DOSTLUK

5000 Words
Emirhan’ın hâli gözlerinin önüne gelince kıkırdamasına engel olamadı Asude. Derya heyecanla lafın gerisini bekliyordu. “Eee¿!” Asude arkadaşının hâline kahkaha atmıştı. “Dur kızım anlatıyorum ya işte! Bayağı şaşırdı anlayacağın. O da sana selam söyledi. Bakarsın tekrar bir araya gelirsiniz. Ha¿ Olamaz mı yani!” Derya derin bir nefes alıp cevap verdi Asude ‘ye. “Bizden olmaz artık Asude. Hem ben Ömer’le görüşüyorum.” Asude biten bir aşkın arkasından bu kadar çabuk kendisini toparlayan arkadaşına imrendi. “Hımmm! Bu sabah girdiğimde gördüm yanında. Hatta o yüzden gelmedim yanınıza. Eh! Hayırlısı olsun diyelim mi o zaman¿” Derya gerçekten Emirhan’ın yalnızca bir hatıra olduğuna inandıran bir şekilde Ömer’ i hatırlayınca yüzü aydınlanmıştı. “Diyelim yavrum diyelim. Çok temiz seviyor be Aso’m. Sanki biblo bebeğe dokunur gibi yaklaşıyor bana.” Gözleri buğulanmıştı Derya’nın. Bunu fark eden Asude arkadaşının ellerini tuttu. “İnşallah yüzün hep gülsün gülüm. Hep mutlu ol!” Asudenin içten temennisini Derya gülümseyerek karşılamıştı. “Âmin canım benim. Hadi ben kaçtım. Sana iyi uykular.” Arkadaşını geçirdikten sonra yatağa uzandı genç kız. Telefonuyla uğraşırken gözü tarihe kaydı. Bugün avans günüydü. Bunu fark ettiğinde içi sevinçle doldu. Bu hafta sonu hemen bir ev bulup taşınabilirdi. Artık pansiyon köşelerinden kalmaktan sıkılmış düzenli bir hayatı olmasını istiyordu. Sabah uyandığında Asude gündüz vardiyasının son günü olduğu için şükrediyordu. Yoksa bir gün daha bu saatte uyanmayı bünyesi kaldıramayacaktı. Pansiyondan çıkarken telefonuna baktığında hem Gizem’den hem de Derya’ dan mesaj geldiğini gördü. Servise binince telefonuyla ilgilenebilirdi. Durağa çıktığında ucu ucuna servise yetişmişti. Kendini koltuklardan birine atıp telefonunu eline aldı. Derya ve Gizem’ den 2 tane mesajı vardı. İlk önce Deryanın mesajlarına baktı. “Gözün aydın yavrum avanslar yatmış. Artık istediğin evi tutabilirsin.” yazan Derya’ ya hemen cevap verdi Asude. “Günaydın güzelim. Şimdi servise bindim. Gelince görüşürüz.” Sonra Gizem’in mesajına baktı. “Günaydın güzel gözlüm. J” Tanıştıklarından beri her sabah mesajlaşıyorlardı Gizem’le. Derya duysa kesin saçını başını yolardı ama Gizem’le daha samimi olmuşlardı. “Sana da günaydın balımmmm J “Sarışın, beyaz tenli, kilolu bir kızdı Gizem. Çok tatlıydı. Gülen yüzü, pozitif enerjisi, güven veren duruşuyla çok sevmişti onu. O yüzden Asude ona “balım” demeye başlamıştı. Ona özeldi o hitap. “Ne yapıyorsun¿ Valla cevap yazmasaydın arayacaktım!” Gizem Asudenin gündüz vardiyasına olan alerjisini bildiğinden merak etmişti. Asude düşünülmenin verdiği hazla gülümsedi. “Servise bindim gülüm. Ucu ucuna yetiştim resmen.” Gizem işe gitmek için evden çıkarken Asude’ ye laf yetiştiriyordu. “Tamam o zaman yavrum ben de şimdi evden çıkıyorum. Mağaza da görüşürüzzzz.” Asude’ de serviste uyuyacağı birkaç dakikanın hayaliyle hemen arkadaşını yanıtlayıp gözlerini yummuştu. “Tamam çiçeğim. Görüşürüüüzzz.” Kahvaltısını yapıp mağazaya girdiğinde ilk işi Deryanın yanına uğramak olmuştu. Yüzünde güller açan Derya neşeyle arkadaşını karşıladı. “Günaydın!” Asude Deryanın enerjisine hayran kalmıştı. “Sana da günaydın gülüm. Hayırdır sabah sabah bu ne mutluluk¿ Sanki bütün gece sen değil de ben çalışmışım gibi şu hale bak.” Derya kolunu arkadaşına uzatarak saati gösterdi. “Ömer bana hediye almış.” Asude yandan bir şekilde gülümseyip saate kısa bir bakış attı. Kadranında taşlı kalpler olan saat çok manidardı. “Vaayyy! Anlaşıldı neşenin sebebi. Enişte bey kalbini vermiş sana desene!” Derya kıkırtısını eliyle bastırma uğraştı. “Yaaa çok güzel ama değil mi¿ Akşam geldiğimiz gibi verdi. ‘Doğum gününe kadar bekleyemedim.’ dedi.” Asude arkadaşının aşık halleriyle kafa bulmamak için kendini dizginliyordu. “Aşk böcüğü seni! Hep böyle mutlu ol güzelim. Hadi ben gidip bir kahve-sigara yapayım. Sonra Erkan Abi’yi bulacağım, izin için. İnşallah erken gönderebilir de beni bu hafta sonu şu ev işin halledebilirim.” Derya kendi havasındayken Asudenin sorunlarıyla uğraştığı gerçekliğine çakılmıştı adeta. “Tamam güzelim. Görüşürüz o zaman. Yardıma ihtiyacın olursa haber ver olur mu¿” Asude başını onaylar şekilde salladı. “Veririm veririm. Hadi görüşürüz.” Kahvesini alıp mola alanına çıkan Asude, kafasında plan yapmaya başlamıştı. Bugün erken çıkıp ev bulabilirse çok iyi olacaktı. Öyle çok büyük kriterleri yoktu ev için. Kendine yetecek kadar olması kâfiydi. Bir de servis güzergâhlarına yakın olması gerekliydi. Başka bir şey istemiyordu. Bugün ev işini halledebilirse akşam temizliğini yapar, yarın sabahtan da 2. El eşya satan dükkanlardan birkaç parça eşya alıp evine attı mıydı gerisi hallolur giderdi. Kendi düşüncelerine o kadar dalmıştı ki yanına gelen Gizem’i fark etmemişti. “Hey! Hangi denizde gemileri batırdın bakalım¿!” Gizem’ in sesiyle yerinden sıçradı genç kız. “Dalmışım yaa! Kusura bakma fark etmedim geldiğini.” Asudenin derdine derman olmak için usulca yanına ilişti Gizem. “Ne düşünüyorsun yine kara kara¿” Asude gülerek yanıtladı arkadaşını. “Yok bu sefer kara değil beyaz! Avanslar yatmış ya ev bulup yerleşmem lazım. Şimdi içeri girince Erkan Abi’yle konuşacağım. Bugün erken çıkabilirsem yarın bütün işlerimi halledebilirim. Bunları düşünüyordum.” Gizem izin işine takılmıştı. “Eee Pazar mesaisi yazarlarsa ne yapacaksın¿” Asude umursamazca omuz silkti. “Geleceğim balım. Pazar mesaisinde güzel para var ve benim bu kadar borç içinde paradan başka bir şeye ihtiyacım yok maalesef ki.” Gizem Asudenin yerine söylendi. “Çok yorulacaksın ama.” Asude ayaklanırken, “Emin ol gündüz vardiyası kadar yorulmam.” Dedi. Mağazaya girdiğinde Erkan Şefi bulup durumu anlattı. Mehmet Bey’le görüşmesi gerektiğini öğrenen genç kız biraz tırsmıştı ama yapacak başka bir şeyi de yoktu. Bu izini alması gerekiyordu. Mehmet Bey’i reyon aralarında gezerken bulan Asude derin bir nefes alıp yanına yürüdü. “Bir şey konuşabilir miyiz¿” Göz ucuyla ona baktı Mehmet Bey. “Söyle!” Adamın sert sesiyle sanki suçluymuş gibi Asude ne diyeceğini karıştırdı. “Ben bugün erken çıkabilir miyim¿ Şeyyy... Ev bakmam lazım da. Malum avanslar yattı.” Mehmet Bey kızın üzerine gitmek için soğukluğundan taviz vermedi. “Pazar mesaisine gelirsen gidebilirsin.” Asude zaten bunu bekliyordu. “Tamam şefim. Gelirim, sıkıntı değil.” Adam bir daha genç kıza bakmadan öfkeyle söylendi. “Kaybol şimdi!” diyen Mehmet Bey’in yanından hızla uzaklaştı Asude. Erkan Abi’sine haber verdikten sonra kendi reyonuna gitti. Bu arada Gizem’e haber vermeyi unutmadı. Akşama kadar oturduğu yerde sıkıntıdan patlayan Asude nihayet çıkış saatinin gelmesiyle toparlanıp Gizem’in yanına gitti. “Ben çıkıyorum gülüm. Bir an evvel işlerimi halledeyim de yarın belki dinlenebilirim.” Gizem mesai fikrini duyduğundan beri sinirden köpürüyordu. “Niye olmaz demedin sanki¿ İstediklerine şart koşmadan izin veriyor ya sana da verseydi!” Asude izini kopartmış olmanın rahatlığındaydı. “Olsun balım. Sıkıntı yok. Hadi ben kaçtım.” Arkadaşının yanından ayrılan Asude, servisine bindi. Pansiyonuna yakın bir durakta inerek bankamatikten bir miktar para çeken genç kız, sonrasında hemen ev bakınmaya başladı. Hem durağına hem pansiyonuna yakın, dükkân üzeri boş bir daire görünce arayıp görüştü. Şansı bugün ondan yanaydı her halde. Ev sahibiyle telefonda anlaşıp ilk kira karşılığı anahtarı almaya yanına gitti. Bu işi de hallettikten sonra daha saatin erken olmasını fırsat bilerek temizlik malzemeleriyle soluğu yeni evinde aldı. Hava kararana kadar temizlik işini bitirmişti. Zaten 2 oda bir salon ufak bir mutfağı olan kutu gibi bir evdi. Hem durağına oldukça yakın hem de kirası umduğundan ucuzdu. En son temizlik malzemelerini toparlayıp pansiyona döndü. Eşyalarını valizlerine toparlayıp güzel bir uyku çekti. Sabah uyandığında ilk iş oda anahtarını pansiyon sahibine verip valizlerini yeni evine taşıyan kız hemen eşya bakmak için çarşıya yollandı. Iki çekyat, bir baza, bir gardırop ve mutfak için kap kacakla bir de set üstü ocak aldı. Ev doğalgazlı olduğu için tüpe ihtiyaç duymadı. Gerçi maaşını alana kadar doğalgazı açtıramayacaktı ama idare edebilirdi. Yorucu bir günden sonra mağazaya çalışmaya gitti. Bu pazar nöbetçi müdür olarak Mehmet Bey vardı. Kapıdan Asudenin girdiğini görünce, “Bu gece girişte görevlisin.” diyerek kıza işini söyledi. Aslında çalışkanlığını sevmişti bu kızın o yüzden üzerine oynuyordu. Bıkıp pes mi edecek yoksa ‘el mi yaman, bey mi yaman¿’ diyecekti. Asude ise girişteki bu yoğunlukla sabahı nasıl yapacağını düşünüyordu. Bir yandan da ‘Bu adamın ne derdi var acaba benimle¿’ diye de söylenmeden edemiyordu. Ama bir sonraki hafta Mehmet Bey’in Gizem’le nasıl uğraştığını görünce onunla uğraşmadığını sadece kendi çapında test ettiğini de anlamış olacaktı. O korkunç Pazar mesaisinin üzerinden 3 ay kadar zaman geçmişti. Sabaha kadar kaç tane içtiğini bilmediği kahveler sayesinde Asude ayakta kalmayı başarsa da saat 06:00’ dan sonra resmen ayakta uyumuştu. Her şeye rağmen Mehmet Bey’ e yakalanmadığı için şanslıydı. Çünkü aynı hafta içerisinde reyonu bırakıp 5 dakika lavaboya gittiği için Gizem’i merkez şubeye yollatmıştı. Deryayla çalışma saatleri çok uymadığı ve Deryanın artık bir sevgilisi olduğu için çok sık görüşemeseler de en samimi olduğu insanlar hâlâ Derya ve Gizemdi. Gizem’ le her konuştuğunda arkadaşının ne kadar zorlandığını anlıyordu. Orada kimseyi tanımıyordu. Bir yandan Tuğçe’nin arayıp ağlayarak konuşup onu üzmesi diğer yandan bu kadar sudan bir sebepten resmen ceza gibi oraya gönderilmesi Gizem’ i epey zorluyordu. İlk gittiğinde neredeyse her hafta personel müdürünü arayıp eski şubesine gönderilmesini istiyordu Gizem. En son bir telefon konuşmalarında Asude’nin “Sürekli telefon edip de onların ekmeğine yağ sürme! Onlar sana ceza vermek için yolladılar, sen böyle davranarak bunu başardıklarını onlara fazlasıyla hissettiriyorsun! Yapma! Sen ses çıkartmamaya başlayınca vazgeçecekler zaten!” demesiyle aramayı bırakmıştı. Asude haklı çıkmıştı. Gizem aramayı kestikten 2 hafta sonra yani bu hafta şubeye gelecekti. 3 aylık zamanda Asude işe iyice alışmış herkesle sohbet eder hale gelmişti. Hatta reyon tasarımında görevli Arda’yla görüşmeye bile başlamıştı. İlk başlarda öylesine muhabbetle başlayan arkadaşlıkları zamanla her konudan konuşabilmeleri sayesinde ilerlemişti. Akıllarına gelebilecek her konuda konuşabiliyorlar, birbirlerinden çekinmiyorlardı. Asude Arda’nın kendisine olan ilgisinin farkındaydı belki o da ona karşı boş değildi ancak bir şeyler eksik gibiydi. Bu eksikliği Arda da fark etmiş olacaktı ki ilişkilerine bir isim yakıştırmamışlar sadece iyi anlaştıkları için hoş vakit geçirmeye çalışıyorlardı. Bunlardan hariç Asude’nin uğraştığı bir de Emirhan vardı. Gelip geçerken sürekli kıza laf atıyor, Arda’yı yanında görünce dik dik bakıyordu. “Kankin napıyo kız¿” En sonunda Asude de patlamıştı. “Kanki deyip durma şu kıza. Ne o öyle ergen ağızları. ‘Derya’ desen dilin yanmaz, korkma! Daha ismini söylemeye cesaretin yok ama maşallah aklına estikçe benden haber almaya çalışıyorsun!” Terslenen kızın yanağından makas aldı Emirhan. “Belki de onu bahane ediyorumdur güzellik!” Arkasında sinirden kudurmuş bir Asude bıraktığının farkındaydı genç adam. Asude ise sinirden neredeyse olduğu yerde tepinecekti. ‘Pis gıcık! Beni de tavladığı diğer kızlardan sanıyor galiba! Bir de gözlerimin içine içine bakmıyor mu? Yalnız Derya’nın dediği kadar var adam gözleriyle her şeyi yapıyor. Offff!!! Ne diyorum ben yaa!’ diye hem söylenip sinirini atmaya çalışıyordu hem de elindeki işi yapıyordu. Asude bu akşam işe geç gidecekti çünkü sabah Arda’yla kahvaltıya gitmiş, öğlen ancak dönmüştü eve. Uykusunu alamadığı zaman ne kadar zorlandığını yaşayarak öğrenmişti. Bazen gündüz vardiyasından erken çıkmak için, bazen de gece vardiyasına geç gitmek için izin alır, dinlenirdi. İlk Pazar çalışmasından sonra Mehmet Bey ne zaman çağırsa hiç aksatmadan mesailerde bulunmasından dolayı Asude’nin izin sıkıntısı olmuyordu. Bu iş, mağazadaki bazı çalışanların ağzına sakız olsa da Mehmet Bey’ in, “Onun kadar mesailere siz de devamlılık gösterin size de izin vereyim.” demesiyle herkesin çenesi susmuştu. Mağazaya girdikten sonra Asude’nin niyeti hemen Gizem’i görmekti ancak Mehmet Bey’in gözüne batmamak için ilk önce onun yanına gitti. Çalışacağı yeri öğrendikten sonra üzerini değiştirip oraya vardığında gördüğü arkadaşıyla resmen üzerine atladı Asude. “Balımmmmm! Hoş geldin!!!” Arkadaşını çok özleyen Gizem de ona karşılık verdi. “Hoş bulduk güzel gözlüm! Seni mi gönderdiler yardıma¿” Gizem’ in olduğu reyona gelince genç kız da şaşırmıştı. “Çok ilginç ama evet Mehmet Bey yolladı. Hayret! Senin burada olduğunu bile bile beni niye buraya verdi ki acaba¿” Gizem Mehmet Bey’ in tavrını tahmin etmek de zorlanmadı. “Bir halttan değil. Çok yoğun burası. Yemeğe bile nasıl gideceğimi düşünüp duruyordum. Şimdi yemekte ayrıca eleman bağlamamak için yollamışlardır seni.” Asude Gizem’ le geçireceği gece vardiyası için çok mutluydu. “Hımmm. Şimdi anlaşıldı. Amaannn! Boş ver! Yan yana çalıştıktan sonra yoğunluk çok da problem olmaz değil mi¿” Kocaman gülümseyen Asude’yle işe koyulduklarında hâlâ sohbet ediyorlardı. Yandan yandan bakarak devam etti sözüne Gizem. “Eee¿ Ne yaptınız bugün Arda’yla¿” Asude hiçbir heyecan belirtisi göstermeden konuştu. “Sabah buluştuk. Kahvaltı ettik. Sohbet, muhabbet... öğlen ayrıldık.” Gizem bu durumu garipsemişti. “Eee¿” Asude de Gizem’ in neye takıldığını anlamamıştı. “Eee’ si ne Gizem¿” Gizem derince bir nefes alışından sonra anlatmaya çalıştı. “Gülüm hiç mi bir şey hissetmiyorsun bu çocuğa karşı sen¿” Asude nihayet anladığı şeyle belli belirsiz gülümsedi. “Gizem neler yaşadığımı biliyorsun. Olaylardan sonra ne kadınlığımdan hevesim kaldı ne de aşktan! Arda’ ya gelirsek; iyi çocuk, hoş çocuk, bana karşı da boş değil farkındayım. Belki ben de ondan hoşlanıyorumdur ama... İşte bir ama var ortada. Sanki bir şeyler eksik gibi. ‘Ne¿’ diye sorarsan cevap veremem sana. O da bunun farkında bence o yüzden ne bir teklif etti bana ne de bu konular hakkında bir ima da bulundu. Derya’nın bizim için söylediği şey tam da yaşadığımıza uygun.” Gülerek ellerini havaya kaldıran kız parmaklarıyla hayali tırnak işareti yaparak, “Seviyeli arkadaşlık!” Sözlerini tamamladı. Arkadaşının konuşmasını hiç kesmeden dinlemişti Gizem. “Erdem’ in sana yaptıkları tamamen onun karaktersizliğiydi! Onun yüzünden kapılarını aşka kapatma lütfen! Tamam bu kişi Arda olmak zorunda değil ama kalbini kapatma sakın. Fıstık gibi kadınsın!” Gizem’ in öfkeyle söylenişine karşı Asude “Aman nerem fıstık benim yaa!!” diye mızıldanarak arkadaşının sözünü keserken Gizem yanlarına doğru gelen Emirhan’ a seslendi. “Emirhan! Gelsene bir! Asude güzel mi değil mi¿ Bir de sen söyle! Bana inanmıyor!” Emirhan Asude’nin gözlerinin içine bakarak, “O’nun gözleri yeter. “Diyerek yanlarından ayrıldı. Asude sinirle Gizem’ e baktı. “Ya onun güzel demesiyle mi ben güzel olacağım Allah aşkına Gizem ya! Bir de sorduğun adama bak! Onun güzel kavramı yatağa attığı kadınlardan oluşuyor!” Gizem arkadaşının asıl anlaması gereken konuya ilgisini çekmeye çalıştı. “Ama bir erkek! Bir erkek gözüyle de sana gerçeği söyledi! Tamam hadi Emirhan kadınlar konusunda piç olduğu için onun fikrini kabul etmiyorsun diyelim ya Arda’ ya ne demeli¿ Gayet düzgün bir çocuk ve sen ona göre de güzelsin!” Asude konudan sıkıldığını belli edercesine resmen kışkışlamıştı Gizem’ i. “Hadi Gizem hadi! Sen yemeğe git! Valla gece gece senle çene yarıştıramayacağım!” Gizem inatla devam etti. “Senin şu gözlerinin, kirpiklerinin ben de olması için neler vermezdim!” Asude artık bıkkınca söylenmeye başladı. “Senin gözlerinde bir içim su balım! Deme öyle. Hem gerçekten artık yemeğe gitsen iyi olacak. Yoksa birazdan Erkan abi gelip ‘Yine mi çeneye daldınız¿’ diye paylayacak bizi.” Gizem arkadaşının sinirlenmeye başladığını fark edince gitmek zorunda kalmıştı. “Tamam tamam! Aman sen iltifat kabul etme! Hadi kaçtım ben! Yemekhaneden dönerken mesaj atarım kahve ayarlarsın bana.” Asude arkadaşının vazgeçmesinden korkarak hemen kabul etti. “Peki.” Hep böylelerdi, çeneye daldılar mı zaman kavramını unutuyorlardı. Gizem’i gönderdikten sonra bir yandan müşterilerle ilgilenmeye başlayan Asude diğer yandan da ortalığı toparlamaya çalışıyordu. Bugün de inadına çok yoğundu. Bu onun şansıydı artık inanmıştı. Ne zaman işe yorgun gelse mutlaka aşırı yoğunluk oluyordu. Reyondaki müşterinin isteklerini yerine getirdikten sonra elindeki pantolonları rafa yerleştirmek için arkasını döndüğünde tam dibinden gelen sesle irkildi. “Kolay gelsin.” diyen sesin sahibi Emirhan’dı. Bu kadar yakın olunca ister istemez titredi Asude. Oysa Emirhan ona doğru değil de mağazanın içerisine doğru bakıyordu. Umursamazca, “Eyvallah!” dedi genç kız. Emirhan göz ucuyla baktığı Asude’ ye mırıldandı. “Biraz daha kadın gibi olsan ne olurdu sanki.” Asude takılmadı. “Ben olduğum gibiyim.” Kızın cevabını duyan Emirhan Asude’nin gözlerine bakmıştı bu kez. “Kendinin farkında değilsin, değil mi¿” Hâlâ dibinde duran, gözlerinin içerisine bakan adamın çekiminden çıkabilmek için hemen konuyu değiştirdi. “Neden geldin sen¿ Derya’yı soracaksan ürün planlama ofisindeki Şerif’ le nişanlandı.” Asude’nin cevabını duyan Emirhan’ın gözleri sinirden alev aldı. Genç kıza doğru daha çok yaklaştı. “Senin geldiğini görünce yemeğe gitmeden yanına gelmek istedim ama sen bunu bile anlamıyorsun. Sal artık şu Derya’yı.” Homurdanarak uzaklaşan Emirhan’ la Asude şaşkınlıktan olduğu yerde buz kesmişti. Neydi şimdi bu¿ Emirhan’ın yanına yaklaştığında hissettikleri de neyin nesiydi¿ Ne demek istemişti ki¿ Aklına gelen ihtimalle ‘saçmalama kızım! Adam hem Derya’nın eski sevgilisi hem de nişanlı! Kendine gel!’ diye o ihtimali yok saymaya çalıştı. Yemekten dönen Gizem Asude’yi çok durgun gördü. Uykusuzluğuna verip, “Hadi gidip bir kahve iç. Açılırsın biraz.” dedi. Asude arkadaşının durumunu yorgunluğuna bağladığını anlamıştı. Aslında şu durumda ona en çok yararı dokunacak olan insan Gizem’di ama nasıl anlatılırdı ki bu durum¿ Belki anlık bir etkilenmeydi. Boşu boşuna kendini rezil etmeye değmezdi. Hem ya Gizem tepki verip arkadaşlığını keserse çok üzülürdü. Sonra Derya’nın anlattıkları aklına geldi, sırf Emirhan’ la sevgili oldu diye Ceylan’ın ona karşı takındığı tavrı düşündü. Eğer Gizem de ona öyle tepki verirse kahrolurdu. Gizem canının yarısı olmuştu. Kardeşinin boşluğunu o tamamlamıştı. Kendisine cevap vermeyen Asude’nin yanına gitti Gizem. “Gülüm sana diyorum. Hadi git bir kahve iç. Açılırsın.” Asude daldığı düşünce denizinden irkilerek uzaklaştı. “Ha! Haa! Tamam ben gidip bir kahve içeyim.” Gizem durumun garipliğiyle kaşlarını çatmıştı. “Asude iyi misin sen¿” Asude arkadaşı düşüncelerini anlamış gibi paniklemişti. “İyiyim iyiyim. Yok bir şeyim.” Hava almak için gittiği moladan dönünce Gizem’i de kahve içmeye yollayan kız, bütün gece ruh gibi dolandı. Emirhan’ la tekrar karşılaşmamak için fazla ortalığa çıkmamaya çalışsa da bu boşuna bir çabaydı. Emirhan bir daha onların bulunduğu kata gelmemişti. Gelmemesi bir şeyi değiştirmeyecekti. Bir anlık refleksle söylediği sözler aralarındaki ateşi tutuşturmuştu bile... O geceden sonra birkaç gece daha Gizem’ le çalışan Asude bir daha Emirhan’ la o kadar yakın bulunmamıştı. Sadece malzeme lazım olduğunda Emirhan’ la muhatap olmuştu. Her ne hikmetse ne zaman malzemeye ihtiyaç duysa Emirhan hem hemen hem de kendi getiriyordu. Bu detay dikkatini çekse bile takılmadı Asude. Çok tanımıyordu Emirhan’ ı ama namını duymuştu. Sonraki günlerde Mehmet Bey Asude’yi bayan abiye giyim reyonuna sabitlemişti. Artık belli bir yeri olduğu için daha rahat çalışabiliyordu. Sürekli yoğun olmayan ama işi de bitmeyen bir reyondu. Gelen kadınların kafalarındaki modeli bulabilip beğendirebilmek gerçekten meziyet işiydi. Tek sıkıntısı bu reyonda elbise kılıflarının depodan direkt istenmesiydi. Asude buna da kendi çapında bir çözüm bulmuştu. Emirhan dışındaki diğer malzeme görevlileriyle sohbet kurmuş onlardan rica ediyordu. Anlamsız bir şekilde Emirhan’ dan uzak durmaya çalışıyordu. Çünkü varlığını şimdilik kabul etmese de onun yanına yaklaştığında, gözlerinin içine baktığında oluşan çekimi hissediyordu. Bunların yanında bulunduğu reyonun güzellikleri de vardı. Gizem’ le artık karşılıklı çalışıyorlardı. Çünkü Gizem bayan abiye ayakkabı reyonunun tek görevlisiydi. Genelde elbiseyi ve ayakkabıyı aynı yerden almayı tercih eden müşteriler onlardan da fikir aldıkları için ya Gizem Asude’nin yanına gidiyordu ya da Asude Gizem’ in. Arkadaşlıkları iyice pekişmişti. Her ne kadar Tuğçe bundan rahatsız olup ufak tefek pürüzler çıkartmaya çalışsa da hem Asude’nin tutumu hem de Gizem’ in Asude’ ye olan düşkünlüğü nedeniyle pek taşkınlık çıkartamıyordu. Asude Gizem’ i de kulaklık takmaya alıştırmıştı. Müşterilerin sakin olduğu zamanlar karşılıklı aynı şarkıyı açıp kâh göbek atıp kâh şarkı söyleyerek kendilerince eğleniyorlardı. Bazen de aynı kulaklığı takarak dip dibe kurtlarını döküyorlardı. Birkaç defa onları şarkı söyleyip oynarken gören Emirhan bir Asude’ ye bir Gizem’ e bakarak kafasını sallıyor ve önüne dönüp yoluna devam ediyordu. Asude onun bu davranışlarına anlam veremediği için çok dert etmemesine rağmen genç adamın yaptıklarını takip etmekten kendini alıkoyamıyordu. O gün Gizem’ in reyonunda yenileme çalışması vardı. Reyon tasarımdan ve kurulumdan gelen elemanlar çalışıyor bu da Gizem’ e 1-2 saatlik bir boşluk sağlıyordu. Genç kız fırsattan istifade soluğu Asude’nin yanında aldı. O saatlerde Asude’nin reyonu da pek kalabalık değildi. İkili yine kulaklıklarını takıp karşılıklı roman havası oynamaya başlamışlardı. Şarkı bitip de gülüşerek kafalarını kaldırdıklarında Gizem’ in reyonunda çalışması gereken bütün personel durmuş onları izliyordu. Utançtan kıpkırmızı olan Asude kafasını çevirirken biraz ilerde gözlerinden ateş saçarak ona doğru gelen Emirhan’ ı gördü. Kızın yanına geldiğinde öfkeden adeta tıslıyordu genç adam. “Ne o! Çok mu utandın yoksa¿” Resmen gözleriyle dövüyordu Asude’yi. Emirhan’ın gözlerindeki ifadeden bile ürperen Asude duyduğu sözlerle korkudan ziyade öfke hissetmeye başladı. “Sana ne!” diyerek resmen çemkirdi Emirhan’ a. “Zaten onların ilgisini çekmek için dans etmiyor musun ortalık yerde¿” Gözlerindeki ateş küçümsemeye dönmüştü şimdi genç adamın. “Ya ne alakası var¿ Biz eğlenelim diye öylesine oynuyoruz Gizem’ le. Hem niye bir tek ben oynuyormuşum gibi davranıyorsun¿ Gizem de var ona da hallensene!” diye kendi çapında açıklama yaptı Asude Emirhan’ a. Niye böyle bir şey yaptığını kendi de bilmiyordu o an. Sadece Emirhan’ın gözündeki o küçümseme, o alay canını sıkmıştı. Emirhan kızın dibine girerek, “Çünkü oynarken bir tek sen benim dikkatimi çekiyorsun!” dedi ve arkasını dönüp bir hışım çekip gitti. Asude’nin sinirden gözleri dolmuştu. Neden salak gibi açıklama yapmıştı ki Emirhan’ a¿ Ona neydi Asude’nin oynamasından ya da dikkat çekmesinden¿ Asude’nin hâlini uzaktan gören Gizem yanına gitti. “Utanma bu kadar yavrum be. Hepsi bizim çocuklardı, yabancı yoktu ki aralarında.” Asude içinde kabaran öfkeyle yanlış bir şey yapmaktan korkarcasına fısıldadı. “Gizem ben bir lavaboya gitsem buralarda durur musun¿” Gizem genç kızın hâlâ utandığını düşündüğü için isteğini hemen kabul etti. “Tamam gülüm. Hatta lavabodan sonra molaya çık istersen. Biraz hava almış olursun, açılırsın.” Buruk bir tebessümle, “Çok sağ ol.” Diyerek cevapladı Asude arkadaşını. Arkasını dönerek hızla lavaboya girdi. Musluğu açıp soğuk suyu büyük bir hırsla yüzüne çarptı genç kız. İki üç kez yüzünü yıkadıktan sonra iki eliyle lavaboya yaslanıp, “Sana ne ya sana ne! Benim nasıl oynadığımdan, nerede oynadığımdan, nerede ne yaptığımdan! Sana neee!” diye sinirle aynadaki aksine bakarak söylendi Asude. Kendine lanetler ediyordu. Kadınlara karşı nasıl bir tavır takınmış olduğunu bildiği, en yakın arkadaşının eski sevgilisi olan, parmağında başka bir kadının yüzüğünü taşıyan lanet bir adamın hareketlerinden bile etkileniyordu! Emirhan Asude’ ye bakınca gözlerindeki ateş genç kızın yüreğini yakıyordu! Aniden bir karar aldı Asude. Hayatında biri olmadığını düşündüğü için belki de bu kadar üzerine geliyordu Emirhan. Onun gözünün önünde Arda ‘yla daha çok bir araya gelmeye gayret edecekti ve Emirhan’ın hareketlerini umursamayacaktı bundan sonra. Verdiği kararlarla bir nebze olsun içi ferahlayan Asude derin bir nefes alıp lavabodan çıktı, mola yerine gidip bir kahve içti. Temiz havaya çıkınca daha çok açılmıştı. Biraz daha sakinleştikten sonra içeri girip reyonuna doğru ilerledi. Bütün keyfi kaçmıştı o saatten sonra. Gizem karşıdan her ne kadar şarkı söylemek için onu teşvik etmeye çalışsa da o sadece gülümseyerek yanıt veriyordu arkadaşına. Emirhan’ın gelip geçerken ona baktığını fark etse bile hiç yüzünü dönmedi ondan tarafa. Bir an evvel günü bitirmek için somurtarak dakikaları saymaya başladı. Oysa Asude’nin fark etmediği bir şey vardı. Her ne kadar beyni kararlar almış olsa da kalbi Emirhan’ın istediği gibi davranmaya başlamıştı bile. Kafası allak bullak, içi karmakarışık işe gidip geliyordu Asude. Ne yaptığı işe konsantre olabiliyordu ne de yediği içtiğinden bir şey anlıyordu. İçine düşmüş olduğu duruma ayrı, en yanlış olan insandan gelen ilgiye bile muhtaç olan sevgi açlığına ayrı sövüyordu. Etrafında Arda vardı. İlgileniyordu genç kızla, bunun farkındaydı Asude ama içi almıyordu işte. Nedenini kendi de bilememesine rağmen Arda’nın kibar ilgisi kalbini titretmiyordu. ‘Hay kalbine sıçayım Asude!’ diye yine kendine bir küfür savurdu. Yaptığı işten başını kaldırınca reyonun önünden geçen Arda’yı gördü. Asude’nin ona baktığını fark eden Arda genç kıza mahcupça el salladı. Arda’nın tavrını gören Asude yine kendi içinden konuşmaya başlamıştı. ‘Ne kadar da kibar. Ben görmesem belki selam bile vermeden geçecekti, beni rahatsız etmemek için. Biraz daha girişken olsan ne olurdu be Arda¿!’ ‘Girişkenini de sen istemiyorsun.’ İçindeki kavgaya kulaklarını tıkayıp Arda’nın yanına gitti. “Hey! Nereye gidiyorsun böyle¿” Asude’nin sesiyle ona bakmamak için verdiği çabadan vazgeçti Arda. “Mola alanına gidiyorum.” Genç kız şaka yollu takılmayı tercih etti. “Aşk olsun! Beni neden davet etmiyorsun¿” Arda Asude’nin isteğinin gerçek olmasını dilerdi. “İşin vardır rahatsız etmeyeyim seni diye söylemedim yoksa gel tabii ki memnun olurum.” Asude beklediği teklife balıklama atlamıştı. “Bekle o zaman hemen geliyorum.” Adamın yanından ayrılarak hemen reyondaki diğer arkadaşına haber vermeye gitti Asude. Zaten ortalık tenhaydı, arkadaşı bir problem çıkartmadı. Tekrar Arda’nın yanına dönen genç kız beraber ilerlerken merak ettiği şeyi dile getirdi. “Gerçekten sen neden kendiliğinden beni çağırmıyorsun¿” Arda içindeki duygular yüzünden değil de Asude’nin vermediği karşılık yüzünden tutuktu. “Bazen karşıdan o kadar sert duruyorsun ki terslemenden korkuyorum. Çok üzerine düşüyormuş gibi olup seni sıkmaktan, rahatsız etmekten çekiniyorum.” Asude genç adamın neyi kastettiğini pek anlamamıştı. “Ortada ters giden bir şey yoksa durduk yere neden tersleyeyim seni¿” Arda yandan bir gülüşle cevap verdi Asude’ ye. “İlk işe başladığın zamanlarda yanına gelen birini siktirle kovmuşluğun var. Mimlisin yani.” Asude aklına gelen olayla dişlerini sıkarak tısladı. “Bana yavşamaya kalkmıştı o ibne de o yüzden öyle davrandım. Sen kendini onunla bir mi tutuyorsun¿” Arda kızın her hâline alışkın olsa bile bu durumu hâlâ yadırgıyordu. “Ağzına küfür hiç yakışmıyor.” Asude genç adama gülümseyerek baktı. “Bana da boşuna ‘erkek Fatma’ demiyorlar.” Genç kızın sözlerine Arda’ da gülümsemişti. “Onlar seni tanımadıkları için öyle söylüyorlar, takılma.” Asude “Boş ver!” dercesine elini sallayarak içinden geldiği gibi yanıtladı Arda’yı. “Umurumda bile değil hatta hoşuma bile gittiğini söyleyebilirim. Böylelikle erkekler kendi cinslerinden saydıkları için beni rahatsız etme zahmetine katlanmıyorlar, bu da işime geliyor açıkçası.” Genç adamın kendi çapında ona iltifat ettiğini anlayan Asude başka bir şey söylemedi. Yüzüne karşı ‘kadın gibisin.’ demeye bile utanıyordu Arda. Oysa Emirhan ona sinir olduğunu bilmesine rağmen hiç çekinmeden hatta gözlerinin içine bakarak ‘onun gözleri yeter.’ deme cesaretini gösterebiliyordu. Nereden çıkmıştı bu Emirhan yine¿! Asude’nin kendi kendine kavgası ve arada Arda’yla sohbetiyle mola alanına gelmişlerdi. Birer kahve alıp boş buldukları yere oturdular. Biraz daha sohbet ettikten sonra Asude telefonuna yeni yüklediği oyunu açıp kafa kafaya oynamaya başladılar. Asude çıkan bir soruyla Arda’ ya döndü. “Askerlikle alakalı argo deyimler¿” Genç adam kaşlarını çatmıştı. “İpucu var mı¿” Elindeki telefonu genç adama çevirdi Asude. “Harfler var işte. Onları birleştirip anlamlı bir kelime buluyorsun.” Kıza iyice yaklaşan Arda telefonun ekranına baktı. “Disko¿” Asude şaşkınlıkla ağzını toparlayamadan kelimeler firar etmişti bile. “O ne lan¿” Asude’nin tepkisi üzerine göz ucuyla ona döndü Arda. Onun bakışlarından ne demek istediğini anlayan kız şirin bir gülümsemeyle, “O ne demek beyefendi¿” dedi. Asude’nin kibar konuşmaya çalışmasıyla kahkaha atmıştı Arda. “Yok ya sen haklısın. Ben diğer Asude ‘ye alışmışım bu tuhaf geldi.” Birlikte gülüşmeye başladıklarında kafasını hafifçe sağa döndüren Asude, mola alanının girişinden onlara doğru gelen Emirhan’ ı görmesiyle dondu. Aralarındaki mesafeden bile genç adamın gözlerindeki ateşi görebiliyordu. Yine bir korku aldı Asude’yi. Neden korkuyordu kendisi de bilmiyordu ama Emirhan’ın gözlerinde gördüğü alevler hayra alamet değildi. Elindeki kahvesiyle tam karşılarındaki yere oturan Emirhan dik dik onlara bakmaya başlamıştı. Kesinlikle o tarafa bakmıyordu kız ama Emirhan’ın gözlerinin üzerinde olduğunu hissediyordu. Çok yakın olduğunu fark ettiği Arda’ dan toparlanır gibi yaparak biraz uzaklaştı. Bu yaptığını Arda’ ya belli etmemeye çalışmıştı çünkü Arda dönüp de ‘neden uzaklaştın¿’ diye sorsa ona verecek bir cevabı yoktu genç kızın. Emirhan gelene kadar rahatsız olmadığı bu durumdan niye Emirhan gelince birdenbire rahatsız olmaya başladığının açıklamasını kendisine dahi yapamıyordu. Karşılarında oturan adamın kendisine dik dik bakmasını umursamamaya çalışan Asude, Arda’yla beraber telefonla ilgilenmeye devam etti ancak Emirhan’ın bakışları altında kendini o kadar çok kasıyordu ki en sonunda dayanamayarak Arda’ ya döndü. “Ben artık içeri gireyim.” Arda olanı biteni tam anlamasa bile bir şeylerin yolunda gitmediğini hissetmişti. “Tamam. Içerde görüşürüz, kolay gelsin.” Arkasını dönerken göz ucuyla Emirhan’ a bakan genç kız hâlâ gözlerinin üzerinde olduğunu anlamasıyla hızla önüne bakıp yürümeye başladı. Mağazaya girip reyonuna giden Asude kafasını dağıtmak için kendince işler üretmeye çalıştı. Birkaç saat sonra terlediğini hissedince çantasından parfümünü çıkartıp gömleğinin yakasından içine sıktı. Direkt tenine sıkınca parfümün daha kalıcı olduğuna inanırdı. Tekrar yerine geçip işine devam ederken arkasından Emirhan’ın sesini duydu. “Parfüm şişesi mi kırıldı burada!” Hiç sesini çıkartmadı Asude. Reyonun önüne gelen Emirhan, “Sana diyorum! Parfüm şişesine mi düştün¿!” diye Asude’ ye doğru seslendi. Sonunda dayanamayan kız genç adama döndüğünde sinirlenmemeye gayret ediyordu. “Ne bağırıyorsun! Sadece birkaç fıs sıktım! Abartma istersen!” “Her tarafı kokutmuşsun!” Onun aksine genç adam öfkeden köpürmüştü. “Ter kokusundan iyidir!” Emirhan’ a alayla cevap veren Asude işini yapmaya döndü. Tabii ki arkasından homurdanarak uzaklaşan Emirhan’ ı duyuyordu. Bu Asude’ ye büyük bir haz vermişti. Hep o mu sinir olacaktı canım! Emirhan ise kendi kendine söylenerek depoya indi. Neden bu kadar sinirlendiğini o da anlayamıyordu. Evet Asude’ den etkilendiğini kabul ediyordu ancak bu tepkileri normal değildi. Kadınlarla ilişkileri 3 gün sohbet 4. gün yatak şeklinde olurdu genelde. Parmağındaki yüzüğün pek bir önemi yoktu onun için çünkü hayatındaki kadına aşık değildi. Bu da ona sadık kalmasının bir anlamı olmadığını düşündürtüyordu kendisine. Aşkı bir tek Derya’ da tatmıştı bugüne kadar. Gerçekten çok sevmişti ama onunla da zamansız tanışmıştı. Eğer nişanı olmadan evvel tanışsaydı kesinlikle onunla evlenir ve şu an ki Emirhan olmaz, ona sadık kalırdı. Parmağına taktığı yüzüğü bir çırpıda çıkartamazdı. Kaç yaşında olursa olsun hem saygıdan hem de arkasındaki maddi desteği kaybetmemek için babasına karşı gelemezdi. Bir tek buradan aldığı maaşla geçinmesi imkânsızdı o yüzden babasının desteğine ihtiyacı vardı. Yine de düğünü elinden geldiğince ertelemeye çalışıyor bir yandan da gününü gün ediyordu. Asude’yi daha ilk gördüğünde etkilenmişti. İri elâ gözleri, uzun kirpikleriyle çok anlamlı bakıyordu kız. Üzerine oturan pantolonun ceplerine elini sokmasıyla küçücük kalçası daha belirgin hale geliyordu. Zayıf bir kızdı ama çelimsiz değildi. Hatları yuvarlak ve dikkat çekiciydi ya da ona öyle gelmişti. Değişik bir havası vardı. Yürüyüşü, konuşması erkeksiydi. Aslında genç adamın hiç tarzı değildi, o daha edalı kadınlardan hoşlanırdı ancak Asude’yle aralarında ilginç bir çekim vardı ve bu Emirhan’ın hoşuna gitmişti. Yeni avını bulduğunu sanmıştı çünkü en azından hoşuna gitmeyen kadını yatağına almazdı. Birlikte olacağı kadın önce gözlerine hitap etmeliydi. Sonra bedenini doyurmasına göre ya görüşmeye devam eder ya da kestirip atardı. Bir tek Derya’ ya böyle davranmamıştı. Onunla aralarındaki ilişkiyi böyle basitleştirmemişti ama Derya’nın erkeklerle olan samimi tavırları genç adamın gözünden bakılınca onun da diğer kadınlardan bir farkının olmadığının göstergesiydi. Sevince çok sahiplenir, aşırı kıskanırdı. Derya buna gelememişti. Peki neden Asude’nin yanında başka erkekleri görünce bu kadar öfkeleniyordu ki¿ Niye reyonların arasına her girdiğinde bakışları kendiliğinden genç kıza kayıyordu¿ Ona aşık değildi çünkü aşkı biliyordu ve bu onlar gibi bir şey değildi. Genç kız sadece zevkli anlarını geçireceği biriydi...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD