i********: üzerinden takipte kalırsanız sevinirim, i********:: yazar editör Semra İmamoğlu
Medusa sabah yedide oteldeydi, ortalık sakindi o da lobide oturuyordu. Efe ''Günaydın'' diyerek yanına geldi ve etrafını süzüp konuşmaya başladı.
"Hani valizin?"
"Ne valizi?"
"Bazen geceleri de sorun çıkabiliyor, senin ihtiyaç anında kullanacağın telsiz telefonun var kalacağın odadadır. Direk sana bağlanacaklar."
"Vay be, burada işim biter bitmez hemen VİP giriş yapacağım otele."
"Sahi seni buraya getiren ne Meduuu?"
"Bir analiz diyelim."
"Yine sen ve gizemlerin." dedi göz kırpıp gülerken, Medusa da güldü ve birlikte kalktılar, Efe odayı devralması için Medusa'ya yardım etti ve ardından işine döndü.
Standart kara manzaralı bir odaydı ona verdikleri ama otelin standart odaları bile bazı otellerin delüx odaları gibiydi.
Etrafa bakındı, ''Ohh'' dedi ve yatağa attı kendini, dünden daha rahat olacağı kesindi.
Boş kaldığında yazabilirdi de...
Ama ona rahat yoktu, ilk dakikadan telefon çalmaya çoktan başlamıştı. Açıp çabucak, "İyi sabahlar buyurun." dedi. Tiz bir kadın sesi sabahın köründe cırlamaya başlamıştı. "Sekiz de kahvaltı gelecekti odama hâlâ gelmedi neden?"
"Hangi oda efendim?"
"Beş bin iki yüz."
"Çıktı efendim gelmek üzeredir. Müşterilerimizin memnuniyeti için asansör kullanımını personelimiz yoğunluğa göre geciktirebiliyor." diyerek durumu kurtarmaya çalıştı ve mutfağı arayıp kahvaltının akıbetini sordu ancak mutfaktan çıkıyordu. Derhal kadının odasının kapısına gidip kahvaltı masasının gelmesini beklemeye başladı, masa geldiğinde en ciddi duruşunu takınıp sağ eli ile kapıyı tıkladı.
Bir müddet sonra kapı açıldı ve kırk beşli yaşlarda leopar saten pijama giymiş bir kadın kapıyı açtı ve o ses bundan mı çıkmıştı yani diye düşünerek gülmemek için kendini zor tuttu.
Komi masayı içeri iteklerken numaradan yağcılık yapmaya başladı, k "Gülleri taze olanlardan size sunmak için kahvaltınızı geciktirdik, umarım sizi çok bekletmedik.'' dedi gülümseyerek.
Kadın, "Tamam , sorun değil." dedi memnun bir şekilde ve komiye bahşiş verdi.
Komi gitti Madusa da yavaşça koridorda ilerlemeye başladı aynı anda bir kapı açıldı hangi kapıydı dikkat edemedi ama onu tanımıştı dün akşamki kızdı...
Oda Medusa'yı fark edip yanına geldi ve ''Merhaba." dedi, demek ki VİP müşteriydi.
Medusa da "Günaydın mutlu sabahlar.'' dedi gülerek ve tokalaştılar.
"Burada mı kalıyorsun sen de?"
"Yok çalışıyorum burada."
"Aa demek ki sana teşekkür etme fırsatım olacak."
"Teşekkür etmen için hiç bir sebep yok."
"Buna emin olma, şimdi spora gidiyorum seni sonra mutlaka bulacağım, Nilay ben bu arada."
"Medusa."
"Memnun oldum."
Medusa da "Ben de" dedi ve kız hızla yanından ayrıldı.
Asansörün gelmesini beklerken ayakkabısının bağcığını düğümlemek için eğildi ne ara açılmıştı bu. Bir de süs koyulmuştu yani...
Topuklardan zor eğilmişti, inadına bağlanmıyordu sanki.
Tam bağlayıp kalkacağı sıra asansörün kapısı açıldı ve düğümü bıraktı hâlâ sarkıyordu yanlara. Kalkmasına fırsat kalmadan poposundaki kocaman ellerin engeline takıldı. Bu katta işler inşallah böyle yürümüyordur diye düşünmeden edemedi.
Eğik bir hâlde bir adım attı ve ayağa kalktı ke dine mâni olamayarak ağzından kaba bir, "Höst." lafı firar etti. Eller şimdi belindeydi, hışımla arkasına döndü ve Mirza, yüzündeki gülümseme ile karşında duruyordu. İmalı bir tavırla, "Senin gibi narin bir bayana yakıştı mı şimdi bu laf?" dedi ve Medusa'yı biraz daha kendine çekti.
Dit... Dit... Dit...
Medusa'nın cebinde çalan cihazdan gelen o şımarıkların çağrısına sevineceği asla aklına gelmezdi, koşar adımlarla kaçarak bir nazlı bebeğin daha kıçını pohpohlamaya gitti. Mirza ise ifadesini bozmadan onu arkasından gülümseyerek seyretti.
Çok yorucu olmasa da bayağı hareketli bir gündü, verdikleri üç kuruş parayla insanları boyundurukları altına almaktan keyif alıyorlardı.
Lobiye gitmek için resepsiyonun önünden geçiyordu ki kızların ona bakarak konuştuklarını fark etti, salak mıydı bunlar yoksa bilmeden yanlış bir şey mi yapmıştı.
Aynı anda telsize beş bin üç yüz numaralı odadan çağrı gelmişti, gitmek için asansörlere yönelmişti ki kızlar yine ona bakıyordu ve bu sıkmışlardı artık!
Dayanamayıp yanlarına giderek, "Söyleyeceğiniz bir şey varsa yüzüme şimdi söyleyin, aksi hâlde bir kez daha yüzüme bakarak konuşursanız bu kadar anlayışlı olmam!" dedi ve bunu bir nefeste yapmıştı.
Önce konuşmadılar sonra biri, "Konumunun nasıl değiştiğini biliyoruz biz."
"Nasıl değişmiş söyle bakayım ben de bileyim?"
"Patronla olan yakın ilişkin."
Medusa şaşkınca, "Kimle?" dedi bu durum canını iyice sıkmıştı üstelik onların patronunu ne tanıyor ne de biliyordu.
"Mirza Bey."
"Evet yakın bir ilişkim var ama sandığınız gibi değil, ayrıca geçici olarak kişisel bir araştırma için bu otelde kısa süreliğine çalışıyorum, sizin anlayacağınız patronunuz değil ben istediğin için olmak istediğim yerdeyim." dedi ve sesi sinir elektrikleri saçıyordu.
Diğer kız, "Tabi(!)" dedi alayla ama Medusa bu kez daha fazla sinirlenmişti ve o sinirle "Gazeteciyim ben tamam mı? Ve inanın o patronunuz bu tavırları yazılarımda paylaşmamı istemezdim!" dedi ve ilk kez bu bilgiyi birine söylüyordu.
"Gazeteci mi?"
"Aynen öyle anlayacağınız bir yazı için buradayım" deyip sitemle yüzlerine baktı ardından çağıran müşteri için asansöre bindi.
'Vay vay vay Mirza Arslan, demek patron sensin? Ben de diyorum ne işi var burada, bir ara benim için geldiğini düşünmedim değil!'
Bir yandan söyleniyor bir yandan da düşünüyordu, Efe yıllardır burada çalışıyordu üstelik işi kendisi istemişti. Kısacası bu tesadüften başka bir şey değildi. Düşünceler içerisinde boğuşurken odaya gelmişti. Derin bur nefes alıp hafifçe kapıyı tıkladı ve kapının açılmasını bekledi. Sonunda kapı sadece açıldı aralık bir şekilde duruyordu 'Buda ayrı bir tip herhalde.' diye düşünerek içeri yavaşça girdi. Kocaman bir odaydı; balkonu, oturma grubu, çalışma köşesi, yatak bölümü tam manasıyla harikaydı ama görünürlerde kimse yoktu.
"Affedersiniz?" diye seslendi ama bir cevap gelmedi.
Banyoda ışık ve ses vardı demek ki tuhaf insanı işi varken yakalamıştı, kim bilir ne isteyecekti. Sıkıntılı bekleyişi sürerken, "Demek geldin?" dedi tanıdık ses...
Mirzaydı onu görür görmez "Ne var?" dedi. O da bakım yapıp banyodan çıkmıştı. Ve odanın her yanı o kokuyordu, kendine has kokusuyla losyon kokusu birbirine karışmıştı.
"Bir şey yok sadece çağırdım ve sen de işin olduğu için geldin."
"Artık değil, istifa ediyorum."
"Edemezsin sonuçlarına katlanamayacağın bir sözleşme imzaladın."
"Senin çalışanın olacağıma, ödemem gereken bedeli öderim."
"Buna gücün yeter mi?"
"Kim bilir belki de daha fazlasına yeter. Senin benim kim olduğum hakkında en ufak fikrin bile yok."
"Yakında öğrenirim."
"Sadece benim istediğim kadarını."
"Bak sen, daha çok ilgi duymaya başladım şimdi."
"Ben gidiyorum, sözleşmen ancak hapis karşılığında feshedilebilir."
"Nasıl yani?"
"Ne anladıysan doğru bunu yapmak benim için hiç zor olmadı."
Medusa hayatında ilk kez ne diyeceğini bilmiyordu ve bu berbat bir şeydi. Hayatında ilk defa faka basmıştı ve kapana kısılmış hissediyordu.
Mirza gülümseyerek, "Tam beş ay!" dedi.
Nasıl geçecek en ufak bir fikri bile yoktu! Ama bırakacaktı bu adam sevinecekti çünkü Medusa evraklarını tamamlamamıştı. Bunun için içinden şükür duaları yaptı.
Medusa'nın düşünceli sessizliğini Mirza, "Eee neden konuşmuyorsun dilini mi yuttun güzelim?" diyerek bozdu.
"Sakın bana güzelim deme!"
Buradan sessizce gidebilirdi ama kalmak hoşuna gitmişti. Yaşanacakları görmek için delice bir arzu duyuyordu.
"Ne istersem derim, sen bundan sonra sadece benim emrimdesin, ben ne istersem yapacaksın!"
"Beş ayın sonunda gidene kadar seni bu yaptığına pişman edeceğim." dediğinde pis pis sırıtıp hiçbir şey demedi. Mirza da bunun savaştan hoşlanmıştı ve Medusa bunu onun gözlerinde görebiliyordu.
Bu bardağı taşıran son damla olmuştu, Medusa sinirle sıkı bir tokadı tam da yanağının ortasına yerleştirmişti.
ŞAKKK!
Elinin yüzünde bıraktığı ses, odada yankılanmıştı. Ne kadar da güzel gelmişti bu ses Medusa'nın kulağına ama bu keyif çok kısa sürdü. Medusa'nın gözleri bir anda fal taşı gibi açıldı 'Aman Allah'ım bu siniri tepesine çıkmış adam hiç hayra alamet değil.' diye düşündü ve kaçacak yer aradı.
Ama artık çok geçti çünkü Mirza koca bir adımda onun yanına geldi ve elini saçlarının arasına geçirdi arkaya doğru çekerek boynunu geriye doğru yatırdı, biraz daha çekerse saçları kökünden kopabilirdi.
Medusa'nın yüzüne doğru eğilip üst dudağını ısırarak çekti. Bu biraz sadistçe olmuştu ve rüyasındaki öpüşme kadar etkileyici olmamıştı. Aksine dudakları Mirza'nın dişleri arasında yanıyordu. Debelenip kurtulmaya çalıştı fakat sıkıca sardığı belini bir milim oynatamıyordu...
Mirza sonunda kafasını Medusa'nın boynuna doğru getiriyordu. Yüzü çok çekici görünse de ona iğrenerek bakarken yüzünü ekşitti ve gözlerini kapadı...