9. BÖLÜM

992 Kelimeler
Mirza yatağında ve yalnızca onun olan kadına baktı. Onu incitmeden ellerine baskı uyguluyordu, kalkamasın diye bunu yapmak zorundaydı. Yavaşça yüzüne eğiliyordu, muhteşem dudaklarına ve bedenine sahip olmak istiyordu. Medusa ise ona nefretle bakıyordu. Bu bakışları Mirza'nın kendisini bir pislikmiş gibi hissettiriyordu. Mirza'nın beyni dönmüştü neden böyle uzaktı, neden kendini bırakmıyordu? Bu durum sinirlerine dokunuyordu. Ona ulaşmak isteyerek, tutkuyla dudaklarını öpmeye başladı her zaman ki gibi karşılık vermiyordu, biraz uzaklaştı ve "Karşılık ver!'' diye neredeyse haykırdı. Medusa, "Asla!" dedi, sanki bir yere kaçıp gidebilecekmiş gibi... Mirza hâlâ üstünde uzanmış duruyordu ve Medusa hiç kıpırdayamıyordu. Mirza içini belli ederken kayıtsız kalamadığı bluzunu bir hamlede üzerinden çıkardı salaş ve boldu bu yüzden çok kolay olmuştu, yüzündeki ifade nefret vericiydi. Mirza'yı istemiyor ve bunu her hâliyle belli ediyordu, Mirza ne yapıyordu? Kendisini istemeyen birini zorla becermeye çalışıyordu. Lanet olsun! Ne yapıyordu böyle? Bu kadar düşmüş müydüm yani? Onu öylesine istiyordu ki duygularına karşı koyamıyordu. Elleri tüm bedenini okşuyor ve tüm bedenini keşfediyordu, aynı zamanda öpmeye devam ediyordu. Medusa nasıl bu kadar kayıtsız kalabiliyor, nasıl bu kadar iradeli olabiliyordu? Bugüne kadar kendisini istemeyen bir kadın olmamıştı. Her geçen dakika içindeki ateş şiddetleniyordu üzerinden çekildi, bir kadına asla zorla sahip olamazdı ama canı yanıyordu. Bir eli Medusa'nın başında ve saçlarını okşuyordu diğer eli de elinin üzerindeydi, bu kez dudaklarını hassasça öptü. İşte bu! İlk kez bir karşılık almıştı öpmeye devam etti ve dudakları istemsizce aralandı şimdi daha iyi onu keşfe çıkmış bin beter yanıyordu. Ondan karşılık almak daha önce hiç hissetmediği kadar tutkulu hissettirmişti. Artık öpüşüyorlardı, Mirza içinden, "Allah'ım bu ne güzel bir şey, hayatımda ilk kez bir kadın beni böylesine heyecanlandırıp şaşırtıyor." diye geçirdi. Sanki yıllardır onu beklemiş gibiydi. Mirza, ellerini önce göğüslerinde daha sonra göbeğinde en sonda muhteşem sıcaklığında gezdirdi. Medusa korkuyla kasılırken elini Mirza'nın elinin üzerine getirdi. Mirza elinin üzerine kuş gibi konan elin titrediğini hissetti ve zor da olsa kendini durdurdu. Bakışlarıyla onu bir şey olmayacağına ikna ettikten sonra tekrar elini onun tatlı sıcaklığına getirdi. Onu bir yandan öperken diğer yandan da dokunmaya devam etti. Bu durum kendisi için acı verici olsa da kadını tatmin etmiş olmak ona tahmin ettiğinden fazla zevk vermişti. *** Bir sonra ki adımı bilememek bu olsa gerekti, şimdi ne olacaktı? Medusa onun yüzüne bakamıyordu, resmen utanıyordu... Medusa utancından yerin dibine girerken Mirza kafasını onun boynuna gömdü ve ılık nefesini kısa kısa hissettirdi. Arada öpüyordu, Medusa'nın içinden ona sarılmak geliyordu ama yapamıyordu. İpleri bu kadar birine vermek onun tarzı değildi. Bir müddet sonra dayanamayıp, "Hadi gidelim." dedi. Bu romantik an bozulacaktı ama üstüne yapışıp kalacak kızlardan olduğunu düşünmesini istemiyordu. Mirza, "Hâlâ mı gidelim diyorsun?" diyerek doğruldu. "Evet, gidelim artık." "Peki." dedi ve kalktı sinirlenmemişti. Ama kırgın görünüyordu, neden acaba diye düşündü ardından Amerikan tarzı dekore edilmiş banyoya girerek duş aldı. Temiz kıyafetler giyip kaptan köşküne yanına gitti pür dikkat tekneyi kullanıyordu, Medusa'nın geldiğini anlayınca ona baktı, daha önce Medusa'nın hiç görmediği gibiydi gözleri. Medusa ortamı sakinleştirmek adına, "Çekil de biraz ben kullanayım," dedi, ne tepki vereceğini merak ediyordu. Uzak durması onu artık istemediğinden olabilirdi, bu konuda onu rahatlatacaktı bundan emin olabilirdi. Medusa kullanmak istemesine tepki vermeyince "Merak etme, ayak bağı olmam sana, aramızda bu geçenden dolayı bağlılık hissettirmem." dedi. Medusa öyle deyince Mirza onu kolundan tuttu ve öptü. Bu kısa bir öpücüktü fakat samimiydi. Mirza sonunda, "Demek teknede kullanabiliyorsun?" diyerek konuştu ve ardından sıkıca sarılıp dümeni Medusa'ya bıraktı. Medusa tüm dikkatini yaptığı işe vermişti, limana geldiklerinde yanaştırdığını görünce de "Ehliyetin var mı?'' diye sordu. "Hayır," "Ehliyetsiz birine göre çok iyisin, nerede öğrendin?" "Ege'liyim ben çocukluğumun büyük bir kısmı Ege de geçti hep teknelerdeydik o zamanlar, ciddi anlamda öğrenmek istediğimde, hocam çok iyi bir eğitmendi Ali kaptan," "Kim bu Ali kaptan? Ondan bahsederken gözlerinin içi parladı." Medusa, "Benim için çok değerli biri," dedi ve yanaşma işlemi bittiği için motoru kapadı anahtarı da ona uzattı. Mirza anahtarı almadan Medusa'nın elini tuttu onu kendine çekip boynundan derin bir nefes alarak öptü ve "Akşam bulurum seni.'' dedi, ardından güverteye doğru çıktı. Medusa ne yapacağını, nasıl davranacağını bilmiyordu... Odaya gidip günlük yazılarını derledi ve gazeteye mail attı ardından, son yaşanılanları kaleme aldı. Bu roman git gide değişik bir hâl alıyordu ama güzel olacaktı buna emindi manşetleri okur gibiydi. HAYALET'in son kitabı yine harika! Bir müddet sonra kalktı odaya geleli iki saat olmuştu havada kararmak üzereydi. Nilay'a bakacaktı eğer müsaitse biraz laflardılar. Kabul eder mi acaba beni diye düşünürken 'Etmezse etmesin!' dedi kafasındaki şeytani ses. Hem ilk samimiyet başlatan o değil miydi, sonra düşündü de onun hiç gerçek dostu olmamıştı. Bu düşüncelerle Nilay'ın kapısını tıkladı, bir müddet sonra açıldı ve içten bir gülümsemeyle Nilay, "Girsene içeri, ne bekliyorsun orada öyle?" dedi ve sıcak bir karşılamayla oturma kısmına aldı Medusa'yı, onun arkadaşlığından hoşlanmıştı, hayatında ilk kez biriyle daha sonra da görüşme isteği duyuyordu. Tuhaf ama gerçek olan bir şey vardı, Nilay'a geçmişe dair anılarından söz etmişti. Sohbet ederken kahveleri de onlara eşlik ediyordu. Medusa müsaade isteyerek lavaboya geçti, sebepsiz yere midesi bulanmıştı. Ne sebepsizi en son öğleden önce Mirza ile yemişti. Açlıktan midesi bulanıyordu. Birinin geldiğini duydu tam o an kusmaya başladı, sesi gitmesin diye de çeşmeyi sonuna kadar açtı. Tam on dakikanın sonunda banyodan çıktığında gördüğü manzara daha çok midesini bulandırmıştı. Nilay yatakta yatan Mirza'ya masaj yapıyordu, bu neydi şimdi, neyin kafasını yaşıyorlardı bunlar? Medusa onlara zarar vermemek için kendi içinde savaş veriyordu. Mirza'nın gözü kapalıydı masajdan zevk almaya bakıyordu. Nilay ise ona masaj yapıyordu. Medusa, "Ben gideyim artık her şey için teşekkür ederim." dediğinde Mirza'nın gözleri fal taşı gibi açıldı ve şaşkın bir ifadeyle: Mirza, utanmaz bir rahatlıkla "Ben birazdan çıkacağım siz rahatınızı bozmayın." dedi. Nilay, "Gel canım Mirza'dan çekinmene gerek yok, nazlı bugün biraz," deyince olacakları görmek için oturma bölümünde kaldı. 'Vay be Mirza'ya bak sen nasılda süt dökmüş kedi gibi yatıyor orada, nazlıymış ne nazı be tam da dayak istiyor, masajı da sopayla yapmak lazım!' İçindeki sesi susturan Medusa onu ilk kez böyle huzurlu görüyordu. Nilay ona resmen iyi geliyordu. Daha önce onu kendi yanında bir kez böyle huzurlu görmemişti. O an kalkıp gitmek istedi ama bir yanı kalıp beklemesi gerektiğini söyledi.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE