10. BÖLÜM

1183 Kelimeler
Hira hayretler içerisinde Mircan'ın yüzüne bakarken, Mircan sinsi bir şekilde gülümseyerek, "Evet ciddiyim, nikah kıyıldıktan sonra gelin babasının evine gitmez!" dedi. "Ben bir daha evime gidemeyecek miyim yani?" "Tabi gideceksin ama düğünün ertesinde değil." "Hani çarşamba günü Mardin'e gidilene kadar burada kalacaktım." Hira'nın iyice yüzü düşmüştü. "Şimdi boş ver gece uzun bol bol konuşuruz." Aynı gülümsemeyle ön kapıyı açıp Hira'nın oturmasına yardım etti. Hira'nın iyice morali bozulmuş, güzel yüzü yere düşmüştü. "Abi," diyerek Zişan tüm dikkati üzerine çekti. "Söyle güzelim." "Resim çekilecek miyiz?" "Evet, birazdan fotoğrafçılarla buluşacağız." "Galata Kulesine de gidelim orada çok güzel fotoğraflar çekilebiliriz. "Bu kadar hevesli olduğunu söyleseydin sana da bir fotoğrafçı ayarlardım Zişan." "Ama abi, bu kadar giyindim hatırası olsun bence. Arkadaşlarıma göndereceğim." Mircan, "Şaka yaptım, istediğin kadar çekilebilirsin yengen zaten çok meraklı görünmüyor." diyerek düşüncelerini böldü, Hira ise ona donuk bir gülümsemeyle tepki verdi. Hira, nasıl da keyif alıyor bu hâlimden ağa bozuntusu diye düşünürken yanında duran adama baktı. Birkaç saat sonra kocası olacaktı ama onu tanımıyordu. Sonunda Mircan baktığını fark etmiş olacaktı ki kısa süreliğine bakışlarını yoldan çevirip Hira'ya dikti. Hira onun karanlık gözlerinde bir anlam aradı ama çözemedi. Mircan ise o kısacık bakışmadan sonra yola bakmaya devam etti. O dakikadan sonra Hira bir kez düğünü olacağını düşündü ve bu düğünün baştan sona tadını çıkartmaya karar verdi. Zişan'ın istediği gibi galata kulesine geldiklerinde fotoğrafçı Mircan Ağa ile Hira'dan çok Zişan'ı çekti, çok içten doğal bir kızdı ve samimi bir sürü pozlar verdi, Hira da dayanamayıp birçok karesine girdi. Bu koşuşturmacadan Mircan'ın sıkıldığı her hâlinden belli oluyordu, fotoğrafçının çağırmasıyla onların yanına bıkkınlıkla geldi ve ikisinin arasına girerek sarıldı buradaki son pozları bu olmuştu. Daha sonra çekimlere Fetih Paşa korusunda devam ettiler ve oradan sonra düğünün yapılacağı yere gittiler. Deniz kenarında bir mekândı masalar havuz başında kuruluydu gelinle damadın masalarına gidecekleri yol havuzun üzerindeki köprüden geçiyordu. Gelin odasına geçtiklerinde saat yediydi, düğünün olacağı mekân oldukları odadan görünüyordu böylelikle gelen misafirleri görebiliyorlardı. Kapı tıklandı, Hira o sıra odada tekti. Mircan Ağa'yı bir tanıdığı kapıya çağırmıştı, gelen yakın arkadaşları Ela ve Merve'ydi. Mutlulukla kalkıp iki kolunu açarak sarıldı onlara. Merve: Canım çok güzel olmuşsun. Ela: Harika görünüyorsun. "Teşekkür ederim canlarım benim." derken tekrar sarıldı ve o an kapı açıldı, içeri Mircan girdi, çıkacağı sırada Merve "Durun çıkmayın enişte bey biz salona geçiyoruz." dedi. Mircan da bunun üzerine içeri girdi kızlar da mutluluk dileyerek dışarı çıktılar. Organizasyoncu gelip programı anlattı, ilk danstan bahsettiğinde ikisi de birbirine baktılar, dans Hira'nın işiydi ama abisi ve kuzenleri dışında kimseyle dans etmemişti. Kadın bunu anlamış olacaktı ki "Siz dans provası yapın ben tekrar geleceğim." diyerek çıktı. Tekrar başbaşa kaldıklarında kısa bir bakışma yaşadılar ardından Mircan elini uzatarak Hira'nın tutmasını bekledi. Hira çekingen bir tavırla elini tuttuğunda Mircan onu yavaşça kendine çekti ve ellerini beline doladı. Çok yakın duruyorlardı ve müziksiz dans etmeye başlamışlardı. Hira kaç dakika geçti bilmiyordu ama öylece duruyorlardı. Mircan, Hira'nın gözlerinin içine ışığın vurduğu pırıltılara bakıp dudağına doğru yaklaşmaya başladı. Bunu kendine mâni olamayarak kontrolsüzce yapmıştı. Belli belirsiz dudakları birbirine değmişti ki kapı tıklandı. Aynı anda hemen birbirlerinden uzaklaştılar ve içeri girip "Hazırmısınız?"diyen kadına bakarak onaylar bir biçimde başlarını salladılar. İkisi de biraz önce yaşadıkları büyünün etkisinden çıkamamıştı. İşte bu Mina'nın hiç beklemediği bir şeydi, kadın girmese belki şuan öpüşüyor olacaklardı. Ona nasıl böyle çekilmiş aklı almıyordu. Bu töre evliliği gerçek bir evlilik olamayacak kadar uzaktı onlara. Sessizce başını kaldırıp Mircan'a baktı, o da kendisini kısık gözlerle sessizce izliyordu. Hızlıca gözlerini kaçırdı, bu onu korkutmuştu. Organizatör kadının öncülüğünde çıkışı ve ilk danslarını yaptılar, pasta kesiminden sonra tüm masaları tek tek dolaştılar ve sanatçı eşliğinde düğün başladı. Yemekler dağıtılırken klasik müzik çalıyordu ve düğün mükemmel ilerliyordu. Sona geldiklerinde tüm misafirleri kapıda uğurladılar. Mina anneleri çıkmadan sıkıca sarıldı onlara ve ağlamamak için kendini zor tutuyordu abisi Levi ise Mircan ağayla bir kenarda konuşuyordu. *** Hira yıkıcı ayrılıktan sonra otele gelene kadar tek bir kelime bile konuşmadı, vucudunun her zerresi Mircan'dan korktuğunu söylüyordu. Mircan bundan nefret etti. Suit odaya çıktıklarında, aşiret büyükleri ve Mirzan ağa imamla birlikte odada onları bekliyordu. Her şeyin tam olduğuna emin olmak isteyen ağalar tüm her şeyin düzgün yapıldığından emin olmak istiyorlardı. İmam nikâhı da kıyıldıktan sonra burada yapılacak hiçbir şeyleri kalmayan ağalar, toparlanıp gittiler ve ikisi başbaşa kaldı. Giden ağaların mantığıyla halvet olacaklardı. Mircan banyoya girip çıktığında Hira başındaki tokaları çıkarmaya çalışıyordu. Ona yardım etmek isteyerek yaklaştığında Hira, "Oyun bitti ağam, buraya kadar bugün sadece anın tadını çıkartmak için bu kadar uysal davrandım gün bittiğine göre oyunda bitti." deyip saçlarına uzattığı ellini itti. Mircan sinirlenmişti, "Asıl oyun yeni başlıyor." dedim sinir bozucu bir şekilde. Onun da sinirlenmesini istiyordu. "Oyun bozanlık yapmayı severim, ağam sen hiç dert etme." "Dert etmiyorum, iyi oyun kurarım ben de. Yapacak hamle bulamazsın," Mircan'ın sözünü tamamlanmasını beklemeyen Hira lavabo tarafına gideceği sırada Mircan bilerek gelinliğin kuyruğuna bastı, Hira beli bükülünce dengesini kaybetti tam düşeceği anda Mircan belinden tutup düşmesini engelledi. Kaldırıp sakince onu kendine çevirdi ve "Sakın hile yapmaya kalkma oyunu üstüne yıkarım." deyip önünde dururken ellerini arkasına uzattı. Usul usul düğmeleri çözdü, Hira ise ellerini göğüslerinin üzerinde bağladı gelinlik düşmesin diye yapıyordu bunu. Mircan onun muhteşem sırtına kayıtsız kalarak, "Şimdi gidebilirsin." dedi ve banyoyu işaret etti, arkasını dönüp banyoya gitti. Bornozla geri döndüğünde Mircan çantaya koydurduğu eşyaları çıkarıp ona verdiğinde, giyinmek için tekrar banyoya girdi. Döndüğünde söylene söylene çıktı odadan. Mircan'ın keyfi yerine gelmişti. "Geveleme de cesaretin varsa yüzüme söyle vahşi kısrağım benim." Bunu onu deli etmek için söylemişti ve yerini de bulmuştu. Hira duyduklarıyla ateş saçan gözlerini Mircan'a çevirdi ve "Sen kime kısrak diyorsun?" diye sordu. "Karıma." "Haradan at diye aldın galiba o kadını, ayrıca yalandan bir karı..." "Çok sinirime dokunursan eğer gerçek yapmasını da bilirim." Bu dediğine kendi de inanmamıştı. "O biraz sıkar." Mircan oyun oynamak istiyordu, "Öyle mi?" dedi ve yerinden kalkıp iki adımda onun yanına gitti belinden tutup serteçe kendine çekti ve o şekerli dudaklarından öpmeye başladı. Hira şaşırmıştı karşılık vermedi ama Mircan daha çok öptü. Ardından yatağa doğru sürükleyip yavaşça itiklese de Hira'nın bağları çözülen dizleri tutmadı ve yatağa uzandı. Bu ani gelişme nasıl yaşandı onu bile anlamamıştı. Hira bundan hoşlanmadı, adam öyle tecrübeli görünüyordu ki kendini nasıl yatakta buldu anlayamamıştı. Hira ellerinden destek aldığı için henüz yatakta uzanmamıştı. Mircan ise onun son direncini kırarak sağ dirseğinin iç kısmına başını usulca getirerek ufak bir ısırık bıraktı. Hira dengesini kaybederek yattığında Mircan onu iki bacağının arasına alacak şekilde üzerine gelerek tekrar öpmeye başladı. Ne olduğunu anlayacak fırsatı olmayan Hira karşı koyacak gücü de kendisinde bulamamıştı. Mircan ise günlerdir bir kez öpse içindeki ateşin söneceğini düşünüyordu ama bu onu daha çok yakıyordu. Ondan zor bela uzaklaştığında üzerinden kalkmadı, iteklediğinde daha fazla zorlamamak için doğruldu. Bu Mircan'a göre farklı açılardan ikisinin de canını yakıyordu ama Hira'ya göre hiç yaşamamış olduğu bir deneyimdi. Mircan, içindeki isteği bastırarak "Umarım, istersem yapabileceğime kanaat getirmişsindir." dedi ve sinir bozucu bir şekilde gözlerine baktı. Hira ise "Bir daha sakın aynı şeyi deneme." dedi sinirden zorla konuşuyordu. "Aynı neyi." dedi, zorlanması hoşuna gitmişti. "Bu yaptığın aptalca şey işte!" Mircan en seksi bakışları ile gülümseyerek, "Bu mu?" dedi ve tekrar öptü ama bu kez sakin ve daha yumuşak bir öpüştü... Hira nefes almakta güçlük çekerken Mircan iki kez tıklamadan sonra kapının vurulduğunu duydu yavaşça uzaklaşıp yataktan kalktı ve kapıyı açmaya gitti...
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE