DEVA:
"Boşamıyorum. Boşamayacağım da.." Diye üzerine basa basa dillendirdi.
"Sana bağlı kalmak istemiyorum Cihad. Bence sen de istemiyorsun, yine defol git. Sen hayatına bak, ben de kendi hayatıma"
"Benim senden başka bir hayatım mı var sanıyorsun Deva, yok. Olmadı, olmazda." Diye kesin bir şekilde konuştu.
"Ya sen ne saçmalıyorsun ya, senin aklın yerinde mi? Biz diye bir şey yok, o defter kapanalı çok oldu Cihad. Bitti anlıyor musun? Senin gittiğin gün bitti" dedim üzerine basa basa.
"Şimdi çekil, bir daha da sakın karşıma çıkma" diyerek yanından hızla çekip gittim. Elim ayağım sinirden titriyordu. Tam 5 yıl, 5 yıl sonra çıkıp gelmiş senden başka hayatım yok diyordu.
Tokadı suratına geçirmediğim için şimdiden pişman olmuştum. Bahçeye geçip hızla yerime oturdum Elif şaşkınlıkla bana dönüp "tuzluk nerede?" Dedi.
Cehennemin dibinde demek istesem de "Bulamadım" diyerek tabağımda ki köfteleri didikledim hırsla, masaya gelen Cihad'da tekrar karşıma oturup tuzluğu kırarcasına masanın ortasına koydu.
Bakmadım, bakmakta istemiyordum. Bir an önce bu yemek faslının bitmesini istiyordum. Evime gitmek istiyordum.
Küçük küçük parçaladığım köfteleri zorlukla ağzıma atıp salata aldım tabağıma, hiç bir şey yiyesim yoktu. Salatayla idare ederdim.
Semih abi elini dizime koyduğun da salata resmen boğazım da kaldı. "İyi misin?" Dediğin de zar zor başımı sallayarak onayladım.
"Çıkalım mı dışarı? Biraz yürürüz." Dedi sessizce fısıldayarak. Zaten kimse bizim olduğumuz tarafa bakmıyordu ama bir kişi gözünü üstüme diremiş bir şekilde bir saniye olsun başka tarafa bakmıyordu.
"Olur." Dedim hiç düşünüp tartmadan, bu ortamdan bir an önce çıkıp gitmek istiyordum. Fırsat bu fırsattı.
Anneme döndüm "Biraz dışarı çıkacağım" diyerek baktım, "geç kalma, bizde çay içer kalkarız"
"Nereye?" Diyen Elif'e dönüp "canım sıkıldı, biraz yürüyüp eve geçeceğim"
"Peki, sen çok yoruldun yarın gelme biz hallederiz" dedi. Yarın yine Yağmur ablanın evine gidecektik, eşyalar gelecekti onlar düzenlenip silinerek yerlerine yerleşececekti. Sonra ki günde çeyiz gidecekti bir sürü iş vardı yani. Düşündükçe bile üzerime bir yorgunluk çökmüştü. Bugün tüm evin camları beni cidden yormuştu.
Hiç de hayır demedim, itiraz etmedim işime geldi "olur, ben çeyize gelirim" diyerek ayaklandım ve bahçedekilerle vedalaşıp içeriden çantamı ve telefonuma almaya giderken Semih abi de ardımdan çıkmıştı.
Oturma odasından aldığım telefonum ile bende çıktım, kapının önünde bekleyen Semih abi bana dönerek "kusura bakma Deva ya, Cihad geldi ya erkek erkeğe bi parkta oturalım diyoruz. Artık başka zamana" dedi göz kırparak.
"Sorun değil abi iyi akşamlar size" dedim ve ardımda ki kapı hızla açıldı, Cihad ile birlikte diğer arkadaşları da çıktı. Gökay abi, Aras abi ve Yılmaz abi. Hepsi birlikte çıkmıştı.
Bu işin onun başının altından çıktığı çok belliydi. Amacı neydi bilmiyordum, bilmekte istemiyordum. "İyi akşamlar" diye ağız ucuyla mırıldanıp bahçeden çıktım ve karşıda ki bizim evin bahçesine girdim.
Yalnızca o ortamdan ve Cihad'tan kurtulma derdindeydim. Yürüyüş falan hepsi hikayeydi aslında. Kapının kilidini açıp içeriye girdikten sonra kapıyı kapatmak için arkamı dışarıya doğru dönmemle bana bakan bir çift gözle göz göze geldim.
Yutkunup yüz ifadesine birkaç saniye baktım. Yüzü gittikçe kasılıyordu, bana baktıkça Gerilen bedeni beni bir tık korkuttu. Beş yıl önce o bedeni için deli divane olan ben değilmişim gibi şimdi korkuyordum. Hareketleri, tavrı, kendisi tamamen yabancıydı. Uzaktı bana, eski Cihad değildi. Benim eski Deva olmadığım gibi. Yıllar ikimizi de çok değiştirmişti.
Hemde çok...
Kapıyı hızla kapatıp daha fazla harelerimde durmayan bir damla gözyaşımı serbest bıraktım. Canım yanıyordu. Ben onu tam unuttum derken çıkıp gelmişti.
Bir de saçma sapan konuşuyordu. Çantamı girişte ki dolaba atıp sandaletlerimi çıkararak yukarı odama çıktım. Deli gibi ağlamak istiyor, bağırıp-çağırmak istiyordum.
Gelmişti.
Yıllar sonra gelmişti.
Herşeyim beklediğim adam bir anda gitmiş ve şimdi de bir an hiç bir şey olmamış gibi dönmüştü.
Artık 21 yaşında değildim, daha sakin kalmam, daha dirayetli olmam gerekiyor diye kendime tekrarlasam da olmuyordu. Yüreğim cayır cayır yanarken dahi söz dinlemiyordu.
Dolabımdan çamaşır ve askılı şort takımımı alarak banyoya girdim. Buz gibi banyo yapmak istiyordum. İçimde ki yangın sönsün istiyordum. Öyle canım yanıyordu ki, ne kimseye anlatabiliyordum ne de bu işin içinden çıkabiliyordum.
Suyu açıp üzerimde ki tüm herşeyi çıkararak duşakabine girdim. Başımdan aşağı akan ılık su ile yere çöküp oturarak başımdan aşağı akan su ile ağladım. İçim dışıma çıkana dek ağladım.
Ben onu öyle güzel sevmiştim ki, öyle güzel içime işlemiştim ki belki de bundan sebep o gittikten sonra ne hayatıma bir başkasını alabildim ne de birini sevmeyi denedim. Yapamadım. İçim almadı. Ben onunla herşeyi yaşamıştım. İlk sevgilim, ilk öptüğüm adam, ilk bedenimi teslim ettiğim.... İlk, ilk, ilk... Tüm herşeyimin ilkiydi. Ben nasıl ardımı dönüp gidebilirdim ki. Nasıl öylece hayatımdan çekip atabilirdim.
Ama o yapmıştı. Çekip gitmişti.
"Aaaaa..." Diye çığlık atıp hüngür hüngür ağladım, ağladım, ağladım. İçimde ki yangın dinmek yerine daha da harlandı. Ben daha çok yandım, kavruldum. Kalbim acıyla sıkışmaya başladı, oturduğum yerden kalkarak suyun altında birkaç dakika daha durup hızla bir duş alıp suyu kapattım.
Uyuyup, uyansam her şey bitseydi keşke. Yaşanmamış olmasını diledim. Duşakabinden çıkıp havlumu dolaptan alarak bedenime sarıp saçlarıma da küçük bir havlu alarak getirdiğim kıyafetleri elime alıp çıktım banyodan. Odam da giyinirdim. Annemler hâlâ gelmemişti zaten.
Odama geçip kapımı kapatarak yatağımın üzerine bedenimi attım ve açık pencereden gece mavisine dönen yıldızlarla kaplı gökyüzüne baktım uzun uzun.
Biz yıldızların altında gelecekle ilgili o kadar hayal kurmuştuk ki, şimdi bakıyordum ki herşey yalanmış. Tüm herşey. Yalnızca o zamanda kaldı her şey. Yaşadığımız her şey birer yalandan ibaretmiş. Onun yalanları arasında kaybolmuşum ben, ama bu kalbim... Bu kalbime neden söz geçiremiyordum neden hala onun için atıyordu. Onu görünce heyecanlanıyordu.
Söküp atmak istiyordum. Beni silip giden adama karşı hâlâ böyle deli gibi atan kalbimi Söküp atmak istiyordum.
Odamın kapısının çalması ile yerimde toparlandım ve "efendim" diye yanıtladım.
"Kızım geleyim mi?" Diyen annem ile "üzerimi giyiniyorum anne, ne oldu?" Dedim.
"Yok bir şey bakayım dedim, bugün suratın bembeyazdı. İlaç getireyim mi istersen"
"Hayır gerek yok, uyuyacağım. İyi geceler anne" diye yerimden kalkarak camı sonuna kadar açıp kalın fon perdemi kapattım. Odam öyle sıcaktı ki nefes alınmıyordu. Klima da bir yere kadardı, sonra hasta oluyordum.
Annemin kapıdan uzaklaşan ayak sesleri ile odamın ışığını kapatıp üzerimi yavaş yavaş giyinerek saçlarımın da kısaca nemini alıp yatağıma uzandım.
Tüm uvuzlarım ağrıyordu. Kollarımı kaldıracak halim hiç yoktu. Yarın bayaa uyuyacağıma emindim.
Telefonumun bildirim sesi ile komodinin üzerinde ki ışığı yanan telefonuma uzanıp aldım.
WhatsApp ve i********:'dan bildirim vardı.
En son paylaştığım aynada çekildiğim fotoğrafım keşfete düşmüş olmalı ki beğeni üzerine beğeni geliyordu. Bu online danışmanlığım için iyiydi. Yarın beslenme ile ilgili güzel bir post hazırlayıp paylaşmayı aklıma yazdım ve çıkarak WhatsAppa girdim.
Kızlar grubundan ve Ondan mesaj vardı. Titreyen ellerimi nevresimime sararak gözlerimi kapattım.
Numarasını telefonumdan silsem de zihnimden asla silememiştim. Ve şimdi aynı numara ile bana mesaj atmıştı. Yıllar geçse de numarası aynı kalmıştı demek ki. Değiştirmemişti. Zaten hapisteydi değiştirmesi imkansızdı ama yine de ne bileyim işte.
Kendime gelip mesajını açtım.
0538....:
Deva?
Konuşmamız gerekiyor? Sana herşeyi en başından anlatacağım.
Şimdi mi anlatacaktı 5 yıl sonra, giderken unut bitti diyen adam şimdi gelmiş herşeyi anlatacağım diyordu. Diğer mesajlarını okudum hızlı hızlı.
0538...:
Sikeyim Deva sen cama havluyla mı çıkıyorsun?
Cevap ver?
Salak diye içimden geçirdim ve kapattığım perdelerime baktım. Dalgınlık haliyle ışık açık bir şekilde camı sonuna kadar açıp perdeyi öyle çekmiştim. Ben yapmıştım ama o niye benim camıma bakıyor ki.
Hızla parmaklarımı klavye de hareketler ettirdim.
Ben:
Sikeyim Deva sen cama havluyla mı çıkıyorsun?
Cevap: sanane, sanane Cihad.
Konuşmamız gerekiyor? Sana herşeyi en başından anlatacağım.
Cevap: O konuşmayı biz yıllar önce yaptık ve bitti. Bir daha da bana sakın yazma.
0538....:
sanane, sanane Cihad.
Cevap: Katil mi olayım Deva. Bugün de camlarda kalçana kadar toplanmış avucum kadar bez parçasıyla dolanıyordun.
Camları silerken birinin beni izlediğini anlamıştım zaten demek ki bu kişi Cihad'tı. Utanmadan beni takip mi ediyordu birde. Ellerim sinirden titrerken hızlı hızlı cevap yazdım.
Ben:
Sen beni mi gözledin? Hem sanane Cihad sanane.
0538...:
Nikahım altındasın Deva.
Ben:
Boşa, bende rahat edeyim sen de.
0538...:
Biri hayatında değil mi? Hayatında biri var değil mi? Deva konuş. Konuş yoksa ben delireceğim.
Gözlerimi devirdim. Delir sanki çok umrumda. Ben delirmiştim yeterince biraz da sen delir Cihad.
Ben:
Sanane. Benim hayatım, benim kararlarım. Sende beni boşa ve hayatına bak. Ben hayatıma bakıyorum artık.
Yazıp gönderdim. Cevabını çok merak ediyordum. Titreyen parmaklarımla WhatsAppa sürekli girdim çıktım, girdim çıktım.
Cihad samiyesin de mesajı okumuştu ama tek bir yanıt bile vermemişti. Acaba diye düşünmeye başladım. Gerçekten bitti mi?
Cihad mesajı gördükten sonra uygulamadan çıkmıştı. Oflayarak elimde duran telefonu yandan kapatarak sırtımı yatağın başlığına yasladım.
Kalbim sıkışıyordu iyi değildim. Elimi yüzümü yıkamak için odamdan çıkıp banyoya girerek musluğu sonuna kadar açıp avucuma dolu dolu suyu alıp yüzümü bir kaç kez üst üste yıkayıp musluğu kapattım. Kağıt havluyla yüzümü kuruladıktan sonra aynadan bir süre kendimi izledim. Tüm yaşanmışlıklar gözümün önünden geçiyordu. Az önce ne yapmıştım ben, asla dediğim adam ile konuşmuştum. Bu bile onun için fazlaydı. Ondan gerçekten vazgeçip kendime yeni bir yol çizmeliydim benim için imkansız olsa da. Saçlarımı toplayıp banyodan çıktım.
Odama ilerlerken evin sessizliğini dinledim, herkes uyumuştu ben hariç. Ben ise kalbimin sancısı ile uyuyamıyordum. Bu gece benim uzun süredir beklediğim miladımdı. Onunla yüzleşmiştim, ama hâlâ içimde ki o bastıramadığım duygu ile savaş veriyordum. Odama girince Yatağımın üstünde oturan Cihad'la olduğum yerde kaldım.
Tüm bedenimin uvuzlarından kan çekilmişti. Gözlerim şok ile yatağımın üzerinde ki adamı inceledi.
Gerçek miydi? Hâyal miydi?
"Delirdim ve geldim" diyen boğuk ses ile gerçek olduğunu anladım.