16. BÖLÜM

1731 Kelimeler
i********:: yazar semra İmamoğlu Takipte kalın... Hira biraz önce duydukları karşısında neredeyse sinirden deliye dönecekti. İçinden 'Yok ya var mı öyle bir dava Zişan'ı kaçıracaklar benim üzerime kuma gelecek, çok biliyor onlar ben bu işi böyle bırakmam...' diye geçirdi. Zorla evlendirildiği yetmiyor bir de üzerine kuma getireceklerdi. Odanın içinde volta atmayı bırakıp Zişan'a döndüğünde Zişan onun haline gülümsüyordu. Sitemle "Gülmeyi bırak Zişan Hanım, şu aptal kimmiş bana bir söyle." dedi, Zişan hâlâ gülümseyerek; "Abime orta okulda peşinde dolanan Aysel vardı onun ikizi dersen abim bilir yenge." dedi. "Demek o sümüklü çocukken Mircan'ın peşinde dolanıyordu." "Öyle böyle değil, hem de abim üniversiteyi kazanıp gidene kadar peşini bırakmadı." "Tamam sen hiç üzülme ben bu konuyu halledeceğim." Zişan, "Sağ ol yengelerin bir tanesi." dedi ve yanağından öpüp çıktı. Hira ise onun ardından spor yapmaya başladı. Aksi hâlde bu kadar yemeğe kilo alacaktı yoksa. Gerçi şu an en son düşünmesi gereken şey kilosu olmalıydı, halletmesi gereken bir mesele vardı. Körü körüne bu memlekete gelmeyi kabul etmişti ama kimse o sümüklüyü üzerine kuma olarak getiremeyecekti... *** Ayşe salona akşam yemeğini kuruyordu. Hira ne yemek var diye bakmak için o tarafa geçeceği sırada telefonu çaldı. Eline alırken yanlışlıkla açtı, açınca da mecbur konuşmak zorunda kaldı. Maalesef ki arayan Taha'ydı. "Efendim." "Bebeğim, neden mesajıma cevap vermedin, aklımdan bir dakika bile çıkmıyorsun lütfen yarın buluşalım." "Taha bak başımıza iş açacağız, inan bana biri öğrenirse seni de beni de kimse kurtaramaz." "Sen merak etme bebeğim, ben her şeyi ayarladım, yurt dışına gideceğiz farklı kimlikle sahte pasaportlar da hazır." Hira, onun kendisine bebeğim demesinden iğreniyordu. Aptal mıydı bu adam? Laftan da anlamıyordu. "Olmaz Taha yapamam, git buradan." "Yarın saat ikide kilisenin oraya gel konuşalım." "Gelemem." "Gel lütfen, bana bunu borçlusun." dedi ve kapadı telefonu. Of Taha başıma bir bela açmadan buradan defolup gitmen için ne yapmam lazım acaba, en iyisi yarın gidip kararlı bir şekilde onu istemediğimi söylemek, belki o zaman anlar ve gider, diye düşünürken sıkıntılı hissediyordu. Telefonu konsolun üzerine koyup balkona çıktı, aynı anda Mircan da merdivenlerden çıkıyordu. Onunla göz göze geldiler. Mircan yanına geldiğinde Hira onu kolundan tutup hemen içeri çekti ve hiç düşünmeden konuşmaya başladı. "Ben o sümüklü Aysel'e hak ettiği cevabı vermesini bilirim." Mircan onun ne dediğini anlamadığı için tuhafça yüzünü inceledi. Sonunda "Efendim?" dedi soru sorarcasına. Hâlâ anlamaya çalışıyordu. "Şu orta okulda peşinden dolanan Aysel." "Vardı öyle biri. Hem ne olmuş ona?" "Eğer önlem almazsan üzerime kuma olarak gelecekmiş." "Kim dedi bunu?" Mircan hâlâ onun neden böyle saçmaladığını düşünüyordu. "O lanet töreler." Hira sıkıntıyla saçlarını karıştırdı. "Hira... neden böyle davranıyorsun, şu işin aslını baştan anlatır mısın?" "O sümsüğün ikizi Zişan'ın peşinde dolanıyormuş, kaçıracağım diye tehtit etmiş." Mircan "O şerefsiz kim ki benim kardeşimi tehtit ediyor?" diye bağırınca Hira, kendi kaprisinden daha önemli bir konunun olduğunun farkına vardı. Mircan aşırı derecede büyük bir tepki vermişti. "Şey! Zişan bıkmış artık, tek başına baş edememiş ondan bana söyledi, kızı bir türlü rahat bırakmıyormuş." "Gebertirim lan ben onu." dedi ve odadan çıkmak için kapıya yöneldi. Hira bu konuyu böyle pat diye açtığı için pişman olmuştu. Hızlıca yetişip Mircan'ın elinden tuttu. Onun böyle sinirle gitmesine izin veremezdi. Zişan'ın da dediği gibi bu iş sessizce halledilmeliydi. Hira kapıya sırtını yaslayarak onun önünde durduğunda gözlerine baktı "Özür dilerim ateşe körükle gitmek istemezdim ama sakinleşmen lazım sonu Zişana dokunur." dedi ve ellerini yüzüne getirdi. Bu onu biraz sakinleştirmişti. Mircan sanki bunu bekliyormuş gibi ellerini Hira'nın beline dolayıp kendine çekerek kendisine dokunuşlarına karşılık verdi. O sırada da işi ciddiyetliğinden uzaklaştırıp "Sen şimdi beni kıskandın mı?" diye sordu. Hira sakince, "Hayır." dedi ve onu hızlıca itekleyip kendinden uzaklaştırdı. Ardından yatağın üzerine oturdu. "O zaman neden bu kadar ilgilendin? Sanki Zişan'dan çok Aysel ile ilgilendin gibi geldi. "Neden olacak zaten zorla buraya gelin olarak geldim bir de üzerime kuma berdeli çıkartmanıza tahammül edemezdim." "Yani sebep bu?" Mircan'ın keyfi yerindeydi. "Başka bir şey yok yani. Ne olacaktı ki?" Mircan çapkınca gülümserken "Ben de beni kıskandığını düşünüp heyecanlanmıştım." dedi ve ona bakmayı surdürerek yanına oturdu. "Sen bence çok hayal kuruyorsun." "Evet hem de çok." Mircan onun üzerine doğru eğildi ardından kulağını ufacık ısırdı. Hira bu dokunuşla ürperse de bunu ona hissettirmedi. "Boş hayaller kurma Mircan Ağa." "Sen boşsan, ben altını doldururum gelin ağam." Hira "Ne yapacaksın şimdi?" diyerek konuyu değiştirdi. "Yarından sonra okula korumalarla gidecek ve yanında kimse olmadan sokağa çıkmayacak en kısa zamanda da gidip bu işi Haydar efendiyle konuşacağım oğluna sahip çıksın yoksa tüm ceddini Mardin'den süreceğimi söyleyeceğim." "Fayda eder mi?" "Buralarda beni iyi bilirler, ben boş konuşmam yaparım dersem yaparım, sen de bunu aklının bir köşesine yaz olur mu?" Hira'nın "Bana sökmez ağam." demesiyle Mircan dudaklarından iç çekerek öptü ve "Senin o ağam diyen dilini var ya?" dedi. "Ne yaparsın?" "Konuşamayacağın bir hâle gelene kadar öperim." "Öpemezsin." "Bence şansını deneme!" "Ya denersem?" Mircan, ona doğru akmak isterken "Sen bir daha ağam desene." dedi, gözlerini kısarak tutkulu bir şekilde ona bakmayı sürdürüyordu. 'O an ağzımdan çıktı öyle, bilseydim asla söylemezdim." "Ben sana tutkuyla sahip olurken sen adımı öyle sayıklayacaksın." Hira bundan etkilenmişti. İçi ılık ılık ona doğru akarken gözlerini devirdi. "Böyle bir şey olmayacak!" "O önceden öyleydi, şimdi oyunun kuralları değişti ben gelinimi istiyorum." "Benim ne istediğimin önemi yok tabi, Mircan Ağa istiyor ya!" "Ben kadınımı en az benim kadar istekli isterim." "Onu biliyorum, şiirlere bile konu olmuştu." "Hatta orada yazanlardan daha fazlası, kadın dediğin yatakta dipdiri olacak dokundum mu yay gibi gerilip üzerime gelecek, anında karşılık verecek." Hira "Aynı ben." diyerek alay etti, ona hiçbir zaman böyle davranmıyordu. Demek ki doğru yoldaydı. "Dalga geçme, ben zoru almayı da severim." diyerek kalktı ve banyoya geçti. Hira, onun arkasından gülümseyerek kalktı bu ağa bozuntusu içini fethetmeye başlamıştı ve onu uğraştırmak Hira'nın hoşuna gitmeye başlamıştı. *** Mircan biraz hızlı gittiğini düşünse de umuruda değildi, bu kadının ona böyle deli gibi hissettireceğini bilseydi daha önce bu işin olmasını isterdi. Bedeninin her zerresi Hira diye inliyordu. Peki ya kalbi? O da Hira mı diyordu, bundan emin değildi. Kalbi de bedeni gibi Hira dediği gün ona sahip olacağı gün olacaktı... Banyodan çıkıp salona geçtiğinde Hira, muhteşem gülümsemesini Ayşe'ye bahşederek gülücükler saçıyordu. Mircan masadaki yerini aldığında Hira Ayşe'yi göndererek servisi kendisinin yapacağını söyledi. Mircan durur muydu, takılmadan edemedi. "Demek ellerinle bana servis yapacaksın?" "Ya(!) Öyle hevesliyim ki, yarın da akşam yemeğini yapacağım." Sesi alaylı, bakışları ise söylediklerini onaylıyordu. "Hiç fena olmaz. Peki ne yapacaksın?" "Zıkkım!" dedi ve çorbaları koydu, güzel bir akşam yemeğinin sonunda Mardin'in manzarasına karşı birlikte çaylarını içtiler. İkisi de sessizdi. *** Hira sabah uyandığında Mircan odada yoktu, saat kaç olmuştu ki, Mircan gitmişti. Sakince kalkarak duvardaki saate baktığında on ikiye geldiğini gördü. Dehşete düşmüş gibi kalktı. Ne kadar da uyumuştu böyle... Kot pantolon üzerine de beyaz bir gömlek giyip aşağıya indi. Ayşe onu görünce hemen yanına koştu "Bir şey mi istedin gelin ağam?" diye sordu. "Yok bir istediğim Ayşe, sadece kahve içmek istiyorum." "Kahvaltı yapmadın gelin ağam, önce yemek yeseydin." "Yok Ayşe çok uyumuşum ancak kahve kendime getirir beni, sonra da biraz yürümeye çıkacağım." "Tamam gelin ağam hemen yapıyorum o zaman." Ayşe mutfağa geçti, Hira da çardağa geçti ve oturdu, çok geçmeden Dilan Hanım yanına geldi. Ne bir günaydın ne başka bir şey filan demeden direkt oturdu ve "Ooo gelin hanım uyandınız demek." dedi, seso sitem doluydu. Hira ise ona cevap vermedi. "Bir de cevap da vermiyorsun he." Hira'nın bir sey demesini bekliyor gibiydi. "Biraz rahatsızım Dilan Hanım, şu an konuşmak istemiyorum." İnsan konuşmak istemediğini daha kibar nasıl derdi ki? "Sana, bana jimom diyeceksin demedim mi ben?" Bu kez sesini yükselterek çıkışmıştı. Hira kendini tutamayarak "Ben insanlara köpek yavrusu gibi seslenmiyorum!" dedi. Biraz haddini asmıştı. Dilan kadın, ona dehşet saçan gözlerle bakarak "Sen bana ne dedin?" diye bağırdı ve Hira'nın boş bulunduğu anından faydalandı. Sert bir tokadı Hira'nın yüzüne yerleştirdi. Hira şoke olmuş bir hâlde ayağa kalktı ve "Merak etmeyin bundan sonra size hanım diye de hitap etmeyeceğim, umarım bir daha işiniz olmadığı sürece benimle konuşmazsınız." dedi. Kahveyi getiren Ayşe'ye aldırış etmeden konaktan dışarı çıktı. Sinirle hızlı hızlı dar sokakların arasından yürürken, adamın birinin önüne çıkmasıyla sendeleyerek durdu "Ne var?" der gibi yüzüne baktığında, daha önce atla önüne çıkan adam olduğunu anladı. Adam pişkin pişkin "Hep böyle asi misin?" diye sordu. "Sana ne!" "Üstelikt de bir vahşi kısrak gibi bakıyorsun, şimdi söyle kimlerdensin?" "Bence bilmek istemezsin." "Sen de hele bileyim." Sanki adam biliyor da bilmiyor gibi davranıyordu. "İyi, Mircan Ağa'nın karısıyım ben, şimdi defol. Buralarda bir yerlerde önüme çıkıp beni engellediğini görürse, olacaklardan ben sorumlu değilim." "Demek İstanbullu gelin ağa sensin?" "Beğenemedin galiba." Adam, "Yok çok beğendim." deyince Hira daha fazla orada durmak istemedi ve kaçarcasına uzaklaştı. Bu adam her kimse güçlü biri olmalıydı, Mircan'dan korkmuyordu belli ki... Hira oyle ne kadar yürüdü bilmiyordu, kilisenin oraya geldiğinde tepeyi çıkarken bir hayli yorulduğunu hissederek duraladı, telefonu eline alıp baktığında biri kırk beş geçiyordu. Taha bir an önce gelse de onu gönderip bu işten kurtulsam, diye aklından geçirirken beyaz bir araba yanında durdu. İçinden Taha yüzünde gülümsemeyle çıktı. "Geleceğini biliyordum bebeğim." diyerek yaklaştı. Tam Hira'ya sarılacağı sırada Hira onu engellemek için geriledi. Taha'nın onun yüzündeki ifadeden hoşlanmadığı kesindi. Bu yüzden direkt konuşmaya girdi. "Hira her şey hazır, sadece evet deyip geleceksin, buradan helikopterle İstanbul'a gideceğiz oradan da Avrupa'ya. İnan bana kalacağımız yer bile hazır, sadece geliyorum de ve tut elimi bebeğim." "Gelemem Taha, biz diye bir şey yok ben hayalet gibi yaşayamam, kaderime razı oldum ve onu yaşamaya çalışıyorum. Lütfen bunu zorlaştırma git buradan." dedi ve arkasını dönüp yürümeye başladı. Taha'nın onun arkasından son söylediği "İki gün daha buradayım Hira kararını değiştirirsen ara beni." diye bağırmasıydı. Hira hızlıca yürümeye başladı ve konağın yoluna girdi, konağın önü kalabalıktı ve birkaç araba vardı. Sakince içeri girdiğinde avluda olan tüm adamlar bakışlarını üzerine çevirdi. Hira ne olduğunu anlamaya çalışırken adamlardan biri "Bu kadın Mircan Ağa"nın şerefine leke sürmüştür, yukarıda kilisenin orada bir adamla konuşurken gördüm ben onu." dedi. Hira içinden "Hadi be, şimdi ne yapacağım ben. İnkar edemem, güzel bir yalan uydurmalıyım." diye geçirdi. Hira daha bir şey söylemeden adamlardan biri onu Mirhan Ağa'nın ayaklarının dibine doğru itekledi. Hira gözleriyle inanmayın der gibi baktı ona ve yüzünde üzgün olduğu ifadesini gördü, adamlardan biri konuşmaya başladı. "Berdel bozulmuştur, Karadağların kızı evliliğine ihanet etmiştir." dedi ve Hira'yı düştüğü yerden kaldırarak sürüklercesine konaktan çıkarttı. O daha ne olduğunu anlayamadan arabaya atarak bindirdi. Ona hiçbir şey sormadan bunu yapmaya hakları yoktu. Bu eşkıyalıktı. Bunun adı yargısız infazdı. Daha azını açıp bir şey söylemeden kendimi kim olduğunu bilmediği adamların yanında arabada bulmuştu, telefonunu alarak hızlıca mesaj bölümüne girdi ve "Mircan bana yardım et." yazdı. Ve tam göndere basarken telefon elinden alındı, elinin tuşa basmış olması için içinden dua ediyordu.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE