Yattığım yerde sağa döndüm, sola döndüm. Bir türlü uyuyamıyordum. Yorgundum evet, fazlasıyla uykum da vardı ama gözlerimi her kapattıkça tekrar huzursuz bir şekilde açıyordum. Olmuyordu. Tekrar oğluma doğru dönüp masum bebek yüzünü izledim. Herşeyden habersiz, kalın pembe dudakları büzülmüş biçim de uyuyordu. Kızım ise yatağın yanında ki beşikteydi. Saate gözüm kaydı gece 03:41 olmuştu. Akşamdan da dinleneyim diye önceden odama çıksam da olmamıştı. Oflayıp yerimden yavaş bir şekilde doğrularak yataktan çıktım. Uyuyamıyordum çünkü Bozgun yoktu... Ben nasıl yokluğuna alışacaktım. Dağılan saçlarımı açıp tekrar tepemde toparladım. Boğuluyordum sanki. Aralık pencereyi tamamen açıp uzanarak derin derin o yeşilin kokusunu soludum gözlerim kapalı bir süre. Kafam o kadar karmakarışıktı ki,