Nilay'ın "Bu kızdan nefret ediyorum." demesi Medusa'nın üzerine soğuk duş etkisi yaptı çünkü biraz önce gördüğü manzara onu alev alev yakıyordu...
Belli belirsiz ''Neden?'' diye sorduğunda Nilay anlatmaya başladı.
"Bu geri zekâlı, abimin ilk sevgilisi. Ondan sonra çok kız girdi hayatına ama şu sevimsizi unutamadı. Zaman zaman gitti zaman zaman geldi ve sürekli barışıp ayrıldılar, şimdi yine pineklemiş kan emici vampir."
Medusa, "Çok gerginsin." derken sakin görünmeye çalışıyordu, Eğer olamasa bu onun için küçük düşürücü bir durum olurdu. O yüzden sessizce müsaade isteyerek odasına çıktı.
Evet masal sonunda bitti, bu kadar uzun sürmesi bir mucizeydi zaten, o sürtüğün Mirza'yı öperken ki hâli Medusa'nın gözünün önünden bir türlü gitmiyordu. Madem böylesine unutamadığı biri vardı onunla neden bu kadar ilgilenmişti, bir an annesinin sözleri kulağında çınladı ''Erkekler arkanı dönmeye gelmez kızım; arkanı döndüğünde sana güven vermeyen hiç kimseyi hayatına sokma!'' ne kadar da haklıymış annesi, Medusa Mirza'nın ağzından çıkacak olumlu ya da olumsuz hiçbir açıklamayı duymak istemiyordu bunun için gitmeye karar verdi, hem de sessiz sedasız...
Hem hesap sorarak onu gözünde değerli yapamazdı, valiz bile almadan çıkıp gidecekti buradan hiçbir engele takılmak istemiyordu, Mirza engeli şu an en son isteyeceği şey olurdu. Zaten onun da şu an pek umuru olacağını düşünmüyordu.
Bilgisayarını çantasına koyduktan sonra cebindeki telefonu yatağın üstüne fırlattı ve usulca odadan çıktı.
Personelin kullandığı merdiveni kullanarak aşağıya indi, karşılaşma ihtimallerinden bile nefret ediyordu, arka kapıdan kimseye görünmeden çıktı ve koşar adımlarla dış kapıya ulaştı.
Taksi beklemeden hızlıca havaalanı istikametine yürümeye başladı buradan tam on iki kilometreydi. İçinden taksi geçmesi için dua ediyordu...
Ne kadar yürüdü bilmiyordu ama buğulu gözleriyle karşıdan gelen taksiye gördü ve el salladı ama maalesef doluydu.
Yaklaşık on dakika sonra aynı taksi boş olarak yanına yaklaştı ve durdu alelacele binerek ''Havaalanına gidelim lütfen'' dedi ve takisi havaalanına doğru hızla ilerlemeye başladı.
Acentelere yaklaşarak İstanbul bileti sordu ama boş uçuş yoktu, İzmir'e bakmalarını istedi. Tam iki saat sonraya VİP bir bilet vardı, kız alacak mı diye yüzüne baktı çünkü bilet iki katı fazlaydı.
Biletin fiyatını sormamıştı, cüzdanında bin lira kadar nakit para vardı. Kalın camın altından kıza uzattı. Kız ise yirmi lirasını geri ödedi.
İki saat bu havaalanında cehennem gibi geçecekti "Keşke daha erken bilet olsaydı.'' diye hayıflandı ama son anda bunu bulması da bir mucizeydi.
Hemen chek-in işlemini yapıp bekleme salonuna geçti ve inip kalkan uçakları seyrederek vaktin geçmesini beklemeye başladı...
***
Mircan elinde telefon ısrarla Medusa'yı arıyor ama hat bir müddet çaldıktan sonra meşgule düşüyordu...
Neden acaba diye düşünürken masaja gidecekleri geldi aklına, onu çok özlemişti. Tamı tamına koca iki gün görmemişti...
Spa merkezine gidip sorduğunda saat altı gibi çıktıklarını söylediler aradan birkaç saat geçmişti çünkü saat dokuza geliyordu restorana inerek oraya baktı ama Medusa orada da yoktu.
'Neredesin sevgilim?' diye düşünürken Nilay ile olabileceği aklına geldi ve Nilay'ın yanına gitti, Nilay abisini görünce pek sevinmedi. Bir şeyler oluyordu ve Mirza işkillenmeye başlamıştı.
Mirza, "Neyin var senin?" diye sordu merakla.
"Hiç, neyim olacak ki?"
"Bir tuhafsın da Medusa ile olduğunu sanmıştım."
"Yemekte beraberdik en son," dedi sert bir şekilde.
"Abicim, bir sıkıntı mı var gergin görünüyorsun?" Mirza ondaki bu tavrı anlamaya çalışıyordu.
"Gülşah pisliğini görene kadar iyiydim."
"Ne zaman gördün Gülşah'ı?"
"Kahve içtik Medusa'yla, odaya çıkıyorduk o zaman gördüm, ahtapot gibi sarılmıştı sana."
"Offf, Nilay offf!"
"Ne oldu, o sürtük yüzünden benimle kavga mı edeceksin?"
"Hayır tabi kavga etmeyeceğim ama şu an gitmeliyim."
Nilay, "İyi git bakalım." diyene kadar Mirza çoktan çıkmıştı odadan.
Resepsiyonu arayarak Medusa'nın odasını açtırdı, her şey yerli yerindeydi Mirza'nın aldığı telefon da yatağın üstünde duruyordu.
Mirza, 'Nerdesin be kadın!' diye bağırdı ve odadan çıktı çıkarken de son kez odaya baktı. Her zaman komodinin üzerinde duran bilgisayar yoktu.
Vakit kaybetmeden daha önce onu takip eden adamı aradı, durumu anlattı ve Medusa'yı bulmasını söyledi.
Nasıl geçtiğini bilmediği yarım saatten sonra adam aradı telefonu açtı ve hızlıca, "Söyle." dedi.
"Şey efendim evinde yok, otobüs ve uçak seferlerini sorguladım şimdi uçak seferlerinden haber geldi on beş dakika sonra kalkacak olan İzmir uçağında Medusa adında bir müşteri mevcut!"
Hiçbir şey demeden telefonu kapadı ve hızla otelden ayrıldı, arabayı nasıl sürdüğünü bile hatırlamıyordu...
Mirza alana geldiğinde uçağın kalkmasına, Alp'in dediği saate göre beş dakika vardı ve Mirza gittiğinde uçağın kapıları çoktan kapanmıştı.
Uçağın kalkmasını engellemek için ufacık da olsa bir şansı vardı. Uçağın alalandan ayrılması on dakikayı bulurdu.
Genel müdür babasının arkadaşıydı vakit kaybetmeden onu aradı ve hızlıca durumu anlattı. Ama adam bir iki dakika sonra arayıp uçağın kalktığını söyledi, o an Mirza'nın dünyası başına yıkılmıştı sanki, ona nasıl ulaşacağı hakkında en ufak bir fikri bile yoktu.
Önce Alp'i arayıp Medusa'yı ne pahasına olursa olsun bulmasını söyledi ardından da otele döndü.
Efe'nin telefonuna muhasebeden ulaşarak aradı.
"Merhaba Efe Bey Mirza Arslan ben, bir konuda danışmak istiyorum."
"Buyrun Mirza Bey."
"İşe aldırdığınız Medusa'nın yaşamı hakkında bildiklerinizi anlatırmısınız."
"Medusa çok arkadaşı olmayan biridir buna ramen iyi anlaşırdık biz onunla, Marmara üniversitesinde beraberdik, telefonla ara ara görüştük zaman zaman, Antalya'ya geldiğinde hep arar."
"Aradığı telefon numarasını atar mısın bana?"
"Buraya geldiğinde başka bir numara verince diğerini sildim."
"Tamam, oturduğu yer filan hiçbir şey bilmiyor musun?"
"Malesef bilmiyorum efendim, her zaman gizemlidir o, kimse yaşantısını bilmezdi."
"Teşekkürler aklına bir şey gelirse ara beni."
"Tamam, Mirza Bey."
Mirza ilk kez bu kadar çaresiz hissediyordu kendini, nasıl onu düşünmeden kaçıp gitmişti...
'Ne olursa olsun bulacağım seni sevgilim.'