Sedat son duyduklarına inanamıyor, öylece Yeliz’e bakıyordu. Her şey bir rüya olmalı diye geçirdi içinden, daha doğrusu kâbus. Evet, hepsi ya bir kabustu ya da zihninin oyunu. Hayretle kafasını çevirerek etrafa bakındığında birden soğuk soğuk terlemeye başladı ve bu gerçeklikle yüzleşemedi. Gözü karardığında soluklarını düzene sokmaya çalışarak gözlerini tekrardan açtığında kendini tekrardan o anın içerisinde bulmak dehşet vericiydi. Yanında duran çarşafın kenarını utarak organının üzerini örttüğünde birden ağlamaya başladı. “İnanamıyorum… Bu nasıl olur?” Dedi hayretle kendi kendine. “İnanamıyorum… Tüm bunlar gerçek mi?” Kızın ağlaması şiddetlendiğinde kendini berbat hissetti ve hızla ona yaklaştı. “Dokunma bana!” Yeliz ellerini kafasının kenarlarına kaldırarak bağırdığında Sedat öylec