5. BÖLÜM

935 Words
Almila engellenmenin verdiği sinirle evin içinde deli gibi dolaşmaya başladı. Ancak çizerek rahatlayabilirdi. Resim odasına giderken hâlâ bornozuyla duruyordu. Önce bir kalem alıp arka fonda Galata Kukesi'ni hemen onun korkuluklarında parmaklarının ucunda duran adam figürü çizdi. Adam yalnızca pantolon giyiyordu. Üst bedeni ve ayakları çıplaktı. Adama büyükçe kanatlar çizdi. Kulenin arkasında uçuşan martıları da unutmadı. Eskizleri oturttuğunda keyfi biraz olsun yerine gelmiş ve rahatlatmıştı. Duvardaki saate baktı. Saat üç buçuğu biraz geçiyordu. Önce odasına gitti. Siyah dar bir tayt üzerine de beyaz gömlek giydi. Mutfağa gidip bir kahve yaptı yanına da yiyecek bir şeyler hazırladı. Tepsiyle resim odasına döndüğünde saat dörde geliyordu. Büyük boy paleti masanın üzerine koydu. Boya standına yaklaştı. Neredeyse beş yüzden fazla boya duvardaki stantda asılı duruyordu. Boyalarla göz gezdirdi. İstediği renkleri sıradan aldı ve paletin olduğu masaya bıraktı. Boyaları keyifle palete sıkarken üzerinden de sinir akıp gidiyordu. Bir miktar katalizör de kenara koydu. Çabuk kuruması boyarken işini kolaylaştıracaktı. Şovaleyi masaya doğru yaklaştırıp saçlarını gelişi güzel tepede topladı. Kahvesinden bir yudum aldı. Ardından derin bir nefes alıp boyamaya geçti. Gökyüzüyle başlayarak öne doğru boyamaya devam etti. Almila mola verdiğinde saat neredeyse öğle olacaktı. Kapı çaldığında boynunu tutarak o yöne ilerledi. Muhtemelen söylediği yemekler gelmişti. Kuryeden yemekleri alırken merdivden çıkan Melek göründü. Elleri kolları alışveriş çantalarıyla doluydu. "Sana dedim yemek söyleme diye." Melek Almila'ya sitemle bakıyordu. "Gel abla, yemek bekleyecek durumda değildim. Çok acıkmıştım hem sana da söyledim." Adam yemekleri bırakıp giderken Melek de içeri giriyordu. Almila elindeki yemeklerle mutfağa gidip sipariş verdiği ev yemeklerini tabaklara koydu. Almila hızla yemek yiyip resim odasına giderken Melek "Bugün çamaşır işlerini halledeceğim. Ütü biraz uzun sürer. İstediğin bir şey var mı," diye sordu. "Nasıl istersen yap, benim çalışmam lazım." Resim odasına geçti ve yarım duran tabloya baktı. Ardından tekrar çalışmaya koyuldu. *** Almila tekrar çalışmayı bıraktığında hava çoktan kararmıştı. Melek de yemekleri hazır bırakıp gideli 2 saati geçmişti. Almila daha fazla gözlerini açık tutamayacağının farkındaydı. Tam 36 saattir ukusuzdu. Zar zor yemek yedi ve yattı. Ertesi Gün Almila sesin kaynağını algılamaya çalışırken gözlerini zor bela açtı. Odasının koyu renk perdelerinden gece mi gündüz mü olduğu anlaşılmıyordu. Zil hâlâ çalmaya devam ederken uykulu bir şekilde kalkıp kapıya gitti. Gelen Samet'ti. "Hele şükür, öldün sandım güzelim. Neredesin sen?" Salona doğru yürümeye başladı Almila da onu takip ederek salona geçti. Neredeyse akşam olmak üzereydi. Etraf topluydu. Belli ki Melek gelip çoktan gitmişti. "Komite örnek çalışma gösterip gösteremeyeceğini soruyor. Ne diyeyim? Mezata da çok bir şey kalmadı. Teklif geleli on gun olacak." "Sen karar ver." Almila hiç oturmadan direkt resim odasına geçti. Samet de hemen onun ardından gelirken daha kapının girişinde duraladı. "Aman Allah'ım bu ne? Sovaledeki resme bakıyordu. "Efasane ötesi. Bayıldım. Resmin her yanı alev alıyor." "Benim de çok içime sindi. Saatlerce çalıştım ama değdi." Bunu derken tabloya bakıyordu. Galata Kulesi siyah kanatları olan adamın arkasında efsanevi duruyordu. Adamın yüzü ise güneşe ışık saçıyor gibiydi. "Adını ne koyacaksın?" "Adı figürden de anlaşılacağı gibi Siyah Melek." "Daha iyisi olamazdı. Fotoğrafını çekiyorum." Samet önce bu tabloyu sonra da kanlı tabloyu çekti. Ardından "Bu seferki İlham kaynağın beni bile ikna etti. Sen bu hızla bir sergi çıkarırsın. Ben şimdi gideyim." Samet ateş almaya gelmiş gibi bir çırpıda gidince Almila onun arkasından İlham'ı düşündü. Neredeyse iki gündür iki telefonuna da bakmamıştı. İş telefonunu es geçerek diğer telefonunu aldı. Samet ve Selin dışında ne arayan ne de soran vardı. Mesaj bölümüne girerek yazmaya başladı. Almila; Hey! Mesaj gönderilmedi. "Hay senin ben!" Ona ulaşmak zorunda olduğunu biliyordu. Çizdiği resimler de bunu onaylıyordu. Hızlıca üzerini değiştirerek kendini dışarı attı. Eve en yakın büfeden bir ankesörlü telefon kartı aldı ve sahile yakın kulübelerden birine gitti. Derin bir nefes alarak kartı taktı ve numarayı tuşladı. Saat akşam beşe geliyordu. İlk aramada açan olmadı. Almila tam üç kez denedi ve sonunda karşı taraftan telefon açıldı. "Efendim." Bu bir kadın sesiydi. Almila önce şaşırdı. Günlerdir erkek diye konuştuğu kişi bir kadın mıydı? Kibarca "Merhaba, telefonun sahibi siz misiniz?" diye sordu. "Hayır ben değilim. Sahibi şu an müsait değil. Kimin aradığını söyleyeyim." "Yanlış çevirdiğimi düşündüm. Kusura bakmayın." Ufak bir açıklamada bulunduktan sonra devam etti. "Ben Mila, bir yardım konusunda kendisiyle konuşmam lazım. Beni aramasını söyler misiniz?" "Dernek misiniz?" "Hayır, siz söyleyin o beni tanır." "Tabi, mutlaka ileteceğim." "Teşekkür ediyorum. İyi günler." Almila telefonu kapatıp sahilde ufak adımlarla yürümeye başladı. Kızın söyleyip söylemeyeceğini bilmiyordu. Kız kimdi diye düşünmeden edemedi. Belki sevgilisi belki de karısıydı. Gerçi kendisini pek de ilgilendirmezdi. Ama bu adama kesinlikle ihtiyacı vardı. Çalışmalarına yeni anlam kalmıştı, sayesinde bambaşka iki çalışma ortaya çıkmıştı. Düşünceli bir şekilde ne kadar öyle oturdu bilmiyordu. Yanına akşam simidi satan bir adam geldi. Ondan bir simit aldı. Yavaş yavaş simitini yerken çantasından mesaj sesi duyuldu. Gülümseyerek telefonu çıkardı ve hızlıca mesajlara girdi. İlham; Seni engellediğimden bu yana yalnızca iki basit mesaj yazmışsın. Aradan iki buçuk gün geçtiğini var sayacak olursak pek de bana ihtiyacın yokmuş. Madem sana çok lazımım neden daha önce aramadın? Almila gel de boğma diye düşünürken yazmaya başladı. Almila; Aramak zorunda kaldım. Çünkü... İlham; Evet, çünkü Mila? Almila; Çünkü gerçekten sayende iyi işler çıkarttım. ? İlham; Utanıp yüzünü gizleme Mila, insanların üzerinde öyle bir etkim vardır. Kusur sende değil. Bende mükemmel olmak zorunda değildim. Almila; Sen tam bir aptalsın ve inan bana sana işime yaradığın için katlanıyorum. Seninle işim bittiği gün engelleyeceğim. İlham; Engelle Mila... ama unutma ben istersem bulurum. Almila; ???? Ne tarafa gülüyorduk? İlham; Bulurum Mila hiçbir yere gidemezsin. Ben bulursam gizli hiçbir şeyin kalmaz. Ruhuna kadar bulurum. Almila; Yaw, he... he... bulursun. Tamam, en mükemmel sensin. En şahane sensin. Sen istersen bulursun. İlham; Ah Mila, daha kiminle konuştuğunu bile bilmiyorsun. Kim bilir belki nefesin kadar yakınındayım. Almila mesajı okurken ufak bir tedirginlik yaşadı ve kalbi teklerken sakince etrafına bakındı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD