Yeterince beklediğime kanaat getirerek Mihrimah'ı kibarca kolundan tuttum ve yavaşça kendisime doğru çektim. Dokunuşlarımın aksine kaba bir ses tonuyla, "Yürü gidiyoruz." dediğimin farkındaydım ama şu durum karşısında sesimi kontrol edememistim. Ben itiraz etmeden onun yürümesini bekledim ama hiç de düşündüğüm gibi olmadı. Aksine o aşı bir ses tonuyla o kalkık burnunu daha da havaya kaldırarak, "Bırak dans edeceğim." dedi. Sesi de davranışları gibi tuhaftı. Adamın tacirleri beni çileden çıkarmıştı. Gazeteler, televizyonlar bunun gibi adamları her gün yazarken kendime mukayyet olmamın imkanı yoktu. Sinirle kulağına eğilerek, "Buna dans etmek denilmez. Adam ayakta yiyişmeğe çalışıyor seni. Buna daha fazla tahammül edemem, yürü." dedim ve kolundan tutarak locaya doğru çektim. Resmen burnumda