Gözlerimi odunların çatırdama sesiyle açtığımda, korkuyla üzerimdeki kırmızı battaniyeyi atıp doğruldum. Etrafıma göz gezdirdiğimde, duvarları ahşap olan küçük bir odada gri bir kanepenin üzerinde olduğumu fark ettim. Tam karşımda yanan şöminenin sıcaklığı kemiklerime kadar işliyordu. Şöminenin önünde iki gri minder vardı; duvarlarda ise avcılıkla ilgili küçük süsler asılıydı.
Kapının yavaşça açılmasıyla, korku içinde elim göğsüme gitti. Kapının eşiğinden içeriye siyah bir erkek ayakkabısının adım atmasıyla kalbimin atışları göğsümden taşar gibi oldu. Yavaş yavaş tüm bedeni göründü ve sonunda ışıldayan mavi gözleri bana değdiğinde, hızla ayağa kalktım.
Derin bir nefes alıp kalp atışlarımı dindirmeye çalışırken, Afran kapıyı kapatıp yanıma geldi.
“Korkuttum mu?”
“Biraz… en son arabada d
