12.BÖLÜM
Esila aklına gelen fikirle şirketin yolunu tuttuğunda proje için onay alacağını umuyordu, en azından farklı bir proje sunuyor olacağı kesindi. Tek sorun daha önce böyle bir projenin sunulmuş olması olurdu ve bunun olmaması için içinden dua ederek şirkete girdi. Mimarların katına gittiğinde çalışanlar yeni yeni yemekten geliyorlardı, karşısına çıkan ilk kişiyi durdurup:
“Merhaba ben Esila, şu malum otel projesi var ya onunla ilgili bir tasarım sunacaktım kiminle görüşebilirim.”
“İsminizi duydum ben de Ayça hoş geldiniz. Onlar şu an proje odasında asansöre binip R ye basın.”
“Teşekkür ederim, memnun oldum.” dedi ve asansöre doğru yürüdü, kısa bir beklemenin ardından gelen asansöre binip R’ye bastı, demek projeler kalede muhafaza ediliyordu. Çalışmaya başladığından beri buraya üçüncü gelişiydi. Görünürlerde hiç kimse yoktu, koridora doğru ilerleyerek sevgili patronunun asistanın da yerinde olmadığını görünce hafifçe duraladı. Tek ses soldaki odadan geliyordu.
Kapıyı tıklayıp gel sesini duyduktan sonra içeri girdi, Esila girerken asistanda odadan çıkıyordu. Aslında amacı ona proje ile ilgili yapılacak olan toplantının nerede olacağını sormaktı fakat gördüğü manzara yerinde çakılı kalmasına neden olmuştu. Masanın başında onun tabiriyle Lazkopat ve üzerinde en bin dolar ederinde İtalyan takım bir elbise vardı. Bakışları karşılaştığında ayağa kalktı ve "Esila!" dedi, masaya doğru yaklaşan Esila ifadesiz bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
“Sanırım başkasını bekliyordun.”
“Gel otur, konuşalım.”
“Bu saatten sonra seninle konuşacak hiçbir şeyim yok! Buraya şu kıymetli projen için bir fikrim olduğunu söylemeye gelmiştim, iyi ki de gelmişim!” dedi ve arkasını döndü tam çıkacağı sırada yetişip kolundan tuttu. Bakışlarını sertçe gözlerine çevirdim ve "Bırak kolumu!" diyerek keskin bir uyarıda bulundu.
Ne yapacağını şaşıran Rüzgar başını alıp gitmemesi için “Gidemezsin, sözleşmen var!” diyerek onu durdurmaya çalıştı.
“Merak etmeyin Rüzgar Bey, pardon adınız buydu değil mi? Ayrıca ben başladığım işi yarım bırakmayacak kadar profesyonel biriyim.”
“Esila dinle.”
“Şimdi size son kez bir şey söyleyeceğim ve bu konuda bir daha asla konuşmayacağım, asla ama asla bir açıklama dinlemek istemiyorum.”
“Dinleyeceksin!” diyerek sesini yükselten Rüzgar’ın her yanını onu kaybetme korkusu sarmıştı.
“Ne anlatacaksın, nasıl eğlendiğini mi? Dinlemek istemiyorum bu konu benim için kapanmıştır.”
“Madem geldin buralara kadar, birazdan proje toplantısı olacak ona katıl.” diyerek biraz da olsa gitmesini engellemek isteyen Rüzgar, eğer giderse her bir parçasının başını alıp onunla gideceğini hissediyor ve bunun bu denli canını yakmasına anlam veremiyordu.
“Peki efendim katılırım.” dedi ve hızla odadan çıktı.
Sanki kan şu an beyninin en uç köşesinden pompalanıyordu, beyninin içi zonkluyordu. O sinirle toplantı salonunu buldu ve içeri geçip oturdu iki kişi vardı, onları başıyla selamladı ve maketlere göz ucuyla baktı.
Çalışanlar yavaş yavaş ellerinde dosyalarla salona geliyorlardı, adı Emel olan gelip yanına oturdu iki tane daha kız geldi ve sinir bozucu bir şekilde onlara bakıp güldüler. Esila o sinirle onları bir temiz benzetmek istedi fakat daha ilk günden sorun çıkartan bir tip gibi görünmemek için dilinin ucuna gelen kelimeleri elini ağzına kapatarak susturdu.
Emel “Şu iki şeytandan nefret ediyorum.” diye ağzının içinden geveliyordu.
“Neden?” diye kısık bir ses tonuyla sordu.
“Yakında tanırsın, fazlaca kendilerini beğenmişlerdir.” derken Rüzgar içeri girip hiç düşünmeden konuşmaya başladı. İlk kez onu böyle ciddi görüyordu.
“Tüm yapabildiğiniz bu camların içindeki işe yaramaz projeler mi?” diye soran gözlerle herkese baktı ardından tek tek camların içindeki projelere baktı.
Kızıl saçlı olan kız, neredeyse kırılacak bir ses tonuyla “Rüzgar Bey, projemi beğeneceğinizi umuyorum.” dedi.
“Burada beğeneceğim proje var da ben mi görmüyorum Nisa Hanım!” dedi ve sesi çok sert çıkmıştı.
“Birazdan gelecek efendim.” derken kapı çalındı ve yürüyen masanın üzerinde bir proje genç bir adam tarafından içeri geldi. Kızın dediği kadar vardı, gerçekten de şu odadaki en ilgi çekici yapıt onunkiydi, demek ki işinde iyiydi ama Esila kadar ilginç bir fikri yoktu. Rüzgar içeri giren projeyi kısa bir süre inceledi ardından tekrar konuşmaya başladı.
“Proje güzel ama beni tatmin etmedi, benim sizden istediğim olağan dışı bir şey ama görüyorum ki siz bu konuda yeterince istekli değilsiniz.” dedi ve elinin tersiyle masayı itekledi. Esila o an ilk kez Rüzgar’ın bu yönüyle tanışıyordu. Bu kadar kibirli birinin nasıl olurda sıradan biri gibi davrandığını anlamıyordu.
Emel’in kulağına eğilerek sessizce "Hangisi senin çizdiğin?" diye sordu, gösterdiğinde ayağa kalktı. Rüzgar ayağa kalktığını görünce, gözlerinin ta içine bakarak:
“Bir fikriniz var sanırım Esila Hanım.” dedi ama Esila aldırış etmedi.
“Evet bir fikrim var, anladığım kadarı ile burada sıkıntının büyüğünü plajın ortasındaki devasa kaya parçası bozuyor, benim o kaya ile ilgili bir planım var.” demesiyle Nisa araya girerek sessizce "Dinamitle patlatmak olağan bir şey." dedi. Esila ise o an tam bir aptal olduğunu düşünüyordu.
“Bu kayanın dört bir yanına tırmanma parkuru yapacağız, kaya oldukça büyük üzerine spor kompleksi, yüzme havuzu ve bir köşesine de kafe yapacağız.” dediğinde herkes pür dikkat onu dinliyordu. Kimi hayran kimi kıskançlıkla…
“Peki insanlar orada spor yapmak ve kafeye gitmek için kaya mı tırmanacaklar çok saçma." dedi Nisa’nın yanındaki esmer kız.
“Tabii ki tırmanmayacaklar, bununla ilgili de bir planım var, bunun için ilk önce bir terminal kuracağız ve oraya girmek isteyen konuklar teleferik ile oraya ulaşabilecekler.” demesiyle Rüzgar tekrar konuşmaya başladı.
“Tamam, bu projeyi derhal hayata geçiriyorsun.”
“Yeni bir otel projesi çizip maketini yapmak beş günlük bir sürede zor, öncelikle size bir sorum olacak, bize bu projeyi yaptıran firma Türk mü?”
“Evet.”
“O zaman çok düşünmeye gerek yok şu yıldız şeklindeki tasarım benim kafamdaki plana uygun, teleferiğin yapılacağı istasyonu ay şeklinde tasarlayacağım ve böylelikle yukarıdan bakıldığında ay yıldız şeklinde görünecek.”
“Tamam bu proje Emel Hanım ve sizin toplantı bitmiştir.” dedi ve çıktı salondan.
İki genç kadın kıskançlıkla yüzüne bakarken, diğer adamlar tebrik edip çıktı. Emel ile kaldığında şaşkın bir ifadeyle yüzüne bakarak konuşmaya başladı.
“O kadar güzel proje varken neden benimkini seçtin? Ayrıca projeme resmen can verdin.”
“Şunları çizdiklerini seçmemi beklemiyordun değil mi?”
“Ay yıldız nereden aklına geldi?”
“İllaki bir terminal yapılacaktı neden bunun şekli ay olmasındı ki.” dedi ve gülümsedi ardından toparlanıp çıkmaya hazırlandı.
***
Şirketin önüne geldiğinde, inşaat alanındaki lüks spor araba kapıda duruyordu, bu da kime ait olduğunu şu an resmen gözünün içine sokuyordu. Öğlede inşaattan onu Buse aldığı için arabası yoktu ve taksi bekliyordu. Lüks arabanın kapısı yukarı doğru açıldığında bir milim bile kafasını o yöne çevirmedi. Rüzgar birkaç kez ismi ile seslense de inatla o yöne bakmadı, sabrı tükenen genç adam sesini yükselterek “Arabaya bin!” diye bağırdı. Esila yine bakmadı, o sırada taksi geldi ve hiç düşünmeden bindi ve camdan tarafa kafasını çevirip yolun bitmesini bekledi.
İnşaata geldiğinde hummalı bir çalışma tüm hızıyla devam ediyordu. Esila işlerinin olduğu tarafa geçerek çantasından not defterini çıkarttı. En çok iç yatırımı otel ve rezidans kısmına yapmışlardı ama değmişti, bu alanda tek eksik cam dekoruydu ve Esila onunla ilgili de son kararımı vermişti. Gözünde canlandırarak iyi olduğunu düşündüğü modeli not defterine yazdı. Tüm dairelerin aynı tasarımda yapılacak olması işini kolaylaştıran en büyük etken olmuştu.
Tuğçe’yi arayarak ilk önce vakti olup olmadığını sordu ardından mutfak fonunun kodunu vererek siparişini girmesini istedi. Salona geçtiğinde koltuklar taşınıyordu ve daha önce tarif ettiği gibi yerlerini alıyorlardı, iyi bir iş bitirmenin rahatlığıyla derin bir nefes aldı ve konulan son koltuktan sonra salonda göz gezdirdi.
Şimdi sıra eve gidip çizime başlamaktı, onu da bitirdikten sonra maketi en acelesinden bitirmesi gerekiyordu. Buse’yi arayarak inşaat alanından çıkmaya başladı. Bir yandan yürüyüp bir yandan karşı taraftan telefonu açan Buse’ye açar açmaz evine gelmesini söyledi. Buse sebep sormadan kabul ederek telefonu kapattı. Biliyordu ki arkadaşı durduk yere onu alelacele çağırmazdı, bir şey olduğuna adı gibi emindi.
Arabaların olduğu alana geldiğinde, şirketteki diğer mimarlara araba tahsis edilip edilmediğini düşünmeden edemedi, bu yüzden içinden o arabaya binmek gelmedi ve öyle yapıp binmedi. Caddeye çıkarak taksi çevirdi nasılsa on dakika sonra evde olacaktı.
Sitenin önüne geldiklerinde güvenlik onu görüp içeri geçiş için taksiye kapıyı açtı, bayırı çıkıp binanın önünde durduğunda parayı verip indi. İçeri gireceği esnada Rüzgar’ın arabasının güvenlikten geçtiğini fark etti ve koşarak oraya yaklaştı ardından arabanın önüne geçti. Esila birden önüne geçince ani bir frenle lüks otomobil tam önünde durdu.