3. BÖLÜM: KIRMIZI İÇ ÇAMAŞIRI

1155 Kelimeler
ŞİMAL YILMAZ: AKŞAM: Kırmızı odanın her karesi hala hafızamda dönüp duruyordu. Yaklaşık iki üç saattir bunu düşünüyordum. Tedirgin olmaya başlamıştım bile. Kırmızı odadan çıktıktan sonra Kara odamı göstermişti, buraya geldiğim zamanlar da bu odada kalacaktım. Yanımdan ayrılmadan önce de akşama kağıt göndereceğini söylemişti. Yarın hakkında bilgi içeriyormuş. Dudaklarımı büzüp yatakta diğer tarafa döndüm. Yatak iki kişilik gibiydi ama daha büyüktü. Hemde aşırı büyüktü yani. Siyahlara dekore edilmiş odada yatak ve gardırobundan başka bir şey yoktu. Bir de banyosu vardı onu es geçmemek gerekiyordu. Kapının sesli bir şekilde vurulmasıyla resmen yerimden sıçradım desem yalan olmazdı Yattığım yerden kalkarken "Geel." Diye seslendim. Odaya orta yaşlarda hafif kısa ve kilolu kadın içeriye girdi. Burada korumalardan başka kimse görmediğim için şaşırdım. "Buyurun." diyerek merakla kadına baktım. Elinde ki siyah dosyayı uzatıp "Bunu Kara bey gönderdi." Uzattığı siyah dosyayı alırken "Kara b Bey'i ne zaman görebilirim." dedim. "Şuanda işi var. İstediği zaman kendisi sizi çağıracaktır zaten. İyi günler." diyerek odadan çıktı. Tek kelime etmeme bile müsaade etmemişti. Çalışanları da kendi gibiydi, şaka gibi gerçekten. Elimde sıktığım dosyayı sinirle açarak baktım. Üç sayfa kağıt vardı. Yazılı kağıtlara bakmak için tekrar yatağa uzanarak ilk sayfaya baktım. KURALLAR: 1- Cumartesi ve Pazar günü erken uyanılacak. En geç saat 9'da aşağıda salonda olunması gerekiyor. 2- Gün hakkında o gün konuşulacaktır. Yalnızca önemli bir şey olursa soru sorulur. Fazla konuşulmak yasaktır. İkinci maddeyle yüzümü buruşturdum. Uyuza bak bir de, çok konuşma diyordu. Oysa ben konuşmadan bir dakika bile duramazdım. Konuşmayı, sohbet etmeyi seven biriydim. 3- Cumartesi günü Kırmızı giyilecek. Pazar günü SİYAH giyilecektir. Oha bir de renk seçiyordu, adama bak ya. Başka bir isteği de var mı diye baktım. 4- Akşam saat Sekizde, Kırmızı odada olunacak. Bir dakika bile geçmeyecek. Bu maddeden sonra yavaş yavaş terlemeye başladım. Başlıyorduk işte. 5- Kelepçe ve Göz bandı kesinlikle kullanılacaktır. İtiraz etme hakkı yok, eğer ki itiraz cümlesi kurulursa CEZA verilir. 6- Kara Şah'a hayır demek yasaktır. Eğer Hayır kelimesi kullanılırsa Siyah odada ceza verilir. Siyah oda mı? Bu odadan bana bahsetmemişti ki? Yalnızca kırmızı odayı görmüştüm. Bir de siyah oda vardı demek. Alt dudağımı ısırıp devam ettim. 7- Villadayken Kara Şah hariç, mecburiyet dışında hiç kimseyle konuşulmayacak. Oflayarak yatakta ters dönüp elimde ki dosyayı yanıma bıraktım. Oku oku bitmezdi.. Hep aynı şeylerdi. Kara Şah, Kara Şah başka bir şey yoktu. Bu adam kendini sanırım kaf dağında falan görüyordu. Kuralları bitmiş şimdi de emir veriyordu. O yapılmayacak bu yapılmayacak. Uyusam iyi olacaktı, yarın beni büyük gün bekliyordu. Bir de beyefendinin emri vardı. Sabah en geç saat dokuzda salonda olmam gerekiyormuş. Yastığa sarılıp, üzerime de ince battaniyeyi örttükten sonra gözlerimi yumdum. Uyku beni çoktan esir almıştı. Gözlerimi kapatır kapatmaz uykuyu dalmıştım. *** CUMARTESİ SABAH: Gözüme gözüme giren güneşe içimden saydırırken çoktan uykum dağılmıştı. Salak kafam uyumadan önce güneşlikleri çekseydim. Şimdi böyle de sabahın köründe uyanmazdım. Yatakta bir sağa bir sola döndükten sonra yatağın yanına attığım çantama uzanarak aldım. Dünden beri elime telefonu almamıştım. Saate bakmak için telefonu açtım. Saat 08.48 gösteriyordu. Hadi ama kamera şakası falan mıydı? Bu kadar uyumuş muydum ben. Dün ki uyarı dolu kağıt aklıma geldi. En geç saat dokuz da salonda olmalıydım. İlk günden her şeyi berbat etmiştim bile sanırım. Hızla yerimden kalkıp karşımda ki boy aynasından kendime baktım. Saçlarım açık uyuduğumdan dolayı karman çorman bir görüntü beni karşıladı. Onu da geçtim, salak olduğum için makyajımı bile temizlememiştim. Göz altlarım simsiyah olmuştu. "Allah kahretsin." Her şey üst üste geliyordu. Hızlıca banyoya girip, musluğu açtım. Muslukta akan su ısınırken bir yandan da dağınık saçlarımı, bileğimden hiç çıkarmadığım siyah lastik tokayla toparladım. Su ısınır ısınmaz avuçlarıma dolu dolu su alıp hızlıca yüzümü yıkadım. Birkaç defa tekrarladıktan sonra suyu kapatıp, havlu peçeteyle yüzümü kurulayarak aynadan kendime baktım. İdare ederdim, az önce ki halimden kat kat iyiydim tabi ama makyajsız çok sade duruyordum. Yanıma herhangi bir makyaj malzemesi almadığım için makyaj yapamazdım. Aşağıya iner inmez bunu Kara Şah'a sormam gerekiyordu. Makyaj malzemesi gerekiyordu bana. Ben böyle kendimi pek beğenmiyordum. Daha fazla banyoda oyalanmadan çıkıp, yatağın üzerine attığım telefonumu alarak odadan çıktım. Salon giriş kattaydı. Benim odam birinci kattaydı. Merdivenleri hızlı hızlı inip salona geçtim. Büyük siyah masanın en baş köşesine oturan Kara Şah'a baktım. Korkutucu bir ses tınısıyla "Şimal." diyerek baştan aşağıya tüm bedenimi süzdü. O böyle dikkatli dikkatli bakınca yerimde kıpırdanıp "Ben özür -" Kelimemi bitirmeme izin vermeden sözümü keserek "Kes." Diye bağırdı. "Sakın özür dileme Şimal. Ben affetmem, özür kelimesinden de nefret ederim. Akşam cezanı çekeceksin. Şimdi otur." diyerek yanında ki sandalyeyi gözleriyle işaret etti. Bacaklarımın titremesini göz ardı edip gösterdiği sandalyeyi çekerek oturdum. "Tam iki dakika." demesiyle yerde duran bakışlarımı ona çevirdim. "İki dakika geç geldin. Geç gelmenin sebebini öğrenmek istiyorum. Bu kadar önemli ne işin oldu da, bu masaya geç geldin?" İçimden sakin ol diyerek geçirdim. Şunun surasında bir kaç gün çekecektim zaten. Onun için sustum. "Uyanamadım" diye derin bir nefes alarak benden ayırmadığı gözlerinin içine baktım. Tek kaşı havalandı, "Kuralları konuşmuştuk diye hatırlıyorum?" diyerek soru babında konuştu. "Evet" diyerek yanıtladım. "O zaman ona göre uyuyup, uyanacaksın" "Tamam" "Kahvaltını yap." diyerek bakışlarını ayırdı. Sanki kahvaltı yapacak iştah bırakmıştı beyefendi. Kendi kendime söylenmeyi bırakıp boş tabağıma bir kaç peynir çeşidi aldım. Hiç yiyesim yoktu, midem bulanıyordu zaten. Heyecan ve stresten kramp girmişti sanırım. Tabağıma didiklediğim peynirlerden birkaç tane ağzıma atarak çiğnedim. Peynirler sanki ağzımda büyüyordu, tabağın yanında duran çaydan bir kaç yudum alarak zorla yuttum desem doğru olurdu. Aklım akşam olacaklardaydı, beni ne bekliyordu? Neyle karşılaşacaktım hiç bilmiyorum. İçimde tuhaf bir korku kol geziyordu. Kara Şah... Yanımda oturan adamdan her şey bekliyordum. "Doydun mu?" diyerek tabağıma bir bakış attı. "Hmm." Diye yanıtladım. "Emin misin?" diyerek küçümseyici bir bakış attı. "Evet" diyerek kendimden emin bir şekilde yanıtladım. Bu egosu, kendini büyük görmesi beni yavaştan sinirlendirmeye başlamıştı. Tamam adından başka kimsenin görmediği yüzünü kendi isteğimle görmüştüm merakımı gidermiştim. Ama beni burada tutan neydi. O sözleşmeyi yapmadan da çekip gidebilirdim. Göreceğimi görmüştüm zaten. Ama yapamamıştım, şimdi olduğu gibi ne istiyorsa, ne diyorsa onu yapıyordum. Sözleşmeyi iptal etmesini istiyordu beynim, ve hemen buradan kaçarak uzaklaşmak. *** AKŞAM: Odada bir sağa bir sola yürümekten ayaklarım ağırmıştı ama yerimde duramadığım için oturamıyordum. Akşam olmuştu ama içim içimi yiyordu, bir yanım burdan koşarak uzaklaşmak istiyordu diğer yanım Kara Şah'la olmak istiyordu. Her ikisi de çok istekliydi ve ben ne yapacağıma hala karar vermiş değildim. Odanın kapısının çalınmasıyla yerimde irkilip "Gel." Diye seslendim. İçeriye dün gelen kadın girerek elinde tuttuğu siyah kutuyu uzatıp "İyi günler." diyerek odadan hızla çıktı. Elime verdiği siyah kutuyu yatağın üstüne bırakıp, baktım. Beni ne bekliyordu bilmiyorum ama açacaktım. Siyah kutunun üstün de siyah kurdele vardı. İlk önce siyah kurdeleyi açtım. Hemen ardından da siyah kutuyu açarak içindekine baktım. Kırmızı bir iç çamaşırı ve sabahlık vardı. İç çamaşırı demeye zaten bin şahit lazımdı. Gözlerimi belirtip iyice inceledim. Her yeri ipti. Sabahlığa baktım, bunun birazda olsa gideri vardı. Sabahlığın altında ki beyaz kağıda gözüm kaydı. Sabahlığı bırakıp kağıdı aldım. Beyaz kağıdın üzerinde iki satırlık bir şey yazıyordu. AKŞAM SAAT TAM SEKİZ DE KIRMIZI ODADA BU İÇ ÇAMAŞIRIYLA BEKLİYORUM. CEZAN İÇİN DE ÇOK GÜZEL BİR PLANIM VAR... En altında da Kara Şah yazıyordu.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE