ÖZEL BÖLÜM

2886 Words
"Kızım..." diyen sesle bilincim yavaş yavaş uyansada göz kapaklarım kapalıydı "anne uyuyor, bırakalım biraz dinlensin" Gece babasının sesine iyice sesini yükselterek bağırıp, güldü "kızım..." diyen dolu dolu sesiyle kulağımı kabartıp onlara odaklandım, Gece bağırsa da Aktan sessiz konuştuğundan ancak duyuyordum "niye böyle yapıyorsun, annen çok yoruluyor" dedi, gerçekten de çok yoruluyordum, sadece ben değil Aktan'da yoruluyordu aslında, Gece bir buçuk aylık olmuş şu iki haftadırda bize çektiriyordu. Uyku düzenini bozmuş geceleyin bize bir gram uyku uyutmuyordu. Gece kendi ağzının içinde bağırıp duruyor babasının onunla oyun oynadığını zannediyordu "Ne oldu acıktın mı sen yoksa?" diyen Aktan, karşısından bir cevap bekliyor gibi ciddi sormuştu, Gece gülmesini bırakıp içli içli ağlamasıyla gözlerimi zorlukla açıp yataktan doğruldum, kucağında ki Gece'yle bana doğru gelen Aktan "acıktı herhalde daha fazla durmadı..." diyerek Gece'yi kucağıma bıraktı. Üzerimde ki beyaz bornozun kuşağını bollatıp göğsümü açarak Gece'ye verdim, hemen göğüs ucumu tutarak hem ağlayıp hemde emmeye başladı. Fazlasıyla nazlıydı Gece, şu iki haftadır kendine yeni bir huy bellemişti istediği olmadığından içli içli ağlıyor herkesi başına topluyordu. Herşeyi anında istiyordu çünkü hanımefendi. İşaret parmağımla narince yüzünde ki yaşları sildim, ağlamasına içim gidiyordu, dayanamıyordum o da bunu kullanıyordu. İçini çekip bir kaç saniye göğsümden koparak bana bakarak gülüp tekrar göğsüme yapıştı. "Gece kullanıyor bizi..." diye mırıldandım Aktan'a, "kullansın, razıyım ben" diye benim gibi mırıldandı. Sessiz konuşmamızın sebebi Gece'ydi. Birazdan karnı doydu mu sabah uykusuna yatardı. Gözleri yavaş yavaş kapanan Gece'yle dalması için pışpışlayarak uyumasına yardımcı oldum. Doğumdan sonra iki hafta boyunca inatla gözlerini açmamıştı. Bir sabah emzirmek için uyandırmaya gittiğimde beşiğinin içinde bakarken bulmuştum, uzun kirpiklerinin arasından mavi gözleriyle bana içten bir şekilde bakmıştı. Göz rengi çok güzel, bana benzemiyordu. Daha çok babasına ve halasına benziyordu. Ama ten rengini ve saçlarını tamamen benden almıştı. Göğüs ucumu bırakan Gece'yle tamamen uyuduğunu anladım, minik elini de göğsümden çekerek bizim yatağımızın ortasına bıraktım, yatağın ucuna oturmuş Aktan yavaş bir şekilde ayaklanıp beşiğinde ki pembe battaniyeyi alarak Gece'nin üzerine örttü. Bornozun yakalarını bir araya getirerek kuşağı sıktım, saçımda ki havlu kalktığımdan dolayı kaymış düşmüş ıslak saçlarım önüme dağılmıştı. Ellerimle geriye iterek yataktan doğruldum, Gece sabaha karşı uyuduğundan başım ağırdığı için Aktan'a bırakarak kısa bir duş almıştım banyodan sonra da yorgunluktan üzerimi bile giyinemeden öylece uyuyakalmışım. Karşımda dikilip beni süzen Aktan'la kadınlığım sızladı, Gece'nin erken doğumu, dikişlerim falan derken Aktan'la fazlasıyla uzak kalmıştık. Ve bu durumdan dolayı özlemiştim onu, hemde öyle böyle değil. Bir kaç adımda yanına vardığım Aktan'ın boynuna kollarımı sararak dudaklarımı sakallı çenesine değdirdim, bu hareketimle bedeni kasılıp o da kollarını belime sararak dudaklarını boynuma sabitleyip içine çekerek öptü. Yarın moraracağını tahmin etmek zor değildi. "Dur erva..." diye boynuma fısıldayıp belimde ki elleriyle vücudumu itmeye çalışsa da kendimi ona yaslayarak çenesine dişlerimi geçirdim. Özlememiş miydi? Benim hormanlarım tavan yapmıştı ama o beni itiyordu. "Özlemedin mi?" diye kırgın bir şekilde fsıldadım, çirkinleşmiş miydim de istemiyordu. Kafamda ki düşünceler iyice çıkmaza girince gözlerim kendiliğinden doldu "saçmalama... Emin ol deli gibi özledim şuan..." diyerek arkamızda kalan duvarı göstererek devam etti konuşmasına "seninle şu duvarda sevişmek için nelerimi vermezdim.... Ama" diyip yutkundu, "olmaz" "Niye olmaz?" dedim sesimde ki kırgınlıkla o da özlediyse niye olmazdı ki? Dikişlerim de düşmüştü, kendimi de toparlamıştım gayet... Sorun neydi? "Doktorunla konuşmadık hem..." dedi sanki birazdan bana söyleyecekleri için hem kendini hazırlıyordu hemde beni "kontrole gitmemiz gerekiyor biliyorsun" dedi hatırlatarak. Oysa ki aklımdan hiç çıkmayan şeyi bana söylemişti. Aktan'a da kızamıyordum ki, Gece doğmuş doğalı bana bunu hatırlatmamak için elinden geleni yapmış, hem benimle hemde Gece'yle ayrı ayrı ilgilenmiş durmuştu. Omzumu silktim dikişlerin düşünce gel demişti ama... Gitmek istemiyordum. "Erva seni sıkmak istemiyorum ama bu senin sağlığın belki de şuan yapılacak şeyi erteliyorsun ve sonradan olmayacak..." dedi bana gerçekleri göstermek istercesine. "Yapma güzelim..." dedi sesindeki naiflikle "gidelim kontrole, korktuğumuz olmayacak belki..." dedi, beni ikna etme çabasıyla. Dudaklarımı büzerek ela gözlerine baktım ne desem bilmiyordum ki, bir yanım git öğren diyordu diğer yanım akışana bırak... Cevap vermeden dudaklarımı dudaklarına bastırıp alt dudağını dişlerimin arasına aldım belimde ki eli kalçamı bularak sert bir şekilde sıkıp dudaklarını dişlerimden kurtararak yüzüme tısladı "sikeceğim ha..." dedi sinirle "dayanamıyorum diyorum anlamıyor musun?" Omzumu silktim "dayanamıyorsan uzak durma" diyerek tekrar dudaklarına yaklaştım kafasını diğer tarafına çeviren Aktan'la bende tişörtünün açıkta kalan boynuna dudaklarımı değdirdim "bence dudaklarından dökülen sözcüğü faaliyete geçirebilirsin" dedim, tüm şehvetimi ona da geçirmek niyetindeydim, ya bende ki bu ateşi söndürecekti ya söndürecekti başka seçenek yoktu şuan lügatımda. Ben yanıyordum, onu da yakardım... "Erva zaten zor tutuyorum kendimi, dur doktora soralım-" diyemeden sözünü kestim "ben dün konuştum..." diyerek tepkisini kontrol ettim, kaşları yay gibi gerilip benden devam etmemi isteyerek kalçama parmaklarını geçirdi "sevişmemizde bir sorun yokmuş" dedim. Evet yalan söylemiyordum dün bizzat Sevgi hanımla konuşmuştum, aslında bunu bana bir kaç ay önce söyleselerdi sevişmek için doktora soracaksın diye güler geçerdim, çünkü utancımdan bırak doktora sormak Aktan'la bu duruma bile gelmezdim çünkü biraz daha beni geri çevirse yalvaracak kıvama gelecektim. Hormonlar beni mahvetmiş durumdaydı. Yapmayacağım şeyleri yaptırıyordu bana. Kesik kesik nefeslenen Aktan gözlerime şüpheyle bakınca konuştum "valla bak konuştum..." dedim inandırmak istercesine komodinin üzerinde duran telefonumu göstererek devam ettim "inanmıyorsan Sevgi hanımı ara sor" Kafasını olumsuzca sallayıp dudaklarıma nefesini üfleyip mırıldandı "inanıyorum, ama..." deyip kalçamda ki parmaklarını sıkılaştırarak "en ufak bir ağrın olursa hemen söylüyorsun..." dedi emrivaki sesiyle, kalçamı bir miktar serbest bırakıp dudaklarını dudaklarıma sürttü. "Eğer söylemezsen ve ben bunu fark edersem emin ol erva.." dedi kaşlarını çatıp bir miktar benden geri çekilip gözlerimin içine bakarak, başka birşey kabul etmek istemezmiş gibi "feriştahı gelse aramız düzelmez ona göre..." dedi. "Yeminle en ufak birşey olsa söyleyeceğim..." dedim daha fazla konuşupta vakit kaybetmek istemiyordum, yanıyordum zaten o da oyalandıkça oyalanıyordu. Biraz daha böyle durup konuşsak zaten Gece uyanıp tamamen birbirimizden kopmamızı sağlayacaktı. Bu sefer ben atakta bulunup kopmamıza daha fazla bir malzeme vermeden dudaklarımı dudaklarına teslim ettim. Alt dudağıma dişlerini geçirerek kollarını bacaklarıma atarak kucağına aldı, hızla bacaklarımı beline sarıp kolaylık sağlayarak daha fazla dudaklarında ki tatda kayboldum. Hırçınlaşan dudakları işin için dilini de katarak ağzımın içine girip talan etmeye başladı, derin bir şekilde inleyip uzayan tırnaklarımı ensesinde ki saçlarına daldırarak kuvvetle çekiştirdim. "İmkansız olsa da..." diyerek dudaklarını dudaklarımdan çeksede tenimden ayrılmamış çeneme doğru yönelmişti "sessiz olmalısın, yoksa minik kızımız ateşimiz sönmeden uyanabilir ve biz..." deyip çeneme dişlerini acımadan geçirdi, kendimi tutamadan bir çığlık koyverdim "yarım kalırız, yarım kalırsam Erva bu çok sert bir şekilde sana geri döner" dedi şehvetten kısılan sesiyle. Sessiz ol diyordu ama beklemediğim anda dişlerini tenime hiç acımadan geçiriyordu bu durumda nasıl sessiz olmamı bekliyordu ki. "Bu durumda sessiz olmamı nasıl bekliyorsun" diyerek bacaklarımı beline sardığımdan dolayı açılmış bornozumdan çıplak kadınlığımı ona sürttüm. Üzerimde beyaz bornazdan başka birşey yoktu çırılçıplaktım. Tamamen onun için hazırdım. "Hem belki..." diyerek kendini belli eden sertliğine tekrar kadınlığımı bastırdım, bu yaptığımla birlikte ikimizde sessiz olamayarak inledik, böyle giderse sonuca ulaşamadan Gece uyanacaktı "senin içimde sert bir şekilde çarpmanı istiyorumdur" dedim, bu düşünceyle bile kadınlığımın kasılıp, sırılsıklam olduğunu hissettim. Onu biran önce içimde istiyordum... "Burda olmaz..."diye kelimeleri zar zor toparlayıp boynuma doğru kayan Aktan'ın dudaklarının duraksamasını sağladım "ne demek olmaz..." dedi sert ses tonuyla az önce ki şehvet akan ses tonu biranda değişmiş, sinirlenmişti. Benim demek istediğimi yanlış bir şekilde yorumlayan Aktan'la boynunda ki tırnaklarımı acımadan geçirerek kafasında kurmasına izin vermedem açıkladım "bu odada olmaz diyorum, eğer burada sevişirsek..."diye kelimelerimi bastırdım "Gece'nin uyanma ihtimali çok yüks-" ben daha cümlemi tamamlayamadan Aktan kollarını bacaklarıma geçirerek beni iyice kendine hapsedip odadan çıkıp merdivenlerden inmeye başladı "öyle desene be yavrum..." "Bir an vazgeçtin sandım..." diyerek salonda ki koltuğa kendini bırakıp beni de tamamen üzerine çekerek sertliğine oturttu "hoş vazgeçsende bu saatten sonra seni bırakını siksinler" diye kendi kendine celallenip küfreden Aktan'la gözlerimi devirdim. Belimden kendine çekerek dudaklarımızı tekrar birleştirerek az önceki öpüşmemize tezat vahşi bir şekilde dudaklarımı dişlerini de işin içine katarak kendi dudaklarına hapsetti. "Ah.." boğazımdan kopan inlemeyle üzerinde doğrulup, tekrar sert bir şekilde oturdum. Çıplak kadınlığıma değen eşofmanının dokusuyla daha çok delirdim, onu içimde, derinliklerimde istiyordum. Ellerimi harekete geçirerek dudaklarımızın bir kaç saniye ayrılmasına sebep olarak tişörtünden tuttuğum gibi kafasından hızlıca çıkardım. Dudaklarımız ayrıldıktan sonra tekrar bir araya getirmeden dudaklarının yolu boynuma geçti elleri de rahat durmayıp bornozun kuşağını çözerek kollarımdan tuttuğu gibi üzerimden çıkarıp arkaya gelişi güzel fırlattı. Şimdi tamamen çıplak kalmış bir şekilde salonun ortasında Aktan'ın kucağındaydım. Camlar boydan bir şekilde olsada dışarıdan kimsenin görmesi imkansızdı. Korumalar Gece'den sonra iyice arttığından Aktan camları rahat olmamız için değiştirtmiş, dışarıdan bizi göremeyecekleri siyah, kurşun geçirmez cam taktırmıştı. Biz buradan rahatça dışarıyı görsekte, dışarıdan kimse bizi göremediğinden fazlasıyla rahattık. Belimde ki elini kalçalarımın arasından kadınlığıma getirerek beklemeden iki parmağını birden içime itti. Başım bu hareketiyle geriye düştü, derince inleyerek saçlarına asıldım. Kaç ay sonra içimde hissettiğim parmakları bile olsa boşalacak kıvama gelmiştim, kadınlığım zonkluyor kalp gibi atıyordu. Kendimi istemsizce kasarak parmaklarını içime hapsettim "sikeyim" diyerek hırlayıp içimdem ki kemikli parmaklarını kadınlığım duvarlarına sürterek çevirdi "geveş..." diye emretti. "Gevşe yoksa boşalacaksın..." diye beni kendime getirmek istercesine bağırarak konuştu. Vücudum o kadar gergindi ki, söylediğini bile tam olarak anlayamıyordum. Beynim tamamen kasılıp kalan kadınlığımdaydı. "Gevşe güzelim..." diyerek parmaklarını içimden çekip çıkardı, kaldığım boşlukla sinirle Aktan'a baktım "bana odaklan güzelim..." diyerek iki elini de yanaklarıma koyarak alınlarımızı birbirine yasladı, burun buruna birbirimizin gözlerine bakıyorduk. "Gevşe, aklında ne varsa sil at şimdi..." diyerek dudaklarını alnıma bastırdı "az önce iki parmağımı bile içinde kıstırdın, çıkamadım..." diyerek alnımdaki dudaklarını kıpırdatıp tekrar bir öpücük bırakarak konuşmasına devam etti "eğer böyle kendini kasmaya devam edersen içine giremem" dedi tüm açıksözlülüğüyle. "Kadınlığın sona ulaşamadan öylece kalır ve acı çekersin..." diyerek alnımdan çektiği dudaklarını, dudaklarıma bastırarak kısa bir şekilde sert bir öpücük bırakıp kendini çekti. "Şimdi sadece dokunuşlarıma odaklan tamam mı güzelim..." diyerek gözlerimin içine bakarak bir parmağını içime itti, "Ah..." kadınlığım sona ulaşmak için can atıyordu fakat Aktan uzatıyordu. "İşte böyle gevşe..." diyerek o da benimle birlikte hırladı "aferin yavrum..." ikinci parmağını da içime göndererek en sona kadar itti. Kendimi tamamen ona bırakarak kafamı yaylayamadığımdan omzuna bıraktım. İçime gir çık yapan parmaklarıyla ıslaklığım tamamen parmaklarından tüm kadınlığım boyunca yayıldı. Üçüncü parmağını da içime itmesiyle tamamen sona ulaştığımı hissediyordum. Bir kaç kez daha içimde ki hareketlerini sürdürerek beni o şehvetten aşağıya itti. Kadınlığımın kasılıp gevşemesiyle parmaklarına kendinimi bırakarak, boşaldım. Rahatlamamın verdiği hazla boynunda nefeslendim. İçimden çıkardığı parmaklarıyla bana zaman tanıyarak belime çıkardı ellerini. "İyi misin?" dedi genizden gelen ses tonuyla, ben rahatlamış olsamda o rahatlayamadığından bedenini sıkıyordu, bunu taş kesilen omzundan anlıyordum "ağrın falan var mı?" "iyiyim..." dedim sesimi toparlamaya çalışarak "ağrım falan da yok..." "Fazlasıyla rahatlattınız beni Kocam bey..." diye kıkırdayıp konuyu değiştirdim. Yangınım sönsede sadece şimdilikti... Hem korktuğumda olmamış hiç ağrı falan hissetmemiştim. "Aksine ben hiç rahatlamadım..." diyerek belimdeki elleriyle beni kendine bastırdı "o sıcaklığına gömülmeden de rahatlayacağımı sanmıyorum" dedi. Dişlerimi dudaklarıma geçirerek dizlerimin üzerinde doğrularak eğilip siyah eşofmanıyla birlikte çamaşırının belinede parmaklarımı geçirerek indirdim kalçasını biraz yukarıya kaldırıp bana yardımcı olan Aktan'la üzerinden kalkıp tamamen çıkardım. Onunda benim gibi çıplak kalmasıyla gözüm istemsizce karnına doğru uzanmış erkekliğine kaydı, gözlerimi hızla çekerek gözlerine diktim. Ela gözleri arzudan kararmış, bedenimi süzüyordu. Daha fazla bakmaya dayanamayan Aktan uzanarak kollarını belime sarıp bedenimi üzerine çekti. Sert göğsüne değen uyarılmış göğüs uçlarımla sızlanarak inledim. Dikleşmiş göğüslerim büyüklüğünden dolayı bana şuan hem acıyı hem arzuyu aynı anda veriyordu. Elinin birini saç köklerime atarak canımı acıtmayacak şekilde arkaya doğru çekerek boynumun açılmasını sağladı. Dilini boynumdan başlayıp sağ göğüs ucuma kadar yavaş yavaş işkence çektirerek getiren Aktan'la çıldırdım. Saçlarımdan tuttuğundan kıpırdayamıyordum yalnızca tırnaklarımı omuzlarına batırıp inliyordum. "Hadi..." diye inleyip kucağından kalkıp sürtündüm, genzinden gelen hırlamayla daha fazla saçlarıma asılıp çekti "sabret..." dedi. Kendisi bu durumda nasıl dayanıyordu bilmiyordum ama ben bir kez boşalmama rağmen kasıklarım tekrar dolmuş, kadınlığım sırılsıklam olmuştu. Dişlerini göğsümün ucuna geçirip çekti "Ah..." diye acıyla çığlık atıp tırnaklarımı geçirdim. "özlemişim" diye inleyip diğer göğsüme geçti. Ona da dişlerini geçirerek göğsümden ayrıldı. Tekrar dudaklarımızı birbirine kenetleyerek belimden tutup kaldırarak kendini bana hizaladı, girişime dayanan sertliğiyle aklım tamamen uçtu, onu birazdan tümüyle en derinliklerimde hissedecektim... Santim santim beni üzerine çekerek ıslaklığımızla birlikte yavaşça içime kayan Aktan'la kafam geriye düştü. Canımı acıtmaktan çekinircesine yavaş olan hareketleri aksine beni çıldırtıyordu, belimden sıkıca da tuttuğundan sadece onun hareketleriyle devam ediyorduk, izin vermiyordu bana... "Hızlı olsana.." diye dişlerimin arasından zar zor konuştum, kadınlığımın duvarlarına değen kalınlığıyla tüm ateşim kadınlığıma toplanmıştı... Daha fazla Aktan'ın yavaşlığına dayanamayarak kendimi üzerine sert bir şekilde bıraktım, derince bir şekilde inleyen Aktan'la bende ona eş zamanlı çığlık attım "sikeyim, salak mısın erva" diye tıslayıp kendini içimden çıkarmaya çalışsada izin vermeyip kendime zaman tanıdım, kulaklarım Aktan'ın sıraladığı küfürleri duysada ona kulağımı kapatıp kendime odaklanmaya çalıştım, uzun zaman sonra onu içimde hissetmek küçük bir ağrıya sebep olsada tamamen aldığım zevke kendimi vererek üzerinde doğrulup tekrar oturdum. Belimden tutan Aktan "canın acıyor mu?" dedi temkinli bir sesle az önce küfredip bağıran o değilmiş gibi kendini değiştirmiş yine beni düşünerek soru yağmuruna başlamıştı "küçük bir sızı oldu sadece...." diye direk uzatmadan doğruyu söyleyerek, içimde ki hareketlerinin serileşmesini sağlayarak üzerinde hareket ettim "ama şuan fazlasıyla zevk var..." diye inledim. "Bunu sana ödeteceğim bekle sen..." diye az önceki beklemeden yaptığım şeye sinirlenen Aktan bir yandan da bana yardımcı olarak tüm bedenimin ağırlığını kollarına yükleyip hareketlerimi daha da hızlandırdı, "ödet..." diye zevk deryasının içinde ona cevap verdim "ama bunu sert bir şekilde ödetmeni istiyorum" dedim. Ben ne zaman böyle arsız olmuştun bilmiyordum ama bundan ölesiye zevk alıyordum. "Ödetirim de..." diyerek beni kucağından kaldırdığı gibi koltuğa yatırarak bacaklarımı omzuna alıp sert bir şekilde içime çarptı "ah..." inlemelerim salonda yankı yapıyor, tekrar kulaklarıma doluyordu. "Kalçalarının üzerine bir süre oturamazsın..." deyip, kadınlığımdan ucuna kadar çıkarak gözlerimizi birbirine kenetleyip içime sert bir şekilde girdi. "Sikeyim..." diye küfredip içimde ki hareketlerini hızlanabilirmiş gibi iyice hızlandırmıştı "sen doğum yaptığına emin misin yavrum..." "Hala beni sarıp sarmalıyorsun ve..." diye kalçalarımı sıkarak beni kendine iyice çekti "daracıksın..." içimde ki hareketleri sona yaklaştığımızı gösteriyordu, zevk noktama bir kaç kez vuruş yaptıktan sonra kendimi bırakıp boşaldım. Bitmiştim, bugün iki kez boşalmamın verdiği rahatlamayla bacaklarım ve vücudum titriyordu... Aktan'da benden sonra kendini bırakarak tümüyle içime aktı... Nefeslerini düzene sokmaya çalışan aktan'la bende derin derin nefeslendim. Omuzlarında ki bacaklarımı indirerek kendini de içimden yavaşça çekti. Üstten bana bakıp kaşlarını çatarak beni belimden tuttuğu gibi kendi koltuğa yatarak beni üzerine yatırdı. "Böyle daha iyi..." diye mırıldandı. "Kendimi senin üzerine bıraksam, ezilirsin..." diye kiloma hitaben sitemini etti, Gece'yi emzirdiğimden hızla aldığım kiloları vermiştim, verdiğim halde bile beş kilo fazlam vardı, neyini beğenmiyordu ki. "Abartma Aktan, fazlam bile var..." dedim, göğsünde parmaklarımı gezdirerek. "Fazlan mı?" dedi dalga içeren sesiyle "fazladan bahsettiğin göğüslerinse onlar gayet ideal, vücudunsa..." diyerek sinirle nefesini bıraktı "kupkuru" "Ben vücudumu gayet beğeniyorum, sende beğenmiyorsan koynuna almazsın..." deyip göğsünden kalkmaya girişsemde belime sarılıp beni tekrar kendine çekti. "Öyle mi?" dedi dudaklarını ıslatıp parmaklarını kalçama kaydırarak "Benim beğenmediğimi nerden çıkardın yavrum. Ben her haline aşığım ama çok zayıfsın. Bir şey yemiyorsun, vitamin alman senin açından çok önemli.. Biliyorsun" "Gayette yiyorum..." dedim, dün akşamı hatırlatmak istercesine, iki tabak yemek yemiş sonrasında uyumadan tekrar acıktığımdan Aktan'a dışarıdan yemek siparişi verdirtmiştim "emzirdiğim için aldığım kiloları hemen veriyorum" Sevgi hanımla bu durumuda konuşmuştum bende mi bir sorun var diye korkmamış değildim ama bir sorun olmadığını emzirirken kilo vermemin gayet doğal olduğunu söylemişti. "Daha fazla ye..." dedi önüme başka birşey sürerek "kilo al be yavrum, bir yerini kıracağım diye dokunamıyorum bile doyasıya..." dedi iç çekerek. Gözlerimi devirdim daha kaç kilo alacaktım acaba "iyiyim böyle Aktan hem merak etme ben cam değilim kırılayım" dedim sitemle. Kalçamda ki parmaklarını etime geçirerek sıktı "altımda nefessiz kalırsan bunu sana hatırlatırım... Hem" deyip kalçamdaki parmaklarını ıslak kadınlığıma kaydırdı "daha doymadım ben" İçime kayan tek parmağıyla kendimi tutamadan inledim "bence sende doymadın.." dedi tespitte bulunurmuş gibi. Hiçbirşey söyleyemedim evet doymamıştım, kasıklarımda sızı olsa da ona tekrar istiyordum. İkinci parmağının da içime kaymasıyla tamamen kendimden geçerek gözlerimi yumup yalnızca zevke odaklandım "ah..." diye inledim, içime giren parmaklarıyla göğsüne tırnaklarımı geçirdim. Gece'nin ağlama sesiyle rüyadan uyanırmış gibi gözlerimi hızla açarak orta masada duran bebek telsizine baktım. İçli içli ağlayan Gece'yle ikimizde yerimizden doğrulduk sehpadan aldığım telsizle merdivenlere yöneldim. Gece etrafında bizi görememiş olduğundan ağlamaya başlamıştı. Onun ağlaması göğsümde bir yangına sebep oluyordu, hele birde böyle iç çekerek ağlaması bana ne yapacağımı şaşırtıp elimi ayağımı karıştırıyordu. Yatak odamıza hızla girerek yatakta ağlayan Gece'yi kucağıma aldım. Gözünü kapatan şapkasını çekerek beni görmesini sağladım, ıslak kirpiklerinin arasından maviş gözleriyle bana bakarak dolu dolu gözlerini akıttı. İç çekip göz yaşlarını pıtır pıtır döken Gece'yle dayanamayıp göğsüme bastırdım. Yanıma gelen Aktan bize bakarak sakallı çenesini kaşıdı o da bu durumda ne yapacağını şaşırıp kalıyordu. Çünkü Gece ağladıkça elinden birşey gelmediğinden hemen sinirleniyordu. Göğsümü ıslatan Gece'nin gözyaşlarıyla sırtını yavaşça okşayıp sakinleşmesini bekledim. Küçük bedeni ellerimin arasında iç çektikçe titriyor, sallanıyordu. Kafasını göğsümden kaldıran Gece'yle kucağımda yukarıya çıkarıp arkamda kalan Aktanı da rahatça görmesini sağladım. Uzun kirpiklerini kırpıştırıp ilk bana bakıp sonra da arkamda kalan Aktan'a çevirdi bakışlarını, babasını görmesiyle büzülen dudaklarıyla tekrar ağlayacağını anladım, Aktan'a dönüp kucağına verdim, o da Gece'nin huyunu bildiğinden göğsüne yatırarak sırtını okşadı "babacım, buradayız sakin..." dedi dinlendirici sesiyle. Gece'yle konuşurken daha naif oluyor onu hemen sakinleştirmeyi başarıyordu. "Gecem..." dedi dolu dolu sesiyle "kızım..." Aktan'ın göğsünde sesiyle mayışmış Gece değişik sesler çıkarıp duruyordu. Bana bakan Aktan gözleriyle çıplaklığımı işaret ederek Gece'yide rahatsız etmemek amacıyla sesini kısık tutarak konuştu "Gece durmuşken sen duş al..." dedi. Dediğiyle kendime gelerek odanın içerisinde ki banyomuza ilerledim. Duşakabine attığım çıplak bedenimle suyu açarak hızla duşumu aldım. Aktan Gece'yle oyalansada bir kez daha ağlarsa emzirmeden durmayacağından işimi hızla halledip abdestte alarak Aktan'ın bornozuna sarındım. Benim bornozum kim bilir nerdeydi. Saçlarımı kısa havluyla kapatıp banyodan çıktım. Aktan altına eşofman giymiş yatakta Gece'yle oynuyordu. Gece'yi yatağımızın ortasına yatırmış onunla konuşuyor Gece'yse Aktan eğildikçe sakallarını tutup çekerek katıla katıla gülüyordu. Bu manzarayı bir ömür izleyebilirdim. Ömrümü bile verirdim, tek duam bu mutluluğumuzun bozulmamasıydı.... Herşeyin böyle kusursuz bir şekilde ilerlemesi için de elimden ne geliyorsa yapacaktım, ailem için herşeyi yapacaktım. ***
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD