melek çoktan işlere koyulmuştu. Simitleri ona vererek hızlıca duşa girdi. Hazırlanıp çıktığında kahvaltı çoktan hazırlanmıştı. Birlikte güzel bir kahvaltı yaptılar. Almila ise Samet'e Nil'in oraya gelmesini mesaj atarak evden çıktı. Almila Nil'in restoranına geldiğinde saat on bire geliyordu. Samet ve Nil henüz görünürlerde yoktu. Almila yanına bir garson çağırdı. Garson "Hoş geldiniz Almila Hanım. Size ne ikram edeyim." diye sordu. "Bir kahve alayım. Nil buralarda mı?" "Yeni deniz ürünleri gelmiş. Sabah daha gün doğmadan balık pazarına gitti. Birazdan gelir." Almila ona sevimlice gülümsedi ve telefonunu eline aldı. Bay İlham'ın son mesajından sonra telefonuna hiç bakmamıştı. Gelen iletilere bakıp mesaj bölümünü açtı. İlham; Niye kaçtığını öğrenebilir miyim? İlham; Çocuk nasıl yapılır öğrenmeye gitmiş olamazsın. İlham; Ben öğretirim sana. İlham; Yoksa utandın mı? İlham; Utananın çocuğu olmaz. Merak etme, tenin tenime alıştığında bana yakın olmak sana yalnızca huzur verecek. Almila sebepsizce heyecanlanmıştı. Bir anda yüzünü bir ateş bastı. Ne diyeceğini bile bilemedi. Etrafına bakındı. Kendisini izleyen var mıydı? Varsa yüzünden heyecanlandığı anlaşılır mıydı. Hâlinden utandı. Hiçbir şey yazmadı ve ekranı kapattı. O sıra yanına Serhat geldi. "Selam güzellik." "Selam." "İyi misin?" O sırada Almila'nın kahvesi geldi. Samet de bir kahve istedi. Bakışları ise merak içerisinde Almila'nın üzerindeydi. "İyiyim." "Hasta gibi görünüyorsun." "Bir sıkıntı yok, sen nasılsın?" "Ajansa geçmeden seni göreyim dedim. Çekimlerde sıkıntılar çıkmış. Sanatçı kaprislerini geçtim yapımcı kaprisleri de bitmiyor ki. Bugün bayağı bir yorucu olacak. Sen ne yaptın?" "Çalışıyorum ama üçüncü tablo için henüz kafamda bir şey yok." "Arp olan tablo da güzel olmuş." "Onu sergi için yaptım. Daha anlamlı bir şey olmalı. Bilmiyorum. Henüz kafamda bir şey yok." *** Samet ve Almila keyifle kahvelerini içtiler. Samet giderken masaya Nil geldi. Nil'in yüzünde güller açıyordu. "Almilakuş! Bil bakayım içeride kim var?" Almila ufak çaplı bir korkuya düştü. Nil'i böyle heyecanlandıran şey ne hızlıca bilmek istedi. Kim der gibi yüzüne baktı. "Bedo!" "Bedo mu?" "Valla o. Hatta selam verdim. Yanında birileri de var." Almila o an içine düşen ateşin sebebini anlayamadı. Üzerinden onca zaman geçmesine rağmen kalbinin böyle titremesine deli gibi kızdı. Oysaki çoktan onu unutmuştu. Peki ya kalbi neden onun ismini duyunca böyle teklemişti? KİTABIN TAMAMI GOOGLE PLAY KİTAPTA
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE