19. BÖLÜM

1332 Words
Geldikleri ev Medusa'ya İzmir'deki evini hatırlatmıştı. Onların yuvası da sıcaktı ama Medusa o yuvadan erken uçtu. O kendine ait hayatı yaşamayı tercih etmişti, rahattıml doğru; mutluydu da ama çok yalnızdı. Ve yalnızlık hesaplarının arasında yoktu, artık tek başına olma fikri ona huzur vermiyordu. Hep o Mirza yüzündendi, o hayatına girene kadar hiç yalnız hissetmemişti. Neyse ki bir dost kazandırmıştı. Nilay her şeye değerdi. Eve geldiklerinde saat on bire geliyordu ve ortalıkta kimse yoktu, üçüncü kata çıktılar, birileri olsa evde aramak gerekirdi zaten... Bu katta üç oda vardı, birine girdiler pempe tonlarının ağırlıkta olduğu bir odaydı. Nilay'ın ruhunu yansıtıyordu, hafif bir rahatlığı ve huzuru vardı. Oturma bölümüne geçtiklerinde Nilay "Şimdi senin için bir oda hazırlanıyor, kendi evin gibi rahatına bakabilirsin." dedi. Medusa teşekkür edip ayağa kalktı ve odayı dolaştı. Bir duvarda gitar asılıydı. Gitara bakarken "Çalıyor musun?" diye sordu. "Benim değil abimin." "Abin mi?" "Evet, şaka gibi değil mi? Zamanla iş içinde boğuşurken bıraktı, ben de süs diye astım." Medusa Mirza'yı düşünürken "Evet şaşırtıcı." dedi ve gülümsedi. Kısa bir müddet sonra kapı çaldı ve otuzlu yaşlarda bir kadın içeri girdi ardından "Oda hazır Nilay Hanım." dedi. "Bize bir şeyler hazırlar mısın Meral abla." "Tabi, özel istediğiniz bir şey var mı?" "Sen ne yapacağını bilirsin." dedi ve göz kırptı. Birlikte gece saat üçe kadar oturdular. Medusa uzun zamandır hiç böyle mutlu olmamıştı ve bunu Nilay'a borçluydu. Bir müddet sonra kalktılar ve Nilay'ın odasından çıktılar. Onun kalacağı odaya doğru ilerlerken bir odanın daha kapısından geçtiler. Nilay "Pek gelmese de burası da abimin odası." diyerek ufak bir açıklamada bulundu. Medusa "Neden pek gelmez?" diye sordu. Kafasının dikine tek kalem yaşadığı belliydi ama Nilay'dan, Mirza'yı dinlemek istiyordu. "Şu an yaz olduğu için çok uğramaz, bu hafta işleri var diye geldi. Maalesef bir iki gün kalıp gitti." "Zor olmalı." "Biz onu özlüyoruz ama onun için zor değil, bir evi var İstanbul'da. Kışın orada kalır, işi varsa şehir dışında kalır, artık buraya misafir gibi geliyor, çocukluğumuzu özlüyorum bazen." "Mutlu bir çocukluk güzeldir." Nilay "Ne mutlusu hep didişirdik, ne yalan söyleyim beni kıskanmasını, saçımı çekmesini ve kimseyle takılmayım diye okuldan almasını özlüyorum." dedi ve güldü, Medusa da o anlarını hayal etmeye çalışarak güldü. Ertesi gün... Gece geç yattıkları için sabah da erken kalkamadılar, kalktıklarında ikisineq kahvaltı hazırlandı. Çalışanlar ise hallerinden memnun görünüyordu. Muhteşem manzaraya karşı güzel bir kahvaltı yaptılar ardından salona geçtiler. Salonda siyah saçlı, beyaz tenli elli yaşlarında bir kadın kahve içiyordu. Onları görünce ayağa kalkıp önce Medusa'yı daha sonra da kızını öptü ve Medusa'ya bakarak "Benim geçimsiz kızımla arkadaş olan tatlı kız demek sensin." dedi. "Yok hayır, bence Nilay geçinilesi bir kız." Birlikte güldüler. "Şaka yapıyorum kızım, o evimizin neşesidir." "Buna inanıyorum." "Medusa'ydı değil mi adın?" "Evet." "Sen neler yapıyorsun, hangi okulu bitirdin?" "Türk dili ve edebiyatını bitirdim, bölümümle alakalı bir işi evimden yürütüyorum, yazı yazıyorum diyelim." "Güzel, ailen nasıl iyiler mi?" "Onlar İzmir'de yaşıyor, geçen akşam döndüler birkaç gündür buradaydılar." "İzmir güzel bir yer, buraya yanına gelmek istemiyorlar mı?" "Özlediklerinde ancak, işlerimiz orada." "Ne iş ile meşguller güzel kızım?" Medusa bu soru trafiğinden sıkılmıştı. Amma meraklı annesi vardı. "Dedem ve babam gemi mühendisi, İzmir'de bir fabrikamız var ve onun başında duruyorlar." dediğinde Nilay araya girdi "Anne yeter sıkboğaz etme kızı, her göndüğün kızı da abime yakıştırmaktan vazgeç, biliyorsun kafasına buyruktur kendi bildiğini okur." dedi. Abisine yakıştırmak mı bu kadın şimdi Medusa'yi oğluna mı yakıştırmıştı, ilk kez bu kadar birinin karşısında utanmıştı. "Tamam kızım sustum, ne yapayım her anne ister evladı iyi insanlarla olsun." "Konu abimse boş ver anne." dedi ve Medusa'ya dönüp "Hadi üzerimizi değişip aşağı iniyoruz." diyerek kolundan çekti Bikinilerini giyip asansöre bindiler, ev o kadar büyüktü ki merdivenlerle asansörsüz asla başa çıkılamazdı. Ev üç katlıydı ama dört kat aşağı inmişlerdi. İç sesi hayranlıkla söylendi. "Owwsss bu ne böyle sauna, fitness, buhar banyosu..." Tek kelimeyle mükemmeldi. Önce spor yapıp ardından saunaya girdiler ve sonra buhar banyosu, saat kaçtı hiçbir fikirleri yoktu. Şu an önemli de değildi zaten... Bunların hepsinin ardından aynı kattan bahçeye geçtiler ve yüzmeye başladılar. Meral Hanım bahçede yemek hazırlayana kadar da yüzlüler, yemek yedikten sonra bir müddet güneşlenip tekrar yüzmeye başladılar. Bugün Medusa için, hayatının en güzel günlerinden biriydi. *** Mirza uçaktan iner inmez Medusa'yı takip eden Alp'i aradı. Onun bir kez daha çekip gitmesinden deli gibi korkuyordu. "Her şey yolunda mı?" "Adamlar takip ediyor, şu an bir kız arkadaşının evindeymiş, gece orada kalmış." "Başka." "Sizden sonra dün arkadaşı gelmiş ve beraber çıkıp gitmişler, gittikleri evden henüz çıkmamış." "Tamam, evine geçince haberim olsun." "Tamam efendim," sesi geldikten sonra kapadı telefonu ve eve geçti. Medusa evine geçer geçmez yanına gidecekti. Annem salonda tek başına oturuyordu. Yaşlı kadın ısrar etmese direkt kendi evine geçerdi ama her zamankinden fazla yanına gelmesini isteyince onu kıramayıp gelmisti. Havuzdan sesler geliyordu "Kim var?" diye annesine sordu. "Nilay ve arkadaşı." "Arkadaş getirmez ki o eve, nerden esti?" "İyi anlaşıyorlar ben de şaşırdım, çok hanım bir kız, şöyle bir gelin getiremedin bana oğlum." Mirza durumu şimdi anlamıştı. Annesi onu sırf bu yüzden eve çağırmıştı. "Of anne ya." "İn havuza bir bak, eli yüzü düzgün ailesi de köklü, senden iyi damat bulamazlar." "Anne!" Annesi "Tamam tamam," dedi ve kalktı. Mirza da televizyonu açtı ve borsa kanalını tuşladı. Bir müddet sonra içi geçmişti. Kaç gündür yorgun ve uykusuzdu. Maalesef kafasının içinde uğuldayan kahkahalarla uyandı. Medusa salonun girişinde bikiniyle önünde dikiliyordu. Yine o aptal rüyalardan biri olduğunu düşündü. Nilay "Sen döndün mü?" diye sesli sesli sorunca, toparlandı. "Akşam İsveç'e gideceğim ve yorgunum. Bir iki saatlik uykuyla duruyorum. Az sessiz olsan." dedi gözlerini açmaya çalışarak. Sonra doğrulup ayağa kalktı, Medusa tüm canlılığıyla karşısındaydı neredeyse kalbi duracaktı. Onun kendi evinde olması içini bir anda alev topuna çevirmişti. Demek tatil arkadaşlığı orada kalmamış ve devam etmişti. 'Ben bu kızı kaç ay aradım, burnumun dibindeymiş, Nilay'ı takip ettirsem demek ki daha çabuk sonuç alacaktım, insan bazen burnunun dibini göremez derlerdi inanmazdım.' diye düşünerek odasına çıktı. Şimdi nasıl uyuyacaktı, tabi ki uyumayacaktı. Yaptığından utanarak kapısını hafif aralık bıraktı. Nilay ve Medusa konuşarak yukarı çıktılar, Nilay odasına "Duş alayım az dinlenirim, sen rahatına bak, işin bitince gelirsin yanıma." diyerek girdi. Medusa tam Mirza'nın kapısından geçeceği sırada sessizce kapıyı açıp ağzını kapadı. Bağırırsa ses çıkmasın diye yapmıştı bunu. Aksi hâlde annesi delirirdi. Sessizce, tüm çırpınmalarına ragmen onu içeri çekti. Medusa dehşetle onun gözlerine baktı ardından sessizce konuşmaya başladı. "Sen ne yaptığını sanıyorsun? Ya biri görse hakkımda ne düşünür?" "Ne düşünürlerse düşünsünler umurumda değil." Medusa şu an buradan kimseye görünmeden nasıl çıkar onun hesabını yaparken Mirza onun dibine kadar sokuldu. Dudaklarını, teninin sıcaklığını öyle özlemişti ki onu öpmemek için kendini zor tutuyordu. Sonunda dayanamadı ve usulca dudaklarına doğru sokularak, hasretiyle yandığı teninde boğulmaya başladı. Onu usulca yatağa doğru itekleyip üstüne doğru yürümeye başlayınca Medusa onu tehtit edercesine baş parmağını kaldırdı ve "Sakın deneme!" dedi. Mirca içten bir gülümsemeyi ona göndererek "Hiç şansın yok." dedi ve üzerine yürüdü. Medusa ona gıcık oluyordu Mirza ise onu gıcık etmekten zevk alıyordu. Elindeki göğsüne sıkıca bastırdığı havluyu elinden hızlıca çekti ve iki elini omuzlarına götürdü. Medusa ellerinin altında titrerken, onun omuzlarını sıktı. Medusa kuzu gibi yatağın üzerinde otururken başı Mirza'nın göbeğinin hizasındaydı. Mirza onu ayağa kaldırmak istedi, zorla kalktı. Bir eliyle Medusa'nın bacağını beline doğru kaldırdı ardından iyice dudaklarına doğru sokuldu ve öpmeye başladı. Kısa bir müddet sonra diğer bacağını da kaldırarak yatağa yatmasını sağladı. Şimdi onun üzerine uzanmış, hasretiyle yandığı dudaklarında bir parça da olsa huzur buluyordu. Mirza ondan uzaklaşıp yalvarırcasına gözlerine baktı ve boğuk bir sesle "Aklınla, kalbinle lütfen tüm zerrelerinle bana karşılık ver." dedi çünkü tam manasıyla onu hissedemiyordu. Medusa onun gözlerinin derinlerine mahsunca bakarak, "Lütfen bırak." dedi ona nasıl kıyabilirdi ki. Kendisine böyle güzel bakan gözlere "Tamam on dakika boyunca her istediğimi yaparsan, bırakacağım." diyerek karşılık verdi. Ama Medusa cevap vermedi. "Bir saat sonra çıkacağım ve çok yorgunum, bana masaj yap." deyip sırt üstü yattı. Medusa ise hıncını ala ala sıkıyordu sırtının her yerini. Mirza da sinir bozucu bir şekilde gülüyordu. Medusa bunu fark edince onun sırtına sertçe vurdu, sonra bir tane daha, bir daha, bir daha... Medusa onu haşlanmış tavuğa çevirmişti. Mirza önce dogruldu daha sonra da gözlerine bakarak "Git hadi." dedi. Medusa ise biraz olsun hıncını alarak odadan çıktı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD