Alparslan dudaklarını dudaklarıma sürtüp yavaşça öptü. Onun naifliği ve yavaşlığına bedenimde ayak uydurdu. Ellerimi omzuna sarıp daha sıkı tuttum. Onun kucağında, kolları arasında, dudaklarına hapsolmuş dudaklarım bundan oldukça haz alıyordu. Dudaklarımdan ayrılıp, mavi gözleri gerdanımda gezinip, gözlerimde durdu. Uzun uzun, mavi gözleri, yeşil gözlerimde takılı kaldı. "Büyülünmiş gibiyim..." dudakları çeneme kısa bir öpücük bırakarak tekrar baktı. "Ve ben bu büyüden hiç ayrılmak istemiyorum, Efsun." "Efsunlandım..." diye devam ettirdi. "Efsun'un evreninde Efsunlanıp ona hapsoldum." dedi. O konuştukça kalbim yerinden çıkacak gibi attı. Sözcükleri o kadar anlamlıydı ki, beynimde dönüp durdu. O hep konuşsun istedim. Bu andan hiç çıkmayalım ve Alparslan konuşsun. Nefesini boynum