GÜLNİHAL ŞAHMERAN TURAN; Ameliyathanedeki ışıklar gözlerimi yakıyordu, dudaklarım kurumuş, ciğerlerim yanıyordu. Doktorun sesi hâlâ kulaklarımda çınlıyordu: “Anne hâlâ kan kaybediyor! Rahim kontrol edilmeli, hemostaz sağlayın!” Serum damlaları hızlanırken, karnımın içinde bir şeylerin çekildiğini, bastırıldığını hissediyordum. Yarı baygın hâlde sesleri seçmeye çalıştım. “Üç ünite kan hazırlansın.” “Rahim kasılmaları zayıf, oksitosin verin.” “Tansiyon 7’ye 4, düşüyor!” Her cümle beynime çivi gibi saplanıyordu. Ölümle yaşam arasındaki o çizgideyim, biliyordum. Ama o an, yanı başımda kısa, ince bir ağlama sesi bir kez daha geldi. Bebeğim… Oğlum… O an dünyaya gelişinin ilk nefesi bana güç veriyordu. “Yaşıyor mu?” diye maskenin altından boğuk bir sesle sordum. Gözlerim bulanık, dudakl