5. BÖLÜM

1313 Kelimeler
-Hangi saçmalamandan bahsedeyim doktor! Bir günlük ilişkime karışman mı? Kardeşimi karım sanman mı? Yoksa henüz bekar olan kardeşimi hamile sanman mı? Söyle hangisi doktor? diyerek delici bakışlarını Pelin'in üzerine diktiğinde Pelin işin içinden nasıl çıkacağını düşünüyordu. -Odama gidelim Hakan bey, diyerek en ciddi tavrını takındıktan sonra adamın yanından geçerek asansörü çalıştırdı. Asansör tekrar durduğunda hızlıca asansörden çıkıp odasına yol aldığında arkasından sinirle gelen adamla nasıl konuşacağını düşünüyordu. Odaya girdiklerinde yerine otururken kederli bir nefes alıp eliyle karşısındaki koktuğu işaret etti. Adamın oturmaya niyeti olmadığını masasına pençe gibi koyduğu ellerinden anladı. -Seni dinliyorum doktor! -Öncelikle yanlış anlayıp üzerinize geldiğim için üzgünüm ama bir sorun var ve bunu sizinle paylaşmak zorundayım. -Hadi artık söyle! -Kardeşiniz üç aylık hamile! Üzgünüm böyle öğrenmenizi istemezdim, dediğinde adam ilk önce arkasında kalan duvara dönüp sıkı bir kaç tekme attı. Hırlarcasına çıkardığı sesler kadının korkmasına sebep olurken Hakan bir yumrukta kapıya atıp hızla odadan çıktı. Pelin aynı hızda olmasada arkasından koştu fakat ona yetişemedi. Yanlış bir şey yapmasından korkuyordu çünkü adam deli gibiydi, bu yüzden asansörün durduğu kata bakmak için bekledi. Yukarı çıkan asansör on dördüncü katta durduğunda adamın orayla bir bağlantısı olmadığını düşünüp hızla diğer asansöre bindi ve on dördüncü kata basıp telaşla yukarı çıkmayı bekledi. Teras katında duran asansör Pelin'in içini sıkıntıya soksada adamın aptalca bir şey yapmayacağını düşünüyordu. Asansörden iner inmez hızla terasa yürüdü, girilmez kapısını açıp terasa çıktıktan sonra etrafına bakındı. Hakansa yarım metre kalınlığında mermer kaplı korkuluklara çıkmış yüksekliğe aldırış etmeden yürüyordu. Geri dönüşüyle Pelin göz hapsine girince ufak bir duraklamadan sonra konuşmaya başladı. -Ne işin var burada doktor! -Asıl senin işin ne? -Hava alıyorum! diye bağırdı rüzgâr gömleğini ve saçlarını dalgalandırırken. -Başka yer mi yok? Hadi gel birlikte sahile gidelim? diye aynı şekilde bağırdığında, acı bir gülümseme peyda oldu yüzünde. -Sahil buradan iyi görünüyor doktor sen git! -Atlayacak kadar aptal olduğunu düşünmüyorum, dediğinde bu kez gülümsedi adam. -Hayır sadece uçmak istiyorum, deyip yüzünü dışarı döndüğünde Pelin hızlıca ona doğru yürüyüp korkuluklara çıktı. -Saçmalıyorsun in hadi! -Sende mi gelmek istiyorsun doktor deyip eğilerek korkuluklara oturduğunda bir an bile olsa atlayacağını düşünen Pelin yavaşça yaklaşıp onun gibi oturdu ve ayaklarını boşluğa sarkıttı. -Rahat bıraksaydında az kafamı dinleseydim doktor! -Konu sen olunca buna pek emin olamadım, ne yapacağın belli olmuyor. -Şu an kendimi buradan atsam yine de yaşadığım acı dinemez! Ben kardeşini korumayı becermemiş bir adamım başıma gelen her şeyi hakediyorum. -Öyle düşünme bilemezdin! -Bilmeliydim doktor! O benim kardeşim, yanı başımda çektiği acıları görmemişim yazıklar olsun bana! -Bundan sonra yanında olabilirsin geç değil. -Daha önce o şerefsizi bulup yaptıklarına pişman edeceğim onu. -Bence bunu sonraya ertele çünkü daha önemli bir konu var! -Daha kötü ne olabilir ki? -Ameliyata iki doktor gireceğiz, önümüzde iki risk var birincisi bebek ölebilir! Bu durumda anneye zarar vermeden doktorumuz onu alır. İkisi çocuğun doğmasını bekleyip ameliyatı öyle yaparız, bu da anne için çok iyi sonuçlar doğurmayabilir. Çok riskli bir ameliyat ve bunun için sizin vereceğiniz karara uyacağız. -Tabiki kardeşimin hayatı çok önemli tercihimi ameliyattan yana kullanıyorum ama doktor o da çok küçük bir bebek onu da kurtarın, dediğinde içindeki kırılan çocuğu hissetti Pelin ve elini Hakan'ın elinin üzerine koyup güç vermek istercesine sıktı. -Elimizden geleni yapacağız merak etmeyin dedi şefkatli ses tonuyla ardından yanında duran adamın gözlerine baktı yanında olduğunu belirtmek için. -Ama doktor! deyip sustu adam... -Evet. -Sen böyle elimi tutarsan, ben beni tutan eli kolay kolay bırakmam, dedi bir nefeste ve gözlerine bakmayı sürdürdü. Pelin tam elini çekeceği sırada adam diğer elini kadının elinin üzerine koydu ve izin vermedi çekmesine. Dudaklarına getirip öptükten sonra: -Bu ellerle kardeşimi iyileştireceksin, dedi içtendi sesi ve günlerdir takındığı kibir onu terketmişti sanki. -Hiç şüpheniz olmasın. -Bir kaç dakika önce siz yoktu, kaldırdın bir kere doktor aramızdaki resmiyet elbisesini şimdi boşuna giyme! Belli ki hayat vereceksin sen bana, dediğinde hâlâ avuçları arasında duran elini yavaşça çekip boşluktaki ayaklarını aldı Pelin ardından korkuluklardan indi. -Hadi, in artık oradan! Son bir iyilik yapayım bu gece odamda yatabilirsin yarın zor bir gün olacak! -Sende olacak mısın? diyerek korkuluklardan inip çarpık bir gülümse gönderdi Pelin'in gözlerine. -Hadi daha fazla saçmalamadan gidelim, ben evde olacağım. Dinlenmem gerek yarın altı saat sürecek bir ameliyata gireceğim. -Tamam doktor sakin ol şaka yaptım! dedikten sonra önünde yürüyen kadını takip etmeye başladı. Asansör ilk önce dördüncü katta durdu, Hakan aşağıya inmeden elini kapı kapanmasın diye dışarı uzatıp: -Bu bebek aramızda kalsın doktor! Aileden başka kimsenin haberi olmasın, dedi ardından şeytanı günaha sokacak bakışlarını gönderdi Pelin'in gözlerine. -Şüphen olmasın, kimse bilmeyecek! demesiyle adam aşağıya indi ve yüzünü asansöre dönüp kapının kapanmasını bekledi. Kapı kapanana kadar da gözlerini Pelin'in üzerinden çekmedi. *** Ertesi Sabah... Pelin uykusunu alıp dinlenmiş bir şekilde hastaneye geldiğinde muayene saatleri yaklaştığı için her yer ana baba günü gibiydi. Odasına girmeden önce yirmi beş yaşlarda bir adamın kendisine doğru hamle yaptığını fark edip dursa da adam geri adım atıp yönünü değiştirdi. İnsanları iyi tanırdı adamın bir derdi olduğu belliydi ama neden geri adım attığına anlam veremedi. Odasına girdiğinde sekreteri Tansu kendi masasında otururken Hakan'da ayaklarının bir kısmı dışarıda koltukta hâlâ uyuyordu. Yansıyla göz göze geldiği de ilk konuşan Tansu oldu. -Hocam, doktor gelmeden kalkmam dedi. -Tamam biraz vaktimiz var, iki kahve alır mısın? -Başka bir şey ister misiniz hocam? -Teşekkürler demesiyle kız odadan uçarcasına çıktı. Yavaş ama kararlı adımlarla Hakan'ın yanına geldi. Adamı omzundan dürtersen bir yandan da sesleniyordu. -Hakan bey artık kalkın sabah oldu. -Demek geldin doktor! deyip gözlerini açtı, hiç yeni uyanmış gibi değildi. -Uyumuyor muydun? -Kahve söylediğini duyacak kadar. -Peki neden hâlâ orada yatıyorsun? -Bana nasıl sesleneceğini duymak istedim ama Hakan beyi geri çağarmışsın. -Kahveler şimdi gelir bu gün çok ihtiyacın olacak artık kalk, diyerek konuyu değiştirdikten sonra masasına geçip oturdu. Hakansa kalkıp Pelin'e ait Okan lavaboda yüzünü yıkayıp karşısındaki koltuklardan birine oturdu. Tansu kahvelerle döndüğünde odada sessizlik hakimdi. İlk önce bir kupayı Pelin'e ardından diğerini Hakan'a uzatıp bilgisayarının başına geçti ve işinin gerekliliklerini yerine getirmeye başladı. Pelin kahvesini yudumlarken Tansuyu baz alarak: -Hasta yoğunluğu nedir bu gün? -Hocam ameliyatınız var diye öğleden sonra hasta kabul etmedim, ameliyat saat ikide böylelikle biraz dinlenme fırsatınız olacak! -Tamam, Burcu nerede? -Ameliyat hazırlıklarıyla uğraşıyor, donör gelmek üzereymiş. -Tamam öyleyse yavaş yavaş başlayalım, dedikten sonra Hakan'a dönerek. -Müsaade ederseniz artık işime başlamak zorundayım, dedi. -Tabi doktor müsaade senin diyerek kahvesinide alıp çıktı. *** Tüm muayenelerin bitmesinin ardından elini yüzünü yıkamak için arka tarafa geçen Pelin bir müddet aynada yüzünü inceledi. Yılların yaşanmışlığı yüzünden okunuyordu, mutlumuydu ona bile emin değildi. Tıklanan kapıyı duydu ama aldırış etmeyip yüzünü kuruladı. Yavaş hareketlerle paravanın arkasından çıktığında Tansu kapıda biriyle konuşuyordu. Karşısındaki kimse istediği şey konusunda ısrarcıydı, tahammülü tükenen kız derin nefes alarak içeri girip: -Hocam kapıda bir adam var ısrarla sizi görmek istiyor. -Sorun neymiş? -Yalnızca sizinle konuşacakmış. -Tamam gelsin, dedikten sonra yeni oturduğu koltuğuna iyice kurulup gelecek olan kişiyi beklemeye başladı. Genç içeri girdiğinde sabahki kişi olduğunu anladı. -Buyurun oturun sorun nedir? Diyerek eliyle karşısındaki koltuğu işaret edip adamın oturmasını bekledi. -Sadece sizinle konuşmam lazım, dediğinde kendisine bakan Tansuya onaylar bir biçimde baktıktan sonra genç kız odadan çıktı. -Evet sizi dinliyorum. -O iyi mi? diye soran kederli gözlere anlamaya çalışarak baktı. -İyi olmasını istediğiniz kim? -Hira Yapar dedi gözlerini kaçırarak. O an Pelin'in Zihni'nde bir ampül yandı bu genç Hiranın bebeğinin babası olabilirdi. -Siz kimsiniz? diye sordu emin olmak istercesine. -Ben kahrolasıca biriyim, benim önemim Yok! Önemli olan onun nasıl olduğu. -Erkek arkadaşı mısın? -Bir iki ay öncesine kadar öyleydim, dedi ve sesi kederli yüzü ise allak bullaktı. -Bir iki saat sonra bir ameliyata girecek! Çok riskli bir ameliyat üstelik bebeğini kaybedebilir, dediğinde adamın sol gözünden bir damla yaş süzüldü. -Onu görebilir miyim? -Bunu yapmak istemezsin çünkü ailesi her an yanında. -Lütfen doktor hanım ona bir şey olmasın! -Biz elimizden geleni yapacağız, onun bir şansı var ama bebek o kadar şanslı değil! -Madem bu kadar seviyordun neden ayrıldınız? diye sordu. Haddini aştığını biliyordu ama hastasının sorunlarının temeli olan bu adamın niyetini bilmek istiyordu. -Çünkü, deyip devam edecekken kapı tıklanıp cevap beklenmeden açıldı. Gelen Hakandı, onu görünce ister istemez gerildi çünkü karşısında oturan adamı çoktan aramaya başladığına emindi.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE