17. BÖLÜM

1019 Words
Medusa uyandığında saat sabahın yedisiydi. Ve hemen kalktı, annesiyle babası gelecekti... Mirza'yı hemen buradan göndermesi lazımdı, omuzlarından sarsarak uyandırmaya çalıştı. "Hemen kalk." Mirza "Çok mu özledin beni?" diyerek poposunu okşadı ve sırıttı. "Tabi öldüm sabaha kadar, uyansa da ellese ora mı bura mı diye." "Ya öyle mi, o zaman gel, deyip iki eliyle kafasını tutup öperken Medusa üst dudağını dişlerinin arasına alarak ısırdı. "Hadi kalk gidiyorsun." "Hiçbir yere gitmiyorum." "Misafirim gelecek." "Tamam ben de misafirim." "Beni sinir etme, yoksa ben çıkaracağım zorla." "Biraz zor," dediğinde teknik bir hareketle yatağa sırt üstü yatırıp dirseğini boynuna yerleştirdi. Şimdi Mirza'nın bir kolu bedeninin altındaydı. Çıkarmasın diye diziyle baskı uyguluyordu. "Şimdi söyle gidecek misin? Gitmeyecek misin?" "Gitmiyorum." Medusa "Nasıl bir belasın sen?" diye sorduğunda sırıtıyordu. "Git artık!" "Bari kahvaltı yapayım." "Gidecek misin, o zaman?" "Ehh düşünürüm c dediğinde elini sertçe boğazına bastırdı ve çekti Mirza hırıltıyla öksürerek "Tamam küçük şeytan gideceğim." dedi. Medusa onu bırakıp kalkarken arkasından beline sarıldı ve boynundan derin bir nefes çekti ve bıraktı. Medusa hızlı hareket ederek, balkona sıradan bir kahvaltı hazırladı ve ona seslen ama cevap alamadı. Neredeydi ki? Bu kez "Neredesin Allah'ın uyuzu." diye seslendiğinde banyodan çıkıyordu, üstelik de havlusuns sarılmıştı! "Ne işin var senin orada?" "Duş almazsam olmaz, sabahları duş alırım ben." "Aman ne güzel, yapmışsın! Derhal giyin ve balkona gel." "Hemen odaya gidelim demeni beklerdim." Medusa "Çok beklersin." diyerek mutfağa geçti ve çaydanlığı alıp balkona çıktı. Çayları doldurup içeri çaydanlığı bırakmaya geçtiğinde Mirza gömleğinin düğmeleri ilikleyerek geliyordu. "Aman Allah'ım ne kadar çekici bu adam böyle" diye düşünürken balkona geçti. Mirza önce elini tuttu ardından belini ve serteçe kendine çekip konuşmaya başladı. "Benden izler taşıman ne güzel." deyip boynuna ufacık bir öpücük kondurdu ve masaya oturdu. Yemek yerken hic konuşmadılar. Medusa azıcık birşey yedikten sonra tabağını kaldırdı ve dişlerini fırçalamak için banyoya gitti. Dişlerini fırçalarken aynaya baktı. Hayatının şokunu yaşıyordu... "Demek senden izler he ukala pislik sorarım ben sana." diyerek ağzını çalkaladı ve koşar adım balkona çıktı. Sinirle üzerine yürüdü ve "Hadi kalk gidiyorsun." dedi. "Ne oldu şimdi?" "Ne olacak, sana gerek yok bıraktığın izler varmış ya!" derken kolundan çekiştiriyordu. Mirza mecbur kalktı ve önce onu öptü sonra da gitti. Giderken de "Tekrar geleceğim." dedi. Mirza "Bakalım kim gelecek sana küçük şeytan?" diye düşünüp giderken Alp'e bir an bile peşinden ayrılmamasını söyledi ve ailesinin yanına gitti. Bir ayın üzerine ilk kez görüşeceklerdi. Saat üç gibi Alp'in aramasıyla annesinden müsade isteyerek odadan çıktı. Hiç uzatmadan "Kim gelmiş küçük hanıma?" diye sordu. "Sanırım ailesi, ellili yaşlarda bir kadın ve erkek bir de seksenli yaşlarda adam. Az önce de beraber dışarı çıktılar. "Tamam, çok yorma kendini sen bana lazımsın." "Eyvallah, her zaman efendim." "İhtiyaç gördüğün zaman yanına birini almaktan çekinme." Düşünüyordu da son altı yıldır en çok şey paylaştığı kişi Alp'ti, farkında olmadan dost olmuştu onunla. Hatta onu tanıdığı için kendini şanslı sayıyordu. Akşam olmak üzereyken "Beni ailenle tanıştırmak istersen buralardayım." diye mesaj yazdı ve cevap beklemeye başladı. *** Mefusa ailesiyle her zaman gittikleri bir restorana gitti. Siparişlerini beklerken bir yandan da muhabbet ediyorlardı. Bir ara telefonuna gözü kaydığında mesaj olduğunu fark etti. Mesaj bölümüne girerek açtı. "Beni ailenle tanıştırmak istersen buralardayım." yazıyordu ve numara kayıtlı olmamasına rağmen tanıdıktı. Merak ettiği ise buna nasıl ulaştığıydı. "Tabi hiç vakit kaybetme gel hemen! Numaramı nasıl buldun?" "Sana ait herşeyi biliyorum artık ve bu kez kaçıp saklanamayacaksın." "İstersen bil sorun değil ben seni hayatıma almadıktan sonra çok bir şey fark etmez." "Sana beni hayatına alır mısın diye sormuyorum, artık o hayatın içindeyim." "Çok beklersin." "Görüşeceğiz hem de çok..." "Hiç sanmıyorum." "Sakın beni hafife alma, yoksa o masanın ortasına oturup babana bu kız benim derim." "Sonra ne olur? Kucak mı açar babam sana?" "Babanın yanından kızını alırım." "O biraz kolaydı..." "Sabrımın sınırını zorlarsan neler yapacağımı görürsün." Bu yazdığı son mesaj oldu çünkü Medusa o ana cevap vermedi. Annesi yüzündeki ifadeden bir şey olduğunun farkındaydı, usulca kulağına eğilip "Sorun mu var?" diye sordu, annesini bir şey olmadığına ikna ederek geçiştirdi. Güzel bir yemeğin ardından eve döndüler, kahvelerini içtikten sonra özlem gideriyorlardı ki bağlantılı hattan güvenlik aradı ve gelmesini söyledi. Yine yönetimle ilgili bir şey çıktığını düşündü ve müsaade alarak çıktı. Asansörden indiğinde ufak bir şok dalgasına tutuldu. Mirza önüne çıkmıştı, güvenliği ayartmış olamazdı değil mi? "Çekil önümden." "Nereye?" "Güvenliğe." "Gerçekten seni beklediğini mi sanıyorsun?" Onu sakince kolundan bahçe çıkışına doğru sürükledi. "Defol git yoksa bağırırım." "Hadi canım yapar mısın gerçekten?" Alaylı cümleleri Medusa'yı çileden çıkarıyordu. Medusa "Yaparım." dediğinde Mirza onu duvara doğru itekledi ve yavaş yavaş dudaklarına yaklaşmaya başladı, Medusa deli gibi heyecanlanmıştı. "Şimdi, sen benimsin önce bunu o kafana sok. Ne zaman istersem yanına geleceğim ve sen de her istediğimde yanımda olacaksın." Tehtit edercesine yaptığı bu söylem o an sinirlerine dokunmuştu. O sinirle "Asla." derken sıkı bir tokadı da yüzüne yerleştirdi. Ve o tiz ses yankılandı boş apartman koridorunda... Bir adım daha yaklaştı, delici bakışları gözlerindeydi ve çok sinirliydi. Medusa ise korktuğunu belli etmemeye çalışıyordu. Artık aralarında mesafe yoktu ve Mirza elleriyle onun omuzlarına şiddetli bir baskı uyguluyordu. Medusa resmen duvarla onun arasında eziliyordu. Mirza sakince ellerinin arasına aldı başını ve çözemediği bir ifadeyle yüzüne bakmaya başladı. "Bir bilsem aklından geçenleri." Öpmüyordu ama dudakları dudaklarındaydı, sadece baskı uyguluyordu, hiç bırakmayacak gibi onu kıskacında tutuyordu. İzler görülmesin diye taktığı fuları, önce boynundan çıkardı sonra iki elini arkasında bağladı, biraz karşı koymayı becerebilseydi böyle faka basmazdı ama koyamamıştı. Mirza onun eteğini yukarıya kaldırdı, öperken bir yandan da poposunu okşuyordu. Medusa yine cayır cayır yanmaya başlamıştım ama ona boyun eğemezdi. Buna bir kez daha izin veremezdi, kaval kemiğine vurdu. Bu kez ayakkabıları vardı ve acıdığına adı gibi emindi. Mirza bunu beklemediği için sendeledi ve uzaklaştı. Ellerini bağladığı fuların ucundan tutup, onu geri çekti ve bedeni arkaya eğildi. Medusa tam düşeceği sıra elini arkasına uzattı ve düşmesini engelledi sonra öpüp kaldırdı. Ellerini çözüp fuları tekrar boynuna bağladı. Bağlarken de bilerek fazla sıktı. Medusa elini iteklediğinde ise "Uslu ol, yoksa sonuçlarına katlanamazsın." dedi. Medusa tam konuşacağı sırada baş parmağını dudağına değdirdi. Bu onun susması için bir işaretti, daha fazla uzatmamak için mecbur sustu. Medusa asansöre bindiğinde nabzı henüz normale dönmemişti, Mirza'yla oynamak ateşle oynamak gibiydi. Üstüne başına bakıp düzeltti ve öyle eve girdi. Hiçbir şey yokmuş gibi normal davranıp sakin olmaya çalıştı. Ama ruhu altüst olmuştu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD