4. BÖLÜM: YÜZLEŞME

1021 Words
DEVA: "Sen..." Deyip kaldım, dondum kaldım öylece yatağımın üzerine gayet rahat bir şekilde oturmuş bana bakıyordu. "Sen nasıl..." Deyip tekrar sustum. Kelimeleri dahi bir araya getiremiyordum. "Hayatında biri mi var?" Dedi benim aksime daha tok ve kendinden emin bir şekilde. Ellerim öfke ile titredi, gözlerimi yumup açarak "Sanane" diye bağırdım ama hemen akabinde pişman oldum. Biri uyanabilirdi ve Cihad'ı burada, benim odamda görebilirdi. Bu adam cidden delirmişti. Manyaktı, manyak. İkimizi de ateşe atıyordu. "Git buradan çabuk biri görüp yanlış anlayacak" diye sesimi bu sefer daha kısık tuttum. "Görsünler. Yanlış anlaşılacak bir durum yok. Ben karımın yanındayım." Dedi, karım kelimesinin üstüne basa basa söylediğin de sinirlerim daha da tepeye çıktı "Karın mı?" Dedim hayretler içerisin de,"Ben senin artık karın falan değilim Cihad. İstemiyorum seni, sende bence bunu kabul et ve boşa. Yoksa ben bir yolunu bulup senden boşanacağım" dediğimde yüzü gerildi. "O iş senin söylemenle olmuyor. Ben seni boşamadığım sürece hiç kimse seni benden boşayamaz." "Terk etmeden önce düşünseydin.." Dedim, bu gerçek ile yüzü kasıldı yataktan kalkarak tam karşıma geçti, uzun boyundan ötürü kafamı kaldırarak öfkeli gözlerimi kara harelerinden bir saniye bile çekmeden baktım. "Mecburdum..." "Mecbur mu? Ya senin karşında 21 yaşında ki toy Deva yok Cihad. Senin karşında artık aklı başında bir kadın var. Bunu anlasan iyi olur" "Farkındayım." Dedi ve içine derin bir soluk çekerek "Mecburdum anlıyor musun?" Dedi yine bana aynı şeyleri tekrar ederek. "Ne mecburiyeti ya, ne mecburiyeti Cihad. Herşeyi unut deyip defolup gittin. Bu muydu mecburiyet" diye göğsüne üst üste yumruk attım. Bana ihanet eden gözyaşlarımda beraberinde akmaya başlamıştı. "Bu muydu? Beni bir sokak ortasında bırakıp çekip gittin. Mecburiyetin bu muydu? Ben seni tüm hayatım bellemişken defolup gittin. Şimdi de git Cihad, seni içimde öldürmüşken çek git hayatımdan" dedim hıçkırıklarım arasından. Göğsünde ki yumruk olmuş ellerim en sonunda yorgunlukla iki yanıma düştü, hiç bir şey demedi, sadece dinledi. Ne beni tuttu ne de bir adım geri gitti. Bulanık bakışlarım arasından kısılmış kara gözlerine bakıp burukça gülümsedim, patlama noktasına gelmiş ve en sonunda tüm yılların ve geçmişin birikmişliğiyle patlamıştım. "Defol" dedim dişlerim arasından tekrardan. O bana böyle baktıkça silmeye çabaladığım geçmişin hatıralarının her biri tekrar önüme geliyordu. "Ağlama..." Dedi sertçe yutkunarak, elini uzattı yüzüme ama öylece havada kaldı, ne onun için döktüğüm gözyaşıma dokunabildi ne de geri çekilebildi. Eli hava da akıttığım gözyaşlarıma bakıp, ağzının içinden birşeyler söyleyip "gideceğim ağlama. Sen yeter ki bir daha benim yüzümden ağlama" dedi için için. "Senin için bu zaten son gözyaşım Cihad. Yalnızca sana karşı öfke duyacağım, tek bir damla dahi akıtmayacağım. Çünkü hak etmiyorsun" dedim öfkemi kusarak. Etimle, kemiğimle tüm benliğimle nefret ediyordum. Ölesiye de yalnızca ondan nefret ederek yaşayacaktım. Bu saatten sonra ona tek bir duygum olacaktı o da nefret. "Emin ol pişman olacaksın." Dediğin de "Asla." diyerek başımı iki yana salladım. "Bundan sonra pişman olacağım şeyler yapmayacağım çünkü. Hayatıma yalnızca bana değer veren birini alacağım. O da asla sen olmayacaksın." "Hayatına birini almayı bırak, bir adım bile sana yaklaşamaz Deva. Gebertirim o her kimse. Ölümü benim elimden olur, sende bu ölüme sebep olursun. Bunu son kez söylüyorum. Bir daha ne seni uyarırım ne de tekrar ederim." "Tehdit mi ediyorsun?" Dedim şokla. "İşine nasıl geliyorsa" "Benim hayatım, benim kararlarım Cihad. Artık sen diye bir şey yok" diye her bir kelimemin üzerine üzerine bastım. "Beni bir dinlesen Deva..." Deyip sustu, "Bir dinlesen anlayacaksın da öfken gözünü kapatmış. Ama pes etmeyip bekleyeceğim. Bu aylarda sürse yıllarda sürse bekleyeceğim" "Hiç bir şey bekleme sen Cihad. Kendini kandırırsın ancak. Hayatımda artık istemiyorum" "Sebebi eğer başkasıysa, bundan dolayı benden koptuysan..." Yüzü her bir kelime de kasıldı. "Öldürürüm." Dedi tüm acımasızlığıyla. Yapar mıydı gerçekten? Öldürür müydü? "Yapamazsın dedim ama ben bile şuan söylediğim şeye inanmıyordum. Cihad'ın gözü kararmıştı, öyle bir bakıyordu ki. Ben bile ürküyordum. "Yaparım, hemde öyle bir yaparım ki aklın şaşar." Diyerek konuştu. "Sen çok değişmişsin" dedim yüzümü asarak, benim tanıdığım, benim deli divane olduğum adam bu değildi. Olamazdı. "Tanıyamıyorum" diye sözümü bitirdim. "Bende seni tanıyamıyorum Deva, ben seni anlayamıyorum. Koynumda olan kadınla şimdi karşımda ki bir değil. Semih ya, Semih'ten bahsediyoruz benim arkadaşım Semih Deva" dedi aynı yere takılmış ve aynı yerde sayıyordu. "Eğer onunla aranda gizli saklı bir ilişkin varsa..." Diyerek elini tehditvari bir şekilde yüzüme doğru salladığın da bir adım geriye gittim. "Bitiririm Deva. Benim karım, benim koynumdan çıkıp başkasına gidemez. Unutacaksın. Ben varım" Hala ben varım diyordu."Yoksun" dedim başımı iki yana sallayarak, "Benim hayatım da böyle bir adam yok" diye tekrar ettim. "Zamanında hayatında ben vardım." Dediğinde gözlerimi kısıp o anlara birkaç saniye gittim. "O zamanlar böyle zorba bir adam yoktu benim yanımda. Cihad artık sende bende eskisi gibi değiliz anladın mı?" Anlamasını beklemiyordum zaten ama yine de bir şeyleri artık kafasına sokması gerekiyordu. "Aynen, ikimizde olgunlaştık sakinleştiğin bir anda konuşacağız Deva" dedi inadını sürdürerek. Acaba ne konuşacaktı bu kadar yıl sonra çok merak ediyordum. Gözlerim devirip "çık git" dedim, "çabuk" diye de üstüne bastım. Kafasını sallayarak daha da bir şey demeden arkasını dönüp açık camımdan atlayarak çıktı gitti. Gözlerim şok ile açıldı ve perdeyi açarak ardından baktım 2. Kattan hiçbir şey yokmuşcasına atlayıp gitmişti. Perdeyi kapatıp yatağım üzerine bedenimi bir çuval misali bıraktım. İçim dışım bomboştu. Ne hissedeceğimi, ne yapacağımı bilmiyordum. Açıklayacağım diyordu neyi açıklayacaktı, gitmeden önce açıklasaydı ya. Bana herşeyi unut, sil demeden önce açıklasaydı ya. Ben bunca zaman acılar çekmişken şimdi açıklasa ne fark edecekti. Ben onu affedemezdim. Yapamazdım. O kadar yıl yaşadıklarımı unutup onu tekrar affetmeyi kabul edemezdim. İstemiyordum. Her şey bizden çoktan geçip gitmişti. Kalbim hâlâ onun için deli gibi çarpsa da, aklım bunu kabul etmiyordu. İkinci bir şans demek altın tepsiyle ona sunduğum aptallığım olurdu. Bir defa beni kırıp dökerek gitmişti, yine ve yeniden gidebilirdi. Bu sefer hiç toparlanamazdım. Benden geriye hiç bir şey bırakmazdı. Dökülen gözyaşlarımı silip burukça gülümsedim. Ben bu anı öyle hayal etmiştim ki, karşıma çıkınca soracağım sorular, öfkem, yeminim. Hepsi onu görene dek kurduğum bir seneryoymuş meğer. Onu görünce her şey silinip gitmiş yalnızca kalbim ve aklım arasında savaşım kalmıştı. Karşısında susup kalmıştım. Burnumun direği sızlıyordu. Onun yaşattıkları yüzünden geldiğim hâle bakıyorum da... Gerçekler içler acınası bir hâle gelmiştim. Ondan sonra ben Deva olamamıştım. Tekrar eski neşeli, yüzün de gülümseme eksik olmayan Deva onunla birlikte gitmişti. Beni bitirerek, kül ederek gitmiş ve yine beni daha fazla parçalara ayırmak için gelmişti.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD