Beril adamın resmine bakarken atladığı detayın farkına ancak varıyordu. Adamın sahip olduğu şirket çalışmayı en çok istediği firmalardan biriydi. Böylelikle tüm kariyerini başlamadan bitirecekti. Annesi için değer midi? Evet kesinlikle değerdi, annesi yeter ki sağ olsun gerekirse garsonluk bile yapabilirdi.
"Ne yapacağım orada? Yani hangi departmanda çalışacağım!"
"Ne olacak cicim, tabi ki asistanı olacaksın!"
"Ne? Asistan mı? Siz benim ne mezunu olduğumu bildiğinize emin misiniz?"
"Robotçu mu neydi? Aman her neyse önemli değil!"
"Birincisi birincilikle robot mühendisliğini bitirdim, ikincisi yapay zeka üzerine yüksek lisans yaptım üçüncüsü mesleğim haddinden fazla önemli!"
"Tabi önemli ama şimdilik değil canım!" diyen sarışın olan kızdı.
"Tamam, uzatmayın! Nasıl gireceğim işe?"
"Biz her şeyi ayarladık, asistanı istifa edecek bu gün! Bir tanıdığım senin girişini yapacak, 15 gün deneme süren olacak bunu iyi değerlendir!"
"Başka bir şey var mı?"
"Şu valizleri al! Onları giyeceksin!"
"Ne giyeceğim yalnızca beni ilgilendirir."
"Giydiklerine bir şey demiyorum ama hiç dişi değilsin bebeğim!" diyen kızıl olandı.
"Yerine göre giyinmesini bilirim!"
"O zaman aldıklarımızı güzel kombin edeceksin!
"Bitti mi?"
"Şimdi yapışacağım saçına! Diyerek üzerine yürüyen esmer kızı sarışın olan engelledi.
"Saçmalama! Kendine gel." Diyerek sakinleşmesini beklerken Beril'e dönerek:
"Hadi sende git artık! Pazartesi günü için kendini motive ederek hazırlan, işe başladığın saatlerde annenin ilaçları da gelmiş olacak!" Dediğinde Beril başıyla onaylayarak verilen iki büyük valizi aldıktan sonra oradan ayrıldı.
***
Pazartesi ilk iş günü...
Beril ilk iş olarak sabah hastaneye annesi hakkında son bilgileri aldı. İlaçların bu gün ulaşacak olması ameliyatın startını çoktan vermişti. Yarın ameliyat olacak olan annesi adına mutluydu Beril ve yaptığı pisliğin altında bu yüzden ezilmiyordu.
Şirketin önüne geldiğinde başını yukarı kaldırıp büyük harflerle yazılı XP harflerine baktı. Derin bir nefes alıp içeri girdi, burası onun hayallerinin iş yeriydi. Hiçte hayal ettiği gibi girmiyordu içeri oysaki bir gün bu iş yerinden içeri girerken o uğruna deli gibi çalıştığı projeyi sunmak için girip işi alacaktı. Ama şu an ne projesi bitmişti ne de XP şirketi bir mühendis arıyordu.
Kapıdaki kız ne için geldiğini sorduktan sonra asistanlık için geldiğini söyleyerek kızın yaka kartı vermesini beklerken ayağındaki siyah topuklu ayakkabılara bakıyordu. Her zaman kendine yakıştığını düşünürdü fakat gerekmedikçe giymezdi.
Kızın verdiği askılı kartı alıp boynundan geçirdi, misafir girişiyle içeri alınmıştı. Kırmızı detaylı ceketinin kollarını hafifçe yukarı çektiğinde içindeki dar beyaz gömleğinin kolları hafifçe görünürken asansörün başına gelmişti. Sabırla gelen asansörü beklerken içinde tarifi mümkün olmayan bir sıkıntı peyda olmuştu.
Onuncu kata geldiğinde içindeki sıkıntı neredeyse kendisini boğacak bir hal almıştı. Derin nefesler alarak sekreter kızın yanına geldi. Sakinleşmesi gerektiğini biliyordu yoksa patlaması an meselesiydi.
"Merhaba, ben asistanlık için gelmiştim!"
"Ha! Demek o sensin!"
"Demek ben gelmeden önce şanım gelmiş, güzel!"
"Torpiline o kadar çok güvenme!"
"Burada yapılan dedikodular kadar güvenilmez olduğuna şüphem yok! Bu kadar konuşulduğuna göre!"
"Buraya kolay kolay birinin aracılığıyla işçi alınmaz, bir ayrıcalığın olacağını sanma!"
"Pardon! Asistanlıkta gözünüz filan mı vardı ne bu gereksiz kininiz!" Dediğinde koz afalladı. Bu kadar belli mi ediyordu orayı istediğini.
"Tamam fazla uzadı. Görüşmeniz şu odada olacak!" diyerek sağdan bir kapıyı gösterdi.
Dakika bir gol bir Beril çoktan bir düşman kazanmıştı kendine. İleride çok iyi arkadaş olacaklarını bilmeden...
Beril odada telaşlı bekleyişini sürdürürken siyah dar paça pantolonunu hafif yukarı çekerek oturdu. Biraz şansı varsa adam o geceki kızı hatırlamazdı. Hem kim bir kaç dakika gördüğü birini hatırlardı ki, bir şansı vardı o gün ev hali ve bakımsız bir vaziyetteydi. Şimdi ise oldukça alımlı ve gösterişli duruyordu.
Kapının sertçe açılmasıyla irkilen Beril'i bir anda ateş bastı aynı hızla teni yerini üşümeye bırakınca derin bir nefes alarak gelen adama çevirdi başını. Adam yüzüne bakmadan konuşmaya başladığında biraz olsun rahatlamıştı.
"Birisinin tavsiyesiyle iş alımı yapmam bu ilk olacak! Araya hatrı sayılır bir dostum girdi, buna güvenmesen iyi edersin! Çünkü on beş günlük deneme süren var, sonunda ya kalırsın ya da gidersin! Ondan sonra kimsenin hatırı işe yaramaz!"
"Merak etmeyin! Eğer yapamazsam, kendimi kapının önüne koymasını bilirim! Kısacası nasıl geldiysem öyle giderim!" Diyerek kendine hakim olamayıp sesini yükselten Beril çileden çıkmış görünüyordu.
"Bu nasıl bir cüret, sen neyine güveniyorsun!" Diyerek delici bakışlarını birer ok misali gözlerine gönderen Affan'ın gözlerinde tanıdığı gösteren en ufak bir emare yoktu.
"Hiç bir şeye güvenmiyorum, bir şey ya olur ya olmaz! Zorlamak benim tarzım değil, on beş günün sonunda olmazsa oturup ağlayacak değilim!" Diyen Beril'e anlamlı bir bakış atan Affan şaşkındı.
Tavsiyeyle gelmiş olmasına rağmen dik başlılığını gizlememesi Affan'ı hayrete düşürmüştü. Beril utanmaz bir tarafı olduğunu biliyordu ama aşırıya gitmemesi gerektiğinin de farkındaydı. Tek bilmediği diline nasıl sahip çıkacağıydı.
"Odan şurası!" Diyerek eliyle baştan aşağı camekan olan tarafın arkasını işaret ederek gösterdi.
"Odanın girişi diğer tarafta, buradan yalnızca benimle işin olduğunda gireceksin!" Dediğinde mucizevi bir şekilde diline hakim olarak cevap vermemişti.
Hayatı boyunca koruma Kalkan'larıyla gezen Beril yalnızca güvendiği insanlar yanında savunmasız durabiliyordu. Bu yüzden hayat onu ister istemez kendine benzetmişti.
Üniversitede hocalarından birinin asistanlığını yapmış olması işini kolaylaştırsa da asistanlık yapmak isteyeceği bir iş değildi. Bir çok kişi yönetici asistanı olmak istese bu iş ona göre değildi. İş artık ciddiye binmişti, her şey annesi içindi ama bir adamı kendisine aşık edip bırakmak onun tarzına yakışan bir şey değildi. Kendisine aşık olmayacağına emindi çünkü aşk nasıl yaşanır, kur nasıl yapılır hiç bir fikri yoktu.
Masanın üzerindeki siyah kaplı deftere bakıp, Pazartesi'den Cuma'ya kadar inceleme yaptı. Boşlukları kafasında tutup yapılacakları iyice düşündü. Önündeki bilgisayarı açarak bir kaç dosya karıştırıp işler hakkında bilgi edindi. Yaklaşık yarım saat sonra bir toplantı vardı, bunun için yapılacak hazırlıkları kontrol etmek adına oturduğu yerden kalktı.
Odanın camı olmayan kapısına Doğru yürürken kendisine Affan'ın baktığının Farkında değildi. Beril kapıda duran asistanın yanına geldiğinde ilımlı olmaya karar verdi. Sonuçta yapması gereken bir işi ve alnının akıyla çıkması gereken bir sorunu vardı.
"Toplantı yapılacak yeri öğrenmek için geldim, Sabahki anlaşmazlığımıza iş alanı dışında ara verirsek memnun olurum!" Dedikten sonra en tatlı gülümsemesini yüzüne yerleştirdi. İşini yaptığı sürece kimseyi kendine düşman görmezdi ama eğer düşman kendisi olursa savunmaya geçmekten asla vazgeçmezdi.
"Şu üçüncü oda" Diyerek cam bölmeli büyük yeri gösterdi. Yüzü ve sesi sabahki kadar gergin değildi. Beril cam bölmeli yere doğru geçerken bu işyerinde her şeyin şeffaf ve aleni göründüğünü düşünüyordu.
Toplantının başlamasına on dakika kala sekreter kız gelen misafirleri ve şirket çalışanlarını toplantı odasına almaya başladı. Son olarak Affan'da geldikten sonra toplantının startı verilmiş oldu.
Bu tasarım için gelen üçüncü firmaydı fakat Affan bu firmadan da iş çıkmayacağının farkındaydı fakat mecburen toplantının sonunu getirmek zorundaydı. Çalışan diğer kişiler toplantının bittiğini patronlarının yüzünde gördükleri için toplantının sevgilinden seyrinden kopmuşlardı. Tek olumsuz düşünce onların kafasında değildi Beril de tasarımın yetersiz olduğunu düşünüyordu.
Yapmacıklıktan uzak olan Beril kendine hakim olamayarak bir adım öne çıktı ve tasarımı yapan firmaya itafen konuşmaya başladı.
"Maalesef ürünlerde estetik yok! Hat biçimlerini kare kullanmışsınız eğer oval biçimi tercih etmiş olsaydınız tasarımınız daha estetik görünebilirdi." Dediğinde Affan'ın keskin bakışları ile karşılaşınca daha devam edeceği konuşmasını maalesef yarıda kesti.
Affan Şaşkınlığından yaptığı patavatsızlığı sinirlenmiyordu. Biraz daha dinlemeyi tercih ettiği toplantıyı olan bitirmeye karar vererek:
"Biz sizi arayacağız!" dedi ve toplantıyı sonlandırdı.
Beril Affan'ın çıkmasıyla peşinden koşar adım ona yetişerek yanına geldi.
"Şey afedersiniz sanırım biraz haddim olmayarak karıştım!"
"Vallaha en güzeli ne biliyor musun? Hadsizliği kabul ediyor olman!" Dediğinde Sesini çıkartmayan beril kabul etmiş oldu adam haklıydı.
"Kabul edin ama mor ışıkta ne yani! Adamlar resmen mor ışık koymuş, Sanki kız çocuklarına satacaklar bu robotları."
"Hayatında daha önce hiç kimse sana her doğru her yerde söylenmez demedi mi?"
"Bir zaman sonra söylemekten vazgeçtiler."
"Neden tavsiyeyle işe girdiğin belli oldu! Bu kadar konuşmaya iş hayatın başlamadan biterdi."
"Daha önce hiç iş hayatım olmadı ki!"
"Birde tecrübesizsin! Beş yıl tecrübeli olduğunu söylediler."
"Yalan söylemişler!" Derken elinde olmadan gülümsedi. Ama sonra hemen pişman oldu adam bunu kabul edemem git diyebilirdi.
"Anlaşıldı kovulacağım diye korkunda yok!"
"Ben en iyisi yapılacakları kontrol edeyim!" Diyerek yanından kaçarak uzaklaştı.
***
Günlük işler normal seyrinde ilerlerken yapacak bir işi olmayan Beril odasından çıkarak kahve almaya gitti. Elinde kahvesiyle geri dönerken sarı boyalı saçlı bir kızın aşağılayarak sekreter kızla konuştuğunu fark ettiğinde bile isteye kulak misafiri oldu.
Kızın oldukça dolgun hatlara sahip bir görüntüsü vardı. Kırmızı elbisesi ise vücudunu çok çekici gösteriyordu.
"Sana söyledim, dediğimi yapacaksın! Yoksa bunlar son çalıştığın günler olur."
"Yapamam maalesef, bu muhbirlik olur! Bizim iş yerimizde her şey göründüğü gibi şeffaftır kimsenin arkasından iş çevrilmez!"
"Sen benim kim olduğumu çabuk unutuyorsun!"
"Affan beye ihanet olur bu üzgünüm!"
"Sana kim olduğumu göstereceğim, ya gelen gideni bana söylersin yada kendine başka iş arasan iyi edersin!"
"Sahi söylesene sen kimsin böyle tehditler savuruyorsun!" Diyerek araya giren Beril'in sabrı taşmıştı.
"Asıl sen kimsin!"
"Ben Affan beyin asistanıyım!" Dedi güvenle.
"İyi bende sevgilisiyim!" Diyerek böbürlenen Kuzi küçümseyerek baktı.
"Bu, karşındaki kişiye zorla bir şey yaptıracağın anlamına gelmez!"
"Siz ikiniz kendinize yeni iş arayın!" Diyerek Affan'ın odasına doğru giden kıza cevap veremeden gittiği için kızgın olan Beril daha sonra bankonun arkasında oturan kıza dönerek:
"Senden gıcıklarıda varmış!" Dedi.
"Sen kendini neden riske atıyorsun ki? Şimdi gidip her şeyi anlatacak!"
"Bir şey olmaz!"
"Torpiline güveniyorsun tabi!" Diyerek güldü.
"Hayır kendime güveniyorum, bu arada ben Beril!" Diyerek elini uzattı.
"Bende Melisa!"
"Öyleyse sonra görüşürüz!" Diyerek odasına geçtiğinde sarı kızın hararetle bir şeyler söylediğini fark etti fakat ses duyulmuyordu. Berili işaret ederek konuşması taşan son damla olduğunda, Beril yerinden kalkarak cam bölmeden onların bulunduğu odaya kapıyı tıklatarak girdi.
"İşte bu patavatsız kız bana terbiyesizce davrandı." Diyerek eliyle Beril'i işaret etti. Sabahtan beri hiç bir şeyi umursamadan yaptığı davranışları göz önünde bulundurduğunda Ayşen'e hak veren Affan bu kez sinirlenmişti. Kızın yüzündeyse ifadeni aldım diyen bir ifade vardı ve sinsi bir şekilde gülümsüyordu.