9*

1717 Kelimeler
Mavi Yılmaz Hani hayatta herkesin bir dönüm noktası olur derler, bende Afran ile tanıştığım zaman benim dönüm noktam o mu? diye düşündüm. Bir umut kırıntısı doldu içime acaba dedim, acaba bu adamla yeni bir başlangıç yapabilir miyim? Yeni bir hayata adım atmak, yeni insanlarla tanışmak, onlarla bir aile olma düşüncesi bunlar bana hep uzak olan kavramlar. Hep bir ailem olsun istemiştim. Karanlıkta da aydınlıkta da hep yan yana hep sırt sırta olabileceğim bir aile. Beni seven birileri olsun istemiştim. Belki sizin gözünüzde bu güçsüzlüktür fakat öyle değil işte. Hayatta herkes sevgiye muhtaçtır. Her türlü sevgiye, biz Kumru ile birbirimize her türlü sevgiyi vermeye çalışsak da o işler öyle olmuyor işte. Anne sevgisinin ne olduğunu bilmeden birbirimize bunu gösteremeyiz aynı şekilde baba sevgisini de ama hayat bana acımasızlığı öğretti. Sevgisiz de bir şekilde yaşamayı öğretti ama hala içimde ki küçük çocuk o sevgiye aç ve onu deli gibi istiyor. Şimdi oda diyor ki 'Yine mazi yine yalnızlık' Arya'nın gözlerinin içine korkuyla bakarken dudaklarından neler döküleceğini az çok tahmin ediyordum. Öğrenmişti her şeyi bilinmek veya öğrenilmek değildi korkum. Afran'ı kısa bir süredir tanıyor olsam da onu incitmek istemiyordum. O kalbi güzel bir adamdı ve benden daha iyisini hak ediyordu. "Anlamadım?" dedim titreyen sesimle, aslında çok iyi anlamıştım fakat ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Bana doğru bir adım atıp sinirle sıktığı dişlerinin arasından, "Anlamadın ha?" dedi ve derin bir nefes alıp devam etti. "Mavi misin nesin bilmiyorum ama kardeşimi sana yedirmem!" Söylediklerinin etkisiyle derin bir nefes aldım. Dudaklarımı araladım fakat ne söyleyeceğimi bile bilmiyordum. Böyle bir şeyin açıklaması nasıl yapılır bilmiyordum. Oda halimden anlamış olacak ki konuşmaya devam etti. "Afran da görecek senin gerçek yüzünü, nasıl olur anlamıyorum!? Seni nasıl getirir buraya dün olanlardan sonra!" demesiyle ufak çaplı bir şaşırma yaşadım. Dün ne olmuştu? "Anlamadım?" dedim tekrardan, dün bir şey oldu da benim mi haberim yok ya da o mu geldi buraya. Korkuya bir sağıma bir soluma bakınırken kolumu sıkıca kavradı. "Anlamazsın tabi, hem Afran hem Civan! Dün herkesin ortasında Civan'ın elini tut, bugün buraya Afran ile beraber gel! Kardeşim den uzak duracaksın duydun mu beni, şimdi defol git buradan!" "NE?" dedim şok içinde. "Bir de anlamamazlığa yatıyorsun, çok tehlikelisin!" "Yanlış anlamışsın her şeyi Civan be--" sözümü tamamlayamadan kolumda ki eliyle beni itekledikten sonra kapının kulbunu sıkıca kavradı. "Umurumda bile değilsiniz, şimdi git bir daha da kardeşimin karşısına çıkma!" dedi ve kapıyı yüzüme sert bir şekilde örttü. Hiçbir şeyi bilmiyor olmasıyla derin bir nefes alsam da söyledikleri aklımı bulandırmıştı. Civan'la benim ilişkim olduğunu düşünüyor ve Civan bunu duysa kendini perişan ederdi. Yarın ilk işim Civan'la konuşup Arya'ya her şeyi anlatmasını isteyeceğim. Beni Afran'la yan yana görmek istememesine gerçekten hiç üzülmedim. Üzüldüğüm Civan'ın ona karşı olan hislerini bilmiyor olması. Evet evet Civan'ın sırrı da bu işte; "Sana bir sır verecektim ya onu anlattığım da anlayacaksın," diyerek sandalyesine geri oturdu. Gitmek istesem de merakım çoktan ağır basmıştı. Geri sandalyeme oturup "Dinliyorum!" dedim ters bakışlarım hala devam ederken. "Bilmiyorum belki bizi çok tanımıyorsun fakat artık birine açılmam gerektiğini düşünüyorum. Yoksa kafayı yemek üzereyim. Arya ve Aftan'la çocukluk arkadaşıyız. Beraber büyüdük fakat birbirimize karşı bağlarımız hiç arkadaşça olmadı. Daha doğrusu ben biraz içime kapanık kitaplarla yaşayan bir adamım, aralarına girip onlarla çok fazla kaynaşamadım. En büyük sebebi ise Arya'ya duyduğum büyük bir sevgi var içimde," dedi ve derin bir iç geçirdi. "Aşığım ben ona Mavi, her şeyine her zerresine ama ne yapacağımı bilmiyorum. İşin kötü tarafı ise o bir başkasını seviyor.." Bir şansı olacaksa da bu sebepten onu da kaybetmesini istemiyorum. O yüzden onu karşısına alıp artık bazı gerçekleri açıklaması gerektiğini düşünüyorum. Kimse duygularından kaçarak hiç bir yere varamaz. "Mavi," Afran'ın sesiyle merdivenlere doğru ilerlemeye başladım. "Kusura bakmayın.." "Ne kusuru saçmalama!" dememle aramıza karışan bir başka ses duyuldu. "ELMAS! ELMAS NEREDESİN?!" Sese doğru döndüğümde tekerlekli sandalyede oturan yaşlı bir adam takıldı gözlerime. Afran'ın "Dede," diyerek yanına ilerlemesiyle bende onunla beraber yanına ilerledim. "Poyraz annen nerede oğlum?" dedi yaşlı amca. Afran'ı oğlu Poyraz sanıyordu. "İşleri var baba gel ben seni yatağına götüreyim." "Hayır! Elmas'ı getir buraya hemen! Bana hesap verecek!" derken kahve gözleri alev saçıyordu ki merdivenlerden gelen Çiçek hanımın sesiyle oraya döndüm. "Geldim geldim," diyerek amcanın yanına ilerledi. "Elmas," dedi yaşlı amca dolu gözleriyle. "Hadi bakalım içeri giriyoruz," dedikten sonra bakışlarını bana çevirip "Kusura bakma kızım, yine gel olur mu?" demesiyle onaylarca başımı salladım. Onlar içeriye girer girmez Afran'la merdivenlerden inmeye başladık. "O kim?" sordum merakla. "Dedem, rahatsız biraz çoğu şeyi hatırlamıyor. Anneannemi annem sanıyor beni oğlu sanıyor." "Dedeni sormuyorum, kapıya gelen adamı soruyorum?" "O Ezo'nun kocası, hapishaneden yeni çıktı. Çıktığı gibide buraya gelmiş şerefsiz!" derken elleri çoktan yumruk olmuştu. Tatsız olaylar yaşadıklarını anladığım için daha fazla soru sormadım. Avluya indiğimizde kimse kalmamıştı. Kuru ile Emir sedir de oturmuş sohbet ediyorlardı. Kumru'ya manidar bakışlar atmamla oturduğu yerden kalkıp Emir'le vedalaştı. Daha sonra bende Emir'le vedalaşıp konaktan ayrıldık. Taksiyle gitmek istesem de Afran buna maalesef onay vermemişti ve kapıya kadar bizi bıraktı. Kumru içeri girerken biz Afran ile baş başa kaldık. "Olanlar için tekrar üzgünüm gece güzel bitmedi." "Saçmalama Afran!" diye sitem ettim. "Her şey çok güzeldi ben kötü bir şey hatırlamıyorum. Hatırlamayalım da zaten Ezo için," Gözlerime uzun uzun baktıktan sonra "Sen nereden çıktın karşıma?" dedi. Kurduğu cümle beni derinden sarsmıştı. Nerden çıktım karşına da hayatını mahvettim. Bu iş uzamadan bir son vermek zorundayım. Senin için. "Neyse ben içeri giriyorum iyi geceler," dedim ve cevabını beklemeden kendimi apartmandan içeriye attım. Benim ona yaptığım haksızlıktı ve buna daha fazla devam edemezdim. Görüşmezsek onun içinde benim içinde her şey daha iyi olacaktı. Eve girer girmez kendimi Kumru'nun odasına attım. "Hayırdır Emir'le pek bir ilgilendin," dedim alayla. "Çok kibar bir adam Zeynep, tam bir beyfendi ve esprili." "Vay vay hadi hayırlısı." "Saçmalama!" dedi gözlerini devirirek. "Sandığın gibi değil ve öyle bir şey olmaz zaten." "Nedenmiş?" diye sormamla kendini yer yatağına attı. "Sen haklısın sanırım, biz hayatımıza kimseyi sokmasak daha doğru sonra hem onlar hem de biz üzüleceğiz," derken ikimizin de gözleri dolu dolu olmuştu. Hızla yanına oturup sıkıca ona sarıldım. "Biz birbirimize yeteriz," derken gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı ki yalnız değildim. "Yeteriz değil mi?" "Yeteriz tabi," diyerek kahve saçlarının arasına kocaman bir öpücük bıraktım. Eksik hissediyorduk. Eksiklik vardı hayatımızda ve biz bu eksikliği dolduramıyorduk. ❤️ "Öğlen yemeğine az kaldı Kumru gelecek misin?" Diye sordum sandalyemden kalkarken. "Yok ben yemeyeceğim," demesiyle başımla onaylayıp Civan'ın odasına doğru ilerledim. Ona olanları anlatmak zorundaydım. Arya ile konuşup her şeyi anlatmalıydı. Koridorda ilerlerken karşıdan Civan'ı görmemle adımlarımı hızlandırdım. "Civan nasılsın?" dememle yerde olan bakışlarını bana çevirdi. "İyiyim Mavi sen nasılsın?" "Ben pek iyi değilim, dün Afran beni konağa götürdü yemek için ve Arya ile konuşma fırsatı buldum." "Anlattım deme!" derken gözlerindeki korkuya şahit oldum. Neden bu kadar korkuyordu ki? Sevmek bu hayatta ki en güzel duyguydu ve bunu saklamak bence en büyük salaklıktı. "Hayır anlatmadım ama senin anlatmam lazım," diyerek derin bir nefes alıp devam ettim. "Bak Civan, ikimizin arasında bir şeyler olduğunu düşünüyor. Hem seninle hem de Afran'la görüştüğümü sanıyor, ona bazı gerçekleri anlatmalısın ki elinde olan şansı değerlendirebilesin yoksa hiç bir şansın kalmayabilir." Yutkunup bakışlarını ayakkabılarına diktikten sonra "Bilmiyorum," diye fısıldadı. "Ömrünün sonunda kadar bu şekilde mı devam edeceksin?" derken tanıdık bir ses girdi aramıza. "Vay be, sabah Civan akşam Afran ne güzel dünya!" dedi Arya bize doğru yürürken. "Yok öyle bir şey!" Civan'ın çıkmasıyla Arya sinirle ellerini beline yerleştirdi. "Yok mu? Yemekhane de sevgilim diyerek tutmadın mı bu kızın elini?!" "Bak Arya," diye söze girmemle elini kaldırıp beni susturdu. "Seninle konuşmuyorum!" dedi sert sesiyle. "Arya o benim arkadaşım, o gün Meryem den kurtulabilmek için öyle bir şey çıktı ağzımdan hem," duraksamasıyla Arya atladı söze. "Hem?" Diye sordu duygu dolu sesiyle. Haydi söyle Civan kurtul bu yükten. "Hayatımda biri var..... Yani.... Öyle bir şey mümkün değil.... Kızın üzerine gitme!" demesiyle Arya derin bir nefes alıp bakışlarını beş on saniye tavana dikti. Daha sonra hiç bir şey söylemeden koşar adım yanımızdan ayrıldı. Civan'ın söylediklerine bozuldu. Baya bozuldu. Baya baya bozuldu. Civan ne demişti 'İşin kötü tarafı ise o bir başkasını seviyor' Arya bu kadar bozulduğuna göre sevdiği kişi Civan. Bunların ikisinin kafalarından tutup birbirlerine tokuşturmak lazım da işte biri okulun sahibinin kızı biri okulun müdür yardımcısı... "Civan bunca yıllık tecrübeme dayanarak bunu sana söylüyorum; Arya da sana karşı boş değil," derken hala Arya'nın gittiği yöndeydi bakışlarım. "Sanmıyorum." "Bak demedi deme!" dedikten sonra vedalaşıp bahçeye ilerledim. Benimde pek modum yoktu bu gün, Afran'a bir daha seninle görüşmek istemiyorum cümlesini nasıl kuracağımı bilmiyordum. Vereceği tepkiden de korkuyordum. Onu kırıp incitmek istemiyorum açıkçası, onun temiz kalbi gerçek bir aşkı hak ediyor. Bahçede çiçeklerle süslenmiş çardakta elimde Cemal Süreyya'nın Sen varsın gecede adlı şiir kitabındaki şiirleri gülümseyerek okuyordum. Her şiirde aklıma gelen tek isim Afran'dı ve suçluluk duygusundan kendimi alamıyorum. Mutlu olmak bana yasaktı. Aşık olmak bana yasaktı. Cemal Süreyya'nın da dediği gibi "Mutlu olmak için ne yapmam gerek Varmak için saf çocuk mutluluğuna." Ne yapmam gerekti inanın ki bilmiyorum. İşi akışına bırakıp onu üzmek hayatta en son isteyeceğim şeydi fakat içimde ki sevgiye aç minik Zeynep her şeyiyle onunla mutlu olmak istiyordu ama biliyordum ki bizim bir mutluluğumuz yok. Ben ona mutluluktan çok acı verecektim. Çardakta olan hareketlilikle gözlerimi kitabımdan kaldırıp karşıma oturan Sahra'ya diktim "Selam!" dedi yapmacık bir gülümsemeyle. Hiç cevap vermeden tekrar kitabıma dönmemle sert bir şekilde önümde duran kitabı kendine doğru çekip kapağını kapattı "Seninle adam akıllı konuşmalıyız," dedi tek kaşı havalanırken. "Seni dinliyorum?" dedim arkama yaslanıp. "Afran'dan uzak duracaksın!" "Başka?" dedim alayla karışık. Ellerini masaya yerleştirip yüzüme doğru eğildi. "Sen onun için geçici bir hevessin ama ben onun geleceğiyim," dedikten sonra minik bir kahkaha atıp arkasına yaslandı. " Yani senin için söylüyorum, üzülme diye." Söyledikleri beynimde yankılanırken içimde ki öfke arşa yükselmişti, kendini ne sanıyordu bu? Ben geçicimişim. Hah! "Geçiciyim öyle mi?" "Evet öyle," derken tekrar bir kahkaha attı. "O zaman öğrenelim geçici miyim değil miyim," dedim meydan okur gibi. "Üzülen sen olursun sadece Afran tarafından değil bende üzerim seni!" dedi tehditkâr bakışlarıyla. "Elinden geleni ardına koyma! Savaş mı başlatmak istiyorsun?" "Evet," derken oldukça kararlıydı fakat Zeynep'in kim olduğunu daha bilmiyordu. O zaman ona Zeynep kim gösterelim. "O zaman üçüncü dünya savaşına hazırlansan iyi edersin zira savaş senin cephen de baya zorlu geçecek!" diyerek oturduğum yerden hışımla kalkıp önünde olan kitabı hızla elime alırken sıkı sıkıya elime sarıldı. "Sen kaşındın Mavi, kaybetmenin tadına ağır bir şekilde varacaksın," dedi ve elimi bırakıp kahkahalarla çardağı terk ederken son cümlesi şu oldu. "Ben hiçbir savaşı kaybetmem Mavi Yılmaz, bunu da sana en iyi şekilde göstereceğim!" "Elinden geleni ardına koyma, kaybetmenin tadına benim sayemde varacaksın!"
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE