Servis edilen kuymaklar ile dudaklarımı yaladım. Açık havanın o mis gibi kokusu ve önümüze bırakılan çaylar, kuymaklar, buraya özgü bir çok çeşit kahvaltılık. Buranın havasını ayrı yemeklerini ayrı seviyordum. Aşıktım, aşık. İyi ki kocam Trabzon'luydu. Yoksa ben hayatım boyunca bu özel yemekleri yerinde yiyip o güzel tadları alamayıp, mahrum kalacaktım. Tamam bende fazlasıyla tanınmış ve bir şöhrete erişmiş bir ailede büyümüş olsam da yalnızca en iyi üniversitelerde okumuştum. Bundan sonrası ise benim için tamamen cehennem gibiydi. Dört duvar arasında saraydan bir hapishanede yaşamaktan kafayı sıyıracaktım. Hiç bir şeye izin verilmez babam ne derse o yapılırdı. Tabii bir de Pınar vardı, kıskançlığı yüzünden ben hayatımdan oluyordum. Afiyet olsun diyen dede ile tabağıma buraya özgü o