4. BÖLÜM: SİLAH SESİ

1141 Words
ASMÎN ÇELEBİ; “Baba, baba dur” diyerek saçımda ki elini çekmeye çalıştım, ama öyle bir çekiyordu ki kendimi kurtaramıyordum. Saçımın dipleri sızım sızım sızlıyordu, acıyla gözlerimi kırpıştırıp “Dur baba” diye sesimi yükseltmemle yüzüme bir tokat indi. Bedenim geriye doğru sendelendi ardından babam saçımdan tekrar çekerek bedenimi dik tuttu. “Başkalarının altına mı yaptın orosbu seni” diyerek daha çekti saçımı, saçımın bir kısmı elinde kaldı eminim. Gözümden bir iki damla yaş akarken etraftan başka insanların sesi duyuldu. “Karışmayın, o benim kızımdır, namusumu temizleyeceğim” diyerek saçımdan daha sert çekerek Mardin’in caddesinde peşinden sürükledi. “Ben bir şey yapmadım” diyerek bağırdım. Ne beni duyuyordu ne de etrafta yardım etmek için bana elini uzatan insanlara izin veriyordu. “Çekilin dedim size” diyerek hiddetle bağırdı. “Başkalarının altına yatan biri namussuz” diye tükürür gibi bağırdı. “Ben böyle bir şey yapmadım” dedim ağlayarak. “Yapmışsın, utanmadan bir de gelmiş gebelik testi alıyorsun faişe..” diye bağırdı ve yüzüme bir kez daha tokat attı, burnumdan akan kan dudaklarımın arasına sızdı, beni dinlemeden ardından sürüklüyordu. “Kardeşini evlendirip gönderdim sıra sen de.” Diyen babam ile acımı unttum bir an, beynimden vurulmuşa döndüm resmen. “Ne?” Diye sesimi yükseltebildiğim kadar yükselttim, durdu. Babamın durması ile saç diplerim biraz rahatladı, beni ardından saçlarımdan tutarak sürümesi canımı acıtıyordu. Ölüyordum sanki. “Verdim gitti, senin gibi orosbu olacaktı sonra. Ben keşke en başından sizi verseydim şimdi kafam rahat olacaktı. Şu başıma açtığın işe bak.” “Arîn’i nereye gönderdin..” diye kan akan burnumu elimin tersiyle sildim. Şu an hiçbir şey umrumda değildi, benim kardeşimi nereye, kime göndermişti. “Nereye olacak kocasına” “Ne kocası baba, ne diyorsun sen?” “Ne diyeceğim evlendirdim gitti!” Diye baskıladı. Dizlerim üzerine çöktüm, koruyamamış mıydım ben kardeşimi. Yapamamış mıydım yani. Nasıl olurda bu kadar vicdansız olabilirdi. Biz ona ne yapmıştık, ne yapmıştık ki bize reva gördüğü buydu. “Baba nasıl yaparsın Arîn Berza-“ daha lafımı tamamlayamadan kulağımın çınlayacağı bir tokat daha yedim, “Kes sesini, o Berzan Ağa alır mı sanıyorsunuz siz? Oyun oynadı bitti, ben başımı yere eğdirmem Asmîn. Evlendirdim gitti, bundan sonra kocası düşünsün, seni de geberteceğim” diyerek tekrar saçlarıma asılıp sürükledi. “Baba, baba Arîn’i nereye gönderdin..” diye sürüklese de sormaya devam ettim. Benim kardeşim ne haldeydi şimdi umarım Berzan yetişir ve kurtarırdı. Canım umrumda değildi, Arîn iyi olsun bana yeterdi. “Söyle kime verdin,” “Kime sattın, üç kuruş kumar borcun yüzünden bizi gözden çıkardın..” diye ağladım, saçlarımı daha çok yolup “Kes sesini, birazdan gebereceksin. Kendini düşün!” “Arîn..” diye fısıldadım, gücüm bitmiş gibiydi. Etrafta kaç göz bize döndüyse de kimse cesaret edip yaklaşmadı. Yaklaşanları da babam silah doğrultup geri püskürttü. Canımın acısı ile peşinden sürüklendim yalnızca, o kadar yürüdük ki en sonunda bedenimi yere sertçe fırlatıp kafama silahı dayadı. Gözlerimi zoraki kaldırıp baktım, konağın önündeydik. Saatlerdir yürüyorduk yani öyle mi? Çarşıdan konağa yürümek hemde saçımı sürüyerek yürümek derman bırakmamıştı. Tekrar “Arîn..” diye fısıldadım. “Arîn falan yok.” Diye saçımı çekip kaldırmaya çalışsa da kalkmadım, bacaklarımın dermanı yoktu. “Bırak!” Diye bağırabildim yalnızca. Kapı önünde ki korumalar şaşkınlıkla bize bakıyordu, ne haldeydim bilmiyorum ama kötü durumda olduğumun farkındaydım, burnum hâlâ kanıyor, dudağım patlamış, yüzümde de kocaman bir eli izi bulunuyordu. Bayılacaktım artık, zihnim ve bedenim bu olanlara daha fazla dayanamıyordu. Kayan gözlerimi zorlukla tuttum. Berzan Ağa’yı görene dek sabretmeliydim. Kardeşimin tek kurtuluş yolu oydu çünkü. Ondan başkasının umrunda bile olmazdı. Kolumdan sertçe tutan babam beni yerde acımasızca biraz daha sürükledi, bacaklarımdan akan sıvı kandı, buna eminim ama karşı oyacak halim kalmamıştı. Canımın ağrısı bir yana dursun, Arin’e bir şey olursa yaşayamazdım ben. “Geber seni sürtük. Namusumuzu beş paralık ettin. Ama gebermeden söyleyeceksin bana, kiminle yattın. Kimin altına yattın” diyerek sinirle eğilip daha sert çekti saçımı. “Onu da senin ardından göndereceğim çünkü, ayrı kalmayın!” “Kimseyle yatmadım, ister inan ister inanma ama artık umrumda değilsiniz ne anam ne de sen. Bugün yaşarsam eğer yarın kendim birini bulup evleneceğim.” “Seni orosbuuu! Laflara bak, gebereceksin ama hâlâ ahlaksızlık peşindesin, söyle kimin altına yattın” diye yineledi. “Yapmadım diyorum baba yapmadım” dedim çığlık çığlığa bağırarak. Hiç acımadan tokatı yüzüme atıp geriye doğru gitti. “Geber, namusumuzu iki paralık ettin. O karnında ki picin babası da kimse o da ölecek” dedi. Dinlemiyordu bile beni, boğazım yırtılırcısına bağırarak “Öldür” dedim. Daha fazla bu acıyı çekmek istemiyorum. Öleyim de acılarım dinsin istedim. Tekrar saçlarıma yapışarak “Bana bak orosbu, ölüp gideceksin, ya da köyde ki o adam kabul ederse ona kuma olacaksın” diyerek dişleri arasından tısladı. “Bırakkk” diye bağırdım. Saç diplerimin acısı artık iki katına çıkmıştı. “Geber” diye bağırarak silahı alnıma yasladı. “Öldür, öldür” diyerek konuştum. Konağın kapısı açılmasıyla yaşlı gözlerimle o tarafa baktım. Ama her yeri bulanık görüyordum. Net bir şey göremiyordum. Ardından tanıdık o ses kulağıma doldu, “Ne oluyor?” Diye bağırdı. Bu Boran Ağanın sesiydi, ama babam hiç oralı olmadı bile. Duymadı, sadece bana odaklanmıştı. “Senin sonun ya ölüm olacak ya da o adam sana hayatı zindan edecek” “Ölürüm daha iyi” dedim. Yaşlı başlı adama kuma gitmektense kara toprağa gömülmeyi isterdim. “Öl o zaman seni pislik. Kızım falan değilsin artık” diyerek silahı kafama dayadı. Boran Ağa “Kesin artık” diye bağırdı. “Ne oluyor? Ne bu hal” diye baktı bize. “Bu orosbu başkasının altına yatmış” dediğinde, başımı iki yana sallasam da babamın umrunda dahi olmadı. Canım yanıyordu, bayılacak gibiydim artık. Boran Ağa “Nerden duydun?” Diye sordu babama. Duymamış kesin hüküm vermişti, pislik herif. “Duymama gerek yoktur artık Boran Ağa, ben onu insan gibi birine verdim ama o bizi rezil etti.” “Ben evlenmem demiştim” diye çıkıştım, babam kafama silahı daha da bastırdı, “Kes o sesini” “Parayla sattın, hem beni hem de kardeşimi” dedim, belki şu an ölürsem en azından kardeşimi sattığını bilsinlerde kurtarsınlar istedim. “Arîn’i mi sattınız lan?” Diye bağıran Berzan Ağa ile yüzümde gülümseme peyda oldu, kardeşim kurtulacaktı. Duyurmuştum. Ortalık resmen birbirine girdi. Boran Ağa, Berzan Ağa’yı zaptetmeye çalışsa da pek mümkün değildi. “Kime sattınız lan?” Diye daha da bağırdı. “Arîn gitti zaten” dedi babam rahatlıkla, ortalığı daha da puslu şekilde görmeye başladım. Bayılacaktım, ya da birazdan ölecektim. “Nereye gitti?” Diye bağırdı Berzan Ağa. “Köye gönderdim, dini nikahı kıyıldı. Bitti” diye kestirip attı. “Asmin de gidecek ya da ölecek. Eğer ki onu alan adam kabul ederse” diyerek iğrenir gibi yüzüme baktı. Ben onlardan iğreniyordum, etimle kemiğimle nefret ediyordum artık hem anamdan hem de babamdan. Baba bile denmezdi ya. “Ne diyorsun lan sen?” Boran Ağa artık zor tutuyordu Berzan Ağa’yı, herkes avluda birbirine girmiş gibiydi. Sesler yükseldi, kalabalık arttı. En son bir silah sesi ile acıyla inledim!
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD