Mardin'in nefes kesici manzarasının ayaklarımızın altına seren otantik bir kafeye gelmiştik. Mekan güzeldi fakat ortam bok gibiydi.
Yol boyu gözlerimiz hiç kesişmedi çürük portakalla. Çürük portakal ve çürük Kiraz yol boyu ve hatta şuan da karşılıklı cilveleşiyorlar resmen. Sohbet, muhabbet gırla. Bir çarpacağım yeri öpecek haberi yok.
Çocuklar gibi giyindim bir de ah kafama edeyim. Yirmi beş yaşındaki kadının düştüğü hallere bak. Neden böyle bir şey yaptım ki, yani ne bok yiyorsa yesin boş ver. Ne bu tavırlar, giyinmeler felan. Hoş bir kere bile bana bakmadı ki görsün. Çürük portakal ne olacak.
Masada en dipte oturan bendim. Karşımda Nergis, onun yanında Helin, masanın başına iki sandalyeyi karşılıklı koymuş Poyraz ile Kiraz vardı tabi ki.
Terbiyesiz herif, bir kere bile dönüp bakmadı ya!
Gözlerim buğulu buğulu manzarayı izlerken garson geldi siparişlerimizi verdik, bir bardak soğuk su isteyecektim de iyice rezil etmemeyeyim kendimi.
Niye bu kadar içerlediysem ona da anlam veremiyorum..
Siparişlerimiz geldiğinde herkes sohbet eşliğinde pastalarını afiyetle yiyordu. Helin ile Nergis koyu bir sohbetin doruklarındayken, bizim çürükler daha ne kadar yoğun fingirdeşebiliriz onun peşindeydiler.
Ben garibim ne çayımdan bir yudum aldım nede pastamdan bir çatal, öylece manzaraya bakıyordum. Kimsenin de beni gördüğü laf attığı yoktu zaten, gelmeseydim daha iyiymiş.
Ne yapmaya geldiysem zaten..
Tanıdık bir ses kulaklarıma değince gözlerim o yöne doğru kaydı.
"Vay amcanın oğlu."
Yiğit kollarını iki yana açmış Poyraz'a sırıtırken, Poyraz'da aynı şekilde kollarını açıp ona karşılık verdi.
"Vay Yiğit'im." dedikten sonra kucaklaştılar.
Yiğit'ti bu çocukluk günlerimizin beraber geçtiği arkadaşım, sevecen fırlama bir çocuktu, üniversiteyi kazanınca bir daha görüşüp konuşamamıştık. Uzun boylu olmasına rağmen, Poyraz'dan daha uzun değildi. Siyah saçları gecenin en karanlık tonundayken, gözleri bir mukabil ona eşlik ediyordu. Oldukça yakışıklı biriydi doğrusu.
Poyraz'dan ayrılır ayrılmaz, kömür karası bakışları beni buldu.
"Vay vay kimleri görüyorum, maviş hırsız." dedi kollarını cılız bedenime dolarken.
Karşılığında sıkıca sarılıp "Hırsız değilim ben kara çocuk!" diye cırladım.
Mavi bakışlarım Poyraz'a çarptığında gözlerinden saçılan alevleri görmemek için salak olmak lazımdı herhalde.
Aayy utanmasam kalkıp göbek atacağım. İçim kıpır kıpır oldu.
Haydaa, çat çat, pat pat, sarınengee..
Oh oh, sağdan soldan...
Aman bir recalim var. .
Tamam abarttım.
Yanıma oturup "İyilik sağlık, evlenmişsiniz hayırlı uğurlu olsun." dediğinde bakışları Poyraz ile benim aramda mekik dokuyordu.
Gülümseyerek başımı salladım. "Boş ver sen bizi sen neler yapıyorsun görüşmeyeli?"
Allah Allah....
"Ne yapayım okul bitti işte geldik memlekete." dedi heyecanla.
Masadaki tüm gözleri üzerime çektiğimde mehter marşı çalmaya başladı kulaklarımda.
Ve ne oldu biliyor musunuz?
Çiçek vurdu, gol oldu....
Poyraz derin bir nefes alıp verdikten sonra, "Nereden tanışıyorsunuz?" diye sorduğunda sesi oldukça sertti.
"Çocukluğumuz beraber geçti emimin oğlu, bizim bağ evleri yan yana hep oynardık bağda bahçede." dedi Yiğit kocaman gülümsemesiyle. Bir hışımla bakışları beni buldu. "Sahi Rahşan neler yapıyor?" Hınzır bir gülümseme yerleştirdi yüzüne.
Koluna vurdum. "Rahşan evlendi." dedim. İşaret parmağımı dudaklarıma bastırıp 'Sus' işareti yaptım.
"Ah be kaçırdık desene." dedi yüzünü ekşitip. Bende masumane bir gülümsemeyle cevap verdim.
Hatırlatın, Yiğit'i alnından öpeceğim. Sayesinde Poyraz mors oldu. Oturduğu yerde resmen sinirden kıvranıyor. Ay Allah'ım sen çok büyüksün.
"Ee yırtık ne yapıyor?" dedi gülerken.
Anlamsız gözlerle bakıp "Yırtık?" diye sordum.
Kocaman bir kahkaha patlattı ardından, "Selim yırtığını diyorum." derken tekrar bir kahkaha patladı.
Selim'in adını duyunca isteksizce bakışlarım Helin'i buldu, neden bilmiyorum durduramayacağım bir gülme tuttu beni.
Gülümsememi zorla da olsa durdurup "Ne yapsın iyi." diyebildim.
"Evlenmedi mı o?"
Kaşlarımı havaya kaldırıp "Yok!" dedim.
"Kim alır ki zaten o yırtığı." derken bir kahkaha daha patlattı. Tekrar gözlerim Helin'in üzerine kaydı, hunharca gülmeye başladım. Helin bana kaş göz yaptıkça beni daha çok gülme tutuyordu.
Aslında gülmelerim ona değildi, içimde bir coşku vardı anam. Tutamıyordum kendimi. Mehter marşını kapatmış roman havası açmıştım. Kulağımda ki ses aynen şunu diyordu; kaliteeee, markaaa....
Eliyle omzuma vurup Poyraz'a dikti gözünü, "Bu var ya bu, böyle göründüğüne bakmayın, bir yerin altında daha var bundan." Kara bakışlarını bana çevirip "Az çekmedim senden!" diyerek güldü.
"Ne yaptım sanki!" dedim masum masum.
"Ne mi yaptın?!" dedi şaşkınlıkla. Poyraz'a dönüp "Bu beni bahçede kıstırıp dövüyordu emimin oğlu, eli de ağırdır tatmak istemezsin." Küçük bir kahkaha atıp "Bende bunu ağaçtan atıyordum, ondan sonra böyle oldu zaten." derken elinin ucuyla da beni gösteriyordu, benim yüzüm asılırken o kocaman bir kahkaha daha patlattı.
Ulan, niye rezil ediyorsun şimdi.
Tam ağzımı açmıştım cevap verecektim ki Poyraz hızla masadan kalkıp "Hadi Çiçek gidiyoruz!" Helin'e bakıp "Siz oturun şoför yollayacağım size." dedi sinirle. Helin abisini onaylayıp önündeki tabağa döndü.
"Neden daha pastamı yemedim." dedim kaşlarımı çatarak. Dur daha zaferimi kutlayacağım Poyraz bey.
"İşlerim var hadi!" dedi öfkeyle.
İstemsizce onu onaylayıp, Yiğit'e döndüm.
"Valla özlemişim daha sonra görüşürüz tekrar."
Hafif bir gülümsemeyle omzuma dokundu. "Görüşürüz tabi gelinimiz oldun artık." dedi. Ayağa kalkıp Poyraz ile vedalaştıktan sonra Poyraz hırsla elimi tutup kafeden çıkardı beni.
Kapının önüne geldiğimizde elimi hızla elinden kurtarıp "Bırak " dedim öfkeyle. Kafeden çıkmayı bekledim çünkü Kiraz hanımın bizi el ele görmesi iyi olmuştu.
Ters bir bakış atıp arabanın gelmesini bekledi. Araba geldiğinde ben arka koltuğa ilerlerken ön kapıyı açarak beni bindirdi. Otururken yüzümü ekşittim, o kadının oturduğu yere oturmak midemi bulandırmıştı. Hırsla arabaya binip çalıştırdı.
Uzun bir süre arabada sessizlik hakimdi, tenha bir yerde arabayı durdurup indi. Arabanın etrafında hızla dönmeye başladı, ara ara arabaya yumruk atıp etrafında ki ağaçları tekmeliyordu.
Kafayı yedi adam.
Hırsla kapımı açarak, "İn!" diye böğürdü.
Hay senin..
Kaşlarımı çatıp "Neden?" diye sordum umursamaz bir tavırla. Kolumdan tutarak hızla arabadan indirip sırtımı arabaya yasladı.
Tuttuğu kolumu sert bir şekilde sıkarak burnunu burnumun ucuna getirdiğinde gözleri delici bakışlar atıyordu mavilerime.
"Lan sen ne yaptığını sanıyorsun ha!" derken kolumu daha çok sıktı.
"Ah, bırak acıyor!" diye inledim. Söylemimle tuttuğu kolumu bırakıp arabaya hızla yumruk attı.
Ay delirdi adam.
Bedenini bedenime iyice yasladığında gözlerindeki öfke beni korkutmamış değildi.
"Bu kılığının hali ne lan?!" diye bağırdığında boyun damarları gözlerime giriyordu. Bende kaşlarımı çatarak ona öylece baktım, cevap dahi vermedim gerek duymadım.
Benim cevap vermeyişime daha çok sinir olup arabaya tekrar yumruk attı. "Bak kadın, seni öldürürüm!" diyerek uzaklaştı.
Pislik! Bokumu ye!
Elleriyle saçlarını karıştırıp "Yiğit ile olan samimiyetin nereden geliyor?" Sorduğunda dişlerini kıracakmış gibi sıkıyordu.
Allah'ım bu adam tam bir manyak. Sinir hastası, ruh hastası.
Sessiz kalışıma iyice sinirlenip kendi ekseninde bir tur attı.
"Sana diyorum sana bana cevap ver!" diye bağırdı. Artık zincirlerimi kırmamın vakti gelmiş ve geçiyordu.
Açılın ulan, ruh hastası portakalı deşmeye gidiyorum.
"Bana bak!" dedim içimde biriken öfkemle. "Benimle konuşurken doğru düzgün konuş, bu şekilde devam edeceksen hiç bir karşılık alamazsın." dedim ve elimle onu sertçe itekleyip arabaya geçip oturdum. Kapımı da sertçe kapatıp önüme baktım. Hızla arabaya binip başını öne arkaya sallarken arabayı çalıştırdı.
Son sürat konağa vardığımızda onun 'in' komutunu beklemeden hızla arabadan inip odama doğru yol aldım.
Odaya girip kapıyı serçe kapatıp hızla volta atmaya başladım, ardımdan aynı şekilde oda odaya girdi. Kolumdan sertçe tutup duvara yasladı, adet edindi bu adam bunu.
Kaşları çatık uzun uzun gözlerime baktı, hiç bir şey söylemeden odadan geldiği gibi hırsla çıktı gitti.
Bu adam neyin kafasını yaşıyor?
Biri açıklasın şuraya.
Yorumlarınızı bekliyorum ❤️
Keyifli okumalar ❤️
İnsta: adilece
Twitter: adilece__
Wattpad: rabadile